/
/

Hasan Korkmazcan: Anayasa Mahkemesi Başkanı görevini bırakmalıdır

Hasan Korkmazcan: Anayasa Mahkemesi Başkanı görevini bırakmalıdır
Paylaş

Vatan

Partisi

Genel

Başkan

Yardımcısı

ve

HDP

Kapatılsın

Platformu

Başkanı

Hasan

Korkmazcan,

AYM

Başkanı

Zühtü

Arslan’ın

HDP’nin

kapatılması

ile

ilgili

tavrına

karşı

basın

açıklaması

yaptı.

Korkmazcan,

“Sayın

Arslan’ın

HDP

kapatma

davası

konusunda

yaptığı

açıklama

vahimdir.

Anayasa

Mahkemesi

Başkanı

Sayın

Zühtü

Arslan’ın

en

kısa

sürede

bu

görevinden

istifa

etmesini

kendisine

tavsiye

ediyoruz.

Yoksa

Türk

milleti

onun

artık

HDP

davasında

vereceği

oya

ve

karara

asla

güven

duymayacaktır.”

dedi.

AYM

Başkanı

Zühtü

Arslan’ın

yargı

alanında

büyük

bir

yük

altında

olan

20

bin

civarındaki

hâkim

ve

savcılarımızı

zan

altında

bıraktığını

söyleyen

Korkmazcan,

“Yargımızı

vesayet

altında

gösteren,

vicdanına

göre

karar

vermeyen

hâkim,

iradesine

ipotek

konmasına

izin

veren

hâkim

imaları

ile

düşman

çevrelere

malzeme

vermiş

ya

da

onların

ağzıyla

yargımıza

bühtanda

bulunmuştur.”

ifadelerini

kullandı.

Zühtü

Arslan

açıklamaları

ve

tutumuyla

HDP

kapatma

davasında

oyunun

rengini

belli

etmiştir

diyen

Korkmazcan,

“Sayın

Arslan’ın

HDP

kapatma

davası

konusunda

yaptığı

açıklama

ise

vahimdir.

Mehmetçiğe

silah

sıkan,

ABD’nin

“kara

gücüm”

diyerek

silahlandırdığı,

eğittiği,

bütçesinden

açıkça

tahsisat

ayırıp

maaşa

bağladığı

bölücü

terör

örgütü

PKK

ve

onun

kolu

bacağı

olan

ve

TBMM’de

PKK

marşı

söyleyerek

koridorları

kirleten

HDP’ye

umut

vermiştir.

HDP’yi

formatlayıp

Türk

siyasi

hayatını

ve

demokrasimizi

düzeysiz

konuma

getirmenin

aracı

yapmak

isteyen

güçlere

yeni

projeler

için

alan

açmaktadır.”

diye

konuştu.

Vatan

Partisi

Genel

Başkan

Yardımcısı

ve

HDP

Kapatılsın

Platformu

Başkanı

Hasan

Korkmazcan’ın

açıklamasının

tamamı

şu

şekilde:

28

Haziran

2021

Pazartesi

günü

“Mesleki

Hayat

Bağlamında

Özel

Hayata

Saygı”

konulu

sempozyumun

açılışında

konuşan

Anayasa

Mahkemesi

Başkanı

Zühtü

Arslan;

başka

platformlarda

olduğu

gibi

adalet

ve

hâkimlik

mesleği

konularında

alışık

olunmayan

değerlendirmeler

yaptı.

Sayın

Arslan “Vesayet

altındaki

yargısal

akıl,”

“vicdanı

ve

fikri

hür

olmayan

hâkim”

“aklını

ve

vicdanını

başkalarına

kiralayan

veya

iradesine

ipotek

konmasına

izin

veren

hâkim” imalarında

bulundu. 

Sayın

Zühtü

Arslan

konuşmasının

ardından

gazetecilerin

HDP

Kapatma

Davası

ne

zaman

sonuçlanacağına

ilişkin

sorularını

şöyle

cevapladı:

“Anayasa

mahkemesinin

üzerinde

tarihinin

en

yoğun

yükü

var.

52

bin

bireysel

başvuru

var.

Norm

denetimleri;

Cumhurbaşkanlığı

kararnameleri,

torba

kanunlar

ve

başkaları

var.

14

Temmuz’da

Genel

Kurul

yapacağız.

Sonra

1

Eylül’e

kadar

tatile

gireceğiz…

Bir

de

siyasi

parti

kapatma

davalarının

sürecine

bakın,

oradan

ortalama

bir

şey

çıkar.

Bu

arada

ilgili

Partinin

savunma

hazırlığı

için

de

60

günlük

süresi

var

zaten.”

Sayın

Arslan’ın

bu

konuşması

son

derece

talihsiz

bir

konuşmadır. 

Her

şeyden

önce

yargı

alanında

büyük

bir

yük

altında

olan

20

bin

civarındaki

hâkim

ve

savcılarımızı

zan

altında

bırakmıştır.

Yargımızı

vesayet

altında

gösteren,

vicdanına

göre

karar

vermeyen

hâkim,

iradesine

ipotek

konmasına

izin

veren

hâkim

imaları

ile

düşman

çevrelere

malzeme

vermiş

ya

da

onların

ağzıyla

yargımıza

bühtanda

bulunmuştur.

