Biricik Çözüm: Bütünleşen Türkiye için Vatan Partisi’nin Af Kanunu Önerisi

Genel Başkanımız Doğu Perinçek, “Terörsüz Türkiye” başlığı altında yürütülen süreçte yapılan önemli hatalara değindi.

Tarih:

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:

Biricik Çözüm: Bütünleşen Türkiye için
Vatan Partisi’nin Af Kanunu Önerisi

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün (9 Aralık Salı) saat 13.15’te İstanbul İl Merkezi’nde yaptığı basın toplantısında, “Terörsüz Türkiye” başlığı altında yürütülen süreçte yapılan önemli hatalara değindi. Hukukî çözümün sürekli ertelenmesi sonucu sürecin zehirlendiğini dile getirdi. Bu nedenle ABD ile İsrail güdümlü bozgunculuğa fırsat verildiğine dikkat çekti. Perinçek, Vatan Partisi’nin Bütünleşen Türkiye Stratejisi kapsamında, 13 Temmuz 2025 günü açıkladığı “Feshedilen PKK Terör Örgütü Mensuplarının Devletle ve Toplumla Bütünleşmelerine İlişkin Af Kanunu Önerisi”nin TBMM tarafından gecikmeden yasalaştırılması dışında bir çözüm bulunmadığını vurguladı. Perinçek, özetle şunları belirtti:

 

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN
SAYIN TBMM BAŞKANI’NIN VE
SAYIN MHP GENEL BAŞKANI’NIN
DİKKATLERİNE SUNUYORUZ


Bu basın toplantısında açıkladığımız görüşleri ve çözümü özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın TBMM Başkanı’nın ve Sayın MHP Genel Başkanı’nın dikkatlerine sunuyoruz.


“Terörsüz Türkiye” başlığı altında yürütülen süreç kesinlikle başarıya ulaşacaktır. PKK’nın kendisini feshetmesi ve silah bırakması süreci, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde ve Türk Milletinde bütünleşme hedefine ulaşacaktır.

 

GECİKMELER SONUCU
SÜRECİ ZEHİRLEYENLERE FISAT VERİLMEKTEDİR


Hukukî çözümün sürekli ertelenmesini fırsat bilen küresel güçler ve işbirlikçileri, süreci zehirleme gayretlerini yoğunlaştırıyorlar. ABD ve İsrail’in Bölücü Terör Örgütünü ayakta tutmak için giriştiği tertipler gizlenemeyecek boyutlardadır. Türkiyemize yönelen tehdit, Suriye’nin Kuzeydoğusundan Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’a, hatta Ege’ye yayılmaktadır.


Dış cephe ile iç cephe birleşmiştir. Türkiye’nin bölücü teröre karşı mücadelesi, vatan sınırlarımızın ötesinde ABD+İsrail+Yunanistan ittifakıyla cephe cepheye gelmektedir. Dahası Avrupa’nın bir takım Küreselci Devletleri de bu ittifaka yandan destek veriyor. Bu koşullarda hem Feshedilen Örgüt içindeki İsrail güdümlü unsurlar, hem de “Türk Milliyetçisi” maskeli unsurlar, sürece yönelik sabotajlarla sahneye çıkmış bulunuyorlar. Ne var ki, onların İsrail ve ABD ilişkilerini görmek için maskelerini indirmek gerekmiyor.

 

TARİHSEL STRATEJİ: BÜTÜNLEŞEN TÜRKİYE


Evet, “Terörsüz Türkiye” istiyoruz. Ancak Terörsüz Türkiye’yi güvence altına alacak olan stratejik hedef, Bütünleşen Türkiye’dir.
“Terörsüz Türkiye” hedefi, idarî özerklik, federe devlet ve kültürel özerklik gibi devleti ve milleti bölen anayasal iddialar açısından köklü bir çözüm getirmiyor. Silahlar geçici olarak veya gösterişte bırakılabilir, ancak millî devleti bölen iddialar sürdürülebilir. Oysa Bütünleşen Türkiye, devlette ve millette bütünleşmedir; tek devlettir, tek millettir, vatandaşların eşitliği ve özgürlüğüdür; birleşen halka dayanan güçlü devlettir.



