Prof. Dr. Tülin Oygür: "Bir tek çözüm vardır: Millî ve bilimsel eğitim sistemi"

Genel Başkan Yardımcımız ve Eğitim Bürosu Başkanımız Prof. Dr. Tülin Oygür, eğitim sistemindeki değişiklilere ilişkin bir açıklama yaptı.

Tarih:

Genel Başkan Yardımcımız ve Eğitim Bürosu Başkanımız Prof. Dr. Tülin Oygür, eğitimde yaşanan son gelişmelerle ilgili partisinin çözüm önerilerini açıkladı. Ankara'daki genel merkezde basın mensuplarının karşısına geçen Oygur, şunları söyledi:

 

Bir devletin, bir milletin geleceğini belirlemede en etkili kurum eğitimdir. Bir devlet, bir kuşak sonra ekonomik ve toplumsal yönden nerede konumlanacağını uyguladığı eğitim politikalarıyla belirler. Atatürk dönemi için yazılmış “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” dizeleri, tam bağımsızlıkta kararlı, onurlu Cumhuriyetimizin o dönemin yokluğu, yoksulluğu içinde dahi halkın eğitiminde nasıl bir başarı sağlandığını anlatır.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısını değiştirmeyi hedefleyen AKP iktidarının, dinî inanışı vicdanlardan çıkarıp günlük hayatın içine sokma gayretleri milli eğitim politikalarında da belirleyici olmaktadır. Ders kitaplarında laiklik “sapkınlık” olarak tanımlanıyor; din dersi adı altında şeriat öğretiliyor; Atatürk anlatılmıyor, anlatılan yerde de “darbeci” imasıyla veriliyor; Atatürkçü düşünce kitaplara sokulmuyor; Cumhuriyet tarihimiz saptırılarak veriyor ve bilim tırpanlanıyor.

 

AKP’nin art niyeti belli eğitim politikalarının ülkemiz, milletimiz ve çocuk ve gençlerimiz yönünden sonuçları sıralandığında, durumun vahim olduğu görülecektir:

 

Türkiye’de eğitimin bir “sistemi” kalmamıştır! Bir beka sorunu olması nedeniyle devletler eğitim sistemlerini ince ayar planlamalarla belirler ve izlerler. Ülkemizde ise “eğitim” diye, durmadan değişiklikler yapılarak yanlışların üstü kapatılmaya çalışılan içler acısı bir uygulama ortaya çıkmıştır. Bilim insanlarının bütün uyarılarına rağmen getirilen 4+4+4 uygulaması, en başından itibaren çocukları ve aileleri perişan edince, orasından burasından değiştirilmeye çalışılmıştır. Keza, Bakanlığa çöreklenmiş FETÖ’ cülerin izlerini taşıyan ders kitaplarındaki akıl almaz hatalar ortaya çıktıkça, bugün dağıtılan kitaplar ertesi gün toplatılır olmuştur. AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı “TEOG kalksın” demiş, ertesi gün “TEOG kalktı” açıklaması gelmiştir. Şu anda çocuk okutan hiçbir aile, çocuğunu ve kendisini yarın neyin beklediğini bilmeden, inanmadığı, güvenmediği bir uygulama içinde sürüklenmektedir.

 

Bu eğitim anlayışı milli birlik ve bütünlüğümüzü zayıflatma tehlikesi taşımaktadır. Çünkü milli birliğimizin şartı olan, gerçeklere dayalı bilimsel eğitim yerine, bilimi dışlayan, din/mezhep öğrenimini hâkim kılan anlayışla hazırlanmıştır. Bu anlayış, vatan bütünlüğü için sıcak savaşın eşiğinde durduğumuz bu dönemde en yukarıda tutulması gereken birlik ve beraberliğimizi zayıflatacaktır. Vatansever ve sağduyulu milletimiz, Atatürk’ün, Devrimlerin, Cumhuriyet tarihimizin önemsizleştirildiği ve bu nedenle bilime de aykırı olan böyle bir eğitimin sürdürülmesine izin vermeyecektir.

 

Bu eğitim anlayışının Türkiye’yi ileri taşıması mümkün değildir. Çünkü bilime ve bilim insanlarının uyarılarına kulak kapatılarak, liyakati belli olmayan ve kamuoyuna da açıklanmayan bir takım çevrelerin güdümünde hazırlanmıştır. Ders programlarının açıklamasında yer alan “Türkiye’yi bilimde, teknikte, sanayide ileri düzeye taşıma amacı” sadece laftadır; bilimsel bilgiler dahi bilim dışı, uydurma yöntemlerle aktarılmaktadır.

 

Eğitimde özelleştirme ve fırsat eşitsizliği tavan yapmıştır! Devletin görevi eğitim hakkını herkese aynı kalitede ve parasız sağlamak iken, AKP iktidarı milyarlarca kaynak ayırarak ortalığı, eğitim başarısızlığı tescillenmiş imam hatip okullarına boğmuş, dar gelirli vatandaşlarımızın çocuklarını bu okullara gitmeye mecbur bırakmış, bir de üstüne, parasal imkânı olan ailelere özel okul için para yardımı yapmaya başlamıştır. Yoksuluyla, dar gelirlisiyle emekçi halkımızın cebinden alınan ve 2014 yılından bu tarafa milyarları bulan bu para, nitelikli ve parasız eğitim için harcanacağına birkaç yüz bin öğrenci arasında pay edilmektedir.

 

Dindar vatandaşlarımız dikkat etsinler: Bu eğitim anlayışıyla, dinini hiç anlamamış gençler yetişecektir. Bilimsel gerçekler dinî bilgilerin ancak somut bilgilerle beyin gelişiminin tamamlandığı ergenlik çağında öğretilmesi halinde doğru kavranabileceğini göstermektedir. Oysa 4+4+4 kesintili eğitime geçilerek, 9-10 yaşındaki çocuklarımız, okullarından izinli sayılarak sözde din öğrenimine yönlendirilmiştir. Bu iş Osmanlı döneminin sıbyan mekteplerini açmaya kadar ileri götürülmüştür. Ortalık, cemaatlerin elinde Kur’an kursu kaynamaktadır. Bu kurslarda çocuklarımıza anlamadıkları bir dilde, kavrayamadıkları soyut ifadelerle bir şeylerin verilmesi, asla dinî öğreti değildir.

 

 

BİR TEK ÇÖZÜM VARDIR: MİLLİ VE BİLİMSEL EĞİTİM SİSTEMİ

 

Peki, ne yapılmalıdır?

 

Türkiye’mizin birlik ve bütünlük içinde, tam bağımsız, demokratik, refah dolu, huzurlu bir ülke olarak yeniden ayağa kalkmasının temel şartlarından birisi, Atatürk Devrimleri ışığında hazırlanmış milli ve bilimsel bir eğitim sisteminin uygulanmasıdır. Böyle bir sistemi de ancak emperyalizme karşı savaşma iradesi ile işbaşına gelecek tam bağımsız, milli bir iktidar hazırlayabilir ve uygulayabilir. Vatan Partisi ülkemizdeki sanayicisinden işçisine, esnafından köylüsüne, bütün milli unsurları içine alarak iktidara gelecektir. İktidarımızda eğitim, 50 yıldır çocuklarımıza, gençlerimize, ailelerimize yaşatılan bir sınavlar maratonu olmaktan çıkarılacak, yurtsever, halka hizmet aşkıyla dolu, devrimci, özgür düşünceli, yaratıcı, haksızlığa direnen, cesur, barışçı, emeğe saygılı, paylaşmacı, insanlığa kardeşlikle bağlı gençlerin yetiştirilmesi hedefine göre düzenlenecektir. Eğitimdeki değişmez çizgilerimiz şunlardır:

  

Eğitimin Birliği Yasası temel rehber olacaktır.

 

Eğitim, bilime dayalı planlanacaktır.

 

Eğitim, okul öncesinden üniversite sonuna kadar parasız olacaktır.

 

Bütün özel okullar ve özel üniversiteler kamulaştırılacaktır.

 

Eğitim, anaokulundan başlayarak kesintisiz ve zorunlu 12 yıl olacaktır.

 

Ortaöğretim, çok programlı şekilde düzenlenecek ve güçlü bir rehberlik sistemi altında öğrencilerin yetenek ve eğilimleri izlenecektir.

 

Öğrenciler istedikleri ve başarılı olabilecekleri alanlara ait lise türlerine yönlendirileceklerdir.

 

Bütün eğitim-öğretim kademelerinde sanat ve kültürel eğitim ile spor faaliyetlerine özel önem verilecektir.

 

Üniversiteye giriş merkezi sınavlarla olmayacaktır.

 

Üniversite dâhil bütün öğretim kademelerinde Türkçe öğretim yapılacaktır.

 

Öğretmenlik mesleği başarılı, yetenekli ve istekli gençlerimize açık tutulacak, öğretmen yetiştirmede planlama esas alınacaktır.

 

 

VATAN PARTİSİ SİSTEMLİ MÜCADELE BAŞLATIYOR

 

Vatanımızın birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğu bu dönemde iktidara ve bakanlığa defalarca yapıcı önerilerde bulunduk. Anayasa’ya açıkça aykırı, örneğin her okula mescit zorunluluğu gibi kararlara karşı ise derhal dava açtık. Ne yazık ki, düzeltme sağlanan birkaç husus dışında, bir bütün olarak eğitim sistemimizi toparlayacak adımlar atılmasını sağlayamadık. “AKP ülkeyi yönetemiyor ve gidecektir” derken, dayanak aldığımız sorunlardan birisi de eğitimdeki kötü gidiştir. Çocuğunu her şeyin üstünde tutan insanımıza eğitimdeki bu gidişin ve getireceği sonuçların ayrıntısıyla anlatılması şarttır. Ailelerimizle, velilerimizle, öğrencilerimizle yüz yüze görüşerek gerçekleri anlatmak üzere bütün yerel örgütlerimizde bir çalışma başlatıyoruz. Hazırlıklarını yapıyoruz. Atatürk Cumhuriyetine inanan, milli ve bilimsel eğitimin değerini bilen kitle örgütleriyle birlikte çalışacağız ve görev için sokağa ineceğiz.