MERKEZ KOMİTESİ RAPORU (17-19 ARALIK 1999)
5. GENEL KONGREDE KABUL EDİLEN MERKEZ KOMİTESİ RAPORU
Giriş: İlk genel kongremiz 8-9 Nisan 1989 günlerinde “Birlik ve Alternatife Doğru” sloganıyla toplandı… 2. Genel Kongremiz, 6-7 Temmuz 1991 tarihinde bu görevle toplandı. 14-16 Ekim 1994’te 3. Genel Kongremizi “Sınıf Mücadelesini Örgütlemek” sloganıyla gerçekleştirdik. 4. Genel Kongremizde, 28 Şubat süreci başlarken, 22-24 Kasım 1996 günleri, “Devrimci Atılım” parolasıyla bir araya geldik. 5. Genel Kongremizi ise, 28 Şubat sürecinin üçüncü yılı dolarken gerçekleştiriyoruz. “Cumhuriyet Devrimi İktidarı İçin Üç Birlik”, bu kongrenin temel sloganıdır. Önümüzdeki beş-on yıl içinde Cumhuriyet Devrimi iktidarının gerçekleşmesi ve Partimizin kurulacak hükümetin ortağı olması koşulları vardır… 1996’dan sonra yeni olan, 28 Şubat’ın simgelediği Cumhuriyet Devrimi atağıdır.
I. 28 ŞUBAT SÜRECİ
28 Şubat’ın Yükselişi
28 Şubat süreci, aslında sürece adını veren 28 Şubat 1997 günü değil, daha önce 1996 Sonbaharı’nda, hatta 1995 yılı Martı’nda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’taki ABD egemenlik alanına girmesiyle başlamıştır. Sürecin asıl itici gücü ise, 1989 İşçi Baharı’ndan bu yana Cumhuriyet ekonomisinin kalelerini savunan emekçi hareketidir.
Yükselişteki Nirengi Noktaları:
- Mart 1995: Türk Ordusu’nun Çelik Harekatı’yla ABD denetimindeki Kuzey Irak’a girmesi.
- Eylül 1996: Türk Ordusu-Irak-Barzani işbirliğiyle ABD’nin Kuzey Irak’taki mevzilerinin çökertilmesi.
- Kasım 1996: Susurluk olayıyla birlikte, mafyalaşan rejime karşı halkı aydınlatma hareketinin başlaması.
- 28 Şubat 1997: Milli Güvenlik Kurulunun, irticaya karşı “Cumhuriyet Devrimi Kanunları”nın uygulanması yönündeki kararı.
- 29 Nisan 1997: Genelkurmay’ın, irticayı “gereğinde ulusun talebi doğrultusunda askeri güçle tasfiye” anlayışını içeren, “Milli Askeri Stratejik Konsept”i (MASK) kamuoyuna açıklaması.
- 30 Haziran 1997: Erbakan-Çiller iktidarının, Halk-Ordu işbirliğiyle gerçekleşen kitle hareketiyle devrilmesi.
- 31 Ekim 1997: Milli Güvenlik Kurulu’nun, yeni “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”ni kabul ederek, ırkçı boyutlardaki milliyetçiliği düşman kapsamı içine alması ve ülkücü mafyayı tasfiye kararı.
- Aralık 1997: Genelkurmay’ın, “Batı destekli irtica ile iç savaş tehdidi”ne karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yeniden yapılandırması.
28 Şubat’ın Kazanımları ve Zayıflıkları
28 Şubat süreci ABD güdümlü mafya-gladyo-tarikat rejiminde belli gedikler açmıştır. Bölge güçleri, ABD’nin Kuzey Irak’taki kukla devlet projesine karşı direnişe geçmiştir. Tarikatların siyasal mevzilerine ağır darbeler indirilmiş, İmam Hatiplerin orta kısımları kaldırılmıştır. Mafya ve Gladyo’ya karşı aydınlanma sürecine girilmiştir. Partimiz, 28 Şubat’ın laiklik ve bağımsızlık cephelerinde İşçi Partisi’nin öne sürdüğü program ve siyasetlerden büyük ölçüde etkilendiğini belirtmektedir.
Zayıflıklar: Mafyanın üzerine yürümede sınırlı kalınmış, Gladyo ile uzlaşılmıştır. Dünya sermayesinin özelleştirme saldırısına tavır alınmamış, ekonomi cephesinde savunmada kalınmıştır.
