MERKEZ KOMİTESİ RAPORU (28-29 MART 2003)
Krizden Devrimci Çıkış: Millî Meclis, Millî Hükümet
İşçi Partisi 6. Genel Kongre’sine Merkez Komitesi Raporu (Ankara, 28-29 Mart 2003)
I. KÜRESEL SİSTEMİN MAFYALAŞMASI VE YÜKSELEN SAVAŞ TEHDİDİ
Tarihin En Gerici Sistemi
Emperyalist sistemin krizi derinleşmiştir. Sistem, mafyalaşmaktadır. Başta uyuşturucu ve silah ticareti olmak üzere yeraltı ekonomisinin ticaret hacmi, yılda 1 trilyon doları geçmiştir ve dünya ticaret hacminin dörtte birini oluşturmaktadır. Mafyalaşan ekonomi, siyasette de mafyalaşmayı getirmiştir. Sistemin tepesine ABD’nin savaş ve uyuşturucu kliğini temsil eden mafya oturmuştur. ABD denetimindeki ülkelere dayatılan rejim, “demokrasi” adı altında ABD mafyasının kararlarını hayata geçiren mekanizmaların ve törenlerin toplamı haline gelmiştir. Bu rejim, insanlık tarihinin gördüğü en dar çıkarları temsil eden, en terörcü, en yalancı ve en insanlık düşmanı rejimdir.
Savaş Tehdidi ve Devrimler Dönemi
ABD ekonomisinin büyük bir çöküntüyle karşı karşıya olduğu görülüyor. ABD savaş kliği, bu çöküşe savaşla cevap verme politikasına yönelmiştir. Afganistan saldırısından sonra bu kez Irak’ı hedef almıştır. Irak’ı işgal harekâtı, ABD savaş kliğinin kendi halkıyla ve en yakın müttefikleriyle cepheleşmesini hızlandırmaktadır.
- Avrasya Bloku: Rusya-Çin-Hindistan ekseni çevresinde oluşan Avrasya bloku, ABD’nin savaş çılgınlığının karşısındaki esas güçtür. Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrasya İttifakı’na dönüşme yönünde ilerlemektedir.
- Küresel Direniş: Bütün dünyada ABD hegemonyasına karşı mücadele eğilimi yükselmektedir. Ortadoğu ülkeleri ABD’nin bölge haritasını yeniden çizme girişimine karşı birleşmektedir. Latin Amerika’da ABD imparatorluğuna karşı bir ayaklanma başlamıştır.
Emperyalizmin çöküşü, aynı zamanda 500 yıllık Batı uygarlığının çöküşüdür. İnsanlığın önünde, millî demokratik devrimlerden sosyalizme uzanan bir devrimler dönemi bulunmaktadır. Artık gündemde olan, savaşın devrimlere yol açması seçeneğidir. Türkiye, ABD emperyalizmine Asya kapısını açmayacak, tam tersine Asya kapısını kilitleyerek hem insanlığın kurtuluşuna büyük katkılarda bulunacak hem de kendi kurtuluşunu gerçekleştirecektir.
II. “KÜÇÜK AMERİKA” KRİZİ
ABD Güdümlü SüperNATO Darbesi
Küreselleşme sürecinin Türkiye’de yol açtığı kriz, millî devletin dağılması ve milletin parçalanması aşamasına varmıştır.
- Millî Hükümet Planının Hayata Geçmemesi: ABD, Mayıs ayından başlayarak AKP-CHP hükümeti kurmak için bir operasyon yürüttü. Millî Kuvvetlerin erken bir hesaplaşmadan kaçınma kaygısı ağır bastı ve sonuç olarak Millî Kuvvetler seçime bölünmüş girdi.
- SüperNATO Güdümü: 2002 erken seçimi, SüperNATO güdümünde yapıldı. İşçi Partisi oylarını barajlama amacıyla imal edilen Genç Parti olayı, seçimlerin güdümlü ve yapay olduğunu göstermektedir.