Sayın

Anayasa

Mahkemesi

Başkanının

işaret

ettiği

somut

olaylar

ve

kişiler

varsa

bunları

açıkça

ortaya

koyması

bir

vatandaşlık

görevidir.

Zihninde

hâkimlik

göreviyle

bağdaşmayan

birtakım

nitelikler

önyargı

oluşturuyorsa

bu

her

dosyayı

ele

alışında

yanlışlıklara

yol

açar.

Yargı

mensupları

içindeki

iradesini

başka

projelere

bağlamış

olanlar

ayıklanmadan

önce

gösterilmeyen

bu

yüksek

duyarlılığın

günümüzde

sergilenmesi

ayrı

bir

kaygı

konusudur.

Bu

söylem

üzüntüyle

belirtelim

ki,

yargımızın

ülkemize

yönelik

kuşatma,

terör

ve

psikolojik

savaş

saldırı

merkezlerinde

üretilen

söylemlerle

paralellik

taşımaktadır.

Sayın

Arslan’ın

HDP

kapatma

davası

konusunda

yaptığı

açıklama

ise

vahimdir.

Mehmetçiğe

silah

sıkan,

ABD’nin

“kara

gücüm”

diyerek

silahlandırdığı,

eğittiği,

bütçesinden

açıkça

tahsisat

ayırıp

maaşa

bağladığı

bölücü

terör

örgütü

PKK

ve

onun

kolu

bacağı

olan

ve

TBMM’de

PKK

marşı

söyleyerek

koridorları

kirleten

HDP’ye

umut

vermiştir.

HDP’yi

formatlayıp

Türk

siyasi

hayatını

ve

demokrasimizi

düzeysiz

konuma

getirmenin

aracı

yapmak

isteyen

güçlere

yeni

projeler

için

alan

açmaktadır.

Diyarbakır,

Şırnak,

Van,

Hakkâri

ve

Siirt

analarının

“çocuklarımızı

HDP

dağa

gönderdi”

feryadını

duymayan,

Kobani

olaylarında

öldürülen

37

vatandaşla,

yakılan

resmi

devlet

kurumlarını,

okullarla

ili

yargılamayı

ve

delilleri

görmeyen,

binlerce

soruşturma,

dava,

kesinleşmiş

yargı

kararlarının

sıralandığı

kapatma

iddianamesini

sıradanlaştıran,

kapatılan

diğer

Partilerle

HDP’yi

bir

tutan,

kıyaslayan;

eşbaşkanlar,

milletvekilleri,

il,

ilçe

yöneticileri

ve

belediye

başkanlarının

hakkında

açılan

ve

kapatma

İddianamesinde

600

sayfa

tutan

soruşturmaları,

derdest

veya

kesinleşmiş

yargı

kararlarından

habersiz

bir

yargıç

profilini

kabul

etmiyoruz. 

Bu

söylemlerle

ortaya

çıkan

savsaklama

görüntüsü

Türkiye

Cumhuriyeti’nin

tekilliğinden,

Türkiye’nin

bağımsızlığından,

ülke

ve

milletiyle

Türk

devletinin

bölünmez

bütünlüğünden

yana

olanlarda

kaygılar

uyandırmıştır.

Sayın

Arslan,

bu

tutumuyla

HDP

kapatma

davasında

terör

destekçilerinin

atanma

ve

siyaset

görünümlü

faaliyette

bulunma

haklarıyla,

insan

hakları

sözleşmeleri,

T.C.

Anayasası

ve

yasaları

arasında

bir

tercih

sıralaması

belirlemiştir.

Bu

tercihte

yargı

kararlarıyla

kanıtlanmış

hükümler,

çocukları

kaçırılmış

ailelerin

tanıklıkları,

700

güne

yaklaşan

feryat

nöbetlerinin

vicdanlarda

uyandırdığı

duyarlılık

dikkate

alınmamıştır. 

Hâkimlik

kimliğinin

gerekleri

kadar,

bunları

korumak,

bunların

dışında

yanlış

bir

izlenim

uyandırmamak

da

önemli

bir

ahlak

kuralıdır. 

Sayın

Arslan,

açıklamaları

ve

tutumuyla

HDP

kapatma

davasında

oyunun

rengini

belli

etmiştir.

Üstelik

yargı

erkinin

bütün

mensuplarını

töhmet

ve

kendi

konumu

itibariyle

tehdit

altında

bırakmıştır.

Tarafsız,

dürüst,

bağımsız

ve

berrak

vicdana

sahip

birçok

yargı

mensubunu

Türkiye’ye

yaratıcı

yıkıcılık

saldırıları

yapan

“dostların”

psikolojik

savaş

malzemesi

konumuna

düşürmüştür.

Sayın

Başkan,

cüppesini

taşımakta

zorlanmaktadır.

Anayasa

Mahkemesi

Başkanı

Sayın

Zühtü

Arslan’ın

en

kısa

sürede

bu

görevinden

istifa

etmesini

kendisine

tavsiye

ediyoruz.

Yoksa

Türk

milleti

onun

artık

HDP

davasında

vereceği

oya

ve

karara

asla

güven

duymayacaktır.

Paylaş: