
Vatan
Partisi
Genel
Sekreteri
Özgür
Bursalı,
İzmir
Şirinyer
NATO
karargahı
önünde
parti
üyeleriyle
birlikte
bir
basın
açıklaması
yaptı.
KUR’AN
YAKANLARIN
ÖRGÜTÜ
NATO’DAN
ÇIKALIM
Bugün
Şirinyer’de,
Türkiye’yi
tehdit
eden,
Türkiye’de
darbeler
planlayan,
cinayetler
işleyen,
en
son
15
Temmuz’da
Meclisimize
bombalar
yağdıran
ve
insanlarımızı
şehit
eden
ABD’nin
saldırı
örgütü,
insanlık
ve
medeniyet
düşmanı
NATO’nun
karargahı
önündeyiz.
Düşmanın
bağrındayız.
Düşman
bizim
bağrımızda.
İzmir’imizde,
İncirlik’imizde,
Malatyamızda,
Konyamızda…
Düşmanın
bağrından,
Türk
milletine
sesleniyoruz.
Türkiye’ye,
hükümete
ve
hala
görmek
istemeyenlere,
tehdidin
nereden
geldiğini
göstermek
üzere
buradayız.
Hemen
yanıbaşımızda,
Ege’de,
Doğu
Akdeniz’de,
Dedeağaç’tan
başlayarak,
onlarca
üs
kuran,
namlularını
Türkiye’ye
yönelten
NATO’nun
karargâhı
önündeyiz.
NATO’nun
marifetlerini,
NATO’nun
medeniyet
düşmanlığını,
NATO’nun
Türkiye
düşmanlığını,
NATO’nun
İslam
düşmanlığını
Türk
milleti
ve
bütün
insanlık
biliyor.
İşte
son
örnek,
iki
gün
önce
İsveç’te,
polislerin
koruması
altında
Büyükelçiliğimizin
önünde
bir
kışkırtıcının
Kur’an
yakma
girişimini
izledik.
Bu
eylem,
İsveç’in
ötesinde
Atlantikçilerin,
NATO’nun,
medeniyet
düşmanlarının
kimliğini
bir
kez
daha
göstermiştir.
NATO
KUR’AN
YAKANLARIN
SALDIRI
ÖRGÜTÜDÜR
NATO’yu
anlatırken,
daha
çok
bize
yönelttiği
silahlar
üzerinden,
ülkemizdeki
darbeler
katliamlar
üzerinden
anlattık.
Kur’an
yakma
girişimi
de
başka
bir
açıdan
NATO’nun
kimliğini
bir
kez
daha
ortaya
çıkarmıştır.
NATO,
Kur’an-ı
Kerim’i
yakmaya
kalkanların
insanlığa
saldırı
örgütüdür.
NATO,
Türkiye’ye
karşı
saldırı
örgütüdür
NATO,
İslama
ve
mazlum
milletlere
karşı
saldırı
örgütüdür.
NATO,
bütün
değerlerimize,
kutsallarımıza,
kimliğimize
karşı
bir
saldırı
örgütüdür.
Hakikatle
savaş,
medeniyetle
savaş,
insanlıkla
savaş,
Mazlum
Milletlerle
savaş
ve
emekle
savaş,
bu
emperyalist
zebanilerini
insanlığın
bütün
kutsallarıyla
savaş
cehennemine
düşürmüştür.
İşte
NATO
bu
cehennemin
adıdır.
İsveç
yönetimi,
bu
eylemiyle
NATO’ya
katılmaya
hak
kazanmıştır.
Türkiye’deki
NATO’culara
sesleniyoruz.
NATO’da
kalmakta
ısrar
eden,
NATO’yu
Türkiye’nin
güvenlik
şemsiyesi
olduğu
masallarını
anlatan
hayalperestlere
sesleniyoruz:
Siz
hala
Güçlü
NATO
Güçlü
Türkiye’dir
diyerek,
o
Kur’an
yakanların
cehenneminin
Türkiye’yi
sarmasına
yol
veriyorsunuz.