Türk Ordusu, Türk Polisi ve Köy Korucularımız, fedakârlık ve kahramanlıklarıyla Bölücü Terör Örgütünü zaten büyük ölçüde etkisiz hale getirmiştir. Ancak bölücü terörün aleti olan unsurların ve ayrılıkçı eğilimlerin etkisi altında kalan insanlarımızın Devletle ve Milletle Bütünleşmeleri, hâlâ önümüzde duran bir görevdir. Zihinlerde yuvalanan silah, Bütünleşen Türkiye’de yerini vatan sevgisine, milletçe kardeşliğe ve devlet sahibi olmanın onuruna bırakır.
İmparatorluklar mirasımızın kavimleri bir arada yaşatma yeteneği ve son iki yüzyılın Türk Devrimi, vatanımızda yaşayan bütün halkımızı kaynaştırmada dünya ölçeğinde başarı kazanmıştır. Bu süreci Bütünleşen Türkiye hedefiyle kesin sonuca ulaştırmanın eşiğine gelmiş bulunuyoruz. Bu durumda terörden kurtulmanın ötesinde, Bütünleşen Türkiye’yi gerçekleştirme görevi, Devletimizin omuzlarındadır.

 

SÜRECİ ÇÖZÜMSÜZLÜĞE VE YOKUŞA SÜREN UYGULAMALAR


1. Devlet, bu sürece bir program, bir strateji ve bir plan kurarak başlamamıştır. Milletten gizlenen programlar ve planlar, program ve plan değildir. Çünkü o zaman milletin bilincindeki büyük güç seferber edilemez. Bütünleşen Türkiye, bütün milleti ateşleyecek program ve stratejidir. Plan, bu program ve stratejideki hedefe ulaşmak için gerekli uygulamaları sıralar ve düzene sokar.

 

2. Hükümet, kendisinden beklenen dirayeti göstermemiş ve sürece hükmetmede zaaflar sergilemiştir. Devletin İmralı’ya ziyareti büyük bir yanlıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, herhangi bir hükümlüyü bulunduğu yerden Ankara’ya güven içinde herhangi bir araçla getirecek örgüte sahiptir. Öcalan’ı Kenya’dan uçakla getiren devlet, İmralı’dan da getirirdi. Yapılan uygulama, kamuoyunda bir sözleşme süreci yaşandığı, “alver yapıldığı” gibi gerçeğe uymayan izlenimler oluşturmuş ve güveni sarsmıştır.

 

3. Süreç, koşulların dayattığı çeviklikten yoksundur. Süreç, hem stratejideki bulanıklık hem de çeşitli kaygılar yüzünden kararlı ola-rak yürütülmemiş, sürecin gerektirdiği hızın arkasında kalınmıştır.

 

4. Süreci gereksiz yere uzatan kademeler üretilmiştir. Mecliste kurulan Komisyon, işe bir Çözüm Önerisiyle başlamadığı için, yakınmaları, acıları ve sıradan görüşleri tutanağa geçirmiş, çözüme odaklanmamıştır. Özetle havanda su, gözyaşı ve kan dövmüştür.

 

5. Siyasal partilerimizin birkaç gün önce açıkladıkları raporlarda çözüm önerisi yoktur. Üç haneli sayfa sayıları, hukuka meydan okuyan bilgi eksikliğinin üzerini örtemiyor. Raporlar, meselenin üzerine gitmiyor, çevresinde dolaşıyor ve bir kanun hazırlığı için malzeme sunmuyor.

 

6. Partilerin raporlarındaki hukukla bağdaşmayan öneriler, çö-züme olan güven ve umudu sarsmaktadır. Bu bağlamda,

 

• Suç işleyen, suç işlemeyen” ayrımını ancak Mahkemeler yapabilir, İda-renin böyle bir yetkisi yoktur.
• “Terör örgütü yöneticisi ve üyesi” nitelemesini ancak Mahkemeler yapa-bilir, İdarenin böyle bir yetkisi yoktur.
• Aslî fail ve ikincil fail (yardım yataklık yapanlar) ayrımını, ancak Mah-kemeler yapabilir, İdarenin böyle bir yetkisi yoktur.
• Yöneticileri belli ülkelere gönderme gibi “çözümler”, devletin suç işle-yen aslî faili kurtarması, onunla işbirliği yapması gibi suçları işlemesi an-lamına gelir.
• Hukukta dayanağı olmayan ve Devlete suç işlettirmeye yönelik bu öneri-ler, hayretle izlenmektedir.
• Önce “Diyarbakır annelerinin çocukları gelsin” gibi öneriler, muha-kemeden (usavurmadan) yoksundur. Bu ayrım, hangi kanuna ve han-gi hukuk anlayışına dayanacaktır?

