Vatan
Partisi
Genel
Başkan
Yardımcısı
ve
HDP
Kapatılsın
Platformu
Başkanı
Hasan
Korkmazcan,
AYM
Başkanı
Zühtü
Arslan’ın
HDP’nin
kapatılması
ile
ilgili
tavrına
karşı
basın
açıklaması
yaptı.
Korkmazcan,
“Sayın
Arslan’ın
HDP
kapatma
davası
konusunda
yaptığı
açıklama
vahimdir.
Anayasa
Mahkemesi
Başkanı
Sayın
Zühtü
Arslan’ın
en
kısa
sürede
bu
görevinden
istifa
etmesini
kendisine
tavsiye
ediyoruz.
Yoksa
Türk
milleti
onun
artık
HDP
davasında
vereceği
oya
ve
karara
asla
güven
duymayacaktır.”
dedi.
AYM
Başkanı
Zühtü
Arslan’ın
yargı
alanında
büyük
bir
yük
altında
olan
20
bin
civarındaki
hâkim
ve
savcılarımızı
zan
altında
bıraktığını
söyleyen
Korkmazcan,
“Yargımızı
vesayet
altında
gösteren,
vicdanına
göre
karar
vermeyen
hâkim,
iradesine
ipotek
konmasına
izin
veren
hâkim
imaları
ile
düşman
çevrelere
malzeme
vermiş
ya
da
onların
ağzıyla
yargımıza
bühtanda
bulunmuştur.”
ifadelerini
kullandı.
Zühtü
Arslan
açıklamaları
ve
tutumuyla
HDP
kapatma
davasında
oyunun
rengini
belli
etmiştir
diyen
Korkmazcan,
“Sayın
Arslan’ın
HDP
kapatma
davası
konusunda
yaptığı
açıklama
ise
vahimdir.
Mehmetçiğe
silah
sıkan,
ABD’nin
“kara
gücüm”
diyerek
silahlandırdığı,
eğittiği,
bütçesinden
açıkça
tahsisat
ayırıp
maaşa
bağladığı
bölücü
terör
örgütü
PKK
ve
onun
kolu
bacağı
olan
ve
TBMM’de
PKK
marşı
söyleyerek
koridorları
kirleten
HDP’ye
umut
vermiştir.
HDP’yi
formatlayıp
Türk
siyasi
hayatını
ve
demokrasimizi
düzeysiz
konuma
getirmenin
aracı
yapmak
isteyen
güçlere
yeni
projeler
için
alan
açmaktadır.”
diye
konuştu.
Vatan
Partisi
Genel
Başkan
Yardımcısı
ve
HDP
Kapatılsın
Platformu
Başkanı
Hasan
Korkmazcan’ın
açıklamasının
tamamı
şu
şekilde:
28
Haziran
2021
Pazartesi
günü
“Mesleki
Hayat
Bağlamında
Özel
Hayata
Saygı”
konulu
sempozyumun
açılışında
konuşan
Anayasa
Mahkemesi
Başkanı
Zühtü
Arslan;
başka
platformlarda
olduğu
gibi
adalet
ve
hâkimlik
mesleği
konularında
alışık
olunmayan
değerlendirmeler
yaptı.
Sayın
Arslan “Vesayet
altındaki
yargısal
akıl,”
“vicdanı
ve
fikri
hür
olmayan
hâkim”
“aklını
ve
vicdanını
başkalarına
kiralayan
veya
iradesine
ipotek
konmasına
izin
veren
hâkim” imalarında
bulundu.
Sayın
Zühtü
Arslan
konuşmasının
ardından
gazetecilerin
HDP
Kapatma
Davası
ne
zaman
sonuçlanacağına
ilişkin
sorularını
şöyle
cevapladı:
“Anayasa
mahkemesinin
üzerinde
tarihinin
en
yoğun
yükü
var.
52
bin
bireysel
başvuru
var.
Norm
denetimleri;
Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri,
torba
kanunlar
ve
başkaları
var.
14
Temmuz’da
Genel
Kurul
yapacağız.
Sonra
1
Eylül’e
kadar
tatile
gireceğiz…
Bir
de
siyasi
parti
kapatma
davalarının
sürecine
bakın,
oradan
ortalama
bir
şey
çıkar.
Bu
arada
ilgili
Partinin
savunma
hazırlığı
için
de
60
günlük
süresi
var
zaten.”
Sayın
Arslan’ın
bu
konuşması
son
derece
talihsiz
bir
konuşmadır.
Her
şeyden
önce
yargı
alanında
büyük
bir
yük
altında
olan
20
bin
civarındaki
hâkim
ve
savcılarımızı
zan
altında
bırakmıştır.
Yargımızı
vesayet
altında
gösteren,
vicdanına
göre
karar
vermeyen
hâkim,
iradesine
ipotek
konmasına
izin
veren
hâkim
imaları
ile
düşman
çevrelere
malzeme
vermiş
ya
da
onların
ağzıyla
yargımıza
bühtanda
bulunmuştur.
