Hadi ve Süleyman Özışık'a: ABD-FETÖ tuzağına düşmeyin

Süleyman Özışık ve Hadi Özışık'ın Youtube yayınında 'TSK'da Perinçekçi subaylar' olduğunu yönündeki iddialarına karşılık açıklama

Tarih:

Sayın Hadi Özışık ve Sayın Süleyman Özışık’ın 9 Haziran 2020 günü Youtube üzerinden yaptıkları programda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek hakkında gerçek dışı bazı iddialar gündeme getirildi.

 

Sayın Süleyman Özışık, Ahmet Davutoğlu’nun Doğu Perinçek hakkındaki iddialarının sorulması üzerine “Meclis'e giremeyecek partilerin gündemde kalmak ya da bir yerlere yapışmak için verdiği bir kavga. Şimdi Doğu Perinçek’in kavgasını biliyorum. Nedir o kavga açık söyleyeyim; 15 Temmuz’dan sonra FETÖ'cü subaylar temizlenince Doğu Perinçek kendisine yakın subayların öne çıkması için Cumhurbaşkanı'na yakın davranmaya çalıştı. Cumhurbaşkanı da buna hiç pirim vermedi, müsaade etmedi. Zaman zaman İlker Başbuğ üzerinden zaman zaman Perinçek’e yakın diğer eski generaller üzerinden Cumhurbaşkanı'nı kimi zaman öven ama istedikleri olmayınca da kimi zaman eleştiren bir Doğu Perinçek ile karşı karşıyayız. Bu süreci ben nasıl değerlendiririm, eskiden olduğu gibi MİT’in içinde TSK’nın içinde nasıl olabilirim diyen Doğu Perinçek, Ak Parti’ye iyi oynuyor. Eğer istedikleri yerine getirilmezse hemen karşı cephe alıyor. Davutoğlu’nun söylediği gibi Ak Parti’nin Doğu Perinçek çizgisine gelmediği aşikar. Gelmiş olması için Doğu Perinçek’e yakın generallerin terfi ettirilmesi gerekiyordu. Hulusi Akar’dan önce bir Milli Savunma Bakanımıza gittik. O dönemde bize dedi ki: Perinçek TSK’ya kendi adamlarını sokmak için bir mücadele gösteriyor ama Cumhurbaşkanımız buna müsaade etmiyor."  

 

 

VATAN PARTİSİ'NDEN O SÖZLERE YANIT


1) Vatan Partisi devlet kurumlarında örgütlenmez

 

Vatan Partisi kurulduğu 1969 yılından bugüne kadar hiçbir şekilde ordu, emniyet veya herhangi bir devlet kurumu içerisinde örgütlenme faaliyeti yürütmemiştir. O yıllarda sol içerisinde halkı örgütlemek yerine darbe peşinde koşan fraksiyonlara karşı da mücadele etmiştir, 60’lı, 70’li yıllar boyunca sol içerisinde darbeciliğe karşı kitle çizgisini savunmuştur. 50 yılı aşkın mücadelemizde kimse bunun aksini gösteren tek bir örnek sunamaz.

 

Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu, geçtiğimiz ay TSK içindeki bir atamanın kamuoyunda tartışılması ve Türk Ordusu'nun yıpratılmaya çalışılması üzerine, 21 Mayıs 2020 tarihinde toplanarak 9 maddelik bir bildiriyi oy birliği ile karar altına almıştır. Söz konusu iddialara cevap niteliği de taşıdığı için bu kararların 3. ve 4. maddesini paylaşıyoruz.

 

3) Ordumuzun karada, denizde ve havada vatan savaşı yürüttüğü koşullarda, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki atamalara ilişkin uygulamalar konusunda, kamuoyunda sorumsuzca dolaştırılan söylentiler, Milletimiz ile Ordumuz arasındaki birliğe zarar vermektedir. Komutanlarımızın atanmasına ve görevlendirilmesine ilişkin yetki ve usuller yasalarımızda belirlenmiştir. Bu yetkilerin kullanılmasına karşı yürütülen propaganda, vatandaş sorumluluğuyla bağdaşmayan davranışlardır. Bu dikkatsiz ve sorumsuz tavırların bozgunculuk düzeyine varmadan önlenmesi, devletin, medyanın ve vatandaşın görevidir.


4) Vatan Partisi olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin karar ve uygulamalarına karşı müdahaleleri mahkum ediyoruz. Hele savaş koşullarında Ordumuzun komutanları hakkında değerlendirmeler yapmak, atamalarla ilgili tartışmalar yürütmek, Ordunun disiplinini bozmaya yönelik dedikodular yaymak, vatanseverlikle ve vatandaş sorumluluğuyla bağdaşmayan davranışlardır.


Vatan Partisi’nin TSK içinde örgütlendiği iddiası bir CIA, FETÖ iftirasıdır. FETÖ’cüler Ergenekon kumpasında da bu tür iftiralar üzerinden Vatan Partisi’ni ve TSK’yı yıpratmaya çalışmışlardı. Hepsinin yalan olduğu kumpasların çökmesiyle birlikte herkes tarafından görüldü. Ancak 15 Temmuz darbesini yapan ve yurt dışına kaçan hain FETÖ’cüler aynı iddiaları gündeme getirmekten vazgeçmedi. 15 Temmuz gecesi “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı infaz etme timinin” başındaki Gökhan Şahin Sönmezateş yargılandığı duruşmada ne demişti: “Keşke onunla (darbeci Mehmet Partigöç) olsaydım. O kimseyi satmıyor, ben de satmıyorum. Bunları tasfiye etmeden İsmail Metin Temel'ler 2 yılda buralara gelebilir miydi? Perinçek'in listesinin önü açılabilir miydi? TSK'nın DNA'sı mutasyona uğradı. Atatürkçü değerlerden, kimlikten inanılmaz şekilde uzaklaştı. NATO, ABD, AB'den uzaklaştı. Avrasyacı bir çizgiye geldi. Rusya-İran hattına oturdu. Son kale yıkıldı, Batı değerlerini benimsemiş tüm subaylar tasfiye ediliyor.”