28 Şubat’ı İktidarına Kavuşturmak
28 Şubat’ın iktidar sorununa çözüm getiremeyişi kritiktir. Hükümet, Cumhuriyet Devrimi’ne direnen güçlere bırakılmıştır. Partimiz, tek iktidar seçeneği olan Sol Güçbirliği-Sol İktidar çözümünü hayata geçirmek için mücadele etti. DSP ve CHP genel merkezlerini ikna etmenin mümkün olamadığı görüldü. Bunun üzerine Parti Meclisi (31 Ocak-1 Şubat 1998) kararıyla iller ve ilçeler düzleminde Atatürk’ün Altı Ok programıyla Sol Güçbirliği oluşturma kararı alınmış ve Ulusal Güçler Meclisleri (Birlikleri) kurulmuştur.
28 Şubat’ın Krizi: ABD ile Gizli Mutabakat
ABD, İşçi Partisi’nin Sol Güçbirliği yoluyla bir Cumhuriyet Devrimi hükümeti yaratma seçeneğine cepheden tavır aldı. 28 Şubat’ın yükseliş süreci 1998 yazına kadar sürdü. Mart 1998’de ABD, CHP Genel Başkanı Baykal aracılığıyla “ara rejim” tartışması başlatmış, ardından erken seçim kararıyla 28 Şubat’ı boğmaya yönelik en önemli adımını atmıştır.
Aynı tarihlerde (Haziran 1998) ABD ile Türkiye’nin yönetici çekirdeği arasında gizli, yasadışı bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre Türkiye, ABD’ye uyum gösterecek, ABD’yi “rahatsız eden” siyasal faaliyette bulunduğu için İşçi Partisi’nin önü kesilecek, buna karşılık ABD ekonomik yardım musluklarını açacak, FP’nin sınırlanmasına itiraz etmeyecek ve PKK’nin tasfiyesinde yardımcı olacaktı.
İşçi Partisi’ne Operasyon
ABD ile gizli mutabakat gereği, 1998 Eylülü’nde İşçi Partisi’ne karşı operasyon başlatılmıştır. Asıl amaç Sol Güçbirliği’ni önlemektir. Partimiz, Ulusal Güçler Meclisleri’nin baltalanmasıyla birlikte yürütülen bu operasyonda hedef alınmıştır. DSP ve CHP genel başkanları, Ulusal Güçler Meclisleri’ne katılmamaları için uyarılmış; Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde yönetim değişiklikleri/fesihler sağlanmıştır.
Eylül 1998 sonunda, Partimiz Genel Başkanı ve Genel Sekreteri, sahte belgelerle tutuklanmıştır. Amaçları Partiyi kapatmak ve psikolojik savaş yürütmekti. Birinci amaçlarına ulaşamamış, ancak Partimizi seçime kelepçe ile sokarak on milyonlarca insanın kafasında kuşku yaratabilmişlerdir.
Özeleştiri/Değerlendirme: Partimizin siyasal bir hatası veya yanlış hesabı olmadığına göre, ABD güdümlü operasyondan devrimci dersler çıkarılmalıdır.
- Operasyon, ulusal devleti yıkma amacına ulaşmak için emperyalizmin en ulusal partiye saldırması tahlilini doğrulamıştır.
- ABD gibi bir süper devleti “rahatsız eden parti” olmak özgüveni güçlendirmiştir.
- Parti, uygulanan tertibe karşı başarılı mücadele yürütmüş ancak medya bunu gizlemiştir.
- İşçi sınıfının devrimci partisi, sistemle cepheye geldiği koşullarda, güçlü haberleşme araçlarına sahip olmak zorundadır.
19 Nisan’a Göre Seçim Politikası
Partimiz, seçime “Türkiye’ye sahip çık” sloganıyla, ulusal devleti savunarak girdi. Seçim politikası, 18 Nisan’ı değil, 19 Nisan’ı düşünerek belirlenmişti. Tek seçenek, tuzaktan çıkışın politikası olan Cumhuriyet Devrimi güçlerini birleştirmekti: Sol Güçbirliği. DSP-CHP-İP güçbirliğinin tek başına iktidar olacağı hesabı doğru çıkmış, ancak bu partiler kaçındığı için CHP parlamentonun dışına düşmüş, DSP ise koalisyonla çıkmaza girmiştir. Seçimler, bundan sonrası için de tek çıkış yolunun Sol Güçbirliği olduğunu kanıtlamıştır.