Sayın
Anayasa
Mahkemesi
Başkanının
işaret
ettiği
somut
olaylar
ve
kişiler
varsa
bunları
açıkça
ortaya
koyması
bir
vatandaşlık
görevidir.
Zihninde
hâkimlik
göreviyle
bağdaşmayan
birtakım
nitelikler
önyargı
oluşturuyorsa
bu
her
dosyayı
ele
alışında
yanlışlıklara
yol
açar.
Yargı
mensupları
içindeki
iradesini
başka
projelere
bağlamış
olanlar
ayıklanmadan
önce
gösterilmeyen
bu
yüksek
duyarlılığın
günümüzde
sergilenmesi
ayrı
bir
kaygı
konusudur.
Bu
söylem
üzüntüyle
belirtelim
ki,
yargımızın
ülkemize
yönelik
kuşatma,
terör
ve
psikolojik
savaş
saldırı
merkezlerinde
üretilen
söylemlerle
paralellik
taşımaktadır.
Sayın
Arslan’ın
HDP
kapatma
davası
konusunda
yaptığı
açıklama
ise
vahimdir.
Mehmetçiğe
silah
sıkan,
ABD’nin
“kara
gücüm”
diyerek
silahlandırdığı,
eğittiği,
bütçesinden
açıkça
tahsisat
ayırıp
maaşa
bağladığı
bölücü
terör
örgütü
PKK
ve
onun
kolu
bacağı
olan
ve
TBMM’de
PKK
marşı
söyleyerek
koridorları
kirleten
HDP’ye
umut
vermiştir.
HDP’yi
formatlayıp
Türk
siyasi
hayatını
ve
demokrasimizi
düzeysiz
konuma
getirmenin
aracı
yapmak
isteyen
güçlere
yeni
projeler
için
alan
açmaktadır.
Diyarbakır,
Şırnak,
Van,
Hakkâri
ve
Siirt
analarının
“çocuklarımızı
HDP
dağa
gönderdi”
feryadını
duymayan,
Kobani
olaylarında
öldürülen
37
vatandaşla,
yakılan
resmi
devlet
kurumlarını,
okullarla
ili
yargılamayı
ve
delilleri
görmeyen,
binlerce
soruşturma,
dava,
kesinleşmiş
yargı
kararlarının
sıralandığı
kapatma
iddianamesini
sıradanlaştıran,
kapatılan
diğer
Partilerle
HDP’yi
bir
tutan,
kıyaslayan;
eşbaşkanlar,
milletvekilleri,
il,
ilçe
yöneticileri
ve
belediye
başkanlarının
hakkında
açılan
ve
kapatma
İddianamesinde
600
sayfa
tutan
soruşturmaları,
derdest
veya
kesinleşmiş
yargı
kararlarından
habersiz
bir
yargıç
profilini
kabul
etmiyoruz.
Bu
söylemlerle
ortaya
çıkan
savsaklama
görüntüsü
Türkiye
Cumhuriyeti’nin
tekilliğinden,
Türkiye’nin
bağımsızlığından,
ülke
ve
milletiyle
Türk
devletinin
bölünmez
bütünlüğünden
yana
olanlarda
kaygılar
uyandırmıştır.
Sayın
Arslan,
bu
tutumuyla
HDP
kapatma
davasında
terör
destekçilerinin
atanma
ve
siyaset
görünümlü
faaliyette
bulunma
haklarıyla,
insan
hakları
sözleşmeleri,
T.C.
Anayasası
ve
yasaları
arasında
bir
tercih
sıralaması
belirlemiştir.
Bu
tercihte
yargı
kararlarıyla
kanıtlanmış
hükümler,
çocukları
kaçırılmış
ailelerin
tanıklıkları,
700
güne
yaklaşan
feryat
nöbetlerinin
vicdanlarda
uyandırdığı
duyarlılık
dikkate
alınmamıştır.
Hâkimlik
kimliğinin
gerekleri
kadar,
bunları
korumak,
bunların
dışında
yanlış
bir
izlenim
uyandırmamak
da
önemli
bir
ahlak
kuralıdır.
Sayın
Arslan,
açıklamaları
ve
tutumuyla
HDP
kapatma
davasında
oyunun
rengini
belli
etmiştir.
Üstelik
yargı
erkinin
bütün
mensuplarını
töhmet
ve
kendi
konumu
itibariyle
tehdit
altında
bırakmıştır.
Tarafsız,
dürüst,
bağımsız
ve
berrak
vicdana
sahip
birçok
yargı
mensubunu
Türkiye’ye
yaratıcı
yıkıcılık
saldırıları
yapan
“dostların”
psikolojik
savaş
malzemesi
konumuna
düşürmüştür.
Sayın
Başkan,
cüppesini
taşımakta
zorlanmaktadır.
Anayasa
Mahkemesi
Başkanı
Sayın
Zühtü
Arslan’ın
en
kısa
sürede
bu
görevinden
istifa
etmesini
kendisine
tavsiye
ediyoruz.
Yoksa
Türk
milleti
onun
artık
HDP
davasında
vereceği
oya
ve
karara
asla
güven
duymayacaktır.


