FERDİ TANHAN’IN PKK SİLAH BIRAKMA TÖRENİ'NİN ARDINDAN ERBİL'DE YAPTIĞI KONUŞMA

Genel Başkan Yardımcımız Ferdi Tanhan, silah bırakma törenini değerlendirdi.

Tarih:

FERDİ TANHAN’IN PKK SİLAH BIRAKMA TÖRENİ'NİN ARDINDAN ERBİL'DE YAPTIĞI KONUŞMA

Genel Başkan Yardımcımız Ferdi Tanhan silah bırakma törenini değerlendirdi.


Vatan Partisi heyeti olarak PKK’nın Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla fesh olunmasından sonra düzenlediği ilk silah bırakma törenine katılmış bulunduk. Bu törende 30 kişilik bir PKK grubu ellerindeki silahları ateşe atarak imha ettiler ve aslında ateşe attıkları silahlar emperyalistlerin onların ellerine kendi kardeşlerine sıkmaları için verdikleri silahlardı. Onlar bu silahları bugün Şeyh Mahmut Berzenci’nin saklandığı mağaralarda ateşe attılar, imha ettiler. Aslında emperyalizmin silahını ateşe atmış oldular. Emperyalizmin onları kullanma senaryolarını ateşe atmış oldular. Aslında emperyalizmin Kürtlere biçtiği rolü ateşe atmış oldular. Bir isyanda bulundular bugün. Ve en başarılı isyanları bu isyandı. En doğru zeminde en haklı zeminde ellerindeki silahları atarak başlattıkları bu serhildan, onların deyimiyle söyleyeyim, en başarılı isyanlarıydı. En doğru tavırlarıydı. Çünkü emperyalizm onlara kardeşlerine kurşun sıktırmak için vermişti o silahları ve bir Kürt devleti amacıyla hareket ettikleri her gün, her an, her saniye aslında bütün insanlığa karşı cürümler işliyorlardı, suçlar işliyorlardı. Bunlardan vazgeçmiş gözüküyorlar kendi liderlerinin çağrılarıyla, kendi gönül iradeleriyle. Bugün yapılan törende özgür irademizle silah bırakıyoruz dediler. Bu çok önemli. Kendi özgür iradeleriyle ellerine emperyalizm tarafından verilmiş olan silahları attılar. Buna çeşitli gerekçeler üretmişlerdi tarihsel süreçlerde. O fikirlerin bir kısmını muhafaza ediyorlar. Bunlar tartışma konuları. Bu tartışmalar Türkiye’de sürecektir. Ancak önemli olan bugün PKK’nın elindeki silahları, emperyalizmin onlara verdiği silahları ateşe atmalarıdır.


Biz Vatan Partisi olarak biliyorsunuz bu sürecin geçmişten yana savunucusuyuz. Biz sürekli oradaki insanlara ellerinizdeki silahları atın, kardeşinize kurşun sıkmayın, ananıza hasret koymayın, vatanınıza gelin çalışın, beraber üretelim diye çağrılarda bulunuyorduk. Mesela en son Genel Başkanımız Doğu Perinçek bundan iki sene önce Diyarbakır’da yaptığı kurultayda bu çağrıları yapmıştı. Çok önemliydi. Biz bugün otuz yıllı kırk yıllık emeğimizin ve çabamızın bir sonucunu görmüş gibi mutlu olduk. Bu başarı hepimizin başarısı. Bu başarı Türkiye’nin başarısı. Kimse bu başarıdan kibirlenmesin, mağrurlanmasın. Bu başarı Hakkari’den Edirne’ye kadar tüm yurdun başarısı. Biz bu başarının devam etmesi için, nihayete ulaşması için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyeceğiz.


Biz bu sorun karşısında her zaman en öndeydik. Türkiye’de Kürt meselesine ilişkin çözümler, programlar üreten ender hareketlerden bir tanesiyiz, nadir partilerden bir tanesiyiz ve hep çözümlerimiz kendi omuzlarımız üzerinde kendi başımızla düşündüğümüz çözümler. Kesinlikle yabancı güçleri bu çözümlerin içine karıştırmıyoruz. Kimseyi taklit etmiyoruz. Bu yüzden de otuz yıllık, kırk yıllık, elli yıllık fikirlerimizin artık geldiği aşamayı görmüş olduk bugün. Bugün bu fikirlere PKK terör örgütünün eski militanlarının bile katılıyor olması, ellerindeki silahları bırakıp demokratik ve hukuki mücadele zeminine geliyoruz demeleri bizim yıllardır savunduğumuz değerlere onların gelmiş olduğunu gösteriyor. Bunların hepsi çok çarpıcıydı.