Seçim Sonuçları Üzerine Değerlendirme
Partinin düşük oy alması şaşırtıcıdır. Başarısızlığın öncelikle nesnel nedenleri vardır: Seçim, ABD dayatmasıyla, operasyonla ve Abdullah Öcalan’ın teslim edildiği bir ortamda, milli düşmanlıkların kışkırtıldığı koşullarda yapılmıştır. Partimiz, ABD saldırısının ilk hedefi olmanın bedelini ödemiştir. Ayrıca Sol Güçbirliği teması, gerçekleşmediği için Sol seçmenin DSP’ye yüklenerek güçbirliğini gerçekleştirme eğilimine yol açmıştır. Partimiz, bu süreçten önemli kazançlarla çıkmıştır:
- Sol Güçbirliği’nde Türkiye’nin en seçkin aydınları ve uzmanlarıyla birleşildi.
- Sol Güçbirliği projesi on milyonlarca emekçiye ve aydına ulaştırılmıştır.
- ABD’nin Türkiye’ye kriz bölgelerine müdahale gücü misyonunu dayattığı geniş halk yığınlarına duyurulmuştur.
II. ABD TUZAĞINDAKİ TÜRKİYE
Süper NATO’nun Tetikçisi İktidar Ortağı
Türkiye, seçim sabahı ABD tuzağında açmıştır. Ecevit, Batı’nın dayatmalarına boyun eğmiş; geçmiş dönemde ABD’nin Türkiye’yi istikrarsızlaştırma operasyonunda tetikçi rolü verilen örgütlenme, iktidarın ikinci büyük ortağı yapılmıştır (MHP kastedilmektedir). Süper NATO da denen Kontrgerillanın yan örgütlenmesi, artık doğrudan iktidarın baş ortaklarından biridir.
Türkiye Avrupa Kapısında Parçalanıyor
Yeni NATO Konsepti, AGİT, ABD ile yapılan gizli Güvenlik Anlaşması, Ticaret ve Yatırım Anlaşması ve Avrupa Birliği’ne aday üyelik, birbirini izledi. NATO’nun Yeni Konsepti, ulusal devletleri yıkmayı amaçlayan emperyalist müdahalelerin gerekçelerini hazırlamaktadır.
19 Kasım 1999 Gizli Güvenlik Anlaşması (Partimiz tarafından açıklanmıştır):
- Türkiye, Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu’da yeni yükümlülükler üstleniyor (Rusya, İran, Suriye ve Çin ile karşı karşıya gelebilir).
- Bakü-Ceyhan Boru hattının geçeceği ülkelerde ortak bir güvenlik kuvveti kuruluyor.
- Anlaşmayı bozacak girişimlerde bulunan komşu ülkelere karşı askerî yaptırımlar dahil her alanda ortak uygulamalara girişmeleri öngörülüyor.
ABD’nin Türkiye’ye Dayattığı Program (Beş Madde):
- 28 Şubat süreci bitirilecek.
- Türk Silahlı Kuvvetleri “Süper Ordu” adı altında, bölgesel polis gücüne dönüştürülecek, “pentagonlaştırılacak”.
- Yarı başkanlık sistemine geçilecek.
- Ilımlı İslama iktidar ortaklığı yolu açılacak.
- PKK kontrol altında siyasallaştırılacak ve askerî gücü korunarak Kuzey Irak’taki kukla devletin ortağı haline getirilecek.
- Ulusal devletin ve ulusal ordunun tasfiyesi programına direnen güçler etkisiz kılınacak.
ABD ile imzalanan Ticaret ve Yatırım Anlaşması bir sömürge anlaşmasıdır; MAI yasalaştırılmakta, Tahkim kabul edilmekte, bağımsız yargı tarihe karışmaktadır. 10 Aralık 1999’da Türkiye’nin AB’ye aday üyeliği kabul edilmiştir. Türkiye, ABD tarafından Avrupa kapısında denetim altına alınmıştır.
Batı’nın Kıbrıs ve Ege’den Sıkıştırıp Doğu’da Teslim Alma Politikası
İktidar sahipleri, Avrupa aday üyeliği uğruna Kıbrıs ve Ege’de teslim bayrağını çekmişlerdir. Bu baskı en sonunda Fırat ve Dicle’nin denetimini ele geçirmek içindir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye katılması, ABD’nin bütün adayı Ortadoğu ve Orta Asya’ya yönelik bir sıçrama tahtası haline getirme projesini bozmanın tek yoludur.
Ekonomide Mehmetçiğin Kanını Pazarlama Aşaması
12 Eylül 1980’den sonra ulusal piyasayı yıkıma uğratan dünya piyasasıyla bütünleşme süreci yaşanmaktadır. Deprem gerçeği bile Türkiye’nin planlı kamu ekonomisine mecbur olduğunu kanıtlamıştır. Küçük Amerika ekonomisi, “Üç satış” aşamasına gelmiştir:
- Vücudun Satılması: Kamu ekonomisinin özelleştirilmesi ve ulusal ekseninin yok edilmesi.
- Eroin Satışı: Dış ödemedeki açığın eroinle kapatılması.
- Kan Satışı: Faiz borçlarını bile ödeyemeyen ekonominin, Mehmetçiğin kanı pazarlanarak sürdürülmesi (Kriz bölgelerine müdahale gücü rolü).
Türkiye ekonomisinin yeniden, kamu ağırlıklı ve planlı bir çizgiye girmesi kaçınılmazdır.
Küçük İrticanın Büyük İrtica ile Buluşması
İdeolojik ve kültürel küreselleşme, merkezlerde kozmopolitizmin, kenarlarda ise ılımlı İslam’ın pompalanmasıyla yürütülüyor. Şeriatçılık ve “Clinton Atatürkçülüğü”, dinler arası uzlaşma çağı olarak ilan edilen 2000’lere birlikte girmiştir. Şeriatçılığı savunan örgüt ve tarikatlar, mafyalaşan kozmopolit sermaye ile el eledir.
Devrimci Eğitim, Aydınlanma ve Sanat Seferberliği
Ulusal güçler, bu kültürel saldırıya, ulusal demokratik kültürü canlandırarak, Devrimci Eğitim ve Aydınlanma seferberliğiyle karşı koyabilir. Partimiz, yabancı dil hegemonyasına ve Türkçenin yozlaştırılmasına karşı mücadele örgütleyecektir. Türkiye sosyalist hareketi, çağdaş ulusal kültürün en verimli dinamiğini oluşturmuştur. Partimiz, devrimci sanatçılarla birleşmek ve devrimci sanatın önünü açmak için çaba gösterecektir.
28 Şubat’ı “Bin Yıl Sürdürme” Kararlılığı
Milli Güvenlik Kurulu’nun 23 Haziran 1999 kararlarıyla birlikte, 28 Şubat’ı sürdürme yönünde yeni bir atak başlamıştır. Genelkurmay Başkanı’nın “28 Şubat’ı bin yıl sürdürme” kararlılığını açıklaması bu atağın bir parçasıdır. Fethullahçılığın ABD’ye bağlı olması nedeniyle hedef alınması, Kemalist Devrim çizgisine girildiği anlamına gelmektedir. Ancak Fethullahçı örgütlenme, DSP-MHP-ANAP iktidarının koruması altındadır.
Yol Ağzındaki Pat Durumu ve İkili İktidar
28 Şubat, işbirlikçi iktidarı sınırladı, fakat kendi iktidarını kuramadı. ABD’nin 18 Nisan tuzağında oluşturduğu Parlamento, 28 Şubat’ın karşısına dikilmektedir.
Türkiye’nin önünde iki yol vardır:
- Elli yıllık “Küçük Amerika” sürecinin tamamlanarak “İkinci Cumhuriyet”in kurulması.
- 28 Şubat’ın hükümetine kavuşturulması ve derinleştirilmesi; Kemalist Devrim’in tamamlanması.
Şu anda durum, ABD güdümlü mafya-gladyo-tarikat rejimi ile Cumhuriyet Devrimi güçlerinin, birbirleri üzerinde kesin zafer kazanamadığı pat hali olarak nitelenebilir. 28 Şubat’tan beri ikili iktidar durumu ortaya çıkmıştır: Hakim durumda olan “Küçük Amerika” iktidarıdır, buna karşın Cumhuriyet iktidarı ulusal devletin yıkılmasına direnmektedir.
Çözüm: Cumhuriyet Devrimi İktidarı
Türkiye’nin Kemalist Devrim rotasına oturması için mücadele, İşçi Partisi’ni kitle hareketinin önder mevzilerine yerleştirmekle mümkündür. 17 Kasım 1999’da toplanan 1. Olağanüstü Genel Kongre, “Cumhuriyet Devrimi İktidarı Projesi”ni oybirliğiyle kabul etmiştir. Bu proje, Üç Birlik’in inşa edilmesini görev olarak koymaktadır:
- Kemalist-Sosyalist ittifakı
- Türk-Kürt birliği
- Halk-Ordu birliği
Partimiz, mafya-gladyo-tarikat güçlerinin başkanlık ve yarı-başkanlık rejimi girişimlerine karşı, 1921-1924-1961 Anayasaları çizgisinde yeni bir Anayasa önermektedir. Özgürleşme, emperyalizme ve gericiliğe karşı otorite uygulayacak devrimci bir rejimi zorunlu kılar.
