Vatan
Partisi
Genel
Sekreteri
Sayın
Özgür
Bursalı,
6
Ağustos
2021
Cuma
günü
Genel
Merkezde
düzenlenen
basın
açıklamasında,
Türkiye’ye
yönelik
başlatılan
yeni
tip
savaşa,
yangın
mücadelesine
karşı
yaratılan
bozguncu
iklime
ve
yalanlara
dair
partisinin
görüşlerini
açıkladı
ve
Türkiye’nin
zorluklardan
çıkışı
için
önerilerini
paylaştı.
ÖZETLER
- ABD,
Türkiye’ye
yönelik
yeni
tipte
bir
savaş
başlatmıştır.
Bu
saldırı
doğrudan
doğruya,
Türkiye’nin
ekonomisine,
turizmine,
tarımına
yapılmıştır.
Biden
yangınlarının
hedefi
Türkiye’dir.
Biden’ın
24
Nisan’da
Türkiye’yi
“soykırımcı”
ilan
ederek
öttürdüğü
hücum
borusu,
bugün
orman
yangınlarıyla
devam
etmektedir.
- ABD’nin
bu
yeni
tip
savaşta
kullandığı
alet
PKK’dır,
HDP’dir,
FETÖ’dür.
Vatan
Partisi
ilk
günden
beri
bu
yangınları
çıkaran
merkezin
ABD
olduğunu,
kundakçıların
da
PKK-HDP
olduğunu
milletimize
ilan
etmiştir.
- Bu
yangınların
bir
amacının
da
iç
cephede
birliği
ve
disiplini
bozmak,
çeşitli
kışkırtmalar
yaratmak
olduğu
çok
açıktır.
Başta
CHP,
HDP
ve
İYİ
Parti’nin
yöneticileri
kundakçıların
cephesinden,
yangınları
söndürmek
için
değil,
harlamak
için
görev
yapıyorlar.
Türkiye’nin
mücadelesini
zaafa
uğratmak,
yıpratmak,
itibarsızlaştırmak
için
her
türlü
yönteme
başvuruyorlar.
- Karamsarlık,
yıkıcılık,
çaresizlik
propagandası
bozguncuların
en
büyük
sermayeleridir.
Evi,
bahçesi,
hayvanları
yanan
Milletimizin
gözyaşlarıyla,
bozguncuların
gözyaşları
aynı
değildir.
Ağlayarak
savaşılmaz
ve
ağlamak
için
savaşılmaz.
- “Help
Turkey”
operasyonu,
“Asker
yok,
TOMA
yok”
yalanı,
“Hava
desteği
yok”
yalanı,
“Ormanlar
imara
açılacak”
yalanı,
“Termik
Santral
patlayacak”
yalanı
kanıtlarıyla
ifade
edilmiştir.
- CHP
Milas
Belediye
Başkanı
Muhammet
Tokat
ve
CHP
Bodrum
Belediye
Başkanı
Ahmet
Aras,
ormanlarımızı
yakan
PKK’nın
partisi
HDP
ile
yangının
orta
yerinde
kol
kola
fotoğraf
vermiştir.
CHP-HDP-İYİP
İttifakı
bir
kez
daha
sahnededir. Bozguncular
bu
fotoğrafta
birleşmiştir.
- Ulusal
Kanal
ve
Aydınlık
Gazetesi
dışında
tüm
medyanın
yayın
değil
yaygara
yaptığı
gözüküyor.
Karşı
karşıya
olduğumuz
tehditlerin
saptanması,
doğru
bilgi,
doğru
yorumlar,
sorumlu
yayıncılık
anlayışı,
yalnızca
Ulusal
Kanal
ve
Aydınlık
Gazetesi’yle
topluma
ulaşmaktadır.
Çünkü
bir
tek
Ulusal
Kanal
ve
Aydınlık
savaş
cephesindedir.
