Vatan Partisi'nden Cumhurbaşkanına Önemli Sorular

10 maddede Türkiye'nin acil olarak alması gereken tedbirler ve atması gereken adımlar

Tarih:

Genel Sekreterimiz Özgür Bursalı, 15 Ekim 2023 Pazar günü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye karşı yaptığı açıklamalar üzerine genel merkezimizde bir basın toplantısı yaptı.

 

Açıklamanın tam metni:

Sayın Cumhurbaşkanımız son günlerde ABD’nin Türkiye’ye, Filistin’e ve bölgemize yönelik tutumuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

10 Ekim tarihli konuşmasında, “ABD’nin uçak gemisinin İsrail’de ne işi var? Ne yapacak, Gazze’yi etrafını vurarak, indirerek, çok ciddi katliamlara adım atacak. Suriye’de 23 ABD üssü var. Bu üslerin Suriye’de ne işi var. Bu üslerle ne yapılıyor?” diye sordu.

12 Ekim tarihli konuşmasında “ABD uçak gemisi gönderiyor. İkinci uçak gemisi de gelecek. Bay Amerika, Amerika nire, Akdeniz, İsrail, Filistin nire? Ne işin var senin orada?” diyerek aynı soruları yineledi.

Son olarak 13 Ekim tarihli konuşmasında ise “Amerika'nın, PKK'nın Suriye'deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler, Türkiye'nin milli güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahiptir” ifadelerini kullandı.

 

YÜREĞİMİZE SAPLANAN GERÇEK SORULAR

Sayın Cumhurbaşkanının bu soruları ve açıklamaları içine girdiğimiz hesaplaşma dönemi bakımından oldukça önemlidir. Bu bağlamda Vatan Partisi olarak Cumhurbaşkanımıza ve hükümete soruyoruz:

- ABD ve NATO’nun İncirlik’te ne işi var?

- ABD ve İsrail’in Kürecik’te ne işi var?

- Şirinyer’de, Çiğli’de, Konya’da, Ankara’da, Mersin’de NATO üslerinin ne işi var?

- 10’un üzerinde ABD askeri üs veya karargahının Türkiye’de ne işi var?

- Dedeağaç’tan başlayarak, Ege adalarında namlularını Türkiye’ye yöneltmiş ABD üslerinin ne işi var?

- PKK-YPG kamplarında ABD Generallerinin ne işi var?

- ABD Suriye’nin kuzeyinde SİHA’mızı neden düşürdü?

- ABD, PKK eliyle İçişleri Bakanlığımızın kapısında neden bomba patlattı?

- Bugün Filistin’de ne işi var diye sorduğunuz, ABD uçak gemisinin bir ay önce Antalya açıklarında ne işi vardı?

- Antalya’da demirleyen bugün Gazze’de katliam yapacağını belirttiğiniz ABD uçak gemisinde, Selçuk Bayraktarların, ABD’li generallerle ne işi vardı? Neden fotoğraf çektirdiler? Aynı bağlamda Türk SİHA’larının Ukrayna’daki Neonazi gruplara bedelsiz hediye edilmesinin anlamı nedir?

Yanıtları uzakta aramayalım. Bu sorular öncelikle Türkiye’nin bağrına, kalbine saplanmış sorulardır. Bu sorulara yanıt vermeden, uzaktaki soruların da yanıtını veremeyiz ve gereğini yapamayız.

 

LAF DEĞİL EYLEM

Vatan Partisi, uzun yıllardır ısrarla uyarıyor. Doğru bir güvenlik stratejisi kurabilmek için, öncelikle Türkiye’ye yönelen tehdidi doğru saptamak gerekiyor. Türkiye’ye tehdit, ABD-İsrail ve NATO’dan geliyor.

Sayın Cumhurbaşkanı son konuşmasında “Amerika'nın faaliyetleri Türkiye'nin milli güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahiptir” saptamasında bulunuyor.

