Doğu Perinçek: AKP gidiyor seçenek oluşturmak şart

AKP de artık farkında: Değerli dostum Musa Eroğlu’nun türküsünde söylediği gibi, “Yolun sonu görünüyor.”


AKP önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçimini kazanamayacak.


AKP, önümüzdeki seçimlerde Meclis çoğunluğunu da kazanamayacak.


Peki kendiliğinden mi olacak bütün bunlar?


Siyasette kendiliğinden olan bir şey yoktur. Siyaset, iktidar mücadelesidir ve devlet yönetimidir. Siyaset süreçlerinde siyasal partiler vardır, örgütlü insan müdahalesi vardır.


Yolun sonunu AKP yöneticileri görmektedir, ancak vatansever güçler de görüyor mu? Çünkü onlar görmezse, bu yolun nerelere sapacağı belirsizdir.

 


TÜRKİYE HÜKÜMETSİZ KALMAZ


Önce şunu saptayalım: Türkiye hükümetsiz kalmaz. Dolayısıyla AKP iktidarının sonu göründü saptaması, tek başına yetersizdir. AKP iktidarının son bulması için, Türkiye’yi yönetecek bir hükümet seçeneğinin oluşması şarttır. Bu durumda, AKP karşıtlığı bir çözüm getirmiyor. Çözüm, AKP iktidarının yerine hangi hükümetin geleceğine verilen yanıttadır. O hükümet seçeneği oluşturulmadan, AKP iktidarı son bulmaz.

 


ABD’NİN HÜKÜMET SEÇENEĞİ


Atlantik emperyalistleri da durum saptaması yapmışlardır. AKP kendi hükümet seçeneğini oluşturma çabasındadır. Şu New York Times, Washington Post gibi gazetelerin yaptıkları çağrılar, en sonunda belli bir iktidar planının hizmetindedir.


ABD’nin kuvvetleri belli. En başta AKP’nin Abdullah Gül-Davutoğlu kanadı, PKK/HDP ve FETÖ var.


CHP yönetiminin “tanımıyoruz” iddiası ve Meclis’ten çekiliyoruz açıklaması da, ABD’nin iktidar projesiyle bağlantılıdır. CHP yönetimi gözü kapalı Tayyip Erdoğan karşıtlığı nedeniyle her aşamada Abdullah Gül ve Davutoğlu’nun yanında mevziye girdi. HDP ve FETÖ mağdurlarıyla iktidara gelme hayalleri de hangi iktidar planına katıldıklarını göstermektedir. Ne var ki, CHP yönetiminin CHP’yi bu yönde sürükleme şansı çok zor gözüküyor. PKK ile birlikte sokak çağrıları birkaç saat içinde bocalama yaratmıştır. CHP Sözcüsünün Meclisten çekilme iddiası da, yine CHP Grup Başkan Vekili tarafından yalanlanmıştır.


Atlantik hesapları içinde MHP’nin Meral Akşener kanadının bulunduğu da apaçık ortadadır. Devlet Bahçeli’ye karşı Meral Akşener’e umut bağlayanlar, niyetleri ne olursa olsun, kendilerini kısa süre içinde hiç istemedikleri bir planın içinde bulurlar. Ne kadar etkili olur bilemeyiz, ama bu uyarımız aynı zamanda Meral Akşener’in kendisinedir. Açıkça ortaya konmuş bir program ve stratejisi olmayan bir Devlet Bahçeli karşıtlığının savrulacağı yer bellidir. Umarız dönüşü olmayan bir eğilimin içine yuvarlanmamışlardır.


ABD’nin iktidar planı, hem AKP’deki, hem CHP’deki hem de MHP’deki bölünmeler üzerine kurulmuştur. Beklenti, gerçekçidir. Çünkü bu partilerin hepsinde Amerikancı ve FETÖ dostu kanatlar var.


ABD, iki ayakla yürüyor. Parlamenter yollardan olmazsa, başka yolları denediklerini 15 Temmuz 2016 gecesi gördük. Ancak ABD Gladyosu ezilmiştir ve silahlı güçlerini büyük ölçüde kaybetmiş bulunuyor. Buna rağmen çok şiddetli terör ortamları yaratarak, darbeyi TSK’nın kucağına bırakma planlarından da vazgeçmezler. Ne var ki TSK bu planlara hiçbir zaman teslim olmayacaktır.

 


MİLLİ HÜKÜMET SEÇENEĞİNİN PROGRAMI VE ZORUNLULUĞU


Millî Hükümet Seçeneği ise, planlarını Türkiye’nin önündeki program üzerine kurmaktadır. Önümüzdeki program bellidir, hepsi üç maddedir:


1. Vatan bütünlüğü, PKK ve FETÖ terör örgütlerinin temizlenmesi.


2. Üretim ekonomisine geçmek için öncelikle bir Millî Direnme Ekonomisinin inşası.


3. Komşularımızla birlik.


Bu program, Türkiye’nin önündedir, zorunludur ve uygulanacaktır.


Millî Hükümet Seçeneği bu nedenle gerçekçidir, ve kaçınılmazdır. Pratik açıdan bakarsak, o programı uygulayacak kuvvet yaratılacaktır.


Peki Millî Program için şu anda hangi güçler var.


En başta Vatan Partisi var. Partimiz, Millî Hükümet planının merkezindedir ve öncü kuvvetidir.


