Doğu Perinçek: "Önce İdlib sonra Fırat'ın doğusu"

Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek: ‘’İdlib’de Suriye, İran ve Rusya ile birlikte olunmadan Fırat’ın Doğusu PKK’dan temizlenemez’’ dedi

Tarih:

Tahran Doruğu, Astana Sürecinin başarıyla ilerlediğini gösterdi. Bazı sorunların varlığı, bu gerçeği değiştirmez. Biz Vatan Partisi olarak bu sürecin gelişmesine yönelik siyasetlerimizi ortaya koyuyoruz ve dün Tahran Doruğu’ndan çıkan bildiri, bizim siyasetimizi doğrulamıştır. Beş maddelik önerimizde de açıkladığımız gibi, bütün terör örgütleri silahlarını bırakacak!


 
TAYYİP ERDOĞAN YÖNETİMİ
TÜRKİYE’Yİ DEĞİL SİLAHLI MUHALEFETİ KORUYOR  


Türkiye dış siyasetinin özellikle Suriye alanında iyi yönetilmediği de ortada. Tahran buluşmasında bu gerçek bir kez daha ve çarpıcı boyutlarda sergilendi. Dün de yazdık. Sayın Tayyip Erdoğan, bir devlet adamı izlenimi bırakmadı, fakat gösteri aktörü görüntüsü verdi. Dış ve iç kamuoyuna yönelik mesajlarıyla itibar ve güven kaybetti. 


Türkiye yönetimi, Astana sürecinde etkili olacak strateji ve siyasetlerden yoksun gözüküyor. Türkiye’nin hayatî çıkarlarını savunsa yeter. Ne yazık ki Tayyip Erdoğan bu süreçte Türkiye’den çok, Suriye’nin Silahlı Muhalefetinin temsilcisi gibi davranıyor. Zaten çıkmazı da burada.


 
TÜRKİYE’NİN SURİYE SİYASETİ


Önce Türkiye’nin Suriye siyasetinin saptanması gerekir. Vatan Partisi, doğru siyaseti yıllar öncesinden saptamıştır:


Bir: Suriye’nin toprak bütünlüğü.


İki: Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden Bölücü ve Yobaz terör örgütlerinin Suriye ve Irak’ın kuzeyinden temizlenmesi.


Üç: Suriye topraklarındaki ABD ve İsrail üslerinin Suriye denetimine geçmesi.


Dört: ABD’nin Suriye’deki askerî varlığının son bulmasından ve Doğu Akdeniz’deki ABD ve İsrail tehdidinin geçersiz kılınmasından sonra, bütün yabancı ülke üs ve askerlerinin Suriye’yi terk etmesi.


Beş: Suriye Arap Cumhuriyeti’nin geleceğini Suriye milletinin belirlemesi. Suriye Anayasasının Suriye Devleti ve milleti tarafından yapılması.
 


ESAS ARAÇ: SİLAHLI GÜÇ


Suriye’de ve Irak’ta stratejik hedefe ulaşmak için esas aracı doğru saptamak gerekiyor. Türkiye zaten gerçeği görmüş: ABD silahlı güçleri orada. PKK/PYD/YPG ve DEAŞ, hepsi silahlı. Türk askeri silahıyla oralarda. Suriye ve Irak devletleri, ülkelerini bütünleştirmek için yıllardır silahla savaşıyorlar. Demek ki, Suriye, Irak ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ancak silahla sağlanabileceği koşullarda yaşıyoruz. 


Lafı uzatmaya gerek yok, Suriye’nin toprak bütünlüğü ancak silahlı güçle sağlanabilir. O silahlı güç, en başta Suriye Devletinin silahlı gücüdür, Suriye Silahlı Kuvvetleridir. 


Biz nasıl İstiklâl Savaşımızda İzmirimizi, Antepimizi, Karsımızı Türk Silahlı Kuvvetleriyle kurtardık. Suriye’nin silahlı kurtarıcısı da Suriye Silahlı Kuvvetleridir. Suriye’nin müttefikleri, Suriye ordusuna yardım eder.


 
ATEŞKES NEYE YARAR


Savaşlarda ateşkesler olur. Ateşkesler, savaşların mola dönemleridir. Ateşkes, zafer sağlamaz, dinlenmeye yarar. Bir süre sonra savaş yeniden başlar. O nedenle ateşkesler, aynı zamanda silahların bilendiği ve yağlandığı dönemlerdir. 


Ateşkes düşmanla yapılır. Suriye’de ateşkesi Suriye Devleti ile Suriye’yi bölen silahlı örgütlenmeler yapabilir. Suriye’nin kuzeyindeki ateşkesin tarafı, Türkiye, İran ve Rusya değildir. Tayyip Erdoğan’ın ateşkes ısrarı, aslında Silahlı Muhalefeti temsil itirafıdır, dahası Silahlı Muhalefetin koruyuculuğuna soyunmaktır. Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan bir Türkiye, Suriye Devletinin kendi topraklarını terörden temizlemesine yardımcı olur. Türkiye’nin güvenliği böyle sağlanır.