Bu açıklamadan sonra Hükümet, denge politikası adı altında bütün güvenliğimizi ateşe atan, bölge ülkelerinde güvensizlik ve itibarsızlık yaratan politikayı daha fazla yürütemez. Denge politikası masalları iflas etmiştir.

 

KARADENİZ’DEN GAZZE’YE TEK CEPHE

ABD ve İsrail tehditleri ve saldırganlığı ile Karadeniz’den Akdeniz’e, Gazze’den Umman Denizi’ne kadar karşı karşıyayız. Hepsi tek bir cephedir.

Filistin’deki manzara dahi bu cepheyi ortaya sermektedir. Gazze’yi savunma mevzisi, Türkiye’yi savunma mevzisidir. Filistin’i savunma mevzisi, İkinci İsrail planlarına karşı Türkiye’nin dayandığı mevzidir.

Bu tek cephede bütünsel bir strateji kurmak, öncelikle kendi güvenliğimizi sağlamanın ve Filistin davasına sahip çıkmanın kaçınılamaz ihtiyacıdır. Bütünsel cephede ABD-İsrail eksenli tehditle karşı karşıya bulunan bütün ülkeler, Türkiye’nin ittifak birikimini oluşturuyor.

Dünya ölçeğindeki saflaşmada ABD eksenli tehditle mücadele eden ülkeler, Türkiye ile aynı güvenlik cephesinde yer alıyorlar.

Bu cephenin farklı alanlarında farklı stratejiler oluşturmanın Türkiye’ye bedeli ağır olmuştur ve bu maliyet her gün yükselmektedir. Türkiye bu koşullarda, özellikle Cumhurbaşkanı katında ABD’nin olağanüstü tehdit oluşturduğu saptamasından sonra, bu cümlenin gereğini yapmak zorundadır.

Lafla, kürsülerden kınamalarla, sorularla, sitemlerle gidilecek yol kalmamıştır.

 

DENGE POLİTİKASI İFLAS ETMİŞTİR

Joe Biden’ın üç gün önce, 12 Ekim’de açıkladığı “Ulusal Acil Durum” kararının gerekçesinde “Türkiye, ABD’nin ulusal güvenliği ve dış politikası için olağandışı ve olağanüstü bir tehdit oluşturmaya devam etmektedir” saptaması yapılıyor.

Yine Avrupa Komisyonu şeflerinden Schinas, Filistin’in taarruzu üzerine, Türkiye’yi eleştirerek, “Türkiye AB, NATO ve onların değerlerinin yanında mı olacak, yoksa Rusya, İran’la beraber mi olacak” sorusuyla düşman kamptan cepheleşmeyi gösteriyor.

Bütün dünya, ABD ve İsrail’in öncelikle Türkiye, İran, Rusya ve Çin’i hedef aldığını saptıyor. Bu stratejik kamplaşmada ülkeler kendi stratejisinin gereğini uyguluyor. Bu koşullarda bir tek Türkiye, Atlantik Sisteminin yükleri içinde bocalamaya devam ediyor.

 

TÜRKİYE ASYA’DAKİ ÖNCÜ KONUMUNU ALACAK

Tarihi bir karar dönemindeyiz. Türkiye 2014’ten sonra Atlantik zincirlerini kırmaya başlamıştır ve artık yeni dünyada, Asya’dan yükselen uygarlığın öncü konumlarında yerini seçecektir.

Bu tercih, bütün güçleriyle ve üreticileriyle Türkiye’nin zorunlu tercihidir.

Türkiye bu tercihi yapacak hükümeti bulacaktır. Bu tercihi yapamayanların Türkiye’nin başında kalması mümkün değildir.

Bütün dünyanın yerini seçtiği, dostunu, düşmanını belirlediği ve gereğini yaptığı koşullarda, Türkiye daha fazla zaman kaybedemez.

Vatan Partisi, güvenlikte ve ekonomide doğru cephenin merkezinde yer alan öncü partidir. Bu nesnel koşullarda yakın gündemdeki Üreticilerin Milli Hükümeti’nin merkezinde yer alacak biricik Partiyiz.

 

 

DOĞRU STRATEJİ İÇİN ACİL ADIMLAR

1- Suriye ile derhal, her alanda işbirliği yapılmalı. Güvenlik koridoru stratejisi, en sonunda ABD’ye boyun eğme stratejisidir. SİHA’larımızı ABD’ye feda eden stratejidir. PKK’nın bitirmeyen, uzağa süpüren stratejidir. Sığınmacı krizini derinleştiren stratejidir. Bu yanlış siyaset terk edilmelidir. Suriye’deki terör örgütleri Suriye, Rusya ve İran’la ortak harekât yaparak temizlenmelidir. Komşularımız buna hazırdır.

2- İran ile ilişkiler geliştirilmeli ve sahada işbirliği yapılmalıdır. ABD’nin İran’a yönelik ambargolarını Türkiye tanımamalıdır. Bugün İran düşmanlığı ABD ve İsrail’e hizmet demektir. Filistin’deki mücadelede kendisini anti-emperyalist ve anti-siyonist olarak adlandıran güçlerin sınandığı ölçü de budur. İran dostluğu Türkiye’nin güvenliği, ekonomisi, enerji güvenliği açısından hayati önemdedir.

3- Bir cinayet haline gelen yanlış Ukrayna politikasından acilen vazgeçilmelidir. Ukrayna, Karadeniz’deki Yunanistan’dır. Bugün Ukrayna bütün cephelerde ve son olarak Filistin hattında İsrail’le birlikte Türkiye’nin ve insanlığın karşısındadır. Kiev sokaklarında İsrail bayrakları dalgalanmaktadır. Türkiye’nin güvenliği Rusya dostluğundadır. Rusya’ya dirsek atan, Ukrayna’ya ticaret kılıfı altında SİHA satan, Kiev’de 100 Milyon Dolarlık yatırımlar yapan Türkiye, en güçlü müttefiki Rusya’yı karşısına alır. Rusya, Ukrayna’da ABD-NATO’ya karşı savaşmaktadır. Bu savaş, Türkiye’nin de savaşıdır.

4- ABD ve NATO tarafından kullanılan İncirlik ve Kürecik üsleri bütünüyle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tam denetimine alınmalıdır. ABD ve NATO askerleri ülkelerine gönderilmelidir. Aynı şekilde Şirinyer İzmir Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Çiğli İzmir ABD Hava İstasyonu, Konya NATO Awacs İleri Harekât Üssü, Ankara ABD Savunma İşbirliği Ofisi, Ankara Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi, NATO Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi, Mersin Limanının ABD kullanımına açılan birimleri; ABD ve NATO kullanımına kapatılmalıdır.

5- NATO’nun doğuya doğru genişleme stratejisine karşı Türkiye derhal bir kararlılık göstermelidir. İlk aşamada TBMM konuyu hızla gündemine alarak İsveç’in katılımını reddetmelidir. Türkiye NATO’dan fiilen aforoz edilmiştir. NATO’dan çıkmak Türkiye için artık ölüm-kalım meselesidir. Artık NATO’ya “nasıl müttefikiz, nasıl böyle yaparsınız” ve benzeri sorular sormak yerine NATO’dan derhal çıkılmalıdır. NATO’dan ayrılmak, ABD tertiplerine karşı en etkin uygulamadır. NATO’dan kurtulan Türkiye, iç cephesini birleştirir ve sağlamlaştırır.

6- Mısır, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleriyle ABD-İsrail merkezli tehditlere karşı ortak menfaatler temelinde işbirliği adımları atılmalıdır. Daha önce önerdiğimiz şekilde Doğu Akdeniz’de Türkiye, Mısır ve Çin ortaklığıyla 18. Parselden hidrokarbonları beraber çıkarabiliriz. İsrail saldırganlığının yakın hattında bulunan Mısır’la Türkiye’nin dostluğu her alanda perçinlenmelidir. ABD’nin Körfez’deki geleneksel müttefiklerini dahi kaybettiği iklimde, Türkiye aktif bir dış politika yürüterek ortak tehdide karşı dostlarını çoğaltmalıdır.