- Devlet Darbesi: ABD’nin 3 Kasım 2002’de tamamladığı operasyon, sözümona “barışçı yoldan” gerçekleştirilmiş bir devlet darbesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesi dışında kalan hemen hemen bütün devlet mevkileri, millî devlet yıkıcılarının eline geçmiştir (Nakşibendiler, Fethullah Hocacılar, Nurcular vb. tarikatlar koalisyonu).
Türkiye Devleti Dağıtılıyor
Artık ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve hukukunun değil, ABD ve AB’nin dayattığı emperyalist hukukun (IMF İstikrar Programı, Kopenhag Kriterleri, AB’ye Uyum Programları vb.) uygulandığı görülmektedir. Türkiye’nin kanunları dışardan yapılmakta, yöneticiler dışardan atanmaktadır (Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığa atanması örneği).
Millet Parçalanıyor
Milletimiz, etnik gruplara, mezheplere, tarikatlara, cemaatlere, “sivil toplum kuruluşlarına” bölünmekte ve dünya merkezinden Türk-Kürt çatışması kışkırtılmaktadır. Tarikatlar koalisyonundan oluşan iktidar, bu bölünmeyi derinleştirmektedir.
Millî Ekonomi Çökertiliyor
Uygulanan programla (tarıma desteğin kaldırılması, gümrüklerin sıfırlanması, özelleştirme, devletin küçültülmesi) millî tarım, millî sanayi ve millî bankacılık sistemi çökertilmektedir. Devlet borç batağına batırılmış, faizleri ödeyemez hale düşürülmüştür. ABD şefleri, Türkiye’nin en önemli ihraç malının Türk ordusu olduğunu açıkça söylemeye başlamışlardır. Millî sanayisi çökertilen Türkiye’nin önüne Mehmetçiğin kanını pazarlama seçeneği konmuştur.
Millî Devrimci Kültür Tasfiye Ediliyor
Yurtseverlik, halkçılık, toplumsal dayanışma, laiklik ve devrimcilik, emperyalizmin bireyci ve serbest piyasacı kültürünün saldırısı altındadır. Misyoner faaliyeti hızla yaygınlaştırılmaktadır. ABD, Lozan Antlaşması’nı çiğneyerek Fener Patrikhanesi’ni ekümenik olarak kabul etmiş, yani uluslararası bir şer karargâhına dönüştürmüştür.
Millî Çelişme Baş Çelişme
ABD’nin Irak’ı işgali, Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Artık ABD, Türkiye için doğrudan doğruya cephe ülkesidir. CIA’nın 2000 yılı raporu, Türkiye’nin çıkarlarının İran, Rusya ve Çin ile birleştiğini belirtmiştir. ABD ordusunun şehirlerimizi işgal amaçlı “Binyılın Meydan Okuması 2002” Tatbikatı gibi hazırlıklar, ABD ile Türkiye’nin cephe cepheye geldiğini ortaya koymuştur.
Türkiye’nin geleceği Kuzey Irak ve Kıbrıs’ta düğümlenmiştir. ABD’nin stratejik hedefi, Orta Asya’yı denetim altına almaktır ve Kuzey Irak’ta kukla devletin kurulması bu stratejinin vazgeçilmez unsurudur. Türkiye’nin sorunlarının çözümü, ABD emperyalizminin denetiminden kurtulmaya bağlıdır.
ABD’nin Türkiye’ye 61 bin kişilik bir ordu yerleştirme ve Irak’a karşı kuzey cephesi açma çabası TBMM tarafından reddedildi. Bu karar, Türkiye tarihinde bir dönüm noktasını belirlemektedir.
III. KRİZDEN DEVRİMCİ ÇIKIŞ
Devrim Milletin İhtiyacı Haline Geliyor
Türkiye, varlığını sürdürebilmek için, ABD merkezli tehdide karşı Kıbrıs ve Kuzey Irak’ta direnmek mecburiyetiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra tarihinin en derin krizinden devrimle çıkmıştı. Bugün yine öyle bir sürecin eşiğine gelmiştir. Türkiye’nin önündeki devrim, emperyalizm güdümlü büyük faizcileri, dolar ve borsa vurguncularını, hortumcu takımı ve tarikat şeyhlerini tasfiye edecektir. Artık devrim, milletin ihtiyacı haline gelmektedir. Bu koşullarda İşçi Partisi’nin “Millî Hükümetin İlk İşleri” programı, bölge merkezli politikası ve Avrasya Seçeneği, Türkiye’nin biricik çıkış yolu olarak uygulama gündemine girmektedir.