III. KEMALİST-SOSYALİST BİRLİĞİ
Stratejik Devrimci İttifak
Cumhuriyet Devrimi iktidarı, sınıfsal planda ulusal güçlerin ortak iktidarıdır; siyasal planda ise, Kemalist-Sosyalist ittifakının iktidarıdır. İttifak, uzun süreli, stratejik-devrimci bir politikadır.
Programda İttifak
Kemalist-Sosyalist ittifakı, ulusal devrimcilik ile emekçi sınıflar devrimciliği arasındaki ittifaktır. İttifakın zemini, dünyanın nasıl yorumlanacağı değil, ne yapılacağıdır. Onları birleştiren ideolojik zemin ise bilimin kılavuzluğudur.
Altı Ok (Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik, İnkılapçılık, Milliyetçilik, Devletçilik) ortak programın genel yönelişlerini özetlemektedir. Bu program, demokratik devrimlerin ulusal devlet ve özgürlük ilkeleriyle, emekçi devrimlerinin halkçılık ve devletçiliğini birleştirmiştir.
Altı Ok’un Devrimci Pratik Değeri
Altı Ok’un devrimci pratik değeri şunlardır:
- Halk sınıflarını birleştirir.
- Kemalistler ile sosyalistleri birleştirir.
- Halk ile Ordu’yu birleştirir.
- Küçük Amerika güçlerine karşı psikolojik üstünlük sağlar.
- Halkı devrimcileştirecek programdır.
IV. TÜRK-KÜRT BİRLİĞİ
Kuzey Irak’taki Sakarya
Kürt sorunu, özellikle Körfez Savaşı’ndan sonra Batı’dan gelen tehdide direnme sorunu haline gelmiştir. Kuzey Irak’ta ABD denetiminde kukla bir devlet fiilen kurulmuştur. ABD’nin Türkiye’nin hatırı için kukla devlet projesinden vazgeçmesi mümkün değildir. Türkiye’yi parçalama tehdidi, Türkiye’yi teslim almanın bir aracı olarak da kullanılıyor. Ulus devletin ve Cumhuriyet Devrimi’nin savunulmasında, Kuzey Irak, bir bakıma Sakarya Savaşı önemini kazanmıştır. Bağımsızlık ve bütünlük için, Türk ve Kürt “tekmil milleti” birleştirmek ve kardeşliği pekiştirmek acil görevdir.
PKK’nin Yeniden Kanıtladığı Dersler
PKK, Körfez Savaşı’ndan sonra Batılı emperyalistlerin yeni düzenlemeleriyle bütünleşen bir çizgiye girmiştir. PKK’nin yürüttüğü pratiğin çıkmaza girdiğini saptaması olumlu bir gelişmedir. Ancak Avrupa Birliği’ne aday üyelikle birlikte bölünmeye yönelik ruh halini besleyen zemin yeniden belirmektedir. Bugün Türkiye’nin bütünlüğünün ve halkın birliğinin anahtarı, cepheyi emperyalizme dönmektir. Arkada kalan 16 yıl şu olguları kanıtlamıştır: Ezilen Dünya ülkelerinin içindeki millî sorunları silahla çözme girişimleri, hızla emperyalizmin güdümüne girmektedir. Sorun ancak ortak vatan, ortak üniter devlet, haklara saygı ve eşitlik temelinde çözülebilir.
Özeleştiri
Partimizin geçmişte kalan hatalı bir yaklaşımı ele alınmıştır. 1991 yılında Sosyalist Parti, genel çizgileri doğru olan bir programın içinde, Türkiye halkının kabulüne bağlı olarak federasyon çözümünün uygun olabileceğini öngörmüştü. Yargılamaların bitmesiyle birlikte özeleştiri yapılmıştır: Üniter devletin basamağı olarak da olsa federasyon veya özerklik Türkiye’nin bağımsızlık ve demokrasi ihtiyacına ve koşullarına uygun değildir.
Kürt Sorunu Özgürlükler Açısından Fiilen Çözülmüştür
2000 yılı eşiğinde, Kürt sorunu, hak ve özgürlükler açısından fiilen çözülmüştür. “Kürt realitesi” devlet makamları tarafından kabul edilmiştir. Yapılması gereken, bu fiilî durumun hukukî çerçevesini belirlemek ve Kürt yurttaşlarımız içinde bir gönül ferahlığı ortamı yaratmaktır.