Güçlü
NATO
Güçlü
Türkiye’dir
diyerek,
Türkiye
üzerindeki
tehditleri
güçlendiriyorsunuz.
Güçlü
NATO
güçlü
Türkiye’dir
diyerek,
Kur’an
yakan
medeniyetsizleri
sevindiriyorsunuz.
Yol
verdiğiniz
NATO
Medeniyetimizi
kana
bulamaya
çalışan
örgüttür.
Millî
devletleri
yakma
örgütüdür.
Milletleri
bölme
örgütüdür.
NATO’DA
KUR’AN
YAKMAYA
VE
LGBT’YE
SONSUZ
ÖZGÜRLÜK
VAR
Bu
Kur’an
yakma
girişimi,
NATO’nun
kültürel
alanda
da
Türkiye’ye
saldırısını
göstermiştir.
Her
türlü
uğursuzluk,
her
türlü
zehir,
her
türlü
çürüme,
NATO’dan
gelmektedir.
Kutsallarımızı
hedef
alan,
ailemizi
hedef
alan,
gençliğimizi
hedef
alan
operasyonun
kültürel
planda
merkezi
de
NATO’dur.
NATO
sadece
bize
silahlarını
doğrultmuyor,
bize
aynı
zamanda
bir
kültür
ihraç
ediyor.
NATO’da
LGBT’ye
özgürlük
vardır.
NATO’da
uyuşturucuya
özgürlük
vardır.
NATO’da
her
türlü
bireyciliğe
ve
yozlaşmaya
özgürlük
vardır.
NATO’da
milli
kimliğimizi
ve
değerlerimizi
bozan
her
türlü
kültürel-ideolojik
girişimin
de
merkezidir.
İsveç
Makamları,
Kur’an-ı
Kerim
yakanlara
izin
vererek,
çürüyen
Batı’nın
sahte
özgürlük
anlayışını
bir
kez
daha
sergilemiştir.
İşte
hala
bu
koşullarda,
İsveç’in
NATO’ya
girmesi
için
birtakım
teröristleri
bize
teslim
etmelerini
istiyoruz.
O
teröristler
iade
edilse,
Türkiye
İsveç’in
NATO’ya
katılmasına
izin
verecek
mi?
Sayın
Cumhurbaşkanımızın
maketini
ayaklarından
ters
döndürüp
sallandıran,
Norveç’teki
tatbikatlarda
ine
Cumhurbaşkanın
resmini
hedef
tahtasına
koyan,
Kur’an
yakan,
PKK’ya
ve
FETÖ’ye
ev
sahipliği
yapan
bir
ülkeyle
Türkiye
nasıl
müttefik
olabilir?
Burada
söz
konusu
İsveç
değildir.
Bu
Amerika
Birleşik
Devletleri
ve
Atlantik
Sistemidir.
Ve
bunlar,
Türkiye’yi
bölmeye
ve
parçalamaya
yemin
etmişlerdir.
Milletimizin
içi
rahat
olsun.
Herkes
NATO’ya
boyun
eğse,
herkes
NATO’dan
korksa,
Türkiye’nin
Vatan
Partisi
var.
NATO’dan
çıkacağız
ve
NATO
dağılacak.
Kur’an
yakan
NATO,
kendi
yangınında
boğulacak.
NATO’NUN
“KAN
BANYOSU”
SENARYOSU
Bir
yandan
Kur’an
yakıyorlar,
bir
yandan
da
Türkiye
seçimlere
doğru
kan
banyosu
olacak
diye
ABD
Dışişleri
Bakanlığının
yarı
resmi
organında
kapaklar
yayınlıyorlar.
Bütün
bu
manzara
ortadayken,
AK
Parti
hükümeti
kan
banyosu
senaryosunun
neresindedir?
Cevaplanacak
soru
budur.