 

7. Partilerin öne sürdüğü çözümler, gerçekçi değildir, dolayısıyla çözüm değildir. Feshedilmiş Terör Örgütü yönetici ve üyelerinin hangisi hangi suçu işledi, kim yönetici kim üye, hangisi aslî fail, hangisi ikincil fail, hangisine infaz indirimi veya etkin pişmanlık indirimi uygulanacak? Bu soruları ancak mahkemeler araştırabilir ve hükme bağlar. Feshedilen Terör Örgütü mensuplarının sınırla-rımızın dışında 15 bin çevresinde olduğu biliniyor. Onların yargı-lanmaları onyıllar sürer. Dolayısıyla Terör Örgütü Mensuplarını yargılanmasını gerektiren bütün öneriler geçersizdir.

 

BÜTÜNLEŞEN TÜRKİYE İÇİN AF KANUNU ÖNERİSİ

 

1. Biricik çözüm, Vatan Partisi’nin “Feshedilen PKK Terör Örgütü Mensuplarının Devletle ve Toplumla Bütünleşmelerine İlişkin Af Kanunu Önerisi”dir. Sorun, sıradan kinlerle, intikam duygularıyla, kan davalarıyla çözülemez. Öncü tavır, biricik çaredir.


2. Vatan Partisi’nin Af Kanunu önerisi, herhangi bir Af Kanunu önerisi değildir. Af istemeyene af öngörülmüyor. Önerinin 5. Maddesinde, Af-tan yararlanmak için bireysel irade öngörülüyor. Yalnız ve yalnız “Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle ve Türk Milletiyle bütünleşme talebiyle” başvuranların suçları ve cezaları bütün sonuçlarıyla orta-dan kalkacaktır. Yetkili Mahkemenin dilekçeyi alması ve tutanağa yazması dışında bir yargı işlemi bulunmuyor.


3. Vatan Partisi’nin Af Kanunu önerisi, aftan yararlanma talebi için süre koymaktadır. Kanunun yürürlüğe girmesinden başlayarak altı ay içinde başvuranlar, aftan yararlanacaktır.


4. Vatan Partisi’nin Af Kanunu önerisi, Bütünleşen Türkiye Stratejisi kapsamındadır ve bir paket programın yalnızca bir unsurudur.


5. Türkiye’de Anayasa, Siyasî Partiler Kanunu ve Ceza Kanunlarının ilgili hükümleri nedeniyle bölücülük amacıyla parti kurulamaz, propaganda yapılamaz. Bu nedenle Feshedilen PKK’nın bütün unsurları yasadışıdır. Feshedilen Örgüt ile aynı amacı taşıyan, bu partinin yasal kolu konumunda olan bütün parti ve örgütlerin yasaklanması (kapatılması), Anayasa ve kanunlarımızın gereğidir.

 

6. Zihinlerdeki silahın bırakılması için, Cumhuriyetimize karşı silah çekmiş olan Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi kimselerin heykel, büst ve fotoğrafları kamu yerlerinde bulundurulamaz, isimleri kamu bina-larına, meydanlara, caddelere ve kamu yerlerine verilemez. Bu tür uygulamalara son verilecektir (Madde 13). Meydanlardaki Şeyh Sait ve Seyyit Rıza, zihinlerdeki silahlı bölücülüğü kışkırtmaktan başka bir anlam taşımıyor.


7. İlgili Af Kanunu’ndan Başka Terör Örgütlerinin mensupları eşitlik iddiasıyla yararlanamayacaktır. Çünkü Vatan Partisi’nin önerisinde PKK’nın feshedildiğinin ve silah bıraktığının Millî Güvenlik Kurulu Kararıyla saptanması ve Cumhurbaşkanı kararıyla tescil edilmesi öngörülmektedir. Farklı terör örgütlerinin mensupları, kendi örgütleri bu koşullara sahip olmadığı için eşitlik gerekçesiyle aftan yararlanma olanağına hukuken sahip olmayacaklardır.

 

8. Vatan Partisi’nin Af Kanunu’nda aftan yararlananların iş güç sahibi olmaları, eğitimleri ve toplum hayatına katılmaları için hükümler bulunmaktadır. Amaç, bütünleşen Türkiye’de üreterek, vatanı-mızı savunarak, kardeşçe yaşamaktır.

 

9. İçimizde öteki yoktur ve olmayacaktır. Büyük Devrimci Önder Atatürk’ün tanımladığı gibi, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.” Türk de biziz, Kürt de biziz, hepimiz Türk Milletiyiz.

 

Kastamonulu ve Vanlı, Erzurum tabyalarında, Sarıkamış’ta karların altında, Çanakkale sırtlarında, Yemen diyarında, Sakarya’da ve Dumlupınar’da toprağın altında koyun koyuna yatıyor. Onların torunları, toprağın üstünde kardeşçe yaşayacaklardır.