1. “Ek Protokol Meclis’ten Geçemez!” Kampanyası
Son yıllarda Kıbrıs sorunu hep Kuzey Irak sorunu ile birlikte gündemimize gelmiştir. Emperyalizmin bu iki alandan Türkiye’ye karşı uyguladığı baskı bütündür.
AKP Hükümeti, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye arasında imzalanan 1963 Ankara Anlaşması’na Ek Protokol’ü 29 Temmuz 2005 tarihinde onaylayarak, Kıbrıs Rum Yönetimi ile taraf olmuş ve ortaklık kurmuştur. Eğer TBMM bu antlaşmayı uygun görür ve Cumhurbaşkanı imzalarsa, Türkiye Kıbrıs Rum Kesimi’ni örtük olarak tanımış olacaktır. Ayrıca bu anlaşma, KKTC’yi hançerlemekte ve Kıbrıs Türk ekonomisini Rum kesimiyle bütünleşmeye zorlayıp boğmaktadır. Toplam olarak baktığımız zaman, Ek Protokol, ENOSİS’in yolunu açmaktadır.
Vatanımız ve Cumhuriyetimiz açısından bakarsak, Kıbrıs’ı verenler Türkiye’yi vermektedir. Atılan imza Türkiye tarihinde bir dönüm noktasıdır.
Ek Protokol’e karşı mücadele kampanyası başlattık. Bu kampanya, milletin geniş güçlerini seferber ederek, Türkiye’nin bugünkü gidişini olumlu yöne çeviren tarihsel bir rol oynayabilir.
2. Özelleştirmeye karşı mücadele
Özelleştirmeye karşı mücadeleyi Ek Protokol’e karşı mücadele ile birleştireceğiz. Ek Protokol’e karşı mücadele, işçi hareketi ve sendikalar için çok önemli bir fırsattır. Ek Protokol’ün Meclis’te reddedilmesi durumunda, Hükümet çok zor duruma düşecek ve özelleştirme girişimi de felce uğrayacaktır.
3. Kürt sorununu İşçi Partisi çözer
Türkiye’de Kürt sorunu, demokratik haklar açısından çözülmüştür. Sorun, artık ABD emperyalizme karşı birleşme ve Türkiye’yi savunma sorunudur.
Kürt sorunundaki en kritik gelişme, Güneydoğu bölgemizin Barzanileştirilmesidir. Irak’ın kuzeyinde Amerika’nın kukla devleti kurulmuştur ve bugüne kadarki bütün hükümetler bu kukla devletin kurulmasında rol üstlendiler. Hepsi suçludur.
Güneydoğu bölgemiz ekonomik olarak Kuzey Irak’a eklemlenmektedir. İdeolojik ve kültürel bakımdan da bir bütünleşme söz konusudur. Bu açıdan bin yıldır Türkler ve Kürtler arsında yaşanan yakınlaşma ve yüzyıldır tek bir millet olmaya giden süreç, bugün emperyalizm tarafından baltalanmaktadır. Bu açıdan kritik bir tarihi döneme girilmiştir.
Gelinen aşamada PKK, kukla devleti Türkiye’ye kabul ettirmek için ABD tarafından kullanılan bir alet konumundadır.
Türkiye’nin emperyalizmle işbirliği yapan hakim kuvvetleri Barzanilerle işbirliği içindedirler.
İşçi Partisi, Kürt sorununun çözümünde, yön gösterici ilkeleri dört maddede özetlemektedir:
Bir: Kendi Kürdünü kazanmak:
Emperyalizmin ve onun yönlendirdiği bölücülerin faaliyetine karşı mücadelede başarının anahtarı, Türkiye’nin kendi Kürdünü kazanmasıdır. Kürt halkı içinde kuvvet ve dayanak noktaları yaratmak için özel politikalar ve mücadeleler geliştireceğiz. Cumhuriyet Devrimi’nin tarih sahnesine çıkardığı köylünün toprak ve özgürlük mücadelesine sahip çıkmak gerekiyor. Bismil Sinan köylülerinin mücadelesi bu bakımdan büyük bir önem kazanmıştır.
Amerikan emperyalizminin Irak işgaline karşı bütün yurttaşlarla birleşmeliyiz. Amerika, Irak’ta kaybetmiştir. ABD’nin ipine sarılarak kendilerine bir gelecek yaratmaya çalışanlar efendileri ile birlikte kaybedeceklerdir. Washington’un desteğiyle bölgedeki milli devletleri parçalayarak kendilerine kukla bir “Kürdistan” yaratacaklarını hayal edenler, Kürt halkına sadece ve sadece yeni ve daha büyük acılar yaşatacaklardır.
Türkiye’nin, Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyet Devrimi’ni yaşamış Kürt asıllı yurttaşları, bin yıldır birlikte yaşadıkları ve kader birliği ettikleri kardeşlerine karşı emperyalist zorbalarla işbirliği yapmayacaklardır. Bu gerçeği Kürt kökenli yurttaşlarımıza anlatmak görevimizdir.
Türkiye’de Türk ve Kürt tek bir millet halinde kaynaşma sürecini yaşıyorlar. Bu kaynaşmayı tamamlamak, temel meseledir.
İşçi Partisi’nin oluştuğu 1960’lı yıllardan bu yana geçen kırk yıl içinde, her zaman Kürt sorununu tek bir millet olma sürecini tamamlama yönünde çözmek için çalıştık. İsabetli ya da isabetsiz, bütün politikalarımızı kararlaştırırken belirlediğimiz amaç buydu. Bunu Türkiye hakim güçleri de bilir, bölücüler de bilir.
İki: Ayrılıkçı terörü kararlılıkla bastırmak.
Tayyip Erdoğan’ın “ ‘Demokratik Cumhuriyet’ içinde ve demokrasiyi genişleterek Kürt sorununu çözeceğiz” söylemi terörün üzerine benzin dökmek anlamına geliyor.
Türkiye, bir Türk-Kürt çatışmasına sürüklenmek isteniyor. İkili bir tuzak ile karşı karşıyayız. Kürtler içinde ayrılıkçı ve Türk düşmanı bir propaganda, Türkler içinde ise Kürt düşmanı bir propaganda hız kazanmıştır.
Kürtlük adına silahlı mücadele, arkada kalan 20 yılda bir kez daha görülmüştür ki, kaçınılmaz olarak emperyalist güçlerin aleti haline gelmektedir. İşçi Partisi’nin merkezinde bulunacağı Milli Hükümet, Kürt halkını kazanma seferberliğini, teröre karşı kararlı bastırma hareketiyle birlikte yürütecektir. Ayrılıkçı terör, bütün imkanlar ve araçlar değerlendirilerek bastırılacaktır.
Üç: Bölge merkezli dış politika.
Türkiye kendisine yönelen emperyalist tehdide, aynı tehdidin hedefi olan İran, Suriye ve Irak halkı ile birleşerek karşı koyabilir. Bölge ülkelerinin ve halklarının bu anti emperyalist ittifakının çok geniş ve büyük bir cephe gerisi vardır. İşçi Partisi’nin Avrasya politikası, bu cephe gerisinin nasıl değerlendirilebileceğini göstermektedir.
Dört: Kuzey Irak’taki fesat ocağının söndürülmesi.
ABD emperyalizminin 15 yıldır Irak’ın Kuzeyi’nde adım adım kurduğu Kukla Devlet, bugün bütün bölgeyi, hatta bütün dünyayı tehdit eden bir fesat ocağına dönmüştür. Bu fesat ocağını kuranlar, en başta orada yaşayan Kürt halkına zarar vermektedirler. Emperyalizm işbirlikçiliği yaparak hain konumuna düşüyorlar ve Kürt’ü de lekeliyorlar.
Kukla Devlet, bugün Türkiye’nin bütünlüğünü doğrudan tehdit eden bir konuma gelmiştir. Bu fesat ocağı söndürülmeden Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve güvenliğinin sağlanması mümkün değildir.
4. Partimizin zaaflarına karşı mücadele
Partimizin önemli bir kesimi tarihi misyonunun farkında değildir. Saflarımızda bir ittifakçılık hastalığı vardır. Kendi gücüne güvenmemekten, Partimizin ulaşmış bulunduğu aşamayı kavramamaktan kaynaklanan bu zaaf, kitlelerin bize olan yönelimini de görmemektedir.
Bugün kitleler içinde İşçi Partisi’nin Türkiye’yi yaşamakta olduğu çıkmazdan kurtaracak biricik parti olduğu fikri yaygınlaşmaktadır. Bizim bu gerçeğe uygun hareket etmemiz gerekmektedir.
Türkiye’de bir partisiz Kuvvayı Milliyecilik illeti vardır. Bu illete tutulanlar, Kurtuluş Savaşımızı ve Atatürk’ün devrimciliğini hiç anlamamışlardır. Partisiz bir devrimcilik mümkün olmadığı için, bugün İşçi Partisi dışında ciddi bir Atatürkçülük de yoktur. Bu gerçekten hareketle her yerde İşçi Partisi’ni öne çıkarmalıyız. İşçi Partisi’nin önderliğini beraber hareket ettiğimiz çevrelere kabul ettirmemiz kritik önemdedir. Bugün esas görev, partiyi inşa etmektir. Bütün mücadelelerde her şey buna hizmet edecektir. Lozan 2005 eylemi buna güzel bir örnektir.
Çağdaş, planlı ve sistemli bir çalışma tarzını bütün örgütlerimiz benimsemeli ve uygulamalıdırlar.
Yurtdışı örgütlerimiz siyasi değil. Örneğin İsviçre basını bir buçuk aydır Lozan’ı ve İşçi Partisi’ni tartışmaktadır. Ama Partimizin Yurtdışı ve İsviçre örgütleri mücadelenin dışındadır. Oysa İşçi Partisi’nin Yurtdışı Örgütü, buralardaki 5 milyon Türk’ün önderi olma görevini üstlenmiştir. Yurtdışında, bulunduğumuz ülkelerin siyasal hayatının içinde olacağız, bir siyasal güç yaratacağız, beş milyon insanımızın bütün sorunlarıyla ilgilenerek, onları örgütleyerek ve harekete geçirerek Türkiye’ye yönelik saldırıları orada göğüsleyeceğiz.
5. Parti inşasında ilkeler
Bir: Partiye üye kaydetmede seçerek alacağız. Seçkin aydınları, kitle önderlerini ve önemli bir tecrübeyi yaşamış seçkinleri kazanmak için çalışacağız. Örgütlerimiz 44 Nolu genelgeyle gönderilen Başkanlık Kurulu kararlarında konu ile ilgili maddeyi tekrar okumalıdırlar. Partinin kapıları emekçilere sonuna kadar açıktır.
İki: Parti binalarını değil, mücadeleyi örgütleyeceğiz.
Üç: Gerek ülke çapında, gerekse tek tek iller ve ilçelerde yoğunlaşma alanları belirleyeceğiz. Kuvvetimizi ve dikkatimizi yoğunlaşma alanlarına vereceğiz.
Dört: Merkez örgütçüleri başta olmak üzere, kadro seçiminde titiz davranacağız. Seçkinleri örgütleyebilen, bu yetenekte ve birikime sahip kadrolarla çalışacağız.
6. Önümüzdeki dört ayın eylem planı
Bir: Ek Protokole karşı mücadele:
12 Ağustos tarihli 44 No’lu Genelge’de Başkanlık Kurulu Kararı olarak Ek Protokole karşı mücadele konusu geniş olarak ele alınmıştır. Merkez Komitesi Kararları 44 No’lu Genelge’yle birlikte okunacaktır.
İki: Cumhuriyet’in birikimini Bismil Sinan köylüleriyle kucaklaştırıyoruz. 29 Ekim 2005 Cumhuriyet Bayramı’nda, Diyarbakır’da “Köylüye Toprak, Millete Birlik, Vatana Bütünlük” yürüyüş ve mitingini gerçekleştireceğiz.
Bu eylem, tarihi önemdedir. Lozan 2005 harekatında olduğu gibi, ülkemizin dört bir yanından Türkiye’nin seçkin aydınlarını, üniversite rektörlerini, öğretim üyelerini, sendikacıları, meslek odaları yöneticilerini seferber edeceğiz. “Cumhuriyet köylüsüyle kucaklaşıyor” sloganıyla katılacağımız 29 Ekim 2005 Diyarbakır mitingi, hem Sinan köylülerinin toprak sorununun çözümüne katkıda bulunacak, hem de Kürt sorunun çözümünde tutulması gereken yolun ne olduğunu bütün Türkiye’ye göstererek, Türkü ve Kürdüyle bütün milletimize moral ve güç verecektir.
Diyarbakır eylemiyle ilgili daha geniş bilgi ve yönlendirme genelgesi önümüzdeki günlerde ulaştırılacaktır.
Üç: İsviçre ve Almanya çalışması:
Lozan 2005 eylemini sürdürüyoruz: Genel Başkanımız Doğu Perinçek 16-22 Eylül 2005 tarihleri arasında Almanya ve İsviçre’yi kapsayan bir gezi yapacaktır. Genel Başkanımız bu gezi sırasında Sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili olarak Lozan Savcılığı’na ifade verecek, Almanya ve İsviçre’nin çeşitli şehirlerinde Almanca ve Türkçe basın toplantıları ve konferanslarla Ermeni sorunuyla ilgili gerçekleri Avrupa kamuoyuna anlatacaktır.