Çok asayişli bir törendi. Disiplin hat safhadaydı. Asla bir nümayiş yoktu. Zaten uyarılar vardı, sloganlar atılmayacak, nümayiş olmayacak diye. Birkaç kısır slogan dışında onlar da göz ardı edilebilir. Çok sakin geçti. Abartısız geçti, gösterisiz geçti. Kimileri PKK orada PKK orayı şova çevirecek diyorlardı. Neyin şovu? Silahlarını alıp ateşe atmaları kadar güzel bir şey var mı Türkiye’de? Tabii ateşe atmalarındansa o silahların Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine geçmesi, otoritelere teslim edilmesi, Türk Devleti’nin otoritelerine teslim edilmesi daha evlaydı, daha iyi bir tercihti. Çünkü bu sayede ne olurdu? Bütünleşme yönünde atılan adımlarda karşılıklı güven daha da pekişirdi. Çünkü sonuçta o silahlar bir emek ürünü ve yarın öbür gün bir düşman saldırısı karşısında kullanılabilecek metalar.

 

Bu yüzden bizim bakış açımız Türk milletiyle Türk devleti ile ya da şöyle ifade etmek mümkün daha iyi daha kısa. Devlette ve millette bütünleşme süreci. Biz bu sürece bu adı uygun görüyoruz. Çünkü bunu biliyorsunuz Abdullah Öcalan İmralı’da yaptığı çağrıda söylemişti ilk çağrısında. Devlette ve millette bütünleşme şu açıdan çok önemli devletin de adım atmasını, milletin de adım atmasını gerektiriyor. Yani hepimize düşen sorumluluklar var. Bu yalnızca PKK’ya ve PKK mensuplarına yönelik çağrılar içermiyor. Devlette, devletle değil ve millette hep beraber bütünleşeceğiz. O yüzden bize düşen sorumluluklar var. Milletimize düşen sorumluluklar var. Biz bu süreç içerisinde birçok Dem Parti yetkilisiyle görüşme imkânı bulduk. Onların düşüncelerini ve fikirlerini öğrenmeye çalıştık. Onlar da buna vurgu yapıyorlar. Dilin değişmesi gerektiğini söylüyorlar. Gerçekten yeni bir dile ihtiyaç var karşılıklı olarak. Yani böyle küfür olarak kullanıp işte terörist başı, terörist bilmem nesi falan diye hakaretler eşliğinde bu süreç yürütülemez. Bu yanlıştır. Aynı şekilde karşı taraf bunu silah bırakmaya dair bir zafer havasına çevirmeye çalışırsa ve burada işte sürekli eskileri, acıları hatırlatırsa bu da çok yanlış olur. Çünkü o zaman siz devlette ve millette bütünleşemezsiniz.

 

Bütünleşememek kadar bu sürece zarar verecek başka bir şey yok. Biz çünkü stratejik olarak devlette ve millette bütünleşmeyi koyuyoruz. Yani silah bırakmak bugün bıraktığınız silahları bugün yakarsınız silahları. Yarın emperyalistler gelip başka silahlar verir. Ama siz eğer devlette ve millette bütünleşirseniz o zaman size nereden silah gelirse gelsin siz o silahı kime doğrultacağınızı bilirsiniz. Zaten mesele de budur. Silahın kime doğrultacağını bilmek meselesidir. Emperyalistlerin bize verdiği silahı yere atmak meselesidir. Buralarda çok önemli gelişmeler olmuştur.


