Liseye geçişte yine yarış var

Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Tülin Oygür, Genel Merkezimizde yaptığı basın açıklamasıyla, liselere giriş sistemini değerlendirdi.

Tarih:

Genel Başkan Yardımcımız ve Eğitim Bürosu Başkanımız Prof. Dr. Tülin Oygür, Genel Merkezimizde yaptığı basın açıklamasıyla, liselere giriş sistemini değerlendirdi.

 


LİSEYE GEÇİŞTE YİNE YARIŞ VAR!


Bildiğiniz gibi, ortaöğretimden liselere nasıl geçiş yapılacağına ilişkin yeni sistem “Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi” adıyla açıklandı. Kısaca Liseye Geçiş Sistemi diyebileceğimiz bu uygulamaya göre, liseye başlayacak öğrenciler sadece belirli liselere merkezi bir sınava girecekler; bunlar dışındaki liselere, bölgelerinde olmak kaydıyla ve okul başarıları yetiyorsa, sınavsız gireceklerdir. MEB, toplamdaki oranı %10 olan merkezi sınavla öğrenci alacak bu liseleri “nitelikli okullar” adıyla anarak, 15 yıllık iktidarlarında okulların %90’ını nitelikli hale getiremediklerini açıklama gafletine düşmüştür. Ancak, eğitimde sorunlarımız o kadar büyüktür ki, bu talihsiz ifadenin üzerinde fazla oyalanmaya gerek yoktur. Sonuçta, nasıl ifade edilirse edilsin, eğitimde büyük bir gerileme içinde olduğumuz bellidir.


Bazılarımız yeni sistemle, yıllar önce, LGS, OKS, SBS’ ler icat edilmeden önce, birçoğumuzun oturduğumuz semtte bir liseye doğrudan gidip kayıt olduğumuz günlere dönüldü sanabilir. Ama yanılırlar… Böyle olsaydı, eğitimi, sınavdan sınava ve oradan oraya koşturmaya indirgemiş mevcut anlayışı ortadan kaldırmayı programına alan Partimiz, bu düzenlemeyi kesinlikle desteklerdi. Ne yazık ki gerçek başkadır. Merkezi sınava girmiş ve 600 kadar, sayın bakanın tabiriyle “nitelikli” liseden birini kazanamamış öğrencilerle, merkezi sınava girmemeyi tercih etmiş öğrenciler ki hepsi en az 1 milyon 100 bin öğrenci olacak, bu defa, oturdukları adresi içine alan eğitim bölgesindeki gitmek istedikleri okul türü için örtük bir yarış içinde olacaklar. Bu yarışta, ortaokul puanı kullanılacak. Önce şunu soralım, bir zamanlar mahallemizdeki liseye giderken bize okul puanımız soruldu mu? “Çok başvuru oldu, kontenjan doldu, senin puanın yetmedi” dendi mi? O halde sayın bakanın söylediği gibi değil, herkes istediği okula yerleşemeyecek. Bir milyon 100 binden fazla öğrenci kendi eğitim bölgesindeki beş lise için tercihte bulunacak, okul puanları bu liselerden birine yerleştirilmelerine yetmezse, ya açık liseye ya da, tabii maddi koşullar uygunsa özel okula gidecekler.

 


İMAM HATİP LİSELERİNİN ÖĞRENCİ SAYISI ARTACAK


Burada kritik nokta şudur: O eğitim bölgesinde çocuğun gitmek istediği okul türü beşten azsa ne olacak? Çocuğunu, örgün öğretimin dışında olduğu için açık liseye göndermek istemeyen ve özel okula da gönderemeyecek olan aileler, çocuklarının örgün eğitimde kalma şansını azaltmamak için, 5 lise tercihinin içine bir iki de imam hatip lisesi almak zorunda kalacaklardır. İH liselerine istekle gidenler için sorun yoktur; zaten iktidar İH liselerinin yollarına güller döşemektedir, birazdan bunu rakamlarla vereceğim. Ama çocuğunun matematik, fen, sosyal bilimler ağırlıklı akademik eğitim türünde veya mesleki eğitimde yetişmesini isteyen aileler bu kıskacın içinden çıkabilmek için evlerini taşımaya kadar varan mağduriyetler yaşayacaklardır. Yine de halkımız fazla itibar etmediği İH liselerinin, yeni sistemle öğrenci sayılarını arttıracaklarını göreceğiz. Şimdi sayın bakana soruyoruz: Sınavla geçişi kaldırdığınıza göre 1 milyon 100 bin öğrenci neden istediği okul türüne ve istediği okula ön koşulsuz giremiyor? Bu öğrencileri neden okul puanlarına göre ve tercih yoluyla okullara dağıtma lüzumu duydunuz? Bu sorunun somut cevabı, birçok okul İH lisesine dönüştürüldüğü için diğer okul sayısının azalmış olmasıdır. Genel cevap ise AKP iktidarının temel eğitim politikasında yatıyor: Eğitimi dincileştirme ve özelleştirme. Rakamlar önümüzdedir; madde madde açıklayalım:

 


EĞİTİMDE DİNCİLEŞME VE ÖZELLEŞME POLİTİKALARI


AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 450 İH lisesinde 71 bin öğrenci okuyordu. 2016- 2017 eğitim yılında toplam İH ortaokul ve lise sayısı 4 bin 112, toplam öğrenci sayısı 1 milyon 291 bin 426 oldu. 14 yılda İH okul sayısının 9 kat, İH öğrenci sayısının 18 kat artması elbette ki çağ nüfusundaki artışla açıklanamaz.


