Genel Başkan Yardımcımız Hasan Atilla Uğur Takvim ve Sabah Gazetelerine Konuştu

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Atilla Uğur, TSK'içindeki Cemaat yapılanmasını Sabah ve Takvim gazetelerine anlattı.

TSK'nın İçindeler

 

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Gülen örgütünün devlet içinde yapılanmasını raporladıktan sonra 29 yıl 3 ay hapis cezası aldı. "TSK dahil her yere girdiler" diyen Uğur "Raporu Genelkurmay Başkanım Hilmi Özkök'e sundum ama 'Boş işlerle uğraşma' yanıtını aldım" dedi.

 

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, 2003 yılında jandarma istihbarat başkanlığında görev yaparken, devlet kurumlarında Gülen yapılanmasına ilişkin bir dosya hazırladı. Uğur, raporu bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu'na sundu. Bunun üzerine paralel örgütün hedefine giren Albay Uğur, Ergenekon davası kapsamında tutuklandı ve 29 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. 5 yıl 8 ay 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. İlk kez TAKVİM'e konuşan Hasan Atilla Uğur, çok özel açıklamalar yaptı: 

İLK YAPILANMA ASKERİYEDE

Fethullah Gülen oluşumu ilk askeri öğrenciler üzerinde başladı. Yani astsubay okulu, subay öğrencileri, kara harp okulu, hemen onunla at başı giden polis akademisi, polis koleji... Bütün kurumlarda yapılanan bir çete, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de elbette sızdı. Fark edildi ama çok fazla da üzerine gidilmedi. 

NUTUKLU KAMUFLAJ

80'lerin sonunda Fethullahçılar bir baktık cemaat evleri vasıtasıyla örgütlenmeye başlamışlar. Sonra ben Ankara'da, istihbarat başkanlığındayken net olarak tanık oldum. Eve bir giriyorsunuz, kapıda Nutuk var, Kuran-ı Kerim var. Yani böyle risale misale yok. Herkesin eyvallah deyip başının üzerine koyacağı Kuran-ı Kerim, Türk bayrağı, Atatürk'ün nutku var. Evin içine girdiğinizde başka ortamlarla karşılaşıyorsunuz. Askeri okul öğrencilerine, onların geldiği yerlerden çengel attılar. Mesela çok iyi bildiğim birisi var. Denizli Tavas'tan bir çocuk askeri okulu kazanıyor. Kazandığı iki üç ay önceden belli olunca bu çocuğa el atıyorlar. Denizli'de bunların abi dediği kişiler var. Anne babasına gidiyorlar. 'Bizler Müslümanız' diyorlar, çocuğu alıyorlar. 

HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI 
Ben bu konuda 2003'te bu çetenin devletin nerelerinde, hangi birimlerde nasıl kadrolaştığını ele alan bir rapor hazırladım. Tarım il müdürlükleri dahil bütün devlet kurumları ile ilgili biz bir çalışma yaptık ve orada Fethullahçı çetenin nerelere nüfuz ettiğini gördük. Bunu bizzat zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e götürdüm, verdim. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e ve onun genel sekreteri Kemal Nehrozoğlu'na verdim. Bir albay olarak gerekli çalışmanın yapılmasını bekledim. Ama hiç bir çalışma yapılmadı. Genelkurmay başkanım "Ya Atilla, şimdi ben daha önce bir yerde de tugay komutanlığı yaptım. Kaymakamla çok iyi tanışıyoruz. O kaymakamım şimdi de beni arıyor. Ben ne bileyim böyle Fethullahçı methullahçı olduğunu. Böyle boş şeylerle uğraşmayın" dedi. 

BÖYLESİNE İĞRENCİNİ GÖRMEDİM
Fethullah çetesi herkesi kullanarak, kendi yakınları dahil, iktidar birimleri dahil herkesi ilerde şantaj yaparız diye dinledi. Başbakan Recep Tayip Erdoğan, o zaman Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül dahil. Biz bunu fark ettik. Alçaklık bunların yapısında var. PKK, Hizbullah, uyuşturucu tüccarları, mafya ile ilgili çalışmalarım oldu. Ama dünyanın hiçbir yerinde böyle iğrenç bir çete görmedim. 28 Şubat sürecinde emniyet ve ordu içinde kendileriyle mücadele edenlere Fethullahçı diyerek, tasfiye olmalarını sağladılar. 

FATİH ULAŞ