Millet Direnir, Millî Devlet Direnir, Millî Ordu Direnir
Milletin, millî devletin ve millî ordunun direnmesi, “Emperyalizm, Millî Kurtuluş Savaşları ve Emekçi Devrimleri Çağı”nın tunç kanunudur. Türk devleti ve ordusunun direnmeyeceği iddiası, emperyalist devletlerin psikolojik savaş yalanıdır. Türkiye Cumhuriyeti, silahla kurulmuştur ve ancak silahla yıkılabilir.
Türk ordusu, 1995 Martı’ndaki Çelik Harekâtı’ndan bu yana kriz bölgelerinde ABD çıkarları için ateşe sürülmeyi reddetmektedir. Türk Ordusu, Batı destekli irticayı ve ABD işbirlikçisi unsurları temizlemeye yönelmiş ve cephesini Batı’dan gelen tehdide dönmüştür.
Partimiz, şu an, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı konumda bulunmaktadır. Vatan savunmasının ön plana çıktığı koşullarda, Öncü Parti’nin görevi, milleti, devleti ve ordusuyla tekmil Türkiye’nin direnişini sağlamaktır. Emperyalizme direnen İşçi Partisi, ordunun direneceğini biliyor ve toplumumuza kavratıyor.
Yanlış Strateji Doğru Taktiklerle Düzeltilemiyor
Önümüzdeki erimde, Türkiye’nin AB stratejisinden vazgeçmesi ve Millî Hükümetin kurulması kaçınılmazdır. Millî kuvvetler içinde AB’ye girme stratejisini kabul edip taktik planda millî devleti savunma eğilimi yanlıştır. Yanlış strateji (AB üyeliği), millî devleti kurtaracak biricik güç olan milletimizin birliği ve imkanlarını tahrip etmektedir. Türkiye, AB aday üyeliğinden vazgeçme zorunluluğuyla karşı karşıyadır.
Gütme Modelinin İflası, Millî Meclis, Millî Hükümet
ABD’nin 3 Kasım 2002 darbesi, hükümeti karşı kuvvetlere bırakıp, sonra çeşitli yollardan gütme politikasının iflasını ilan etmiştir. Kurtuluş Savaşı dönemindeki gibi, bugün de Millî Hükümet kurmak, Millî Devleti kurtarmanın merkezi görevidir. Partimiz, krizden devrimci çıkış programıyla Millî Hükümetin merkezinde yer alacaktır. 6. Genel Kongremiz, Partimizin önüne millî kuvvetleri Millî Hükümet hedefiyle birleştirme ve Türkiye’yi yönetme görevini koymaktadır.
İkili İktidar Durumu ve İstikrarsızlık
ABD güdümlü yönetimlerin karşısında Türk Ordusu’nun da içinde bulunduğu Milli Kuvvetlerin iktidar odağı oluşmuştur. İkili iktidar durumu netleşmiştir. Bu tablodan istikrar çıkmaz.
Türk Devleti ve Ordusunu İçerden Vuran AKP Hükümetinin Halk İnisiyatifiyle İktidardan İndirilmesi
Millî Devlet ve Ordu, hükümet mevzilerinden kuşatılmış durumdadır. AKP hükümeti, Kıbrıs ve Kuzey Irak cephelerinde direnen Millî Kuvvetleri arkadan vurmaktadır. Türkiye, böyle bir hükümetle devam edemez. AKP iktidarına karşı güçlü bir halk hareketinin koşulları oluşmaktadır.
