Cumhuriyet tarihinde darbeyi kim yaptı, darbeler hangi dönemde yapıldı: Anlamlı soru budur?
ATATÜRK ZAMANINDA DARBE YOK
Atatürk zamanında darbe yok!
Çünkü Türkiye bağımsız. Yönetimde İstiklâl Savaşını kazanmış Millî Hükümet var. Devlet ile millet arasında hedef birliği var. Hükümet ile Ordu, Cumhuriyetin temel değerlerinde birleşmiş. O nedenle Hükümetin Ordu üzerinde sağlam otoritesi var. Özeti: Türkiye’nin başında, Atatürk gibi büyük bir devrim önderi bulunmaktadır. Darbecinin vay haline!
NATO’NUN İŞLEVİ
Türkiye’de darbeler, Atlantik sistemine bağlandığımız dönemde oldu. Türkiye’nin 1945 sonrasında ABD denetimi altına girmesi ve 1952 yılında NATO’ya üye olması, darbeler tarihinin de başıdır.
Fransa’nın İkinci Dünya Savaşı Kahramanı olan Cumhurbaşkanı De Gaulle, NATO’nun işlevini çok sade sözlerle anlatmıştı. NATO, bir savunma örgütü değildi, ABD’nin NATO üyelerini kontrol örgütüydü.
İtalyan Cumhurbaşkanı Cossiga da, Sabah Gazetesi muhabiri Nur Batur’a NATO’nun işlevini İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya yöneticilerinin tecrübeleri üzerinden açıklamıştı. Kendisi yanında Margaret Thatcher, Giscard d’estaing, Helmut Schmidt ve Helmut Kohl, ABD’de özel eğitimden geçirilip Gladyo şefleri olarak ülkelerinin başına oturtulmuşlardı. ABD, NATO ülkelerinde örgütlediği Gladyo aracılığıyla “müttefiklerini” denetim altında tutuyordu. Darbeler de, bu örgütün marifetiydi. (Sabah, 17 Şubat 2009)
TÜRKİYE’DE GLADYO DARBELERİ
12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 15-16 Temmuz 2016 darbeleri, tipik birer Gladyo darbesidir. Hazırlanışları ve uygulanmaları, bütünüyle ABD güdümünde olmuştur. CIA şefi, 12 Eylül darbesini ABD’deki amirlerine “Our boys have done” (Bizim oğlanlar başardı) cümlesiyle bildirmişti.
Ancak 15-16 Temmuz 2016 darbesinde ABD’nin FETÖ “oğlanları” başarılı olamadılar. Türkiye, NATO Gladyosunu silahla ezen ilk NATO ülkesi oldu. Türk Ordusu Türk Milletiyle birlikte ABD’nin Ordu ve Polis içindeki güçlerini silahla bastırdı. Böylece ABD Türkiye’de silahsızlandırıldı.
DARBENİN FAİLİ
Türkiye’de darbeleri kim yaptı sorusuna farklı yanıtlar veriliyor.
Darbelerin faili olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suçlayanları herkes biliyor. Onlar, darbeyi önleme veya durdurma mücadelesini, Türk Ordusuna karşı mücadele olarak tanımlıyorlar. “Vesayet rejimi” isimlendirmesi, darbelerin örgütçüsü olan ABD-NATO’nun üzerini örtmek için kullanılmaktadır.
Vatan Partisi, darbeler ile ABD ve NATO arasındaki bağlantıyı 50 küsur yıldır işliyor.
Darbeye karşı tavrın, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne düşmanlığa dönüştürülmesi de bir ABD uygulamasıdır. Bugün ABD açısından Türkiye’de yıpratılması gereken birinci kurum, Türk Ordusudur. Nitekim Ergenekon ve Balyoz tertipleri TSK’yı ve Vatan Partisi’ni hedef aldı. Türkiye’yi bölmek için silahlı gücünü ve ABD’ye karşı siyasal direnme merkezini etkisiz hale getirmek gerekiyordu. Bu açıdan Ergenekon- Balyoz tertipleri de bir tür darbedir. Çünkü o süreçte FETÖ’nün ülke yönetimini önemli ölçüde ele geçirdiği görüldü.