Vatan Partisi dışındaki güçlerin mevzilenmesini, yine Vatan Partisi’nin ağırlığı ve kararlı mücadelesi belirleyecektir. Türkiye’nin bu programdan başka çıkış yolu bulunmadığı için, Millî Hükümet seçeneğini oluşturacak güçlerin bir araya gelmesi kaçınılmazdır. Bu zorunluluk, bizim en büyük gücümüzdür. Yeter ki doğru siyaset izleyelim.

 


MİLLİ HÜKÜMET SEÇENEĞİ


Vatan Partisi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Millî Seferberlik çağrısının ertesi günü, Millî Seferberlik Hükümeti çağrısında bulundu. Milli seferberlik çağrılarla olmaz, bu seferberliğin örgütlenmesini yapmak, hükümetini kurmak zorundayız. Tek başına AKP’nin milleti kucaklamadığı ve kucaklayamayacağı şimdi çok daha açık görülüyor.


Vatan Partisi, Milli Seferberlik Hükümeti’ni HDP dışında hiçbir partiye kapatmadı. HDP, bu hükümetin içinde olamaz, ancak hedefi olabilir. Millî Seferberlik Hükümetinin görevlerinden biri PKK terörüne son vermektir. Mecliste PKK olamaz. Sokakta, dağda, bayırda, ovada PKK olamaz ve olmayacaktır.


Millî Seferberlik Hükümeti, bugünkü tabloda Vatan Partisi, AKP, CHP, MHP’nin katılımlarıyla kurulabilir. Elbette biliyoruz: Sayılan partilerin Atlantik planları içinde yer alan hizipleri Millî Hükümetin karşısındadır.


Bugün bu partilerdeki bunalım, Türkiye’nin çıkış yolundaki bunalımdır. AKP’nin, MHP’nin, CHP’nin bölündüğü gözüküyor. Bölünmelerin hepsi de, en sonunda Milliciler ile Atlantikçiler arasındaki saflaşma ekseninde biçimlenecektir. O nedenle ABD’nin planı da bu bölünme üzerine kurulmuştur, Millî Hükümet planı da. Bölünme biz istediğimiz için olmuyor. Vatan Savaşı, bu cepheleşmeyi zorunlu kılmaktadır.

 


CAN ALICI SORUN


Bu süreçte canalıcı sorun, şu anda AKP’nin Tayyip Erdoğan ağırlığına karşı tutumdur. PKK’nın ve FETÖ’nün üzerine yürüyen Tayyip Erdoğan’ı baş düşman kabul eden kuvvetler, kaçınılmaz olarak ABD planı içinde mevzileniyorlar.


Bu koşullarda, Tayyip Erdoğan’ı dışlayan bir hükümet, Millî Hükümet olmaz, ABD’nin planladığı hükümet olur. Bugünkü parlamento aritmetiği içinde veya yarın seçimle oluşacak parlamentoda, Tayyip Erdoğan’ı devre dışı bırakan planlar, hükümeti kime dayanarak kuracaklarını belirtmeliler. Belirtemiyorlar. Zaten bu gibilerin iktidar amaçları da yok. Kendilerini muhalifliğe kilitlemişlerdir. Sürekli yakınıyor ve ağlıyorlar. Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla kurulan planların nereye varacağını anlamayanlar, zamanla anlayacaklardır veya düşmanın kullanım alanı içinde kalacaklardır.


İçine girdiğimiz süreç erken seçimi de dayatabilir. Gerçi AKP, artık erken seçimden kaçıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı seçimini de, meclis çoğunluğunu da kaybedecektir. Ne var ki, ekonomik gidiş ve siyasal krizler, seçimi kaçınılmaz kılabilir. O zaman ortaya çıkacak tabloda da, Tayyip Erdoğan’ı dışlayarak bir Millî Hükümet seçeneğinin oluşmayacağı olasılığı ciddidir.

 


GERÇEKÇİ YARATICI VE CESUR OLMAK


İçine girdiğimiz sürecin öncelikli siyasal görevi, bir Millî Hükümet seçeneğinin oluşturulmasıdır.


Bu görev, hesap kitap işidir, dangul dungul tavırlarla yaratılamaz.


Öncü Parti, işte burada gereklidir ve tarihsel süreci belirler.


Vatan Partisi’nin diğer bütün partilerden farkı, Millî Hükümet seçeneğine yönelik karalı siyasetlerle bu hedefe yönelmesidir.


Gerçekçi, yaratıcı ve cesur olmak, her zaman olduğu gibi başarının şartıdır.


Bugün gerçekçi saptama şöyle özetlenebilir: Tek başına AKP yönetiminin sonu gözükmüştür. Ancak kurulacak Millî Hükümette, AKP’nin Tayyip Erdoğan kanadı da bulunacaktır. Tayyip Erdoğan’ı devre dışı bırakırsanız, ABD’nin planından başka bir çözüm bulunmamaktadır.


Yaratıcılık tek cümleyle: Millî Hükümet seçeneğini oluşturacak süreçteki taktik buluşlar ve esnekliktir.


Cesaret: Tayyip Erdoğan’a düşmanlığın sonuçlarını ortaya koymada gösterilecek cesarettir. Tayyip Erdoğan düşmanlığına kilitlenenler, ABD’nin iktidar projesinin piyonları olmaktan öte bir iş yapmıyorlar ve yapamazlar.


Hesap kitap dışı şapşallıklara hiçbir zaman itibar etmeyeceğimizi dost düşman herkes bilmelidir.


Tek başına AKP iktidarının son bulmasını isteyenler, içinde AKP’nin de bulunduğu Millî Hükümet seçeneği oluşturmak göreviyle yüz yüzedirler.