- Kamu
kurumlarımızın
işlevsizleşmesi,
stratejik
alanlarda
ve
yangın
söndürme
özelinde
kendi
imkanlarımız
yerine
özel
tedarikçilere
mahkûm
kalmamız,
büyük
tehditler
karşısında
zaman
kaybetmemiz,
bu
sürecin
önümüze
getirdiği
büyük
derslerdir.
Özelcilik
sistemi
bütün
dünyada
çökmektedir.
Kamuculuk
yükselmektedir.
- Tehdit
büyük
ve
çok
boyutludur.
Türkiye’nin
yangını
bugün
gördüklerimizden
daha
büyüktür.
Karadeniz’den
Suriye
ve
Irak’ın
kuzeyinde
kadar
dizilen
dört
yanımızdaki
ABD
üsleri,
Suriye’nin
kuzeyindeki
PKK
varlığı,
Doğu
Akdeniz’deki
geleceğimiz,
KKTC’nin
dünyaya
tanıtılması,
Üretim
Ekonomisinin
kurulması
Türkiye’nin
ertelenemeyecek,
yakıcı
görevleridir.
- Hiçbir
parti
bu
sürecin
altından
tek
başına
kalkamaz.
Bu
süreç
doğru
bir
program,
bütünsel
bir
strateji
ve
onu
uygulayacak
kararlı
bir
hükümet
gerektirmektedir.
Aynı
zamanda
bu
hükümet
milleti
seferber
edecek,
devlet
ve
toplum
disiplinini
sağlayacak,
zorluklara
göğüs
gerecek
bir
iradeye
sahip
olmalıdır.
- Vatan
Partisi
başta
olmak
üzere
Türkiye’nin
bütün
milli
güçleriyle
kurulacak
bir
Üreticilerin
Milli
Hükümeti,
yarına
ertelenemeyecek
bir
görevdir.
Sayın
Cumhurbaşkanı,
tarihsel
bir
sorumluluk
içindedir.
Aziz
Milletimiz
Değerli
Basın
Mensupları
ABD,
Türkiye’ye
yönelik
yeni
tipte
bir
savaş
başlatmıştır.
Yeni
tip
olmasının
altını
çiziyoruz,
dünya
tarihine
de
böyle
geçecektir.
200’ü
aşkın
noktada
mücadele
ettiğimiz
yangınlar
iklim
koşullarından,
izmaritlerden,
mangallardan
çıkmamıştır.
Bu
saldırı
doğrudan
doğruya,
Türkiye’nin
ekonomisine,
turizmine,
tarımına
yapılmıştır.
İlan
ediyoruz;
Hedef
Türkiye’dir.
Bu
yangınlar,
Biden
yangınlarıdır!
Türkiye’yi
yakmak
istiyorlar.
Türkiye
ekonomisine
yönelik
çeşitli
finansal
merkezlerden
beklediğimiz
saldırılar,
orman
yangınlarıyla
gelmiştir.
ABD’nin
bu
yeni
tip
savaşta
kullandığı
alet
PKK’dır,
HDP’dir,
FETÖ’dür.
Eline
çakmağı
alanlar,
ormanlarımızı
yakanlar
PKK
ve
FETÖ
kumandasındaki
unsurlardır.
Kesin
deliller
mevcuttur.
Vatan
Partisi
ilk
günden
beri
bu
yangınları
çıkaran
merkezin
ABD
olduğunu,
kundakçıların
da
PKK-HDP
olduğunu
milletimize
ilan
etmiştir.
Milletimiz
de
bunun
bilincindedir.
Türkiye
zorlu
bir
süreçten
geçiyor.
Askerimiz,
polisimiz,
korucumuz,
milletimiz
yıllardır
savaşıyor.
Yangınlar
bu
savaşın
yeni
bir
cephesidir.
Mehmetçiğe
sıkılan
kurşunla,
ormanlarımıza
dökülen
benzin
aynı
amaca
hizmet
etmektedir. Ancak
Amerikan
silahlarıyla
başaramadıklarını,
kibrit
ve
çakmaklarla
da
başaramayacaklardır.