7- Batılı finans merkezlerine bağlı, iflas eden Atlantikçi borçlanma ekonomisi derhal terk edilmelidir. Londra ve New York Bankalarında para dilenmek yerine acilen Milli ve Üretimci program yürürlüğe konulmalıdır. Plan, tasarruf, yatırım, istihdam ve üretim programı, Türkiye’nin zorunlu programıdır. Yine doğru bir dış politika, Asya’nın yükselen zenginliğini Türkiye’ye yatırım olarak taşıyacak ve üreticilerimize yeni ufuklar açacaktır. NATO’da para yok, doğalgaz yok, elektrik yok, güvenlik yok. Türkiye ancak Avrasya ikliminde ekonomide soluk alabilir.

8- Yurtdışına kaçırılan halkımızın alın teriyle kazanılmış 500 Milyar Doları Türkiye’ye acilen getirilmelidir. Hükümet bu konuda masaya yumruğunu vurmalıdır. Bu büyük kaynağa el konulmayacak, Türkiye’de yatırıma sevk edilecektir. O paraların sahiplerine de sesleniyoruz, ABD’nin, Batılı emperyalistlerin hukuku yoktur, zorbalığı vardır. Giderek artan gerilimde, o paralarınız da emperyalist haydutluğun hedefindedir ve güvende değildir.

9- Doğu Akdeniz’i savunmada ön mevzi, Kıbrıs’tır. KKTC’nin tanınması için, Türkiye gibi NATO tehdidiyle karşı karşıya olan Karadeniz, Akdeniz ve Umman Denizi ülkelerinden başlayan strateji ve eylem planı hayata geçirilmelidir. Doğu Akdeniz’deki silahlı varlığımız güçlendirilmeli ve Kıbrıs’ta deniz üssü kurulmalıdır. Vatan Partisi, KKTC’nin tanınması için, Abhazya ile Ortak Bildiri imzalamıştır. Aynı amaçla Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, İran başta olmak üzere çok sayıda ülkede devlet katında önemli görüşmeler yaptık. Abhazya KKTC’nin tanınması için kilit ülkedir. Türkiye derhal bu sürecin önünü açmalıdır. Ayrıca Kırım’ın Rusya toprağı olduğu kabul edilmeli ve Abhazya tanınmalıdır. KKTC’nin tanınmasına bu adımlarla başlanır.

10-  İç cephede birlik sağlama alınmalıdır. ABD ve NATO’nun iç cephedeki kuvvetlerine karşı topyekün mücadele şarttır. Bu bağlamda PKK’nın partisi olan HDP, Yeşil Sol Parti’nin veya benzerleri derhal kapatılmalıdır. Anayasa Mahkemesi Atlantik sisteminin değil, Türk Devletinin mahkemesi olmalıdır. Türkiye’nin içinde düşman unsurların, ABD aparatlarının, sürekli güvenlik zaafı olan yapılanmalarına izin verilmeyecek bir iklim yaratılması hayati önemdedir. Milletimizin topyekün birleştirilmesi de bu adımlarla sağlanacaktır.

Cumhurbaşkanımızın konuşmalarının gereği bunlardır. Dahası, Türkiye’nin alması gereken acil tedbirlerdir. Bu adımlar atılırsa o konuşmalar anlamını bulacaktır. Türkiye en sonunda bu adımları atacak birikimde ve güçtedir.

Bu adımlar için gereken siyasal irade Vatan Partisi’nin merkezinde olacağı bir Üreticilerin Milli Hükümeti’dir. Vatan Partisi bu konuda göreve hazırdır ve yetki istemektedir.