Umutlarımız olağanüstüydü buraya gelmeden önce. Gerçekten umutlarımızız olağanüstü olmasının karşılığını aldık. İyimserliğimizin karşılığını aldık. Bu sürece gövdemizle girmenin karşılığını aldık. Ve bundan sonra da tüm Türkiye’de bir umut seferberliği başlatmamız lazım bu sürece karşı. Yani bakın bütün milletimize söylüyorum bence terörden daha tehlikeli bir şey var. O da bir memlekette başlayan umut kıtlığıdır. Maalesef ki bazıları bizi umutsuz ve karanlıklarda bırakmak, karamsarlıklarda bırakmak istiyorlar. Bu devlet hiçbir şey başaramaz. Bu millet hiçbir şey başaramaz. Bu Kürtlerden bir şey olmaz. Bu Türklerden hiçbir şey olmaz görüşleri her yerde dile getirilmektedir. Ve bunlar sahte milliyetçiler tarafından bir yandan dile getirilmektedir. Diğer yandan da sahte solcular tarafından dile getirilmektedir. İkisi de çok vahimdir. İkisi de en sonunda Amerikan-İsrail planları doğrultusunda konumlanmaya neden olur. Biz bunların hepsine karşıyız.
Biz memleketin önemli bir canlılığın eşiğinde olduğunu düşünüyoruz. Bu hem fikirde canlılıktır, hem işte canlılıktır. Türkiye çok önemli bir potansiyelin eşiğinde duruyor. Asya Çağı’nın eşiğindeyiz. Terör örgütlerine karşı mücadelede büyük başarılar kazandı Türkiye geçmişte. Şimdi o Asya Çağı’na adımlarını atarken kendi güvenliğini ve huzurunu kimsenin inisiyatifine bırakmıyor, kimsenin karışmasına izin vermiyor. Bunlar çok önemli gelişmelerdir. Biz her zaman Kürt sorununu Batılı devletleri dışlayarak kendi iç meselemiz olarak çözülmesi gerektiğini savunduk. Ve buna uygun olarak da Kürtlerin demokratik haklarını alma mücadelelerinde hep yanlarında olduk ve en sonunda Kürt sorunu demokratik haklar bakımından zaten çok önceden beri çözülmüştü. Bir terör sorunu bir PKK’nın varlığı sorunu ortadaydı. Ancak orada da Abdullah Öcalan çok ileri bir adım attı. Çok tarihi bir adım attı. Biz o tarihi adımın büyütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. O tarihi adımın yanındayız. Buralarda Abdullah Öcalan’ı kullanalım perspektifiyle yapılan yaklaşımlar yanlıştır. Onun konumunu değerlendirmek zorundayız. O bugün örgütüne söz geçirebilen bir lider. Bakın bugün onun sözüyle 30 tane militan herkesin gözü önünde aldı silahlarını ateşin içine attı. Bunlar azımsanacak gelişmeler değil. Bunlar tarihi olaylar.


Türkiye büyük bir devlet. Kendimize güvenmemiz lazım. Türk milleti büyük bir millet. Kendi eşkıyasını dağdan inen eşkıyasına beylik vermiş bir devletiz, milletiz. Bunlar çözüm yolları ve yöntemleridir. Bu devletin geleneklerinde bu milletin geleneklerinde bunlar vardır. Affetmek çok değerlidir. Acıları unutmak çok önemlidir. Acıları hatırlamaya ihtiyacımız yok. Acıları unutmaya ihtiyacımız var. Ama kendi tarihimizde, kendi devrimci tarihimizden çok önemli değerleri de hatırlamaya ihtiyacımız var.


Bakın bugünkü tören Şeyh Mahmut Berzenci’nin saklandığı dağlarda düzenlenmiş. Bunu öğrenmek bize büyük bir mutluluk verdi. Çünkü burada bir sembol söz konusu. Cesana Mağaraları dedikleri mağaralar Şeyh Mahmut Berzenci’nin İngilizlere karşı isyanı sırasında saklandığı mağaralardanmış. Bölge halkından öğrendik. Ona çok büyük bir saygı var hala burada İngiliz emperyalizmine karşı direnişinden dolayı. Demek ki bu töreni düzenleyenler karşılıklı bir şekilde bunu düşünmüşler. Tarihsel olarak Türk-Kürt ittifakını yeniden canlandıralım diyorlardı. Çok doğru bir atıftır. Gerçekten böyle bir tarihe ihtiyacımız vardır. Şeyh Mahmut Berzenci ile Mustafa Kemal Atatürk’ün birlikteliği bizim vatanlarımızı savunmada örnek alacağımız tarihsel miraslardır. Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi mirasların yerine bu mirası koymak evladır. Çok değerlidir, çok önemlidir. Burada da çok önemli bir eşiğin bu toplantıyla aşıldığını düşünüyorum. Sizi Şeyh Mahmut Berzenci’nin hayatını incelemeye davet ediyorum. Bu konuda yayınlar yapacağız yakın zamanda ve aynı Şeyh Mahmut Berzenci gibi Amerikan emperyalizmine, o dünyanın en büyük efendisi olan İngiliz emperyalizmine Mustafa Kemal’in müttefiki olarak asıl yan yana o emperyalizmle savaştıysa bizim de Türkiye Cumhuriyeti'nin çatısı altında, bayrağı altında Türk ve Kürt tek bir millet Amerikan emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşı savaşmamız gerekmektedir.


