VATAN PARTİSİ’NDEN AYRILANLAR NERELERE GİTTİLER
Teori’nin Kasım sayısında, Vatan Partisi’nin 1 Kasım 2020 günü başlattığı “Üyeleme ve Örgütlenme Atılımı”na yol gösteren bir yazımız yayımlanmıştı. “Tarih yapanların önündeki görev: Üyeleme ve Örgütlenme Atılımı” başlıklı bu yazıda, Vatan Savaşı mevzisine kazanamadığımız için Parti’den ayrılan üyelerin nerelere gittiğine dikkat çekiyorduk:
Naci Beştepe gibi Türk Ordusunun “Saray savaşı” yaptığını ileri süren ve Vatan Savaşı kararına karşı oy verenler,
Yaşar Okuyan gibi yıllarca CHP-İyi Parti ortaklığını savunduktan sonra bugün HDP’yi koruyan çıkışlarla bulunduğu karanlık mevziye gömülenler,
Kerim Gültekin gibi açıkça TİKKO’nun Alevici-Kürtçü bölücülüğünün propagandasını yapan, Türkiye düşmanı bölücü bildirilerin başını çeken ve Almanya’da Taner Akçam ve Oral Çalışlar’ın devşirildiği kurumların eline düşenler,
Örgütlenmede mezhepçi çizgiye saplanıp kalanlar,
Seçimlerde Ekrem İmamoğlu’na ve Tunç Soyer’e oy ver çağrılarında bulunanlar,
AK Parti ve MHP düşmanlığı üzerinden Atlantik cephesine dahil olanlar…
Bu gibi unsurları Partimizden atmamız veya kendilerinin ayrılması, önümüzdeki dönemin görevlerini başarmamız açısından son derece isabetli bir temizliktir. Partinin programına bağlı kalması ve bilincinin berrak olması, büyük hedefe ilerlemenin birinci koşuludur.
NACİ BEŞTEPE’NİN ÇARŞAMBA İĞNESİ
Naci Beştepe, Teori dergisindeki bu satırlara gönderme yaparak “Çarşamba İğneleri” adını verdiği epostasında, şöyle yazmış:
“Vatan Partisi yayını Teori Dergisi uzman yazar kadrosu ile çeşitli konularda bilimsel yaklaşımla bilgilendiren, çözümler sunan bir dergidir.
“Doğu Perinçek son sayıdaki makalesi ile parti gibi derginin de eksenini kaydırmış.
“Eskiden kişilere değil esasa odaklanan, söyleme değil gerçeğe bakan, sorunla boğulmayıp çözüm üretmeyi yeğleyen Perinçek gitmiş başka biri gelmiş.
“Partiden ayrılanları eleştiriyor.
(…)
“Benim için aynen şöyle demiş,
“Naci Beştepe gibi Türk Ordusunun “Saray Savaşı” yaptığını ileri süren ve Vatan Savaşı kararına karşı oy verenler.”
“Birlikte çalıştığımız süreçte Doğu Perinçek’in yalan söylediğine tanık olmadım.
“Bu cümlesinde sözünü ettiği iki olgu da yalan.
“’Saray savaşı’ demedim. Vatan savaşına karşı oy kullanmadım.
“Ama ben Perinçek’e yalan söylemeyi yakıştıramadığım için “yanlış” diyeyim.
“Gelelim işin doğrusuna.
“2015 Haziran seçimlerinden sonra AKP iktidarı Suriye’de harekat başlatmıştı.
“HDP ‘ye göre bu “Saray Savaşı” idi, çünkü RTE/AKP tek başına iktidarı yeniden yakalamak amacıyla milliyetçi oyları kazanmak istiyordu.
“O günlerde Vatan Partisi MKK toplanmıştı.
“Toplantı sonuç bildirisi görüşülüyordu.