İşçi Partisi’nin Çözümü Türkiye’nin Programı Oluyor
İşçi Partisi’nin 1996’da onaylanan “Kürt Sorununa Acil Kardeşlik Çözümü”, Kurtuluş Savaşı’nın anayasal ilkelerinin ve politikalarının yeniden yürürlüğe konmasını talep etmiştir. Tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi, “Acil Kardeşlik Çözümü” de önümüzdeki dönemde Türkiye’nin programı olacaktır.
Altı Ok’un Milliyetçiliği
Altı Ok’un milliyetçilik ilkesi, Kürtleri dışlayan yorum ve uygulamalardan arındırılmalıdır. Atatürk’ün önderliğinde yapılan resmî milliyetçilik tanımı, Çağdaş Türkiyecilik ve bağımsızlıkçılıktır. Türk milleti, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkı” diye tanımlanmıştır. Milletin resmî tanımı, etnik bağı değil, siyasal bağı esas almaktadır.
Ortak Örgütlenme
Bugün, tıpkı Müdafaa-i Hukuk örneğinde olduğu gibi, Türk ve Kürt halk kitlelerini ayrım yapmadan aynı parti çatısı altında örgütlemek yaşamsal önemdedir. Geçmişteki yönetimlerin ayrı örgütlenme ve denetleme politikası, ayrılıkçı cereyanın kucağına itilmesine neden olmuştur. Partimiz, bu “denetim” politikasının bölücülüğe hizmet ettiğini belirtmiştir. Biricik çözüm, Kürt halkına Atatürk’ün sevdirilmesinde ve ortak örgütlenmededir.
V. HALK-ORDU BİRLİĞİ
Ancak Orduyla Çözülebilecek Sorunların Eşiğindeyiz
Türkiye bugün ancak Orduyla çözebileceği sorunların eşiğindedir. Dış ve iç tehditler ancak caydırıcı kuvvette bir ulusal orduyla etkisiz kılınabilir. Ulusal devleti ve Cumhuriyet Devrimi mevzisini savunmak buna bağlıdır.
Ulus Devlet ve Ulusal Ordu Direnir
Batılı emperyalistler, Türk Ordusu’nu ortadan kaldırmadan ulus devleti yıkamayacaklarını biliyorlar. Orduyu Pentagonlaştırma planı buradan geliyor. Ulus devlet ve ulusal ordu direnir: Bu, çağımızın tunç yasasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak projesine tavır alması, Partimizin bu tahlilini doğrulamıştır. 28 Şubat’ın özü budur. Yeni Cumhuriyet Devrimi iktidarı, Kurtuluş Savaşı geleneğinden beslenen ve 28 Şubat’la canlanan Halk-Ordu beraberliğinin güçlenmesiyle gerçekleşecektir.
VI. ASYA’LIYIZ
Avrasya Çağına Giriyoruz
Atlantik çağı arkada kalmakta, dünyamız Avrasya çağına girmektedir. Dünya ticaretinin ağırlığı, Atlantik’ten Pasifik’e kaymıştır. Pasifik çağının en önemli ve en dinamik etkeni, yükselen Çin Halk Cumhuriyeti’dir.
Pasifik’in Alçalan Ülkesi
ABD, Pasifik’in yükselen ülkesi değil, alçalan ülkesidir. ABD’nin dünya ekonomisi içindeki payı düşmektedir. 2000’lerden 2020’ye uzanan süreç, ABD’nin yıldızının kayacağı çok kutuplu bir dünyaya işaret etmektedir.
Asya Seddi
Rusya, parçalanma sürecinden sonra cephesini yeniden Batı’ya dönmüştür. ABD’nin Avrasya planlarının önünde aşılmaz bir Asya seddi kurulmuştur (Çin, Rusya ve Hindistan arasındaki işbirliği). Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Rusya ve Çin’e karşı ABD kaması olmayı reddediyorlar. Türkiye, bir süre sonra Avrupalı olmakla değil, Asyalı olmakla övünecek, yüzünü Asya’ya dönecektir.
VII. ÖRGÜTLENME VE ÇALIŞMA TARZI
Kitle Örgütlerini İnşa Ederken Partiyi İnşa Etmek
Gelip dayandığımız görev, öncü partiyi, sendikalarda, kitle örgütlerinde, halk mücadelesi içinde büyütmek ve fiilen emekçi halkın önderi haline getirmektir. Parti inşasında kavranacak halka, Partiyi kitle örgütleri içinde inşa etmektir. Parti, kitle örgütlerini inşa ederken, kendisini de inşa edecektir.
