İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da bir basın açıklaması yaparak, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, 2003 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e gönderdiği mektubu açıkladı. Açıklama şöyle;
Bilindiği üzere, Birleşmiş Milletler'de "İkiz Sözleşmeler" diye anılan "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi" ve "Medenî ve Siyasî Haklar Sözleşmesi" başlıklı uluslararası sözleşmeler, 4 Haziran 2003 günü TBMM'de yasayla onaylanmış ve yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığı'nın imzasına sunulmuştu.
İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’e bir mektup yazarak bu yasayı onaylamamasını istedi.
BÖLÜNMENİN ARACI: İKİZ İHANET YASALARI
Sayın Perinçek, mektubunda şu uyarıları yapmıştı;
“Bu yasa, Türkiye'yi, etnik parçalama yasasıdır;
Bu yasa, Türkiye'yi ekonomik parçalama yasasıdır;
Bu yasa, Türkiye'yi toplumsal parçalama yasasıdır;
Bu yasa, Türkiye'nin devlet ve millet bütünlüğünü ayakaltına alma yasasıdır;
Bu yasa, Türkiye'nin devlet egemenliğini yok etme yasasıdır;
Bu yasa, yabancı devletlere müdahale hakkı tanımaktadır;
Bu yasa, Lozan Antlaşması'nı delik deşik etmiştir;
Bu yasa, Anayasa'da özel himaye gören Devrim Kanunları'na son öldürücü darbeleri indirmektedir.
Bu yasa, Anayasayı ortadan kaldırma yasasıdır.
Özet olarak, İkiz Sözleşmeleri onaylayan yasa, bir ihanet yasasıdır.”
Sayın Perinçek başlıklar halinde sıraladığı, bu saptamaların hukukî açıklamasını da mektup ekinde sunmuş ve Sayın Cumhurbaşkanı’ndan İkiz İhanet Yasası'nın, Anayasa'nın 104. maddesi uyarınca "tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne gönderilmesini talep etmişti.
Ne yazık ki, Sayın Sezer, bu uyarıların yaşamsal önemini görememiş ve yasayı onaylamıştır.
UYARILARIMIZIN HAKLILIĞI
Türkiye’ye bölünme dayatılmaktadır.
Sayın Perinçek’in mektubunda dikkat çektiği tehlikeler, artık somut tehdide dönüşmüştür.
ABD güdümünde, AKP-PKK koalisyonuyla, Milletin birliği yok edilmek, vatan parçalanmak, Milli Devlet yıkılmak tehdit olmaktan, uygulamaya geçirilmiştir.
Uyarılarımızın haklılığı, yaşananlarla kanıtlanmıştır.
PERİNÇEKLER BUNUN İÇİN SİLİVRİ’DE
Sayın Sezer’e 2003’de gönderilen mektup ve 2010’da yaşananlar, Türkiye parçalanmaya doğru götürülürken Doğu Perinçeklerin neden tertiplerle Silivri Zindanlarında esir tutulduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
BÖLÜNMEYE VERİLECEK TEK YANIT: DEVRİM!
Süreç, ülkemize çürüme, dağılma, bölünmeyi getirmiştir.
Bunların tek bir cevabı vardır: Devrim!
Acil görev, ABD güdümlü, İsrail işbirlikçisi, Haçlı saldırısının ileri karakolu AKP iktidarını yıkmak ve millî devletimizi ve toplumumuzu Kemalist Devrim temelinde yeniden kurmaktır.
Vatanı yeniden birleştirmek, milleti yeniden kaynaştırmak, hürriyeti yeniden kazanmak, zenginleşmek artık ancak ve ancak bir halk devrimiyle mümkündür.
ABD, NATO ve AB kapısına bağlanmak, Türkiye’yi bölmüştür.
Bu Gladyo-Mafya-Tarikat rejimi içinde, Türkiye halkını, kanlı iç çatışmalardan, kardeş kavgalarından, yozlaşmadan ve yoksullaşmadan başka bir şey beklemiyor.
Onları devirmek için halkı ayağa kaldırmak, milleti özgürlük temelinde birleştirmek, vatanı bütünleştirmek, millî hükümeti kurmak, bir millî direnme ekonomisi örgütlemek, Ordu ile halkımız arasındaki bağları sağlamlaştırmak, fedakârlıklara hazır olmak, görevleri önümüzdedir.
Devrim, Türkiye’yi birleştirecektir.
Eki: Doğu Perinçek’in, Cumhurbaşkanı Sezer’e
Sunduğu 11 Haziran 2003 tarihli mektup
İKİZ İHANET YASALARI KONUSUNDA
CUMHURBAŞKANI'NA MEKTUP
11 Haziran 2003
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Birleşmiş Milletler'de "İkiz Sözleşmeler" diye anılan "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi" ve "Medenî ve Siyasî Haklar Sözleşmesi" [Doğru çevirisi "Kişisel ve Siyasal Haklar" olmalı] başlıklı uluslararası sözleşmeler, 4 Haziran 2003 günü TBMM'de yasayla onaylandı ve yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığı'nın imzasına sunuldu.
YASANIN ÖZELLIKLERI
Bu yasa, Türkiye'yi, etnik parçalama yasasıdır (I. ve II. Sözleşmeler, Madde 1).
Bu yasa, Türkiye'yi ekonomik parçalama yasasıdır (I. ve II. Sözleşmeler, Madde 1/2, I. Sözleşme, Madde 25).
Bu yasa, Türkiye'yi toplumsal parçalama yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 2/2, II. Sözleşme, Madde 2/1).
Bu yasa, Türkiye'nin devlet ve millet bütünlüğünü ayak altına alma yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 1, 2, 25; II. Sözleşme, Madde 1, 2).
Bu yasa, Türkiye'nin devlet egemenliğini yok etme yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 5 ve 25).
Bu yasa, yabancı devletlere müdahale hakkı tanımaktadır (II. Sözleşme, Madde 40, 41).
Bu yasa, Lozan Antlaşması'nı delik deşik etmiştir (I. Sözleşme, Madde 1, 27).
Bu yasa, Anayasa'da özel himaye gören Devrim Kanunları'na son öldürücü darbeleri indirmektedir.
Bu yasa, Anayasayı ortadan kaldırma yasasıdır (I. Sözleşme, Madde 1, 2, 5, 13/3, II. Sözleşme, Madde 18/4, 27).
Özet olarak, İkiz Sözleşmeleri onaylayan yasa, bir ihanet yasasıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Başlıklar halinde sıraladığım bu saptamaların hukukî açıklamasını ayrıca ekli olarak değerlendirmenize sunuyorum (Ek: İkiz Sözleşmeyi Onaylayan İhanet Yasası Üzerine Cumhurbaşkanımıza Arzedilen Hukukî Açıklama).
ÇEKİNCE YALANLARI
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Yasaların bölücü içeriği ortaya çıkınca, kamuoyunu aldatmak için çekince yalanları piyasaya sürülmüştür.
Yalnız ve yalnız iki maddeye çekince konmuştur: I. Sözleşme, Madde 13/3-4 ve II. Sözleşme, Madde 27.
Bu çekincelerin hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü:
1. Türkiye'yi etnik, ekonomik, toplumsal bakımdan parçalayan, devlet egemenliğini yok eden, yabancı devletlere müdahale hakkı tanıyan ve Anayasayı çiğneyen maddelere çekince konmamıştır,
2. Çekince konan I. Sözleşme, Madde 13/3-4'ün yerine, II. Sözleşmenin 18/4. madde hükmü vardır. İnançlara göre eğitim özgürlüğü orada da tanınmaktadır.
3. Çekince konan II. Sözleşme, Madde 27'nin yerine, yine Lozan'ı delik deşik eden her iki sözleşmenin 1 ve 2. maddeleri vardır.
4. Kaldı ki, Türkiye'nin iki çekincesini değerlendirecek olanlar da, bu yasaya göre, uluslararası merkezlerdir. Türkiye, bu sözleşmelere göre kendi çekincesini yorumlama hakkına bile sahip değildir.