Müjdeler olsun diyorum. Artık Mehmetçik Memo’ya kurşun sıkmayacak. Artık Hasolar Hasan’a kıymayacak. Artık Ayşeler Ayşo’yu incitmeyecek. Bu çok güzel bir haber. Bu haberden sevinmek, bu haberle morallerle dolmak lazım. Böyle olacaksa gerisini artık Toniler, Coniler düşünsün. Yani biz Erbil’i çok güzel duygularla terk edeceğiz. Türkiye’ye bu duygularla döneceğiz. Gerisini Toniler, Coniler düşünsün. Çünkü Memo ile Mehmetçik birleştiğinde artık onların önünde hiçbir kuvvet duramaz ve bu süreç bugün başlamıştır.


Bakın bugün silah bırakma töreninde aslında o isyandan biraz bahsettik ama en önemli tarafı da piyonlaşmaya bir isyan vardı, emperyalizme bir isyan vardı. Bu isyanı sürdürmeliyiz. Kardeşlik kültürümüzü, eşitlik kültürümüzü, çağdaşlık kültürümüzü tek bir devlet altında, tek bir millet etrafında yeniden kurgulamalıyız ve biz buna o yüzden devlette ve millette bütünleşme süreci diyoruz. Bütün milletler biliyorsunuz büyük kavimlerin birleşmesiyle, kaynaşmasıyla kuruluyor. Biz bu yeteneğe sahibiz. Entegrasyon diyorlar, pozitif entegrasyondan bahsediyorlar ve bugün de demokratik entegrasyon yasalarını beklediğini söyledi Beze Hozat açıklamasında. Entegrasyon yerine bütünleşmeyi kullanalım. Daha Türkçe bir kelime, daha hepimiz bu kelimeyi anlıyoruz. Bu bütünleşmek için gereken kanunlar, yasalar bizim bilincimizle yazılacak. Bizim duygularımız ve vicdanımız buna eşlik edecek. Bu çabaya herkesi katılmaya davet ediyorum. Biz Vatan Partisi olarak kanun teklifleri hazırladık. Bir af kanununun ana hatlarını her şeyini detaylarıyla yazdık. Bunu yakın bir zamanda kamu oyuna açıklayacağız. Burada da onu muhataplarımızla paylaştık. Onlardan fikir ve öneriler de aldık.


Bu aynı zamanda bu zamana kadar verilen şehitlerin başarısıdır, zaferidir. Biz Vatan Partisi olarak hem Kontrgerilla ‘ya karşı hem de teröre karşı birçok şehit vermiş, kadrolarını vatan uğruna feda etmiş bir hareketiz. Onlar bugünleri görseydi onlar da sevinirlerdi. Şehitlere de sevinç haberlerini iletiyoruz. Mezarlarında rahat uyusunlar. Onlara şu an daha çok ihtiyacımız var. Onların bilincine. Bugün onların şehit oldukları dava Türk- Kürt kardeşliği davası başarıya ulaşıyor. Önündeki engelleri kaldırıyor, kalan sorunlarını çözüyor. Bu çok önemlidir. Ve bu faaliyetle Erbil’deyiz.


Yani aslında törende o da çok güzeldi. MİT vardı törende, KBY vardı. KDP yetkilileri vardı. Irak merkezi hükümetinin istihbarat örgütü vardı. Yani bölge ülkeleri Irak’la Türkiye arasında büyük bir birlikteliğin de aslında bu ilk eylemi oldu. Yani beraber bu töreni düzenlediler, güvenliği beraber sağladılar. Bu da olağanüstü. Yani demek ki buraların güvenli hale gelmesi bizim sınırlarımız için iyi bir haber. Habur için iyi bir haber. Irak için de iyi bir haber. Demek ki bizim artık sınırlarımızda birbirimize karşı göndereceğimiz silahlı birlikler geçmeyecek. Bizim sınırlarımızdan ticaret geçecek, kardeşlik geçecek. Bunlar çok sevindirici haberler ve biz bu programın başarıya ulaşması için elimizden gelen her şeyi yapacağız.