Dört: İsviçre Mallarına Boykot Kampanyası:
İşçi Partisi Merkez Komitesi 28 Ağustos 2005 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla “Soykırım Yalanına Dur! İsviçre Meclisi, Ermeni katliamını tanıyan kararını kaldırana kadar İsviçre Malları Alma!” kampanyasını başlattı. Bu kampanyamız, İsviçre Milli Meclisi (National Rat), 2003 yılı sonunda aldığı Ermeni katliamını tanıyan kararını kaldırıncaya kadar sürecektir. Bütün örgütlerimiz basın toplantıları yaparak, yerel basın ve yayın kuruluşlarını değerlendirerek boykot kampanyasını en geniş şekilde duyuracaklardır. Ayrıca Nestle, Roche, Novartis, Zenith, …….. gibi İsviçre firmalarının önünde gösteriler yapılacaktır. Kampanya, Türkiye ile İsviçre arasında dostane ilişkilerin kurulmasına hizmet etmektedir.
Beş: Sorosçu sözde bilim adamlarının “Boğaziçi Ermeni Konferansı”na karşı Türkiye çapında mücadele:
Boğaziçi Üniversitesi, Tayyip Erdoğan’ın talebi üzerine daha önce süresiz olarak ertelediği Ermeni konferansını 23 Eylül 2005 günü düzenleyecektir.
Emperyalizmin bu girişimine Türkiye çapında cevap vermemiz ve milletimizi aydınlatmamız gerekiyor. Örgütlerimiz, illerinde bulunan üniversitelerle görüşecek, Ermeni sorunu ile ilgili konferans, panel, sempozyum gibi çalışmalar düzenlemeleri için üniversitelerimize yardımcı olacaklardır. Bu faaliyetlerin örgütlenmesini üniversitelerdeki Atatürkçü Düşünce Toplulukları da üstlenebilir.
Bu faaliyetlerle ilgili merkez düzeyindeki sorumlu, Genel Başkan Yardımcımız Turan Özlü’dür. Yönlendirme ve bilgi akışı için Turan Özlü arkadaşımızla bağ kurulacaktır.
Altı:. Ortadoğu Konferansı.
Aralık 2005’te Türkiye, İran, Suriye, Irak halkı, Irak Türkmenleri ve Kürtleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan temsilcilerinin katılacağı Ortadoğu Konferansı gerçekleştirilecektir. Konferansa Çin ve Rusya’dan temsilciler de davet edilecektir.
Yedi: Lozan 2005 Fotoğraf sergisi:
Fotoğraf sanatçısı Alpay Tuğlu arkadaşımızın hazırladığı “Lozan 2005 Fotoğraf Sergisi” İstanbul’da açıldı. Sergi halkımızın yoğun ilgisiyle karşılaştı. Lozan 2005 fotoğraf sergisini her yerde açabiliriz. Fotoğraf sergisi, Lozan 2005 eyleminin propagandasına devam etmek açısından olduğu kadar mali açıdan da yararlı bir etkinliktir. Bütün örgütlerimiz, sergi yapılacak mekanları ayarlayarak İstanbul il örgütümüzden Yakup Yalçın arkadaşla temasa geçecek ve uygun tarihlerde sergiyi açacaklardır
Sekiz:. Atatürk Birleştiriyor Kampanyası:
Kaynak yayınları “Atatürk birleştiriyor!” kampanyasını 30 Ağustos 2005 tarihinde başlattı. Bugüne kadar 16 cildi yayınlanan Atatürk’ün Bütün Eserleri’nin “Atatürk birleştiriyor” kampanyası çerçevesi içinde satılması büyük bir siyasi faaliyet olmakla birlikte önemli bir mali çalışmadır. Örgütlerimiz Aydınlık’ta kampanya hakkında verilen bilgilerden hareketle ATABE satışı için gerekli tedbirleri alacak, ve yeteri kadar uygun kadro görevlendireceklerdir.
7. Yeni görevlendirmeler
Merkez Komitemiz, Genel Sekreterliğe Genel Başkan Yardımcımız Ferit İlsever arkadaşı seçmiştir. Başkanlık Kurulu, Örgütlenme Bürosu başkanlığına Genel Başkan Yardımcımız Hüseyin Karanlık arkadaşı ve Örgütlenme Bürosu üyeliğine Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Bedri Gültekin arkadaşı atamıştır.