Görüldüğü gibi, bu çekincelerin konması, bir kevgirin iki deliğinin kapatılmasına benzemektedir. Diğer delikler açıktır. Yapılan iş, göstermeliktir, milleti aldatmak içindir. Lozan kurtarılamamıştır.
ZAMANLAMAYA DİKKAT
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Zamanlama çok dikkat çekicidir.
İkiz Sözleşmeler, Birleşmiş Milletler'in 16 Aralık 1966 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve imzaya açılmıştı. Türkiye tarafından 37 yıldır onaylanmayan bu sözleşmeler, ABD'nin Irak'a saldırdığı ve komşu ülkeyi işgal ederek parçaladığı koşullarda, Meclis'e sevk edilmiştir. Hükümet, birinci sözleşmeyi, ABD'nin Irak'a askerî harekâtının öncesine rastlayan 23 Aralık 2002 günü, ikinci sözleşmeyi ise ABD'nin Bağdat'a girmesinden hemen sonra, 25 Nisan 2003 günü Meclis Başkanlığı'na vermiştir.
MECLİS'TEN SİNSİCE GEÇİRİLDİ
İkiz Sözleşmeler, Meclis'ten içeriği gizlenerek sinsice geçirilmiştir. Meclis görüşmelerini tutanaklardan okuduğumuz zaman, Sözleşmelerin 1. maddelerinin üzerlerinin örtüldüğü, okunmadan geçildiği görülmektedir. Yasanın gündeme geldiği ve görüşüldüğü Haziran ayı başında TBMM internet sitesi açıldığı zaman, yasanın ekinde bulunan sözleşme metinleri bulunamamış, "Sözleşme metni filme alındığı için ekte yer almamaktadır" ibaresine rastlanmıştır. Yasanın asıl içeriğini oluşturan sözleşmeler, kamuoyundan, basından ve hatta milletvekillerinden bile gizlenmiştir ve hâlâ gizlenmektedir. Konuştuğum iki bakan, görüştüğüm çok sayıda milletvekili, bu İkiz İhanet Yasası'yla onaylanan uluslararası sözleşmelerin içeriğini bilmemektedir. Bakanlar bilmeden imzalamış, milletvekilleri bilmeden oy vermişlerdir.
Tayyip Erdoğan, 10 Haziran 2003 günü sorulan soru üzerine yalan söylemiş, Sözleşmelerin 1. maddelerinin içeriğini inkâr etmiştir (Ulusal Kanal'ın 10 Haziran 2003 günlü görüntülü haberi ve Yeni Çağ gazetesi, Haziran 2003).
Bilindiği üzere her iki sözleşmenin ilk maddesinde, "Bütün halklara kendi kaderlerini tayin hakkı" tanınmaktadır.
Birkaçı dışında basın ve televizyonlar da, sözleşmelerin içeriğini kamuoyundan gizlemişler, kamuoyunun dikkatlerini çeşitli yöntemlerle başka yerlere çekmişler, İhanet Yasası'nın üzerini türbanla örtmüşlerdir.
TÜRKİYE'YE BÜYÜK KOMPLO
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Türkiyemiz arkamızda kalan 80 yılın en büyük komplosuyla karşı karşıyadır. Sözleşmelerin onaylanması, Türkiye'yi hedef alan operasyonun bir parçasıdır. Bu gerçeği, bugün göremeyenler önümüzdeki süreçte çok daha açık olarak ve sonuçlarına katlanarak göreceklerdir.
ABD, Irak'ı işgal ettikten sonra Wolfowitz, Grosmann ve Perle gibi yetkilileri marifetiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı bir sindirme operasyonu yürütmüştür. Ordumuz bir psikolojik savaş bombardımanıyla, nifak ve fesat tertipleriyle hedef alınmış, komutanlarımızın Cumhuriyet'i ve millî devleti savunma iradeleri zaafa uğratılmak istenmiştir. Aynı şekilde milletimize karşı yoğun bir kampanya yürütülmüş, küreselleşme hızla gelen bir kamyona benzetilerek, millî devleti ve Kemalist Devrim'i savunmanın imkânsız olduğu yalanları işlenmiştir.