 

Demek ki FETÖ’cülere göre “Kendilerinden olanlar NATO’cu, Amerikancı, Batıcı ve sözde Atatürkçü”. Kendileri tasfiye edilince yerlerine kim geçmiş? Gerçek Türk Subayları …FETÖ bunlara “Perinçekçi” diyor. (Öyle diyecek çünkü Doğu Perinçek’in antiemperyalist çizgisi onları bozguna uğrattı) Peki TSK’dan 15 Temmuz sonrasında 20 binin üzerinde FETÖ’cü asker atılınca, geriye kim kaldı? Elbette Mustafa Kemal’in askerleri yani NATO’nun, CIA’nın ajanı olmayı reddeden gerçek Türk subayları ve astsubayları. Zaten böyle olduğu için Türk ordusu PKK’ya karşı hem içeride, hem sınır ötesinde çok başarılı operasyonlar yürütüyor, Mavi Vatan’da düşmana gözdağı veriyor!

 

TSK’nın içinden FETÖ’cü Gladyonun temizlenmesi ve bu zaferleri kazanması en çok kimin oyununu bozdu, bozuyor? Elbette ABD’nin. O zaman kaynak belli ve FETÖ’cüler de bu kaynaktan besleniyor!

 

 

2) Söylemler RAND Corporation Raporu ile aynı

 

ABD’nin yarı resmi kuruluşu, Gölge CIA olarak da bilinen RAND Corparation’un 17 Ocak 2020 tarihli Türkiye raporuna bakınca her şey netleşiyor.

 

Rapordaki iddialar aynen şöyle: “2016 yılından bu yana, Türkiye'nin güvenlik sektörü parçalanma yaşadı ve tasfiye ve karışıklıklar askeri olmayan güçleri daha da güçlendirdi. Bu alandaki binlerce boş görevi acilen doldurma ihtiyacı ve AKP’nin yetersiz tabanı nedeniyle hükümet, aralarında Ergenekon ve Balyoz’dan yargılanmış subayların da olduğu laik ve ultra milliyetçi kuvvetlere ve Avrasyacı ve sosyalist Perinçek Grubuna yöneldi.”
 
Sayın Süleyman Özışık’ın ifadeleri ile bu raporu yan yana getirildiğinde neredeyse aynı. O zaman Sayın Özışık’a nasıl oluyor da ABD-CIA kaynaklı bu iddiaları savunabiliyor?

 

 

3) O Milli Savunma Bakanı kim?

 

Sayın Özışık iddialarını Hulusi Akar öncesi bir Milli Savunma Bakanına dayandırıyor. Ordu içerisinde “Perinçekçi Subaylar” olduğu iftirasını atan, FETÖ’nün yalanlarını yayan, Türk Ordusu'nun gerçeklerinden bihaber Milli Savunma Bakanı kimdir? Şu an bir görevi var mıdır?

 

 

4) Yakınlaşılan Vatan Partisi Programı'dır

 

Sayın Özışık Vatan Partisi’nin siyasetlerini “Ak Parti ile yakınlaşma” diye adlandırıyor, bunu da bir şekilde FETÖ’cü subayların tasfiyesine bağlıyor. AK Parti’nin FETÖ ile mücadeleye karar verdiği süreç 2016’da değil, 2013 sonu ve 2014 yılındaki gelişmeler sonucu başladı. Biz FETÖ ile ortaklığın bitip, PKK ile açılımın sonlandırılması sürecine en başından itibaren Vatan Savaşı dedik. Bu savaş, Silivri duvarlarının yıkılması ile başladı.

 

2014 yılından bugüne kadar devam eden Vatan Savaşı süreci özünde Vatan Partisi’nin on yıllardır savunduğu siyasetlerin doğrulanması sürecidir. Vatan Partisi 2014 öncesinde ne diyorsa şimdi de aynısını savunuyor, yani bizim programımızda hiçbir değişiklik yoktur. Hükümetteki dönüşüm ise Türkiye açısından bir kırılmadır ve çok hayırlı olmuştur.  

 

Bu dönüşümden rahatsız olanlar, eski Ak Parti’yi istedikleri için partilerinden ayrılarak yeni partiler kurdular. Her gün Doğu Perinçek’e karşı saldırıların da bu merkezlerden gelmesi boşuna değildir.

 

Sayın Özışık’ı anlattıklarımız üzerine bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz.

 

 

5) Milli Kuvvetlerin Birliği

 

Ordumuzun milletine ve Cumhuriyetine bağlılığı, birliği, disiplini ve silah arkadaşlığı, milletçe korumamız ve güçlendirmemiz gereken binlerce yıllık büyük geleneğimizdir. Bu gelenekleri geleceğe taşımak, her kurumun ve her vatandaşın milli görevidir. Bunun yanında bugün Türkiye’yi yeniden Atlantik rotasına getirmek isteyenlere, Amerika’nın iktidar planlarında rol oynayanlara karşı ve ülkemizin refahı, mutluluğu, bağımsızlığı için milli kuvvetlerin birliğine her zamankinden çok ihtiyaç vardır. Bu birliği örmek, sağlamlaştırmak ve geleceğe taşımak da milli olan herkesin görevidir. Sayın Hadi Özışık ve Süleyman Özışık’ın da sorumluluk sahibi her vatansever gibi bu milli görevi yerine getireceğine güveniyoruz.