“Bildirinin bir cümlesinde;
“TSK’nın Suriye’de yürüttüğü harekatın Saray Savaşı değil Vatan Savaşı olduğu ifade ediliyordu.
“Söz alarak;
Cümleden “Saray Savaşı değil” kısmının çıkarılmasını,
“Vatan Savaşıdır” demenin yeterli olacağını,
Vatan savaşı ifadesinin “saray savaşı olmadığı” anlamını da kapsadığını,
‘Saray Savaşı değil’ demekle HDP’ye karşı AKP/RTE savunuculuğu yapar duruma düşeceğimizi, bunun bizim işimiz olmadığını söyledim.”
BİRİNCİ KANIT KENDİ YAZISINDA
Beştepe, bulunduğu konumu kendisi itiraf ediyor: “HDP’ye karşı AKP/RTE savunuculuğu yapar duruma düşmemek için, Saray Savaşı değildir” saptamasına karşı çıkmış!!!
Bu tavır neye benziyor: “İngiliz emperyalistlerine karşı Padişah savunuculuğu yapar duruma düşmemek için” Çanakkale Savaşı mevzisinde olmamaya!!
PKK’nın “Saray Savaşı” karalamasına tavır alamayan bir kişi, Vatan savaşı mevzisinde durabilir mi?
Savaş, ABD’nin piyonu olan PKK’ya karşı veriliyor. Naci Beştepe, PKK’nın “Saray Savaşı” çamuruna tavır almıyor. Sayın Dostumuzun da bilmesi gerekir ki, savaş yalnız mermiyle değil, çamurla yürütülüyor. Düşmanın çamuruna siper olamayanlar, mermiye zaten siper olamıyor. Beştepe’nin bu savaşın komutanlarına karşı sürekli psikolojik harekât görevi yapması da bu tavrıyla bağlantılıdır.
Naci Beştepe tavrında olanlar, “Saray Savaşı” olarak gördükleri için, Türk Ordusunun başarısını istemiyorlar. Çünkü o başarı, aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın başarısı.
PKK’nın “Saray Savaşı” çamuruna tavır almak, cephe gerisinde olanların vatan savaşı görevidir. Mehmetçik ile aynı mevzide olmanın öncelikli görevi budur.
Çamur savaşında cepheden kaçanlar, mermi savaşını da terketmiş oluyorlar.
ESAS KANIT: NACİ BEŞTEPE’NİN TEBAŞINA KARŞIOY VERDİĞİ MKK KARARI
Esas kanıt, Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu’nun 1 Ağustos 2015 günü aldığı karardır. MKK Karar Defteri’ne bakıyoruz. Karara karşı bir tek oy verilmiş. O da Naci Beştepe’nin oyu. Zaten inkâr etmiyor.
Buraya Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu’nun o tarihsel Vatan Savaşı Kararı’nı alıyoruz. Şiir gibi bir karar!
MKK Üyeleri yanında İl Başkanları da bu toplantıya katılıyor. Vatan Partisi’nin 200’e yakın önderi içinden Vatan Savaşı kararına karşıoy veren bir tek Naci Beştepe çıkıyor.
Bu karara bugün yüzü kızarmadan karşıoy verebilecek tek bir vatansever bulabilir misiniz?
“Bugün” sözcüğünü özellikle vurguluyoruz. Diyelim o zaman savaş yeni başlamıştı ve bu savaşın saray savaşı değil vatan savaşı olduğunu anlamadık. Bilincimize ve yüreğimize perdeler inmişti. Ama beş yıldır süren savaştan sonra hâlâ PKK’nın “Saray Savaşı” çamuruna saplanıp kalmak ne anlama geliyor?
İstiklâl Savaşımıza 300 Osmanlı Paşasından yalnız altısı katılmıştı. Geri kalan 294 paşanın büyük çoğunluğu savaşın zaferinden sonra “Kemalist” oldular. Birkaç tanesi ise, Damat Ferit Paşa’nın kaderini paylaştı.
NACİ BEŞTEPE'NİN TEK BAŞINA KARŞI OY VERDİĞİ KARAR
Büyük Türk Milleti,
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin PKK ve IŞİD gibi bölücü ve yobaz terör örgütlerine karşı iç ve dış cephede yürüttüğü mücadele, vatanımızın bütünlüğü, bağımsızlık ve barış için hayatî önemdedir. Bu savaş, “saray savaşı” değil, vatan savaşıdır. Edirne’den Van’a kadar bütün yurttaşlarımızın yüreği Mehmetçikle birlikte çarpmaktadır.
AKP-PKK Ortaklığının ABD güdümündeki “Kürt Açılımı”, barış getirmemiş, ülkemizi kanlı süreçlerin içine itmiş ve iflas etmiştir.
Türkiyemiz, teröre karşı mücadelede yeni bir döneme girmiştir.
Washington yetkililerinin de itiraf ettikleri üzere, PKK/PYD terör örgütü ABD’nin “kara gücü”dür. Bu durumda, bölücü teröre karşı mücadele, ABD’nin Güney sınırımızda İsrail ile birlikte sözümona “Kürt Koridoru” açma girişimine karşı mücadele ile iç içe geçmiştir. İncirlik üssünün açılması başta olmak üzere, ABD’ye verilen her olanak, bölücü terörün güçlendirilmesinden başka bir şeye hizmet etmeyecektir.
Artık apaçık ortaya çıkmıştır ki, ABD’nin güney komşularımıza karşı 25 yıldır yürüttüğü savaş ve yıkıcılık, Türkiyemizin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını da hedef almaktadır. Bu durumda, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Lübnan ile güvenlik ve ekonomik gelişme amacıyla işbirliği yapmak, bölücü ve yobaz terörüne karşı kalıcı başarı için şarttır. Vatan Partisi, Batı Asya Birliği’ni hayata geçirmek amacıyla yürüttüğü çalışmaları başarıyla sürdürmekte ve milletimizin değerlendirmesine sunmaktadır.
ABD ve İsrail’in stratejik piyonu olan bölücü teröre karşı mücadeleyi kesin sonuca ulaştırmak için, devletin ve milletin bütün imkânlarını seferber etmek, bugün yakıcı millî görevdir. Bu amaçla, başta Güneydoğu bölgemizde yaşayan insanlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak, bütün yurtta Kürt yurttaşlarımızı bağrımıza basmak ve teröre karşı seferber etmek, millî birliğimiz için önceliklidir. Türk de biziz, Kürt de biziz hepimiz Türk milletiyiz.
Vatan Partisi olarak, milletimizi ve bütün siyasal partileri hiçbir ayrım gözetmeden bölücü teröre karşı Türkiye Cephesi’nde birleşmeye çağırıyoruz. Bütün dünya bilmelidir ki, Cumhuriyetimizi yıkacak ve vatanımızı bölecek bir güç tanımıyoruz.
Türkiye’nin bölücü teröre ve arkasındaki emperyalist devlete karşı tarihî mücadelesi başlamıştır. Bu mücadelenin bütün milletimizi birleştirmesi, daha tutarlı program ve siyasetlerle yürütülmesi herkesin görevidir. Kesin başarı için, bu topraklarda yaşayan her yurttaş ve her örgüt sorumludur. Türk milleti olarak bu zorlu süreçten büyük kararla çıkacağız. Cumhuriyetimizi ve halkımızı yeniden Atatürk Devrimi temelinde örgütleyeceğiz.
Vatanımızı bütünleştirecek ve Üretim Ekonomisini kuracak bir Millî Hükümet, ülkemizin ufkundadır. Vatan Partisi, Millî Hükümette sorumluluk ve görev üstlenerek milletimizin bağımsızlık ve demokrasi davasına hizmet etmeye hazırdır.
Hiçbir güç, Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşama kararı kadar kuvvetli değildir.