İşte İkiz İhanet Yasası, bu psikolojik harekâtın arkasından gelmiştir. Bu Yasa, Türkiye'nin bir Kukla Devlete dönüştürülerek "kriz bölgelerine müdahale misyonuyla" ateşlere sürülmesi tertibinin merkezî hamlesidir. Komplo dediğimiz budur.
SİYASAL SONUÇLARI
Sayın Cumhurbaşkanımız,
İkiz İhanet Yasası'nın yol açacağı siyasal sonuçları özetleyecek olursak:
• İkiz Sözleşmeleri onaylayan yasa, Türk devletinin ve milletinin birlik ve bütünlüğünü, Türk devletinin egemenliğini ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirdiğimiz devrimin ayakta kalan bütün kazanımlarını hedef alan emperyalist tehdidin tarihî önem taşıyan merkezî hamlesidir.
• Fotoğrafın tamamına baktığımız zaman, bir Sevr manzarasının önünde durduğumuzu görüyoruz: Kamu Reformu ve yerel yönetimlerin yeniden düzenlenmesi perdesi altında merkezî devlet bertaraf edilmekte, Türkiyemiz beyliklere ayrılmakta, millî ekonomimizin temelini oluşturan KİT'ler tasfiye edilmekte, tarımımızın çökertildiği koşullarda topraklarımız yok pahasına yabancı mülkiyetine sunulmakta, vatanımızın doğal ve tarihsel zenginlikleri yağmaya açılmakta, okulların özelleştirilmesi yoluyla eğitimimiz parçalanmakta, Türkçemiz eğitim sisteminden kovulmakta ve yozlaştırılmakta, misyoner faaliyeti özgürleştirilerek emperyalist yıkıcılık teşvik edilmekte, sağlık sistemi çökertilmekte, sendikalarımız yok edilmekte, devlet küçültülmektedir. Türkiyemiz topyekûn bir saldırıyla karşı karşıyadır. İkiz Sözleşmeler'in onaylanması, bu topyekûn saldırıya, içerden, hem de yürütme ve yasama organı mevzilerinden verilen bir destektir. İhanet, ne yazık ki, en yüksek mevkilere tırmanmıştır.
• Bu yasayla, hiçbir yurttaşımıza veya hiçbir yurttaş topluluğumuza herhangi bir özgürlük verilmemektedir. Bütün milletimiz, millî köleliliğe ve Ortaçağ karanlığına itilmektedir.
ABD İŞGALİ İÇİN HUKUKÎ ZEMİN
• ABD'ye Türkiye'nin yönetimini kuklalaştırmak ve askerî müdahale için hukukî zemin sunulmakta ve tehdit olanakları verilmektedir. Böylece ABD Ordusu'nun "Binyılın Meydan Okuması 2002" (Millenium Challenge 2002) Tatbikatı'nın ilan edilen senaryosu hayata geçirilmektedir. Senaryoda tanımlanan "hedef ülke"nin Türkiye olduğunu, Siz Sayın Cumhurbaşkanımıza bütün kanıtlarıyla bir dosya halinde sunmuştum.
BÖLÜCÜLÜĞE HUKUKÎ KORUMA VE KIŞKIRTMA
• İkiz İhanet Yasası'yla her türden Cumhuriyet düşmanı ve bölücü terörü azgınlaştıracak bir hukukî zemin yaratılmakta, bu tür faaliyetlere uluslararası himaye getirilmektedir. Bu yasadan sonra, ayrılıkçı, mezhepçi, tarikatçı faaliyetler; bölücü ve gerici örgütlerin tüzüklerine göre değil, doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti yasasına dayanılarak yürütülebilecek ve bu tür faaliyetleri önlemeye yönelik kamu uygulamaları yasadışı sayılacak, dahası her tür bölücü ve yıkıcı faaliyet başka devletler tarafından Türk yasalarına göre kışkırtılabilecektir. Bu yasa, bölücülüğü meşrulaştırmakta, millî devleti gayrimeşru hale getirmektedir.