Bakın başka bir açıdan daha yaklaşmak istiyorum. Yani Filistin halkına en büyük müjdeyi verdik biz bugün. İsrail’i köşeye sıkıştırdık. Yani PKK’nın silah bırakması demek 2. İsrail girişimlerinin berhava olması demek ve İsrail’in iyice köşeye sıkışması, bölgede yalnızlaşması demek. Çünkü doğal müttefiklerdir. Biliyorsunuz etnik milliyetçiliğe dayalı hareketler emperyalizmin doğal müttefiki olmuşlardır. Şimdi o etkilerden uzak bir gelecek bizi bekliyor. Filistin halkına selam olsun bu yüzden. Bütün mazlumlara selam olsun. Türkiye’nin güçlenmesi demek mazlumlara yapılacak en büyük iyiliktir, katkıdır. Biz Filistin halkının acılarını ve direnişini de paylaşmış olduk bugün aslında buradaki faaliyetle.


Şu da çok önemliydi, İran’a karşı savaş kundaklanmasının önüne geçildi. PKK yoksa bölgede, PKK fesi olduysa kimse İran karşı savaş kundaklayamaz. Kimse İran’a karşı Haçlı Seferi düzenleyemez. Bakın bugün atılan silahlar Haçlı Seferini önleyen silahlardır aynı zamanda. Bunun da herkes bilincine varmalı.
Ben bu halkın bir parçasıyım. Vatan Partisi’nin Başkanlık Kurulu içerisinde görevler üstleniyorum. Kürt halkının içindeyim. Onları çok iyi tanıyorum. Şunu söyleyebilirim; Kürt halkı artık terörle anılmak istemiyor, silahla anılmak istemiyor, savaşla anılmak istemiyor ve evlatlarını dağlarda heder ettirmek istemiyor. Bu istence herkesin cevap vermesi gerekiyor. Bugün bu doğrultuda çok güzel bir adım atıldı.


Tabii birtakım rahatsızlıklarda gördük. Biz buraya gelirken diyorlardı işte siz bizim buraya gelmemiz karşısında çeşitli eleştiriler vesaire vardı. Yani siz orada PKK’nın şovunu izlemeye mi gidiyorsunuz? Artık PKK silah bırakırken neyin şovunu yapacaktı? Neyi hayal ettiler? Hangi karamsarlıkların içinde yüzüyorlar onu bilemiyorum. Ama onların da hepsi boşa çıktı. O tedirginlikler, korkular çok yanlış tedirginlikler. Evet korku da umut da insana dairdir. Ama insan umutlarıyla korkularını yenmesini bilmelidir. Biz bu süreçten korkunun değil umudun galibe çalmasını istiyoruz, hakim olmasını istiyoruz.


Rahatsız olanlara baktığınız zaman bir de manzarayı umumiye anlaşılıyor aslında. Yani sıcak para komisyoncuları rahatsız bugün, Mehmetçiğin ve Memo’nun sıcak kanı dökülsün ki bezirgan saltanatları sürsün diyenler rahatsız. ABD ve AB emperyalistleri, İsrail siyonistleri rahatsız. Ve NATO milliyetçileri ve NATO solcuları rahatsız. Ama onlar rahatsız olmakta çok haklılar. Bu savaş emperyalizme karşı bir savaş. Bu mücadele bizim hürriyetimizin, egemenliğimizin, bağımsızlığımızın tek yolu bütünleşmeden, devlette ve millette bütünleşmemizden geçiyor. Biz bugün her anında bu olayı anladık, gördük. Bu olay başarıya gidiyor. Bu başarının etrafında herkes kenetlensin, kimse bunun önüne çıkmaya çalışmasın. Herkes bunun için hangi taşı yerden kaldıracağını belirlesin. Gediklerde boşluklar çok, herkesin yapacağı bir iş var. O gediklerdeki boşluklara herkes bir taş olsun. Kimse önümüze bent olmasın. Türkiye’nin önünde büyük fırsatlar var ama aynı zamanda büyük zorluklar var. Vatan Partisi olarak biz buradaki duruşumuzla Türkiye’nin önündeki bu zorlukları yenmedeki kararlılığımızı milletimize sunmuş olduk. Gelecek günlerde bize düşen görevleri layıkıyla yerine getireceğiz. Ve Türk-Kürt kardeşliğini tam anlamıyla bir kaynaşmayla, bütünleşmeyle neticelendiği gün hep birlikte halaylar çekeceğiz. Burada da Erbil halay başı olacak, Diyarbakır halay başı olacak. Hepimiz o halaylarda coşacağız. Mutluluğumuz bütün dünyanın ve insanlığın mutluluğu olacak.

 

Ferdi Tanhan
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı