Mehmet Akkaya: ‘Sol’ nasıl emperyalizmin devşirmesi oldu?

1980 öncesi 50’den fazla sol örgüt var idi. Bugün de aşağı değildir.

 

80 öncesi sol örgütlerin hemen hepsi, diğerine düşmandı. Çok kişi öldürüldü sol içi çatışmalarda. ABD’nin iç savaş tertibine alet olmuş, 12 Eylül darbesine giden tuzağın kurbanı ya da figüranı olmuşlardı.

 

Bugün sol içi kan dökülmüyor diye emperyalistler tertip düzenlemiyor mu? Dururlar mı?

 

Solun büyük kısmı, bugün de tuzakları fark etmiyor, saflarını buna göre belirlemiyor. Hatta bugün daha büyük bir devşirme söz konusu. Emperyalizmle çarpışmanın cereyan ettiği neredeyse bütün ana meselelerde, halkın ve milletin yanında değil, emperyalizmin yanında yer alıyorlar. 80 öncesine göre daha derin bir çürüme...

 

Açalım.

 

Sosyalist, işçi sınıfının iktidarı için çalışır. İşçi sınıfının iktidarı ise, emperyalizme karşı mücadeleden, bağımsızlıktan geçer. O halde, emperyalizme karşı mücadele, sosyalistin kavrayacağı esas halkadır.

 

Öyle mi yapıyorlar?

 

ABD Irak’ı işgal ettiğinde, “ne Sam ne Saddam” dediler. İşgale uğrayan mazlum ülke ile işgalci emperyalisti aynı kefeye koydular, seyrettiler işgalciyi.

 

Emperyalistler Kıbrıs’ı sömürge yapabilmek için Türkiye’nin terk etmesini istiyordu. Sloganları ise “yes be annem” idi. “Sosyalist” sol katıldı hemen koroya: “Yes be annem”.

 

ABD, Kuzey Irak’taki ABD askerini dağıtan ve “bin yıl Cumhuriyet’i savunma” kararlılığını ilan eden Türk Ordusu’nu, “hizadan çıkmakla” suçlamıştı. Solcular da eşzamanlı olarak Ordu düşmanı kampanya başlattılar.

 

ABD’nin emri ve AB’nin desteği ile Ordu komutanları ve Vatan Partisi bin bir çeşit yalanla cezaevine atıldıklarında, ABD, PKK ve Fethullah ile beraber saldırdılar, davaya müdahil olmaya kalktılar.

 

Emperyalistler milli ekonomi için ne diyor? Sınırları açın, kamu kurumlarını satın!

 

Sosyalist ne yapar bu durumda? Kamu kurumlarını savunur, milli ekonomiye sahip çıkar. Ama bizim sosyalist, “Fabrika ha devletin, ha Sabancı’nın. Bizi sadece işçi ilgilendirir” diyor.

 

“Ulus devleti dağıtın, etnik ve dinsel gruplara özgürlük” diyor emperyalist. Sosyalist de bağırıyor, “etnik, dinsel ve cinsel özgürlük”. 2 Temmuz anmaları düzenliyor ama 2 Temmuz’un katillerine özgürlük istiyor.

 

Ya etnik özgürlük?

 

PKK ve onun sivil uzantısı parti, Emep ve SDP’nin uzun zamandır stratejik ortağı idi. Haziran’da ortaklar çoğaldı. Demokratik Bölgeler Partisi, Devrimci İşçi Partisi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Emekçi Hareket Partisi, EMEP, ESP, İşçi Demokrasisi Partisi, ÖDP, Sosyalist Demokrasi Partisi, Yeşiller Ve Sol Gelecek Partisi, HTKP, TKP 1920, Sosyalist Parti, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Devrimci Hareket, Halkevleri, Kaldıraç, Partizan, Sosyalist Dayanışma Platformu, Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi...

 

Adları bile sosyalist çoğunun. Sosyalizm diyor, işçi sınıfı ideolojisi diyor ve bunun üzerine işçi sınıfını paramparça edecek geri eğilimleri kaşıyorsanız, lafazansınız sadece.

 

ABD Suriye’yi parçalamaya kalktığında da, kardeş Suriye halkının yanında olmak yerine, ABD’nin “Kobane koridoruna” siper oldular. PKK’nın tasfiye edilme sürecinde “Barış Bloku” adıyla PKK’ya kalkan olmaya kalkıyorlar.

 

1 Kasım’da da, PKK’ya, yani HDP’ye oy vereceklermiş.

 

Hem de, Obama’nın “PKK kara gücüm” dediği zaman. Hem de PKK saflarındaki Conilerin çarşaf çarşaf resimleri yayınlandığı zaman.

 

Kulakları sağır, gözleri kör olamaz.

 

Amerikancı sistemin sevgilileri oldular, Obama’nın solcuları oldular.

 

DİSK ve KESK üzerinden AB paralarıyla başlayan emperyalist eğitim işte bunun içindi.

 

Atatürk ve bayrak düşmanlığı, ırkçılık ve gericiliği savunmak, Obama’nın dokunulmayan çocukları yapıverdi tırnak içi sosyalistleri.

 

Günde beş vakit değil, 35 vakit de “sosyalistim” diye tepinseniz, ainesi iştir kişinin. 

 

Marks, Lenin ve Mao görse, Obama solcularınca kullanıldıkları için kahrolurlardı.

 

Mehmet Akkaya / 23 Eylül 2015, Aydınlık