Biden’ın
24
Nisan’da
Türkiye’yi
soykırımcı
ilan
ederek
öttürdüğü
hücum
borusu,
bugün
orman
yangınlarıyla
devam
etmektedir.
Bu
yangınlar,
Soykırım
yalanları,
Amiral
bildirileri,
ekonomik
yaptırımlar,
Doğu
Akdeniz’deki
kışkırtmalar,
iç
cephede
Türkiye’yi
kaosa
sürükleme
gibi
çabalarının
devamıdır.
Türkiye,
hükümetimiz,
milletimiz
karşı
karşıya
olduğu
tehditlerin
kaynağını
tespit
etmeli
ve
buna
göre
seferber
olmalıdır.
DESTANSI
MÜCADELEYİ
SELAMLIYORUZ
Bu
emperyalist
saldırıyı
bütün
boyutlarıyla
saptayan
Vatan
Partisi,
ilk
günden
beri
yangınla
mücadelenin
de
merkezindedir.
Yangın
bölgeleri
olan
Antalya,
Muğla,
Adana,
Mersin,
Hatay,
Aydın
ve
Denizli’de
il
örgütlerimiz,
il
başkanlarımız
ve
gençlik
örgütlerimiz
görev
başında,
cephede,
milletimizle
beraberdir.
Alevlerin
ortasında
canla
başla
mücadele
eden
itfaiyecilerimizi,
orman
personellerimizi,
askerlerimizi,
pilotlarımızı,
köylülerimizi,
gençlerimizi,
kadınlarımızı,
emek
veren
herkesi
selamlıyoruz.
Hepsi
milletimizin
büyük
dayanışma
gücüyle,
diğerkamlıklarıyla,
üstün
fedakârlık
duygularıyla
ve
iyimserliğiyle
destan
yazıyorlar.
Sadece
yangın
bölgeleri
değil,
ülkemizin
dört
bir
yanındaki
insanlarımızın
kalbi
bu
mücadele
için
çarpıyor.
Bu
manzara
Türk
Milletinin
büyük
erdemlerini
ve
sarsılmaz
birlikteliğini
bir
kez
daha
dosta
düşmana
göstermektedir.
BOZGUNCULAR
YANGINA
BENZİNLE
GİDİYOR
Bu
yangınların
bir
amacının
da
iç
cephede
birliği
ve
disiplini
bozmak,
çeşitli
kışkırtmalar
yaratmak
olduğu
çok
açıktır.
Yangınların
pususunda
olanlar
harekete
geçmişlerdir.
Savaş
devam
ederken,
bozguncular
yangınların
üzerine
benzinle
gitmektedirler.
Başta
CHP,
HDP
ve
İYİ
Parti’nin
yöneticileri
kundakçıların
cephesinden,
yangınları
söndürmek
için
değil,
harlamak
için
görev
yapıyorlar.
Türkiye’nin
mücadelesini
zaafa
uğratmak,
yıpratmak,
itibarsızlaştırmak,
ayağına
çelme
takmak
için
her
türlü
yönteme
başvuruyorlar.
Daha
önce
“büyük
felaketler
olsun,
seller,
depremler,
yangınlar
olsun,
hükümet
devrilsin”
diyerek
açıkça
niyetlerini
belli
eden
sözümona
gazetecileri
Milletimiz
hatırlayacaktır.
Şimdi
de
ateşleri
söndürmek
için
değil,
yükseltmek
görev
başındalar.
Biden
planlarının
içinde
devlete,
millete,
topluma
ve
doğaya
da
düşman
oldular.
Yeter
ki
Türkiye
içine
girdiği
savaşı
kaybetsin,
diz
çöksün
ve
teslim
olsun.
ATLANTİK
GÖZYAŞLARI-MİLLETİN
GÖZYAŞLARI
Karamsarlık,
yıkıcılık,
çaresizlik
propagandası
bozguncuların
en
büyük
sermayeleridir.
Yürekleri
bu
milletle
çarpmamaktadır.
Dertleri
millet
değildir,
ormanlarımız
değildir.
Alevlerin
içinde
döktükleri
timsah
gözyaşları,
o
yangınları
söndürmeyecektir.
Evi,
bahçesi,
hayvanları
yanan
Milletimizin
acılarıyla,
gözyaşlarıyla,
bozguncuların
gözyaşları
aynı
değildir. Milletimiz
yürekten
ağlar,
Asyalılar
yürekten
ağlar.
Ancak
Atlantikçiler
filmlerde
ağlar,
kurgularla,
senaryolarla
ağlar.
Milletimizin
gözyaşlarında
dahi
kararlılık
vardır.
Bozguncuların
gözyaşları
ise
milleti
kandırmak
içindir,
karamsarlık
yaymak
içindir.
Ağlayarak
savaşılmaz
ve
ağlamak
için
savaşılmaz.
Cephede
Mehmetçiğimiz
umutla
savaşıyor.
Yenileceğiz
diye
haykıran
tek
bir
Mehmetçik
göremezsiniz.
Yanacağız
diye
alevlerin
arasına
atlayan
tek
bir
itfaiyeci
bulamazsınız.
Boğulacağım
diye
dumanlara
atılan
tek
bir
ormancı
yoktur.
Atatürk
bu
millete
ölmeyi
emrederken
dahi
iyimserdi
ve
kararlıydı.
İstiklal
Savaşı
da
bu
tavırla
kazanıldı.
Sosyal
medyada
profesyonel
fotoğrafçılarıyla
yanan
ormanları
arkalarına
alarak,
elleri
başlarında
poz
verenler
Türk
Milletine
önderlik
edemezler.
Girdikleri
hiçbir
savaşı
da
kazanamazlar.
Yangını
çıkaran
ABD’ye,
kibriti
çakan
PKK’ya
tek
söz
edemeyenler,
kundakçıya
yardakçı
olmaktadırlar.
İşte
bozgunculuklarının
ve
yalanlarının
bazı
belgelerini
sunuyoruz.
Bu
sunacaklarımız
da
savaşın
bir
boyutudur.
“HELP
TURKEY”
OPERASYONU
1-
Emperyalizm,
sosyal
medya
ordularıyla
başlattığı
“helpturkey”
etiketini
servis
etti
ve
bu
çağrı
gündeme
oturdu.
Tamamen
Türkiye’yi
aciz
göstermek
için
kurgulanan
bu
etiketin
%71’inin,
yani
2
milyon
adedinin
sahte
hesaplardan
atıldığı
tespit
edilmiştir.
Yine
aynı
etiketi
taşıyan
tivitlerin
%25’inin
de
ABD’den
atılması,
operasyonun
merkezini
göstermektedir.
Henüz
7
noktada
yangın
varken,
60
Merkezde
yangın
olduğu
yalanıyla
yayılan
paylaşımlar,
tek
merkezden
yönetilmiştir.
İyi
niyetlerle
bu
etikete
destek
veren
yurttaşlarımızı
ayırıyoruz
ve
uyarıyoruz.
Ancak
bir
kasıtla
bu
kampanyaya
sarılan
bozguncuların
bilinçleri
ve
ruhları
tamamen
bu
milletten
kopmuştur.
Günlerdir
milli
imkanlarımızla
verdiğimiz
büyük
mücadeleye
dair
duyarlılığı
olmayanların,
İspanyol
uçaklarının
gelişine
nasıl
heyecanlandıklarını
ve
nasıl
bir
aşkla
bağlandıklarını
acıyarak
izliyoruz.
Benzer
yöntemlerle
yürüyen
“Global
Call”
operasyonu
da
aynı
oyunun
bir
parçasıdır.
Atlantik
işbirlikçileri,
Türkiye’yi
yakanları
yardıma
çağırıyor.