Son
günlerdeki
gelişmelere
bakıyoruz:
Türkiye
yönetimi,
Rusya
Dışişleri
Bakanı’nın
14
Ocak
2023
günü
Moskova’ya
yaptığı
daveti
reddediyor
ve
ABD’ye
koşuyor.
Türkiye,
Suriye
ve
Rusya’nın
Suriye’de
birlikte
hareket
etmesi,
doğru
stratejiydi.
ABD
tehdidi,
üç
ülke
adına
doğru
saptanmıştı.
Çözüm
de
doğru
saptanmıştı:
Üç
ülke
hedefe
ulaşmak
için
askerî
işbirliği
yapacaktı.
Şimdi,
AK
Parti
Hükümeti,
Suriye’de
çözüm
için
ABD
ile
işbirliğine
odaklanmaktadır.
Dışişleri
Bakanının
ağzından
dün
yapılan
açıklama
aynen
böyle.
Bölgenin
terörden
temizlenmesini
ve
mültecilerin
ülkelerine
dönmelerini
sağlayacak
doğru
stratejiden
20
gün
içinde
tamamen
karşıt
stratejiye
geçişe
AK
Parti
kamuoyunda
“denge
siyaseti”
adı
veriliyor.
Burada
denge
adı
altında
yapılan
marifet,
yığınakta
hatadır.
DENGE
SİYASETİ
İFLAS
ETMİŞTİR
Denge
denilen,
düşmanla
dans
etme
eylemidir.
Denge
denilen,
Türkiye’ye
tehdidin
güçlenmesidir.
Denge
denilen,
ABD
ve
İsrail
korkusudur.
Denge
denilen,
komşulara
güvensizlik
yaymaktır.
Doğada
ve
savaşlarda
denge
yoktur.
Sizin
denge
siyasetleriyle
gittiğiniz
ülkelerde
denge
yok,
düşmanlıklarını
açıkça
ilan
ediyor
ve
Türkiye’yi
teslim
alacağını
haykırıyor.
Kur’an
yakanlarda
denge
var
mı?
Cumhurbaşkanının
maketini
ayaklarından
sallandırma
girişiminde
bulunanlarda
denge
var
mı?
NATO
15
Temmuz’da
tepemize
bombalar
yağdırırken
denge
var
mıydı?
PKK’ya
binlerce
tır
silah
verirken
NATO,
hangi
dengeyi
gözetti?
Uğur
Mumcularımız,
Eşref
Bitlislerimiz,
Gaffar
Okkanlarımız,
Fethi
Sekinlerimiz,
katledilirken
denge
var
mıydı?
AK
Parti
hükümetinin
denge
siyaseti
iflas
etmiştir.
Dahası
iflas
eden
bu
siyasette
ısrar
etmek,
Türkiye’ye
çok
ağır
bedelleri
olacak
bir
yola
gitmektedir.
Zaten
biz,
PKK’yı
hendeklere
gömerken,
Barış
Pınarı
ve
Zeytin
Dalı
ile
ikinci
İsrail
planını
bozarken,
15
Temmuz’da
NATO
örgütü
olan
FETÖ’yü
yerin
dibine
gömerken
dengeleri
bozduk
ve
onları
perişan
ettik.
Bugün
tek
çözüm,
Türkiye’nin
önündeki
tehditleri
cesurca
saptamak,
Türkiye-Suriye
ve
Rusya
işbirliğiyle
milli
çözüm
stratejisine
odaklanmaktır.
AK
PARTİ
YÖNETİMİ
ALTILI
MASA’NIN
HANGİ
SANDALYESİNDE
OTURUYOR
Bu
çözümün
tek
bir
sahibi
vardır:
Vatan
Partisi.
İşte
görüyoruz,
hepsi
NATO’cu,
bir
tek
Vatan
Partisi
NATO’dan
çıkacağız
diyor.
Hepsi
ABD’den
korkuyor,
bir
tek
Vatan
Partisi
ABD
tehditlerinin
üzerine
cesaretle
gidiyor.
