Kahramanmaraş’ta Aralık 1978’te meydana gelen olayların 30. yıldönümünde, ABD-AB yandaşı bazı çevreler katliamı kınamak ve Alevileri savunmak kisvesiyle ortaya çıktılar. K.Maraş katliamı bir Alevi katliamıdır diyorlar.
Aradan 30 koca yıl geçmiş. Gerçekler nasıl olsa unutulmuştur zannediliyor. Çok sayıda Alevi vatandaşımızı hedef almakla birlikte, Maraş’ta meydana gelen olaylar kesin olarak bir Alevi-Sunni çatışması, bir mezhep kavgası değildir.
111 vatandaşımızın öldüğü, 1000 civarında vatandaşımızın da yaralandığı bu acımasız katliamda Alevi vatandaşlarımız tek hedef değildirler. CHP, TİKP ve bütün sol partiler, din ve etnik köken ayırımı yapılmadan solcu olarak bilinen bütün vatandaşlar hedef alınmıştır. Solcu olan Sünni vatandaşlar da katledilmiştir.
HÜKÜMET, VALİ VE EMNİYET GÜÇLERİ DE HEDEFTİ
Solcu ve komünist olarak niteledikleri Ecevit hükümeti de katliama girişen gücün hedeflerinden biridir. Nitekim 24 Aralık günü “Vali ve İçişleri Bakanının kellesini isteriz” sloganı ile vilayet binasına binlerce insan saldırıya geçmiş ve ancak askeri araçlar üzerindeki uçaksavarlarla ayaklarına ateş edilerek vilayete girmeleri önlenebilmiştir.
İki solcu öğretmenin 22 Aralık 1978 günü yapılan cenaze töreni sırasında, saldırıya uğrayan cenaze
kortejini korudukları için polisler karşı saldırı başlatılmış, emniyet araçları yakılmıştı. Emniyet müdürlüğüne geri çekilen bu silahlı güç olaylarda görev dışı kalmıştı. Elebaşılık yapan kontrgerilla elemanları Kahramanmaraş Jandarma Alay Komutanlığı’na da silahlı saldırıda bulunmuşlardı.
SALDIRGANLARIN SLOGANLARI
Kahramanmaraş Katliamı davasına ilişkin gerekçeli kararda saldırıların şu sloganlar eşliğinde
gerçekleştirildiği saptanmıştır. “Katil İktidar” “Katil Ecevit” “Katil Polis” “Ecevit’ini çağır, Türkeş karşında” “Kominist Ecevit gelsin sizi kurtarsın” “Karaoğlan kurban ediyoruz”
Askeri Mahkeme’nin gerekçeli kararında MHP, Ülkücü Gençlik Derneği, MİSK gibi sendikalar, saldırılarda çeşitli şekillerde eylemlerde ismi geçen örgütler olarak, ETKO ve Kontrgerilla gibi illegal örgütler ise olayları planlayanlar olarak kararda vurgulanmıştır.
1970’li yıllardaki büyük kitle mücadelelerinin emekçi sınıfları birleştirdiği ve bilinç sıçramasına yol açtığı tespitini yapan ABD, ülkemizdeki güçlerini harekete geçirdi. Kontrgerilla örgütü vasıtası ile emekçileri bastırmayı, bölmeyi esas alan saldırılara girişti. Halk hareketini etnik köken, din farkı eksenine oturtarak bölmek için Maraş, Çorum gibi olayları tezgahladı. Şimdi Alevi haklarına sahip çıkar görünen çevrelerin bu gerçekleri unutmaması ABD ve AB emperyalistlerinin oyununa gelmemesi gerekir.
VAHŞETE TANIK OLDUM
45 gün süre ile olayların, katliamın yaşandığı evlerde keşif yapıldı. Vahşetin izlerini genç bir avukat olarak gözlerimle gördüm, tanıklarından dinledim. Olaydan bir yıl sonra evine gelip, manzarayı bir kez daha yaşayan mağdurların gözümün önünde düşüp bayılmalarına, çığlıklarına şahit oldum. Bu tür vahğetlerin ancak Kontrgerilla teorilerinde yeri vardır. ABD’li Kontrgerilla uzmanları yayınlanmış ve Türkçeye çevrilmiş kitaplarında, “halka yapılacak vahşetin büyüklüğünü” önemli bir Kontrgerilla taktiği olarak överler.
GLADYO BUGÜN DE FAALİYETTE
Kahramanmaraş Davası’na ve ölen vatandaşların yakınlarına yıllarca hukuk desteği vermiş iki Avukat olarak, Emcet Olcaytu ile birlikte şimdi “terörist” suçlaması ile Silivri cezaevindeyiz. O katliamı yapanla şimdi bizleri içeri atan güç aynıdır: ABD’nin “Kontrgerilla”sı. Aynı “Kontrgerilla” örgütü, bugün Alevi vatandaşlarımıza da tertipler planlıyor, pusular kuruyor.
Aman dikkat!
Gelin canlar bir olalım!