Ancak
ihanet
beceremez,
hainler
beceriksizdir.
Kimse
sosyal
medyadan
savaşı
kazanamaz.
Milletimiz
bu
bozguncu
ordusuna
da
geçit
vermeyecektir.
Türkiye’de,
İran’da,
Suriye’nin
kuzeyinde,
Karabağ’da,
Batı
Asya’da
yenilen
ABD’yi
sosyal
medya
orduları
kurtaramaz.
“ASKER
YOK,
TOMA
YOK”
YALANI
2-
İlk
günden
beri
Biden
tayfası
ve
medyası
yangın
alanlarında
asker
yok,
jandarma
yok,
TOMA
yok
diye
propaganda
yaptılar.
Hatta
bazı
köşe
yazarları,
Hükümetle
ordu
arasında
güvensizlik
olduğunu
yazarak,
tam
da
Rand
Corporation
raporlarına
uygun
şekilde
fitne
görevlerini
yerine
getirdiler.
Oysa
Mehmetçiğimiz
ve
polisimiz
ilk
andan
itibaren
mücadelenin
içindeydi.
Yine
TSK’ya
ait
İHA’ların,
helikopterlerin,
çıkartma
gemilerinin,
çok
sayıda
itfaiye
ve
benzeri
araçların
yangın
bölgelerinde
görev
başında
olduğu
bilinmektedir.
Millî
Savunma
Bakanlığımız
mücadele
hattındaki
askerlerimizin
bilgilerini
kamuoyuna
sunarak
bu
çok
yönlü
fitneyi
bertaraf
etmiştir.
Hatay
İl
Başkanımız
Yunus
Özgür
Yıldırım,
yangını
söndürdükten
sonra
birliklerine
marşlar
söyleyerek
dönen
kahraman
askerlerimizin
görüntülerini
paylaşmıştır.
“HAVA
DESTEĞİ
YOK”
YALANI
3-
En
önemli
tartışmalardan
biri
de
hava
desteğine
dair
yapılan
tartışmalardır.
Özellikle
CHP’li
Belediye
Başkanlarının
ve
temsilcilerinin
bir
ağızdan
yaptıkları
uçak
ve
helikopter
yok
propagandasının
da
gerçek
dışı
olduğu
görülmektedir.
200’ü
aşkın
noktada
yangına
müdahale
ve
soğutma
çalışmaları
devam
ederken,
her
ateş
parçasına
anında
uçaklar
yetişememiş
olabilir.
Ancak
özellikle
Muğla’da
hem
uçaklar,
hem
helikopterler
çok
yoğun
bir
şekilde
yangınlara
müdahale
etmişlerdir.
Öyle
ki,
Bir
belediye
başkanı
uçak
yok
diye
ağlarken,
üstünden
uçak
geçiyor.
Canlı
yayınlarda
yalanları
sönmüştür.
“ORMANLAR
İMARA
AÇILACAK”
YALANI
4-
CHP
Genel
Başkanı
Kemal
Kılıçdaroğlu,
yangınlarla
mücadele
sürerken,
yanan
alanların
imara
açılacağını
söyleyerek,
yeni
bir
yalan
ve
kışkırtma
peşindedir.
İnsanlar
kovalarla
su
taşırken,
hiçbir
gerçeğe
dayanamayan
bu
açıklama
bozgunculuk
değil
de
nedir?
Bu
çıkışların
devamında
hükümetin
bu
amaçla
bilerek
orman
yaktığını
belirtecek
kadar
çukura
batmışlardır.
Ormanları
yakan
müttefikleri
HDP-PKK’yı
kollamak
için
başvurmayacakları
yöntem
yoktur.
Oysa
yanan
alanlara
dair
bütün
gerçekler
anayasa
ve
kanunlarda
sabittir.