Hepsi
yalpalıyor,
bir
tek
Vatan
Partisi
Türkiye’den
yana
kararlı
ve
tutarlı
siyasetlerini
anlatıyor.
Farkımız
budur.
Atlantik
güçlerinin
ağız
birliği
halinde
Vatan
Partisi’ni
hedef
almalarının
sebebi
de
budur.
Hükümet
kararsız
ve
tutarsız
seyrederken,
Altılı
Masa
iç
cephede
ABD
ve
NATO’nun
bayrağını
dalgalandırmaktadır.
Altılı
Masa,
NATO
generallerini
ve
134
bin
FETÖ’cüyü
cezaevinden
çıkarmak,
tekrar
Devletin
içine
yerleştirme
planı
içindedir.
Bu
yüzden,
Kılıçdaroğlu,
TSK
Komutanlarına
“haddinizi
bilin”
hakaretiyle
psikolojik
harekât
görevi
yapıyor.
Babacan,
Türk
kavramını
Anayasadan
çıkartma
rezilliğini
yeniden
piyasaya
sürdü.
Meral
Akşener,
Gladyo
kraliçesi
görevinde
final
perdesini
açtı.
Davutoğlu,
“ABD’nin
Ankara’daki
adamı”
olarak
heyecanını
tazelemiş
bulunuyor.
Saadet
Partisi,
ABD
işbirlikçisi
ve
İran
düşmanı
cephede
salyangoz
satıyor.
İşte
AK
Parti
hükümetinin
önündeki
bir
manzara
da
budur.
NATO’cu
siyasetlerle,
milli
mevzilerde
değil,
ancak
Altılı
Masa’da
sandalye
ararsınız.
YA
NATO,
YA
TÜRKİYE!
Türkiye’nin
tek
seçeneği
var:
NATO
zincirini
kırmak
ve
Üretim
Devrimini
başarmak.
Türkiye’nin
önünde
korkarak,
çekinerek,
ödün
vererek
hayata
geçirilecek
çözümler
yok.
Türkiye’nin
önünde
köklü
ve
devrimci
çözümler
vardır.
Türkiye
bu
sürece
daha
fazla
katlanmayacaktır.
Önümüzdeki
seçimin
seçenekleri
bellidir:
Ya
NATO,
Ya
Türkiye!
Ya
vatanımızın
üzerindeki
tehditler
artacak,
borç
batağında
boğulacağız,
Kur’an
yakanların
örgütünü
seçeceğiz,
ya
da
başı
dik,
üreten,
komşularıyla
kol
kola,
bağımsız
Türkiye’yi
seçeceğiz.
NATO’dan
ayrılmak,
ABD
tehditlerine
ve
tertiplerine
karşı
en
etkin
uygulamadır.
NATO’dan
kurtulan
Türkiye,
iç
cephesini
birleştirir
ve
sağlamlaştırır,
Ekonomide
Kurtuluş
Savaşını
zafere
ulaştırır.
NATO’dan
ayrılmak,
aynı
zamanda
Asya’ya
yönelişi
güçlendirir
ve
dış
cepheyi
pekiştirir.
Bu
Kan
banyosu
senaryolarının
yapıldığı
merkezden,
Türkiye’ye
karşı
ateşlenecek
silahların
önünden
sesleniyoruz.
Bağrımızdaki
düşmanın
bağrından
bütün
dünyaya
sesleniyoruz.
ABD-NATO
Türkiye’yi
teslim
alamayacak,
Vatan
Partisi
iktidarında
NATO’dan
çıkacağız!
Türkiye’ye
cesur,
ABD’den
korkmayan,
NATO’dan
korkmayan
hükümet
lazımdır.
O
cesaret
de
bir
tek
Genel
Başkanımı
Doğu
Perinçek’te
ve
Vatan
Partisi’nde
vardır.
Milletimizden
yetki
istiyoruz.
Vatan
Partisi
barajı
aşacak,
bu
milli
ve
cesur
siyasetleri
TBMM’de
dalgalandıracaktır.