Partinin Örgütlü Kesimini Büyütmek
Partiyi kitle örgütleri çalışmasına sokmak, kaçınılmaz olarak partinin örgütlü kesimini büyütmekle ve örgütlenme düzeyini yükseltmekle olur. Parti, mücadeleyi örgütlediği zaman, kendisini de örgütlüyor. Parti kadrolarının büyük bölümü kitle örgütlerinde, sendikalarda, fabrikalarda, işyerlerinde, köylerde, semtlerde ve okullarda mevzilendirilmelidir.
Yetenekli Kadroları Keşfetmek ve Görevlendirmek
Yönetilmesi kolay kadroları yeğlemek yerine, önderlik yeteneklerini zorlayan kadrolar keşfedilmelidir. Her kademedeki Parti yönetimlerinin kendi kadro birikimini hatırlaması, gözden geçirmesi ve görevlendirmesi, önümüzdeki dönemin kadro ihtiyacını çözmede öncelikli görevdir.
Malî İşlere Yetenekli Kadro Ayırmak
Parti maliyesini örgütlemek, il ve ilçe başkanlarının zamanlarının büyük bölümünü kaynak bulmaya ayırmasını engellemek açısından büyük önem taşımaktadır. Mali işler için yetenekli önder kadroların görevlendirilmesi ve her kademede mali büronun örgütlenmesi gereklidir.
Öncü Gençlik
Öncü Gençlik, “Gericiliğe özgürlük yok” sloganıyla gericiliği etkisiz kılma mücadelesini sürdürmektedir. YÖK’e kaşı özerk, demokratik, halkçı ve bilimsel üniversite eğitimi mücadelesini tutarlı olarak yürütmektedir. Partimiz, sosyal güvenlikten yoksun milyonlarca çırak ve işsiz genç ile, semt gençliği için özel ve kitlesel örgütlenme biçimleri yaratacaktır.
Kadın Örgütlenmesi
Kadın hareketi, kendisine dayatılan Avrupa Merkezli ideolojik etkilerden kurtularak, Cumhuriyet Devrimi çizgisinde bir atılım yaptı. Parti, kadın üye kazanmaya, eğitimine ve Parti organlarında ağırlıklı biçimde yer almalarına özel bir önem verecektir.
Avrupa’daki Yurttaşlarımız
Avrupa’daki 3,5 milyon yurttaşımız ikinci sınıf konumundadır. Avrupa devletleri, uyum ve bütünleşme harcı olarak İslam’ı keşfetmiş ve yurttaşlarımızı Ortaçağ ilişkilerine hapseden bir “misyonerlik propagandasını” (Alman ve Avrupa İslam’ı) gündeme getiriyor. Partimiz, bu Yeni Sevr saldırısına Avrupa içinde de direnmektedir.
Verimli ve Sistemli Çalışma İçin Kadro Eğitimi
Parti, arkada kalan dönemde eğitimi ihmal etmiştir. Eğitim, parti hayatının vazgeçilmez bir işidir. Eğitim çalışması, Türkiye’nin canlı devrim süreci üzerinde yoğunlaşacaktır. Kademeli bir eğitim sistemi kurulacak ve bir Parti Akademisi oluşturulacaktır.
VIII. FAALİYETLERİMİZ
İşçi Partisi, son kongreden bu yana ana muhalefet işlevi gördü ve 102 miting ve yürüyüşe katıldı (yaklaşık 3 milyon 300 bin yurttaş). 65 ilde örgütlü bir seçim çalışması yürüttük. Yaklaşık 2 milyon evin kapısı çalınmıştır. Partimiz, bu dönemde ulusal planda önemli sorunlara çözüm konusunda programını derinleştiren kurultay, forum ve sempozyumlar gerçekleştirmiştir (Uluslararası Susurluk Konferansı, Eğitim Kurultayı, Enerji Forumu, Batı ve İrtica Sempozyumu, vb.). 17 Ağustos 1999 depremi üzerine özel bir komite oluşturularak deprem bölgelerinde kalıcı çalışmalar yapılmıştır.
Partimizin Türkiye Halkına Yaptığı Hizmetlerin Özeti:
- İşçi Partisi 28 Şubat’ın Yolunu Açtı ve Programını Üretti: “Cumhuriyet Devrimi Kanunları Uygulansın” talebiyle (12 madde) MGK’nin 28 Şubat 1997 kararlarının programını yapmıştır.
- İşçi Partisi Susurluk Sürecine Önderlik Etti: Partimiz, ekonominin ve siyasetin mafyalaşması gerçeğini sergiledi ve Susurluk olayıyla başlayan aydınlanma döneminin öncüsü oldu.