“TERMİK
SANTRAL
PATLAYACAK”
YALANI
5-
Özellikle
CHP
Muğla
Milletvekillerin
başını
çektiği
korku
yayma,
yalan
ve
karamsarlık
propagandası,
“yangınlar
termik
santrale
ulaşırsa
büyük
bir
patlama
yaşanır
ve
infial
olur”
açıklamalarıyla
başta
bölge
halkında
bütün
milletimizde
paniğe
yol
açtılar.
Özellikle
bu
açıklamaları
yapan
milletvekilleri,
anlattıklarının
gerçek
olmadığını
en
iyi
bilen
kişilerdendir.
Günler
öncesinde
patlayıcı
tüm
maddeler
santralden
tahliye
edilerek,
tüm
tedbirler
alınmıştır.
5
Gündür
Termik
Santral
yanacak
diyorlardı,
bugün
termik
santralde
ufak
hasarlar
dışında
hiçbir
problem
yoktur.
Buna
rağmen
kameralar
karşısında
bilime
ve
mantığa
tamamen
aykırı
olan
bu
açıklamaları
yapmak,
ancak
milletten
tamamen
kopmuş,
bozgunculuğa
batmış
ve
kendi
kişisel
hesaplarını
her
şeyin
ötesine
koyan
bir
anlayışla
mümkün
olabilir.
BOZGUNCULUĞUN
FOTOĞRAFI
İşte
bütün
bu
bozguncu
iklimi
doğuran
asıl
neden,
6
Ağustos
günü,
(dün)
HDP
Genel
Başkanı
ve
heyetinin
Milas
ve
Bodrum
Belediyesi’ni
ziyaret
ederek
verdiği
fotoğrafta
bir
kez
daha
milletimizin
önüne
serilmiştir.
CHP’li
Milas
Belediye
Başkanı
Muhammet
Tokat
ve
CHP’li
Bodrum
Belediye
Başkanı
Ahmet
Aras,
ormanlarımızı
yakan
PKK’nın
partisi
HDP
ile
yangının
orta
yerinde
kol
kola
fotoğraf
vermiştir.
CHP-HDP-İYİP
İttifakı
bir
kez
daha
sahnededir.
Yakanlar
bu
fotoğraftadır.
Kibritler,
çakmaklar
bu
fotoğraftadır.
Benzin
bu
fotoğraftadır.
Türkiye’yi
yakmak
isteyen
Biden
ittifakının
ve
bozguncuların
birleştiği
fotoğraftır.
Mehmetçiğimize
kurşun
sıkan,
Türkiyemizi
bölmek
isteyen,
ormanlarımızı
yakan
HDP-PKK’nın
temsilcileriyle
söndürülecek
bir
yangın
yoktur.
Ormanlarımızı
kim
yakıyor?
Kim
bu
yangınların
yayılmasını
istiyor?
Yangınları
kim
fırsata
çevirmeye
çalışıyor?
Kimin
yüreği
düşmanla
çarpıyor?
Bütün
soruların
yanıtı
bu
fotoğraftadır.
YAYIN
DEĞİL
YAYGARA
Ulusal
Kanal
ve
Aydınlık
Gazetesi
dışında
tüm
medyanın
yayın
değil
yaygara
yaptığı
gözüküyor.
Yaygaraların
içinde
hakikatler
gizleniyor.
Yaygaranın
gürültüsünde
bozgunculuk
yükseliyor.
Karşı
karşıya
olduğumuz
tehditlerin
saptanması,
doğru
bilgi,
doğru
yorumlar,
sorumlu
yayıncılık
anlayışı,
yalnızca
Ulusal
Kanal
ve
Aydınlık
Gazetesi’yle
topluma
ulaşmaktadır.
Çünkü
bir
tek
Ulusal
Kanal
ve
Aydınlık
savaş
cephesindedir.
Türkiye’nin
büyük
yangınlarını
görmektedir.
Atlantik
iklimini
yarıp
milletimize
hakikati
götürecek
başka
bir
adres
bulunmamaktadır.