İmam hatipleşmedeki tırmanışı yeterli bulmayan AKP, her mahallede bir İH lisesi açılabilmesi için yeni bir yönetmelik çıkararak önceden 50 bin olan nüfus şartını 5 bine indirdi.


İH okulları için ayrılan kaynağa baktığımızda, bu okulların Anadolu liseleri ve meslek liseleri ile yarıştığı görülmektedir. 2017-2019 “Devlet Yatırım Programı”nda Anadolu liselerine 1 milyar 656 milyon, imam hatip liselerine ise 1 milyar 723 milyon lira inşaat bütçesi ayrılmıştır. İşte rakam ortadadır. Fen liselerine 109 milyon lira, ciddi alt yapı ve donanım isteyen meslek liseleri içinse, İH liselerinden sadece 650 milyon lira fazla kaynak ayrılmıştır. Bu rakamlara göre AKP milletimize şöyle demektedir: Fen liselerine ihtiyaç yoktur, çocuklarımızın kafası fen’i almaz; Anadolu ve meslek liseleri mecburen varlıklarını sürdürecekler; Türkiye’nin geleceği imam hatipleşmeden geçiyor…

 


HALKIMIZ BİLİMSEL EĞİTİM İSTİYOR


Peki halkımız ne diyor? Büyük çoğunluk çocuklarının pozitif bilim içinde eğitim alarak hayata hazırlanmasını istiyor. Anadolu lisesi mezunlarının üçte biri, fen lisesi mezunlarının yarısı, İH lisesi mezunlarının ise sadece beşte biri üniversiteyi kazanabildiği için İH liselerine fazla itibar etmiyor. İktidarın bütün pompalamalarına rağmen İH liselerinde sınıf ortalamasının 17 öğrenci olması ve kontenjanlarının yüzde 35’ini dolduramaması bu gerçeği ortaya koymaktadır.


AKP iktidarında eğitimin özelleştirilmesine büyük hız verildiği bilinmektedir. Birkaç rakam vermek gerekirse, beş yıl önce özel okulların resmi okullara oranı yüzde 10 iken bugün özel okulların resmi okullara oranı yüzde 20’ye çıkmıştır. Bu dönem içinde özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise tam 25 kat artmıştır.


AKP’nin eğitim politikaları açık lise dediğimiz, ancak zorunluluktan tercih edilebilecek okulsuz, sınıfsız, öğretmensiz, arkadaşsız, oyunsuz bir sisteme kaçışı da getirmiştir. Beş yıl önce açık lisede 940 bin öğrenci bulunuyordu; hızlı bir artışla bugün açık lisedeki öğrenci sayısı 1 milyon 300 bine ulaştı.


Görüldüğü gibi, AKP iktidarı, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana “milli eğitim” diyerek ifade ettiğimiz, devletimizin çağa uygun genç nesiller yetiştirme görevini “milli” olma niteliğinden uzaklaştırarak yerine “dinci” eğitimi getirmek ve özel sektörle paylaşmak üzere politikalar üretmiştir. Bu politikaları gereği, vatan savaşı içinde olduğumuza bakmadan, milleti bölmeyi göze alarak Atatürk’ü, Atatürkçü düşünceyi, Cumhuriyet devrimlerimizi öğretim programlarından çıkarmaya çalışmış, halkımızın çocukları için bilimsel eğitim tercihini görmezden gelerek, akıl ve bilim dışı birçok uygulama getirmiştir. Eğitim sorunlarıyla bunalan halkımızı, liseye geçişte merkezi sınavı kaldırma adımıyla teskin etmeye çalışırken ortaya yine, öğrenci ve ailelerini darmadağın edecek bir uygulama çıkmıştır. Son kamuoyu yoklamaları halkın böyle bir eğitim anlayışını reddettiğini göstermektedir. Vatan Partisi olarak bunu söylüyorduk, şimdi anketler söylüyor.


Partimiz eğitimde yapılanlara karşı, halkın içinde, halkla beraber mücadele etmek üzere çalışmalara başlamıştır. Milletçe birlik ve beraberliğimizi koruyacak, ülkemizi tam bağımsız ve refah dolu günlere çıkaracak milli ve bilimsel eğitim için kolları sıvadık. İlk somut görevimiz Atatürksüz müfredatı geri çektirmek olacak, bunu kesinlikle başaracağız.