- İşçi Partisi Özelleştirmeye Başından Beri Karşı Çıkan Tek Parti: Emperyalist programa cepheden karşı çıkarak, geniş işçi kitlelerinin ve sendikaların özelleştirmeye karşı harekete geçmesini sağlamıştır.
- ABD’nin Kuzey Irak’taki Kukla Devlet Planını İşçi Partisi Ortaya Koydu: Körfez krizinde ABD saldırganlığına kesin tavır alan tek siyasal örgüt olmuş ve ABD’nin amacının Irak’ı bölerek kukla bir devlet kurmak olduğunu anlatmıştır.
- İşçi Partisi Sol Güçbirliği Önerisiyle Cumhuriyet Devrimi Hükümetinin Formülünü Üretti: Sol’un iktidar formülünü üreten parti olmuştur.
- İşçi Partisi Üreticilerin Sorunlarına Sahip Çıktı: Düzenlediği üretici mitingleriyle köylünün sorunlarını Türkiye’nin gündemine taşımıştır.
- İşçi Partisi “Cumhuriyet Bize Emanet” Diyen Bir Gençlik Yetiştirdi: Ülkesine ve halkına bağlı, Cumhuriyet Devrimi’ni tamamlama kararlılığına sahip, başı dik, bilgili ve birikimli bir gençlik kuşağı yetiştirmiştir (Öncü Gençlik).
IX. PARTİMİZİN 80. YILINDA DEVRİMCİ 2000’LERİN EŞİĞİNDE
İktidar Olanağı Tehlike Olasılığıdır
Her iktidar olanağı, aynı zamanda büyük tehlikeleri içerir (Şemsi Denizer ve Taner Kışlalı cinayetleri örnekleri). Türkiye bir hesaplaşma dönemine ilerlerken, Partimiz, ulus devleti ve Cumhuriyet Devrimi’ni savunan cephenin öncü kuvveti konumundadır. ABD ile 19 Kasım 1999’da imzalanan gizli Güvenlik Anlaşması, İşçi Partisi’nin etkisiz hale getirilmesini öngörmektedir. Tertipler, Halk ile Ordu arasındaki birliği bozmaya yöneliktir.
Türkiye’nin En Deneyimli Partisiyiz
Partimiz, 80 yıllık birikime sahiptir ve Türkiye’nin en eski partisidir. Partimiz, 80 yıldır Türkiye’nin tam bağımsızlığını savunuyor ve yarım kalan Cumhuriyet Devrimimizin tamamlanması ve sosyalizme ilerlemek için mücadele ediyor.
Büyük Parti Bilinci
Partimizin temel meselesi, büyük parti olduğunu kavramasıdır. Amerikancı Şer cephesi, Avrupa Birliği’ne bir tek İşçi Partisi’nin direndiğini saptamaktadır. İşçi Partisi, siyasal arenanın bir kutbudur ve önümüzdeki dönemde kurulacak Cumhuriyet Devrimi Hükümeti içinde yer alacaktır. Halkın çoğunluğu Sağ’ın hegomanyası altındadır; Sağ’dan insan kazanmadan hükümet olunamaz.
2000’e Geldik
1978’de yapılan tahlil doğrulanmıştır: Türkiye, 21. yüzyıla büyük değişme potansiyeliyle girmektedir. İkili iktidar durumu doğmuştur. Türkiye halkının Küçük Amerika rejiminden kurtulma ve Devrimci Cumhuriyeti yeniden kurma süreci önümüzdedir.
Türkiye’nin birikimi ve dünyada Batı’yı dengeleyen bir Avrasya kutbunun ortaya çıkması, Kemalist Devrim’in yeni atılımının koşullarını yaratmıştır. Tam tersine Asya, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, ABD ve Avrupa’ya, kendi çözümünü dayatacaktır.
2000’lerin ilk on yılı içinde şunlar gerçekleşecektir:
- IMF yönetimine son verilecektir.
- ABD ile halktan gizli imzalanan anlaşmalar yırtılacaktır.
- AGİT anlaşması kesinlikle geçersiz olacaktır.
- Devlet egemenliğini ortadan kaldıran, MAI anlaşmaları, Tahkim düzenlemeleri kaldırılacaktır.
- Türkiye, NATO’dan çıkacaktır.
- Ülkemiz, Avrupa’nın kölesi olmayacak, Asya’nın yeni devrimci yükselişindeki parlak yerini alacaktır.

