En büyük silahımız AİHM kararı

Ermeni soykırımı iddialarına yanıt vermek ve strateji geliştirmek için 'özerk ve sivil bir yeni yapı' oluşturulması kararı alındı

Tarih:

Erdoğan başkanlığındaki Yüksek İstişare Kurulu toplantısında Ermeni soykırımı iddialarına yanıt vermek ve strateji geliştirmek için 'özerk ve sivil bir yeni yapı' oluşturulması kararı alındı.

 

Kararı Aydınlık’a değerlendiren Vatan Partisi yöneticisi avukatlar Nusret Senem ve Avukat Mehmet Cengiz oluşacak kurulun en büyük silahının AİHM kararları olması gerektiğini belirtti.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında önceki gün yapılan Yüksek İstişare Kurulu toplantısının gündemini sözde Ermeni soykırımı konusu oluşturdu. Hürriyet'in haberine göre Türkiye’nin dış politikada sık sık gündemine gelen sözde Ermeni soykırımı yalanıyla doğrudan ilgilenen, bu konuda argüman ve strateji geliştiren kurumu olmadığı dile getirildi. Konuyla ilgili brifingler verilen toplantıda Ermeni soykırımı iddialarına yanıt vermek ve strateji geliştirmek için bir yapı oluşturulması önerildi. Kurulun direkt hükümetle ve devletle ilişkisi olmayan özerk, bağımsız bir sivil yapı olmasının kararlaştırıldığı toplantıda Cumurbaşkanı Erdoğan çalışmaların tamamlanması talimatı verdi. Aydınlık’a konuşan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı avukat Nusret Senem ve Vatan Partisi MYK üyesi avukat Mehmet Cengiz oluşturulacak kurulun en büyük silahının Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in AİHM zaferi olması gerektiğini dile getirdi.

 

 

'SİYASETİN DEĞİL HUKUKUN İŞİ'


Avukat Nusret Senem oluşturulacak kurulla ilgili şu ifadeleri kullandı: “AİHM'in verdiği karar Ermeni soykırımı iddiasının aslında bir hukuki mesele olduğunu ve asla siyasi organların, parlamentoların karar veremeyeceğini vurguluyor. Çünkü soykırım bir hukuki kavramdır. Ancak yetkili mahkeme bu konuda karar verebilir. Bu yetkili mahkeme uluslararası mahkeme veya olayın cereyan ettiği mahkeme olabilir. Bu konuda verilmiş bir yetkili mahkeme kararı da bulunmadığına göre soykırım kavramını kullanmak hukuk dışı bir değerlendirme oluyor. Siyasi organların, parlamentoların, kişilerin bu konudaki kararları yok hükmünde olan kararlar olarak nitelendirilir. “Yine AİHM ikinci dairesi ve büyük dairenin her birinin ayrı ayrı verdiği kararlarda şu saptama yapılıyor; 1915 olayların büyük acıdır, karşılıklı olarak büyük acılar yaşanmıştır ama Nazi Almanyasına benzemiyor, bundan farklı bir olaydır. Bu da ne anlam geliyor; 1915'te meydana gelmiş soykırım söz konusu değildir. Amerika'nın ve özellikle İngiltere'nin Türkiye ve Osmanlı'nın parçalanması konusunda bir propaganda malzemesi olarak bunu kullandığı biliniyor. Bunlar emperyalist politikaların propaganda faaliyetlerinin bir parçası. Ayrıca 1948'de sonra soykırım bir hukuki kavram olarak literatüre girdi.

 

 

'MİLAT DENDİ AMA KULLANILMIYOR'


“İsviçre’de AİHM'de alınan kararlar tarihi önemde kararlardır. Türkiye bunu uluslararası ilişkilerde kullanmak durumunda. Yeteri kadar kullanıyor mu? Bence değil. AİHM kararı açıklandığında Dışişleri Bakanlığı bunu bir milat olarak tanımlamıştı ama bu kararı son yıllarda kullanamadığını görüyoruz. Bazen tarih kitaplarını açalım gibi sözler ediliyor. Bunlar boş ve yanlış girişimler. Soykırım yalanının AİHM kararıyla bitirmiştir. Umarız Cumhurbaşkanlığının talimatıyla kurulan bu yeni kurul, bu konuyu yeterince anlar, değerlendirir. Hükümetimiz, Cumhurbaşkanlığımız bu konuyu Türkiye aleyhinde propaganda yürütenlere karşı değerlendirir ve kullanır.

 

 

‘ÖZERK KURUM MİLLİ OLMALI’


Oluşturulacak kurumun içerisinde yabancı unsurların bulundurulmaması gerektiğin vurgulayan avukat Mehmet Cengiz de şu ifadelerini kullandı: “Oluşturulacak kurum için özerk diyoruz ama özerk kurum olmanın ötesinde en başta milli olmalıdır. AİHM'nin Doğu Perinçek-İsviçre kararını temel alan bir çalışma yürütülmelidir. Bu dava kararını temel alan ve derinleştiren çalışma yürütülmelidir. Tarih çalışmaları ile ilgili konuyu tarihçilere sormak gerekir. Ama bence burada önemli olan bir akademik çalışma değil. Bugün Türkiye'nin muhatap olduğu saldırıları göğüsleme hedefimiz olmalıdır. Buradaki an önemli silahımız ise AİHM kararları olmalıdır. “Ermeni soykırımı iddialarının aynı zamanda yakın geçmişte sergilendiği biçimiyle sürdürülmesi nefret suçunu oluşturur. 'Soykırım oldu olmadı' değil de, soykırım iddialarının nefret suçu oluşturduğu, Asala'lara vücut verdiği ve Asala'ların da 40’ı aşkın diplomatımızı katlettiğini hatırlatmak gerekir. Yani elimizde iki koz var. AİHM kararları ve bu kararların ötesinde bunun bir nefret suçu olduğu, bu nefret suçunun da Asala terör örgütüne zemin hazırladığıdır. Böyle bir çalışma yapmak lazım. Savunma değil daha aktif bir çalışma olmalı.”