• Bu yasayla Türkiye'nin Yugoslavyalaştırılması süreci resmen başlatılmıştır. İkiz Sözleşmeler'in Yugoslavya'nın parçalanması sürecinde ne kadar karanlık bir rol oynadığı bilinmektedir ve Türkiye için büyük dersler içermektedir.
• Bu yasa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukukî açıdan intihar etmesi anlamına gelmektedir. Çünkü bu yasa, Türkiye'yi bölmek için yürütülecek her türden faaliyeti meşrulaştırıp uluslararası himayeye kavuştururken, Türkiye'nin devlet bütünlüğünü ve millet birliğini savunma hakkını gayrimeşru duruma düşürmektedir. Bu hukukî zemin yaratıldıktan sonra, sıra gelmektedir Türkiye'nin eylemli olarak yok edilmesi girişimlerine.
YENİLMEDEN İMZALANAN SEVR
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Bu İkiz İhanet Yasası, onaylanacak olursa, Türkiye askerî bir yenilgiye uğramadan Sevr Antlaşması'nı imzalamış olacaktır. Sevr Antlaşması'nın diğer hükümlerinin de, parçalara bölünerek Uyum Yasaları adı altında Meclis'ten geçirildiği görülmektedir. Bütün bunlar, Türk devletinin ve ordusunun emperyalist askerî müdahalelere karşı direncini kırmak içindir. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda önce askerî yenilgi, sonra Sevr gelmişti. Şimdi planlanan ise, önce Sevr, sonra askerî yenilgidir. Çünkü Türk devletini sözleşmeler imzalatarak, barışçı yollardan bölmek ve teslim almak mümkün değildir. İkiz İhanet Yasası'nı çıkaranlar, son tahlilde, Türkiye için askerî tehdit oluşturacak devletlere hizmet eden konumlara düşmektedirler.
Bu olgular karşısında, İkiz Sözleşmeleri onaylayan yasanın çıkarılması, siyasal bir gafletin sınırlarını aşmıştır ve Ceza Yargısının soruşturma alanına girmektedir. Cumhuriyet tarihimizin en ağır suçu işlenmektedir.
BÜYÜK SUÇ
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi, İkiz İhanet Yasası'nı çeşitli tertiplerle Meclis'ten geçirterek, Büyük Devrimci Atatürk'ün tanımıyla "kendi çıkarlarını müstevlilerin emelleriyle birleştiren iktidar sahipleri" konumuna oturmuşlardır.
Meclis, bir oldubitti sonucu İkiz İhanet Yasası'nı kabul ederek, devletin ve milletin bütünlüğüne ve Cumhuriyet'e karşı işlenecek büyük suçların önünü açmak gibi tarihî bir aymazlığa itilmiştir. Meclis'e bu vahim hatasını düzeltme imkânını sağlamak sizin yüksek kararınıza kalmıştır.
MİLLETİN UMUDU
Sayın Cumhurbaşkanımız,
İkiz İhanet Yasası'nın, Anayasa'nın 104. maddesi uyarınca "tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne gönderilmesi konusunu, yüksek değerlendirmenize arz ederim.
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Türkiye çok ihanetler görmüş, ama o ihanetleri, Atatürk gibi devrimci öncülerin millete bağlılıkları ve milletinin fedakârlığı sayesinde aşabilmiştir. Yine öyle olacaktır. Bundan en küçük kuşkumuz yoktur. Ne var ki, bizi kaygılandıran, bu çözülme süreci nedeniyle ödeyeceğimiz bedellerin gittikçe ağırlaşıyor olmasıdır.
Milletin umudu şimdi sizdedir; sizin görev döneminizde sınavlardan geçmiş olan Cumhuriyet'e ve millî devlete bağlılık kararınızdadır.
Saygılarımla arz ederim.
Doğu Perinçek
İşçi Partisi Genel Başkanı