ORDUYA DARBE
ABD’nin FETÖ Gladyosu, 15-16 Temmuz 2016 gecesi öncelikle Orduyu hedef aldı. Genelkurmay Başkanlığını ve Jandarma Genel Komutanlığını bastı, komutanları esir aldı. Çünkü darbeyi bastıracak güç, Türk Silahlı Kuvvetleri idi.
O yönü üzerinde durulmaz. Ancak 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri de Türk Ordusunu hedef almıştır. 12 Mart’ta 1500, 12 Eylül darbesinde 2000 kadar subay ve askerî öğrenci Ordudan atıldı. 12 Eylül döneminde Türk subaylarına Kirazlıdere’deki Özel Harp Dairesi binalarında işkence yapıldığına, orada tutuklu olduğumuz için biz de tanık olduk ve dilekçe vererek işkencenin durdurulmasını sağladık.
SORUNLARI SİLAHLA ÇÖZME DÖNEMİ
2015 yılı sonrasına bakarsak, Türkiye, sorunlarını silahla çözmek zorunda olduğu bir dönemi yaşıyor. Hükümetin 24 Temmuz 2015 günü aldığı kararla PKK’nın askerî harekâtla Hendeklere gömülmesi, bir başlangıçtır. ABD’nin 15-16 Temmuz 2016’daki yanıtı da silahlı oldu. Ancak bu kez ABD yenildi. Özgürleşen Türk Ordusu, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı harekâtlarıyla, Azerbaycan Ordusu’nun Karabağ’ı kurtarmasına verdiği destekle ve Doğu Akdeniz’de bayrak göstererek, Türkiye’nin güvenlik sorunlarını silahla çözmektedir.
PSİKOLOJİK HAREKÂT BOYUTU
Bu dönemde “Katil asker”, “Katil polis” gibi sloganlar, Türkiye’nin silahlı direnişini kırma amaçlıdır ve ABD güdümlüdür. Silahlı mücadele her zaman psikolojik harekât boyutludur. Çünkü savaşın amacı, düşmanın iradesini kırmaktır.
Bu nedenle Türk Ordusunun darbeci olmakla suçlanması da son kertede düşmanın psikolojik harekâtıyla bağlantılıdır.
Bugün Türkiye’nin en birinci ihtiyacı, güçlü bir Orduya sahip olmaktır.
TÜRKİYE’DE DARBELER TARİHİNİN ÖZETİ
Atatürk döneminde darbe yok.
Darbeler, 1945 sonrasında Atlantik döneminde oldu.
Darbelerin karar makamı, ABD emperyalizmidir.
Darbelerin uygulayıcısı, Gladyo’dur.
Türkiye’de darbeler, öncelikle Türk Ordusuna darbedir. Çünkü darbeyi önleyecek güç, silahlı güçtür.
Darbeye karşı mücadele adına Türk Ordusunun yıpratılması, düşmanın psikolojik harekâtına hizmetten başka bir anlam taşımıyor.
ABD’DE DARBE OLABİLİR ANCAK ABD’NİN TÜRKİYE’DE DARBE ŞANSI YOK
Gladyo’nun 15-16 Temmuz 2016 gecesi ezildiği bir Türkiye’de, darbe söylentileri ve tartışmaları, kasıtlıdır. Cumhuriyet gazetesi, o başlığı atarak Biden Planı içindeki konumunu açığa vurmuş oldu.
Türkiye’de darbe tehlikesi yok ancak Doğu Akdeniz’de yöneltilen tehditleri ciddiye almak gerekir. Gerçi ABD’nin iç cephesindeki karışıklıklar, ABD’nin dış cephedeki durumunu da olumsuz etkilemektedir, ancak Rand Corporation ve Biden tarafından açıklanan Tayyip Erdoğan yönetimini devirme senaryolarının başlangıç alanı, sokak hareketleri olamaz, fakat Doğu Akdeniz olabilir. Bu açıdan iç cephenin sağlam tutulması önemlidir.
Darbe söylentileri, Türkiye’nin iç cephesini hedef almaktadır.
Ne var ki, ABD’nin halini görüyorsunuz.
Darbe sanığı müşkül durumdadır.
ABD’de darbe olabilir, ancak ABD’nin Türkiye’de darbe yapma şansı bulunmuyor.