2003 yılı başından itibaren Millî Kuvvetler ortak eylemlere başlamışlardır. İstanbul, İzmir, Denizli ve Mersin’de gerçekleştirilen “Denktaş’a Destek ve ABD Saldırısına Dur” mitingleri, bir millî seferberliği başlatmıştır. Millî devrimci değerler ve Atatürk, ortak değerler olarak bütün milleti birleştirmektedir.
Millî Kuvvetlerin Birliği
70 milyonluk milletimizi oluşturan sınıfların ittifak ve iktidar koşulları doğmuştur. Partimiz 5. Genel Kongre’de Üç Birlik siyasetini saptamıştı. Millî çelişmenin belirleyici olduğu koşullarda, artık tekmil milletimizin birliğini öne çıkarmak durumundayız.
İki İttifak Düzlemi:
- Siyasal İttifak: Kıbrıs ve Kuzey Irak cephelerinde Türkiye’nin bağımsızlık ve bütünlüğünü savunacak bir eylem birliği için geniş zemin oluşmuştur.
- Stratejik İttifak: Program temelinde yapılacak ittifakları içermektedir. Millî devletin savunulması ve Kemalist Devrim’in tamamlanması, stratejik ittifakın esas programıdır.
Kürt Sorunu, Artık Emperyalizme Karşı Birlik Sorunudur
Türkiye’de Kürt sorunu, demokratik haklar açısından esas olarak fiilen çözülmüş bulunuyor (Kürtçe konuşma, yazma, yayın yapma özgürlükleri vb. kazanılmıştır). Bugün ABD’nin Kuzey Irak’ta kukla bir devlet kurduğu ve Batı’lı emperyalistlerin ayrılıkçılığı kışkırttığı koşullarda, Kürt sorunu artık emperyalizme karşı birleşme ve mücadele sorunudur.
Avrasya İttifakının ve Savaşa Karşı Dünya Cephesinin İnşası
Partimiz, 1995’te Avrasya Seçeneği stratejisini üretti ve 1996’da 4. Genel Kongre’de kabul edildi. Avrasya ülkeleri ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için başarılı çalışmalar yürütülmüştür. Türkiye’nin de bağımsız bir devlet olarak içinde yer alacağı Avrasya İttifakı’nın kuruluşu için koşullar olgunlaşmaktadır (Şanghay İşbirliği Örgütü).
ABD’nin savaş tehdidi, bütün dünyada çok geniş bir barış cephesinin koşullarını yaratmıştır. Türkiye’yi AB kapısına bağlatan ABD’dir. Türkiye’nin AB aday üyeliğinden ayrılması, Türkiye-AB ilişkilerine zarar vermeyecek, tersine eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde sağlıklı bir sürecin başlamasına hizmet edecektir.
Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’tan Kuzey Irak’a uzanan hat, savaş tehdidine karşı ön cephe haline gelmiştir. Bu durum, Türkiye’yi anahtar ülke konumuna getirmiş ve olağanüstü genişlikte ittifak potansiyeli kazandırmıştır.
IV. TEORİ, STRATEJİ VE PROGRAMDA ISRAR
Tertiplere, Kargaşalığa ve Savaş Koşullarına Hazır Olmak
Millî devlet direnir, millî ordu direnir; önümüzdeki dönemin esas dinamiği budur. Partimiz, bu esas dinamiği göz ardı etmemeli; partimize, milletimize ve ordumuza güveni sağlam tutmalıdır.
İşçi Partisi Erken Seçimde Görevini Yaptı
Partimiz, Türkiye’de ameliyat gerektiği zaman görev verilecek hükümet seçeneği olarak halkın önemli bir kesiminin belleğine yerleşmiştir. 3 Kasım 2002 seçiminden kuvvet kaybederek değil, önemli öncü kuvvetler kazanarak çıktı. Topladığımız kuvvet, Partimiz tarihinde görülmedik boyutlardadır. 6. Genel Kongremizi, bu birikimle gerçekleştiriyoruz.
Teori, Program ve Siyasetleri Öncü Yapar
Teori, program ve siyasetleri halk yapmaz, öncüler yapar. Öncü parti, halkın toplumsal-ekonomik durumunu öğrenir ancak bilginin bilimsel bilgiye dönüştürülmesi öncünün işidir. Kitlelerin kendiliğinden bilinçlenmeyeceği, ancak bir öncü tarafından bilinçlendirileceği gerçeği kabul edilmelidir.
Teorik Kılavuzumuz: Bilimsel Sosyalizm
Partimizin teorik anahtarı ve eylem kılavuzu Bilimsel Sosyalizm’dir. Bilimsel Sosyalizm, Atatürk’ün “Hayatta en hakiki yol gösterici” diye tanımladığı bilimin kendisidir. Bilimsel Sosyalizmden vazgeçen dönek takımı, vatan-millet düşmanı haline gelmektedir.
- Atatürk ve Sosyalizm: Atatürk’ün genç yaşta “Evvela sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı” notu ve Sovyet Devrimi tecrübelerinden esinlenerek geliştirdiği halkçılık ve devletçilik ilkeleri önemlidir.
- Türk Devrimi ve Sovyet Devrimi: Türk Devrimi ile Sovyet Devrimi arasındaki bağlantı, teoriden önce pratik düzlemindedir.
- Pratik Maddiyetçilik: 1930’lardaki resmî metinlerde ve ders kitaplarında, Kemalist önderliğin felsefesinin “Pratik Maddiyetçilik” ve doktrininin de “Devlet Sosyalizmi” olduğu ifade edilir.
- Güncel Ders: Bugün kendilerini “Atatürkçü” diye tanımlayanların AB projesinin peşine düşerek Atatürk’ün kurduğu millî devleti yıkma durumuna düşmesi, sosyalizm hedefi olmayan “Atatürkçü”lerin bugünkü halidir. İşçi Partisi’ni bu tür rezilliklerden kurtaran kılavuz, Bilimsel Sosyalizmdir.
Stratejimiz: Kemalist Devrim’i Tamamlamak
Toplumumuzun önündeki devrimci görev, Türkiye’ye özgü zeminde tanımlanacak olursa, Kemalist Devrim’i tamamlamaktır. Partimizin “Millî Hükümetin İlk İşleri” programında yer alan hortumcunun malına el koyma, iç borçları takside bağlama ve içerdeki Doları ve Euroyu Türk Lirasına çevirme gibi maddeler, Türkiye’nin mafya ekonomisinden kurtulmasının olmazsa olmaz koşullarıdır.
Kemalist Devrim’den Kesintisiz Olarak Sosyalizme İlerlemek
Halkçılık, devletçilik ve devrimcilik ilkeleri, aynı zamanda Kemalist Devrim’den kesintisiz olarak sosyalizme geçmenin dinamiğini ve temelini de ifade etmektedir. Öncü Parti’nin millî demokratik devrimden sonrası için bir toplum projesinin olması, Kemalist Devrim’i tamamlamanın da şartıdır. Sosyalizme ilerleme davası, Kemalist Devrim’i tamamlama görevinin olmazsa olmaz koşuludur.
Parlamentarizm ve Devrimcilik
Mevcut parlamenter kurumların ve “demokratik” mekanizmaların içi boşalmıştır. Türkiye’de demokrasi, yasama ve yürütme işlevlerini ABD ve AB’ye devrettiğimiz gerçeğini perdeleyen bugünkü kurumlarla değil, bunların yerine konacak halk iradesini temsil eden yeni ve devrimci kurumlar ve mekanizmaların inşasıyla gerçekleştirilecektir.
V. ÖRGÜTLENME GÖREVLERİ
Birinci Görev: Partinin Önderlik Yeteneğini Geliştirmek
Partimiz, son dönemde çok önemli kadrolar kazandı. Önderlik yeteneğimizi nitelik olarak bir üst düzeye yükseltmek, örgütlenmedeki birinci görevdir. 6. Genel Kongremize, “Hasan Yalçın Kongresi” adını veriyoruz. Tutuculuğu aşmak ve kabuğu kırmak gerekiyor. Partiye katılmaya hazır olan DSP, CHP, MHP, ÖDP, EMEP, TKP ve diğer partilerden öncüleri tek tek belirleyip hızla Partimize katmalıyız.