ABD’ye
karşı
savaş
cephesinde
olan
hükümetin
de
böyle
bir
milli
yayıncılığı
örgütleyemediğini
görüyoruz.
YAKICI
GÖREV:
ÜRETİCİLERİN
MİLLİ
HÜKÜMETİ
AK
Parti
hükümeti
yangınla
mücadele
anlamında
tüm
imkanlarını
seferber
etse
de,
Türkiye’ye
yönelik
tehditlerin
boyutlarını
görmekte
yetersiz
kalmaktadır.
İlgili
kamu
kurumlarımızın
işlevsizleşmesi,
stratejik
alanlarda
ve
yangın
söndürme
özelinde
kendi
imkanlarımız
yerine
özel
tedarikçilere
mahkûm
kalmamız,
büyük
tehditler
karşısında
zaman
kaybetmemiz,
bu
sürecin
önümüze
getirdiği
büyük
derslerdir.
Ayrıca
milletimizle
duygu
birliğini
zedeleyen,
karşı
tarafa
fırsat
veren
çay
dağıtma
görüntüleri
de
yanlıştır.
Sadaka
ekonomisinin
kalıntıları
ve
getirdiği
alışkanlıklar
iflas
etmektedir.
Özelcilik
bütün
dünyada
çökmektedir.
Planlı
bir
kamuculuk,
Türkiye’nin
ve
dünyanın
geleceğidir.
Bütün
bu
eleştirilerimizi
de
Türkiye’ye
karşı
sorumluluklarımız
cephesinden
yapacağız. Savaş
devam
ederken,
savaşı
baltalamak
için
yapmayacağız.
Tehdit
büyük
ve
çok
boyutludur.
Türkiye’nin
yangını
bugün
gördüklerimizden
daha
büyüktür.
Karadeniz’den
Suriye
ve
Irak’ın
kuzeyine
kadar
dizilen
dört
yanımızdaki
ABD
üsleri,
Suriye’nin
kuzeyindeki
PKK
varlığı,
Doğu
Akdeniz’deki
geleceğimiz,
KKTC’nin
dünyaya
tanıtılması,
Üretim
Ekonomisinin
kurulması
Türkiye’nin
ertelenemeyecek,
yakıcı
görevleridir.
Hiçbir
parti
bu
sürecin
altından
tek
başına
kalkamaz.
Bu
süreç
doğru
bir
program,
bütünsel
bir
strateji
ve
onu
uygulayacak
kararlı,
güçlü
bir
hükümet
gerektirmektedir.
Aynı
zamanda
bu
hükümet
milleti
seferber
edecek,
devlet
ve
toplum
disiplinini
sağlayacak,
zorluklara
göğüs
gerecek
bir
iradeye
sahip
olmalıdır.
Kaybedilecek
zamanın,
ülkemize
maliyeti
büyük
olacaktır.
Türkiye
bu
yangınlara
köklü
çözümlerle
ve
Üretim
Devrimiyle
yanıt
verecektir.
Bu
yanıtı
verebilmek,
büyük
yangınları
dindirebilmek
için
Vatan
Partisi
başta
olmak
üzere
Türkiye’nin
bütün
milli
güçleriyle
kurulacak
bir
Üreticilerin
Milli
Hükümeti,
yarına
ertelenemeyecek
acil
görevdir.
Türkiye
ancak
böyle
bir
hükümetle
içinde
bulunduğu
savaştan
başarıyla
çıkar
ve
aydınlıklara
ulaşır.
Bu
hükümeti
kurmaya
yetkili
olan
Sayın
Cumhurbaşkanı,
tarihsel
bir
sorumluluk
içindedir.
Vatan
Partisi
Üreticilerin
Milli
Hükümeti
için
hazırdır.
Türkiye’yi
yönetecek,
Türkiye’yi
bu
yangınlardan
ve
zorluklardan
çıkaracak
program,
strateji,
kadrolar
Vatan
Partisi’nde
mevcuttur.
Türkiyemizin
geleceği
aydınlıktır.


