Doğu Perinçek'ten Tayyip Erdoğan'a mektup

Genel Başkanımız Doğu Perinçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a anayasa değişikliğiyle ilgili yazdığı mektubu açıkladı.

Tarih:

Genel Başkanımız Doğu Perinçek, İstanbul İl Merkezimizde düzenlediği (4 Şubat 2017) basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a anayasa değişikliğiyle ilgili yazdığı mektubu açıkladı.

 

Perinçek'in mektubu şu şekilde:

 

Sayın Cumhurbaşkanımız,

 

Türkiye’nin üzerine bombaların atıldığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırlarımızın ötesinde savaştığı koşullarda yaşıyoruz. Bugün Türkiye, Sizin de vurguladığınız üzere İstiklâl Savaşı vermektedir. Öte yandan gittikçe ağırlaşan ekonomik sorunları milletçe göğüslemek durumundayız. Geniş yığınların geçim derdi ağırlaşıyor. İşsiz yurttaşlarımızdan sanayici ve tüccarlarımıza kadar bütün millet, ciddî zorluklarla karşı karşıyadır.

 

Bu koşullarda Türkiye’nin iki yıl sonra yürürlüğe girecek bir Anayasa değişikliği için, 60 gün sürecek bir Referandum kamplaşması içine sokulmasının ne kadar yerinde olduğu konusunu takdirlerinize sunuyorum.

 

Mehmetçiğimiz ve Polisimiz teröre karşı canla başla mücadele ederken, milletin iç cephede bölünmesi, İstiklâl Savaşı manzarası olmaz.

 

Gün, ülke içinde Evet-Hayır mücadelesi günü değildir.

 

Gün, Vatan Savaşını kazanmak ve Ekonomik Zorlukları göğüslemek için birleşme günüdür. Siz de bu ihtiyacı kuvvetle belirterek, Millî Seferberlik çağrısında bulundunuz. Oysa referandum süreci teröre karşı ve ekonomik zorlukları aşmak için birleşmeyi değil anlaşmazlıkları gündeme getirmektedir.

 

Sayın Cumhurbaşkanımız,

 

Referandumda Evet oyları ağır bassa bile, Cumhurbaşkanlığı sistemi önümüzdeki TBMM seçimi ve Cumhurbaşkanı seçiminden sonra, başka deyişle iki yıl sonra uygulanacaktır. Bu durumda halk oylamasına sunulan sistem, Türkiye’nin önünde bekleyen yakıcı sorunlara çözüm getirmiyor, tersine yeni sorunları davet ediyor.

 

Mevcut hükümet sistemi değiştiği halde uygulanmaya devam edecek, yeni gelen Cumhurbaşkanlığı Sistemi ise ancak iki yıl sonra yürürlüğe girecektir. Böylece ülkemizde iki yıl sürecek bir kararsızlıklar, tereddütler ve kargaşalıklar döneminin kapısı açılmaktadır.

 

Oysa Türkiye’nin yetki çatışmaları ve otorite bunalımları yaşamaya tahammülü yoktur. Yapılan Anayasa değişikliği,içeriği yanında, ayrıca bu nedenle de Türkiye’nin bugün yakıcı olan Güçlü Meclis ve Güçlü Hükümet ihtiyacına cevap vermiyor.

 

Sayın Cumhurbaşkanımız,

 

Nisan sonrasındaki Türkiye’yi düşünmek durumundayız.

 

Bu Anayasa değişikliği, Türkiye’yi hedef alan güçlerin Nisan sonrası planları için uygun koşullara yol açma tehlikesi taşıyor.

 

Türkiye’nin önünde geleceğimizi belirleyen iki yıl var. Bu iki yılda devletin ve milletin bütün güçlerini birleştirmek, en başta Cumhurbaşkanının sorumluluğudur.

 

Bugün sorunları çözme göreviyle karşı karşıya olan Cumhurbaşkanı ve Hükümet, önümüzdeki iki yıl Anayasa değişikliği sayesinde yeni bir yetkiye, yeni bir otorite kaynağına kavuşmuyor. Bu durumda, iki yıl boyunca yenilik getirmeyen bir anayasa değişikliğinin getireceği biricik yenilik, otorite bunalımları ve meşruiyet tartışmaları olacaktır.

 

Bu Anayasa değişikliği, hükümet bunalımı yaratmak için Türkiye’nin üzerine bombalarla gelen küresel güçlere fırsat vermekten başka bir işe yaramıyor. En az iki yıl için görünen manzara budur. O nedenle önümüzdeki iki yılın millî birlik ve millî kararlılık ihtiyacını dikkate alan bir çözüm üretmenizi takdirlerinize sunuyorum.

 

Bu koşullarda, Anayasa değişikliğinin imzalanmaması yoluyla, hükümet sistemi konusunun bir bakıma ertelenmesi, 80 milyon tarafından alkışlanacak ve saygıyla karşılanacaktır.

 

Sayın Cumhurbaşkanımız,

 

Sizin de saptadığınız gibi, önümüzde Millî Seferberlik görevi duruyor. Bu görevi milletçe yerine getirmede Cumhurbaşkanının tavrı yeni bir ufuk açacaktır.

 

Milleti birleştirmede erdemli bir uygulamada bulunan Cumhurbaşkanı, milletin bütününün saygısını kazanacaktır.

 

Cumhurbaşkanlığı Seçimi iki yıl sonra olacaktır. Ancak milletin bütününü kucaklayan lider olma olanağı önümüzdeki on beş günün içindedir.

 

Bir imzanın atılması ya da atılmaması da bazen tarihî bir seçimdir.

 

Bugün sizin değerlendirmeniz ve sorumluluğunuz sayesinde, Hayır diyenleriyle ve Evet diyenleriyle bütün milletin kazanacağı bir seçime önderlik etmek sizin yetkinizdedir.

 

Vereceğiniz karar bu açıdan tarihi bir önem taşıyor ve size bütün milleti kucaklama ve hep birlikte büyük başarılara imza atma olanağı veriyor.