Önderlikleri Baştan Sona Yeniden Oluşturmak
Genel Başkan’dan başlayarak merkezden en alt birimlere kadar bütün önder kadrolar yeniden ele alınmalı ve Partimizin milletimize önderlik yeteneğini yükseltme ölçütüne göre yeniden belirlenmelidir.
Öncü Devrimci Birikim ile Kitlelere Önderlik Tecrübesini Kaynaştırmak
Yeni önderlik planında, devrimci önderlikler ile yeni katılan arkadaşların kitlelere önderlik ve uzmanlık birikimleri kaynaştırılacaktır.
Önderliklere Genç Kadrolarla Dinamizm Kazandırmak
Yönetim organlarında tecrübe ile dinamizmi birleştirecek, önderliklere genç kadrolarla dinamizm kazandırılacaktır.
Yaratıcılık ve İcatçılık
Partimiz, tarihindeki en önemli sıçramanın içine girmiştir (Öncünün inşası döneminden geniş kitlelere önderlik dönemine geçiş). Bu sıçramayı başarmak için yaratıcılığa ve icatçılığa büyük ihtiyaç vardır.
Planlı, Sistemli, Verimli Çalışma
Bütün parti örgütünde, alışkanlıkları yenmek ve sistemli çalışma için başarılı bir eğitim programı uygulamak gereklidir.
Kadro ve Uzman Eğitimi
Parti Akademisi’nin kurulması, Parti Okulu’nun kurumlaşması, Köy Önderler Okulu’nun yeniden örgütlenmesi önümüzdeki görevlerdir.
Kültür ve Sanat Cephesinde Devrimcileşme
Partimiz, kültür ve sanat cephesinde devrimcileşmeye ihtiyaç duymaktadır. Sistemin çürümesine yalnız bilimle karşı konamıyor, duygu dünyasını inşada yetersiz kalınmaktadır.
Profesyonel Kadrolarda Önderlik Ölçütü
Profesyonel kadroların atanmasında devrimci önderlik ölçütleri sıkı tutulacaktır. Her örgüt, bir kadro planı yapacaktır.
Kitle Örgütlerini NGO’laşmaktan Kurtarmak
Parti, “NGO”lara dönüşen kitle örgütlerini emperyalizmin denetiminden kurtarmak için, öncelikle kendisini örgütleyecektir.
Temel Örgütlerin Kurulmasında Atılım
Parti, mücadeleyi örgütleyerek, kendisini de örgütlemiş olacaktır. Kadroların büyük bölümü kitle örgütlerinde, sendikalarda, fabrikalarda, işyerlerinde, köylerde, semtlerde ve okullarda mevzilendirilmelidir.
Medyanın İnşasını Tamamlamak
Halkçı ve devrimci medya araçlarının inşası yolunda atılan adımları tamamlamak öncelikli görevdir.
Tüzüğümüzdeki Ödenti Şartının Uygulanması
Aylık ödenti asgari ücretin en az 200’de biri olarak belirlenmiştir. Her üyenin ödenti ödemesi, üyelik bilincinin olmazsa olmaz gereğidir.
Tutulacak Halka: Kaynak Yaratmak
Parasal kaynak yaratmak, bugün tutulacak halkadır. En yetenekli kadrolar, kaynak yaratma görevinin başına getirilmelidir. Yayın satışı, bütçemizin en önemli gelir kalemlerindendir.
Örgütlenmede Büyük Atılım
Partimiz, 6. Genel Kongre döneminde, önderlik yeteneğini yükselterek, Örgütlenmede Büyük Atılım’ı gerçekleştirecektir.
Mesele, Mücadeleyi Örgütlemek
Amacımız, devrim yapmaktır. Örgüt yönetimlerimiz mücadelenin başında olacaklardır. Partimizde, binaları örgütleme anlayışı yerine, halkın mücadelesini örgütleme çizgisini yerleştireceğiz.