 
“SİVİLLERİ KORUMA” BAHANESİ


“Sivilleri korumak”, Suriye’de savaşı sürdürmenin bahanesidir. Suriye devleti, bir an önce terörü temizlemelidir ki, sivil halk da güvenceye kavuşsun. Bu açıdan bugünün koşullarında ateşkes, savaşı uzattığı için ve daha şiddetli çatışmaları davet ettiği için, sivilleri koruyan bir çözüm değildir. Biz, nasıl terörü silahla temizliyorsak, Suriye Devleti de kendi topraklarındaki terörü silahla temizleyecektir. Teröre karşı mücadelenin başka bir yolu yoktur. Kaldı ki, terörün arkasında ABD ve İsrail gibi büyük silahlı devletler var. 


 
DOĞU FIRAT YOLU İDLİB’TEN GEÇER


Bugün Suriye’yi bölen, ABD güdümlü Silahlı Muhalefet ve terör örgütleri, yalnız İdlib bölgesinde ve Fırat’ın Doğusunda kaldılar. ABD’nin askeri üs ve birlikleri ise, esas olarak Fırat’ın Doğusunda. 


Bu durumda öncelik İdlib’in temizlenmesidir. Orada sağlanacak ittifak ve kazanılacak başarı, ABD’nin Doğu Fırat’ı barışçı yoldan terk etmesinin koşullarını bile yaratabilir. Burada Türkiye’nin tavrı çok önemli. Çünkü:


- Suriye, kendi vatanını bütünleştirmekte kararlı. Fırat’ın Doğusu Suriye için vatan toprağıdır, bizim İstiklâl Savaşımızdaki son hedefimiz İzmir gibidir.  


- İran, Doğu Fırat’ın temizlenmesinde kararlı, ancak önceliğin İdlib’te olduğunu görüyor.


- Putin’in önceki gün Tahran’da, Doğu Fırat’a vurgu yapmaması çeşitli yorumlara yol açtı. Doğru yorum şudur: Putin, strateji ustasıdır. Hedefe aşama aşama ulaşılacağını biliyor.


PKK/YPG/PYD ve DAEŞ’i bölgeden temizlemek istediğimize göre, Türkiye’nin, stratejik planı olması gerekir. O’nu da Vatan partisi olarak biz saptamak durumunda kalıyoruz: 


Bir: Doğu Fırat’ın yolu, İdlib’ten geçer, bir. 


İkincisi: Doğu Fırat’ta başarılı olabilmek için, Suriye Devleti ile her   alanda işbirliği şarttır.


 
TAYYİP ERDOĞAN YÖNETİMİNİN 
SURİYE SİYASETİNİN SONU


Tayyip Erdoğan yönetiminde, Suriye siyaseti yanlış olmanın ötesinde stratejik derinlik de yok. 


Sayın Tayyip Erdoğan, ABD’nin Fırat’ın Doğusundaki varlığından yakınıyor. Doğru, o zaman ABD’nin karşısına ABD’yi caydıracak bir gücü yığmak durumundayız. Suriye’yi dışlayarak, Rusya ve İran ile birlikte hareket etme konusunda ikircikli bir çizgi izleyerek, ABD tehdidi göğüslenemez. Türkiye, PKK’ya karşı sınırlarımızın ötesinde kesin başarı kazanmak için Suriye, Irak, İran ve Rusya ile birlikte hareket etmek durumundadır.
 


ABD VE İSRAİL’İN STRATEJİSİ


ABD ve İsrail’in de, kendilerine göre stratejileri var. Türkiye’nin Suriye ile yan yana gelmesini önlemek, bu stratejinin temel ilkesidir. Çünkü ABD ve İsrail, ancak o zaman PKK/YPG/YPD’yi ayakta tutabilirler. Şu anda Tayyip Erdoğan, Suriye ile işbirliğini geciktirerek, ABD ve İsrail stratejisine hizmet etmektedir.


 
BAŞLANGIÇ VE KESİN SONUÇ


Türkiye, önceki gün Tahran’da sergilediği stratejik derinlikten ve siyasal ustalıktan yoksun tutumla devam edemez. Maliyetler gittikçe ağırlaşmaktadır.


Suriye ile işbirliğine derhal geçilmelidir. Astana Üçlüsüne Suriye ve Irak da katılmalıdır.


Batı Asya’yı ABD tehdidinden ve terör örgütlerinden temizleyecek plan, İdlib’te başlar, Fırat’ın Doğusunda kesin sonucu alır.