"Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'gariban' FETÖ'cüleri"

Genel Sekreterimiz Utku Reyhan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun i “FETÖ’den garibanlar içerde” söylemine ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirdi

Tarih:

Vatan Partisi Genel Sekreteri Sayın Utku Reyhan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Partisinin Meclis grubunda söylediği “FETÖ’den garibanlar içerde” söylemine ve 15 Temmuz’un siyasi ayağına yönelik tartışmalara ilişkin bugün bir basın açıklama gerçekleştirdi.

 

Utku Reyhan, “‘Garibanlar içerde’ söyleminde vurgulanan, dışarda olduklarını iddia ettikleri asıl suçluların yakalanması değil, içerdekilerin aklanmasıdır. Sözde FETÖ’ye karşıymış gibi görünüp, içerideki FETÖ’cüleri aklamaya çalışıyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ‘garibanlar’ diye tarif ettiklerinin içinde yüzlerce FETÖ’cü sözde general ve çeşitli rütbelerden askerler vardır. Kılıçdaroğlu’nun ‘garibanları’, 15 Temmuz gecesi 251 kişiyi şehit etmiş, 2194 vatandaşımız da ‘garibanların’ eliyle gazi olmuştur.” ifadelerini kullandı.

 

Açıklamanın tamamı şu şekildedir;

 

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün partisinin grup toplantısında vahim açıklamalar yapmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu “garibanların, siyasetçilerin, gazetecilerin” FETÖ’den içerde olduğunu söylemiş, asıl suçluların dışarda olduğunu belirtmiştir.

 

Sayın Meral Akşener de 31 Mart seçimleri öncesi bir mitingde yaptığı konuşmada “garibanlar içerde, çaycı çorbacı içerde, Mehmetçik içerde” ifadelerini kullanmıştı. Belli ki “garibanlar içerde” söylemi ortak bir söylemdir.

 

Kestirmeden söyleyelim. Bu ifadeler içerdeki FETÖ’cüleri aklama ve kurtarma amacı taşımaktadır. “Garibanlar içerde” söyleminde vurgulanan, dışarda olduklarını iddia ettikleri asıl suçluların yakalanması değil, içerdekilerin aklanmasıdır. Sözde FETÖ’ye karşıymış gibi görünüp, içerideki FETÖ’cüleri aklamaya çalışıyorlar.

 

 

“GARİBANLAR” KİMLERDİR?

 

Sayın Kılıçdaroğlu’nun “garibanlar” diye tarif ettiklerinin içinde yüzlerce FETÖ’cü sözde general ve çeşitli rütbelerden askerler vardır. Kılıçdaroğlu’nun “garibanları”, 15 Temmuz gecesi 251 kişiyi şehit etmiş, 2194 vatandaşımız da “garibanların” eliyle gazi olmuştur.

 

“Garibanlar” Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 7 kez bomba atmış, Polis Özel Harekât binasını ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’nü bombalamış, Cumhurbaşkanlığı’nı, MİT’i ateş altına almıştır. “Garibanlar” gönül rahatlığıyla vatandaşları taramış, tankla üzerlerinden geçmiştir.

 

Sayın Kılıçdaroğlu’nun “garibanları”, “Fatih Camii’ni bombalayacaklardı” gibi yüzlerce sahte belgeyi üreten, şerefli subayların bilgisayarlarına çocuk pornoları yükleyip, ordudan attırıp intihara sürükleyen, Türk Ordusunun vatansever subaylarını Ergenekon-Balyoz kumpaslarıyla Silivri’de, Hasdal’da hapseden, Hrant Dink cinayetleri, Rahip Santoro cinayetleri, Cumhuriyet gazetesi bombalamaları, Zirve Yayınevi katliamları ve sayamadığımız onlarca gladyo operasyonuyla Türkiye’de kargaşa çıkarmaya çalışan FETÖ’cü hâkim-savcı-emniyetçi kişilerdir. Garibanlara bakınız!

 

“Garibanlar”, örgütün kapalı devre haberleşme sistemi By Lock’u kullananlar, 17-25 Aralık sonrası FETÖ’nün talimatıyla Bank Asya’ya para yatıranlar (Örgüte mali destek sağlayanlar), emirle FETÖ’nün sendikalarında kurucu olanlar, örgütten olmayan iş insanlarının komplolarla malına mülküne çökenler, kendi iş insanlarını zengin edenler, örgüt adına himmet toplayanlar, her türlü merkezi sınavın sorularını çalarak başkalarının haklarını gasp edenlerdir.

 

 

KILIÇDAROĞLU FETÖ’NÜN ÜZERİNE GİDİLMESİNDEN RAHATSIZ

 

Değerli basın mensupları,

 

FETÖ demek, Fethullah Gülen’in kendi ifadesiyle, “adliyede, mülkiyede, harbiyede” örgütlenmek demektir. Yani FETÖ’nün temel amacı yargıda, bürokraside, orduda ve emniyet içinde hâkim güç konumuna gelmektir. Nitekim bunu büyük oranda başarmış, ABD’nin Türkiye içindeki gladyosu haline gelmiş ve sayısız tertip ve komploya imza atmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, FETÖ ile mücadeleye başlamış, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden bu yana ise örgütün çökertilme süreci başlamıştır. Ordu, emniyet, yargı ve bürokrasideki FETÖ’cüler yüz binlerle ifade edilen sayılarda tasfiye edilmiştir, halen de edilmektedir. Örgütün iş insanları ve esnaf ağı da ağır zarar görmüştür.

 

Sayın Kılıçdaroğlu, aynı grup toplantısında, cezaevinde bebekleri olan, başörtülü “gariban” kadınların da olduğunu söylemiştir. Bu söylemin hukuki hiçbir değeri yoktur. Bir insanın anne olması ya da başörtülü olması onun suçsuz olduğu anlamına gelmez. Yurtdışından kontrol edilen sayısız FETÖ’cü sosyal medya hesabı, uzunca süredir “tutsak bebekler” propagandası yapmaktadır ve Sayın Kılıçdaroğlu da onların sözcüsü gibi FETÖ’nün “ablalarına” özgürlük istemektedir.

 

Sayın Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’u “kontrollü darbe” olarak nitelemesi de unutulmuş değildir. “Kontrollü darbe” ya da “tiyatro” söylemi, 15 Temmuz’un asıl sorumlusu olan ABD ve FETÖ’yü gizleme söylemidir. Öyle ya, darbeyi Ak Parti kendi kendine yapmışsa, ABD ve FETÖ’nün bir suçu yoktur.

 

Görüldüğü gibi sayın Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’a yaklaşımı ile 15 Temmuz sonrası FETÖ’cüleri kurtarma çabası birbiriyle tutarlıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü sonrası Maltepe’de okuduğu manifestoda, KHK ile kamu görevinden uzaklaştırılanların tamamının tekrar görevlerine dönmesini talep etmiştir. Demek ki Kılıçdaroğlu, FETÖ’cülerin devlet memuriyetinden atılmasından da rahatsızdır.

 

Kılıçdaroğlu’nun “garibanları” işte bu FETÖ’cülerdir. Şimdi siz değerli basın mensuplarının önünde soruyoruz, Sayın Kılıçdaroğlu FETÖ’nün belinin kırılmasından neden rahatsızdır? Neden FETÖ soruşturmalarını ve yargılamalarını hedef almaktadır? Bu davaları itibarsızlaştırmanın FETÖ’ye hizmet ettiğinin farkında değil midir?

 

Şüphesiz farkında. Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”nde FETÖ’cüleri alkışlatmasından bu yana, bu örgütün üzerine gidilmesinden rahatsız olduğunu biliyoruz. Bu tutum, Kılıçdaroğlu CHP’sinin stratejik yönelimidir. Hemen her konuda Türkiye’den değil, ABD’den yana tavır alan Kılıçdaroğlu’nun, ABD’nin gladyosu olan FETÖ’den yana tavırlar takınması tesadüfi değildir.

 

 

15 TEMMUZ’UN SİYASİ AYAĞI KİMLERDİR?

 

FETÖ, Türkiye’deki ABD varlığını temsil eder. ABD çıkarları doğrultusunda çalışan bir örgüttür. Bu nedenle, Türkiye’deki her Amerikancı siyaset, nesnel olarak FETÖ’nün yanında konumlanır. ABD’nin Türkiye’de darbe ile gerçekleştirmeye çalıştığı ama beceremediği iktidar seçeneği açıktır:

 

CHP + İyi Parti + Gül, Babacan, Davutoğlu + HDP/PKK + FETÖ

 

15 Temmuz darbesi başarılı olsa, hiç şüpheniz olmasın, Türkiye’yi bekleyen iktidar, yukarıdaki ittifaktır. 15 Temmuz’un siyasi ayağını sağda solda aramaya gerek yok. Darbeciler başarılı olursa kimlere dokunmayacaklardı? İşte siyasi ayak onlardır. Darbeciler kimlerle “sivil” siyaset yapacaklardı? İşte siyasi ayak onlardır. Darbe teşebbüsünden sonra bile FETÖ yargılamalarını itibarsızlaştıranlar kimlerdir? İşte siyasi ayak onlardır!

 

FETÖ, önce bir kaset komplosuyla CHP önderliğini değiştirmiş ve CHP’yi ABD yörüngesine sokmuş, ardından MHP’de önderliği değiştirmeye çalışmış, başaramayınca MHP’yi bölerek İyi Parti’yi kurdurmuş, son olarak da Ak Parti’yi Gül, Babacan ve Davutoğlu ekipleriyle bölmeye çalışmaktadır.

 

Bu gelişmeler CHP için felaket, Ak Parti ve MHP için hayırlı olmuştur. CHP önderliğine bütünüyle Amerikancılar egemen olurken, Ak Parti ve MHP ise içlerindeki ABD-FETÖ unsurlarından arınarak daha kararlı bir millî çizgi izlemeye başlamışlardır.

 

Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek’in önceki gün yaptığı ve Gül, Babacan ve Davutoğlu’nu “siyasi ayak” olarak niteleyen açıklaması bu açıdan oldukça anlamlıdır. Türkiye üzerine ABD ile aynı planları olanlar, nesnel olarak FETÖ’nün siyasi ayağıdır. İktidara geldikleri zaman FETÖ soruşturmalarına son verecek olanlar, FETÖ’cüleri salıverecek olanlar, FETÖ’nün siyasi ayağıdır. Kim S-400’lere karşı çıkıyorsa, PKK’ya özgürlük talep ediyorsa, yeniden açılım süreci istiyorsa, onlar FETÖ’nün siyasi ayağıdır. Türkiye’de ABD önderliğindeki Atlantik sistemini savunan bütün siyasi gruplar, FETÖ’nün siyasi ayağıdır. Bu tarihsel ve stratejik bir konumlanmadır. ABD’den yanaysanız, FETÖ’den de yana olursunuz.