ÖZETLER
- Abdullah Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri bakanı Powell ile “2 Sayfa 9 Maddelik bir Gizli Plan” üzerinde anlaştığını 24 Mayıs 2003 günü Vatan gazetesine itiraf etmişti. İtiraf yalanlanmadı.
- Ergenekon ve Balyoz tertipleri o Gizli Plan kapsamındadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanları ve Vatan Partisi yöneticileri Gizli Plana direndikleri için hapse atıldılar.
- Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün AKP Hükümeti adına imzaladığı Gizli Plan karanlıkta bırakılamaz. Sayın Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimine kendi sorumluluğu konusunda hesap vererek girmelidir.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün Ankara Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak, Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı olduğu sırada, ABD ile Tayyip Erdoğan Hükümeti adına yaptığı “2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Planı” açıklamasını talep etti.
Perinçek, özetle şunları belirtti:
ABDULLAH GÜL’ÜN İTİRAFI
Abdullah Gül’ün bir itirafı var.
İtirafın tarihi 24 Mayıs 2003!
O tarihte Tayyip Erdoğan başbakandı, Abdullah Gül de dışişleri bakanı.
Önce itirafı okuyalım:
"Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (Eliyle koltuğa vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki... Powell Suriye'ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var."
Abdullah Gül’ün ABD Dışişleri Bakanı Powell ile buluşma tarihi 2 Nisan 2003.
İtiraf Yalanlanmadı
Abdullah Gül, “2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Plan” itirafını, Vatan gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu’na yapıyor.
Bu itiraf yalanlanmadı. 2003 yılının 13 Temmuz gününden bu yana 15 yıldır bu Gizli Plan üzerine basın toplantıları yapıyoruz ve soruyoruz. Ne Abdullah Gül ne de Tayyip Erdoğan, “2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Plan” itirafını yalanlamadılar.
Daha önemlisi Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetiminin 2014 yılına kadar yaptıkları işler, bu “gizli planı” doğruladı.
Çok Somut: “2 Sayfa 9 Madde”
Abdullah Gül’ün ABD ile yaptığı “gizli plan” çok somut: “2 Sayfa 9 Madde.”
Sedat Sertoğlu, itirafı şöyle takdim ediyor: “Gül'ün açıklamaları, Türk dış politikasının bundan sonra izleyeceği rotayı açıkça gösteriyor.”
O tarihte Tayyip Erdoğan’ın dışişleri bakanı olan Gül, ABD ile yaptığı “2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Plan”ın içeriğini de yansıtmış:
“Sana şunu açıkça söyleyeyim; Ortadoğu'daki bütün rejimler değişecek. Şeffaflık ve demokrasi egemen olacak. Bu bölgede ekonomik sistemler de değişecek ve piyasa ekonomisi kuralları egemen olacak. Ortadoğulu liderler halklarına demokrasi ve tam özgürlük vermedikçe, sistemlerinin yürümesi mümkün değil. Irak'ta yaşananlar bütün bölge liderlerine örnek olsun.”
Tayyip Erdoğan Hükümetinin Sorumluluğu
Biz, Vatan gazetesindeki itirafı okur okumaz, araştırmaya başladık.
ABD ile imzalanan bu Gizli Planın Tayyip Erdoğan hükümeti adına yapıldığı açıktı. Gizli Plana Türk Silahlı Kuvvetleri direniyordu. Bunun üzerine 4 Temmuz 2003 günü Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirildi.
Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün Türk Ordusuna karşı, ABD ile işbirliği, ABD Savunma Bakanı Rumsfeld’in mektubuyla diplomatik yazışma arşivine de girmiştir. Rumsfeld, ABD birliğinin Türk askerinin başına çuval geçirmesinden sonra Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta, “Türk hükümeti” ile TSK’yı dikkatle ayırıyor ve hükümetin Özel Kuvvetlerin Kuzey Irak’taki uygulamalarına yetki ve destek vermediğinden haberdar olduklarını vurguluyordu (Hürriyet, 18 Temmuz 2003).
Tayyip Erdoğan yönetiminin ABD ile Türk Ordusuna ve Vatan Partisi’ne karşı gizli planı Ergenekon sürecinde devam etti. FETÖ, bu gizli planın uygulanmasında görevlendirilmişti.
2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Planın Belgesi
Hükümette, Genelkurmay Başkanında ve
Zamanın Kuvvet Komutanlarında var
AKP hükümeti ile ABD arasındaki Gizli Planın örnekleri, zamanın Genelkurmay Başkanında, zamanın Kuvvet Komutanlarında bulunuyor. Bu gerçeği onların ifadeleriyle bizzat biliyorum. Belgenin içeriğini 13 Temmuz 2003 günü bir basın toplantısı yaparak kamuoyuna duyurmuştuk.
Gizli Planın özeti şöyleydi:
- Türk askeri Irak’ın kuzeyinden dört ay içinde çekilecek.
- Sınır harekâtlarına son verilecek.
- PKK’ya karşı Türkiye içinde yapılacak askerî harekâtlar öncesinde, ABD askerî makamlarına haber ve bilgi verilecek, izin alınacak. Aksi halde Türkiye’ye ambargo ve askerî yaptırım uygulanabilecek.
- ABD’nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek verilecek. Türk Ordusunun asker ve silah gücü indirilecek.
- Irak’ın kuzeyinde ilan edilecek olan sözde “Kürdistan” devleti, Türkiye tarafından resmen tanınacak.
- PKK yasallaştırılacak.
- Türkiye’de belediyelerin özerkleştirilmesinden sonra dört yıl içinde aşamalı olarak federasyona geçilecek.
- Kıbrıs’ta, Denktaş “Arafat modeli” uygulanarak devredışı bırakılacak ve Annan Planı küçük değişikliklerle uygulanacak.
- Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye, Yunan doktrinine daha esnek davranacak, Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak.
- Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkileri iyileştirilecek, sınır ticaretinde Ermeniler lehine düzenlemeler yapılacak.
GİZLİ PLANA DİRENİŞ
Görüldüğü gibi bu Gizli Plan büyük ölçüde uygulanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri komutanları ve Vatan Partisi yöneticileri Gizli Plana direndikleri için Ergenekon ve Balyoz tertipleriyle hapse atılmıştır.
Ancak Gizli Plan hedefine tam olarak ulaşamamıştır. Vatan Partisi önderliğinde Türk Milleti Silivri duvarını yıkmış, komutanları özgürleştirmiştir. Bu sayede PKK hendeklere gömülmüş, 15-16 Temmuz 2016 FETÖ Darbesi bozguna uğratılmış, Fırat Kalkanı ve Afrin harekâtlarının yolu açılmıştır.
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNE GİDERKEN
TAYYİP ERDOĞAN GİZLİ PLANI AÇIKLAMAK ZORUNDADIR
Türkiye, genel seçime gidiyor.
Cumhurbaşkanı ve TBMM seçilecek.
Tayyip Erdoğan’ın adaylığı ilan edilmiştir.
Önümüzdeki sorunların başında Türkiye’nin güvenliği bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, başında bulunduğu yönetimin bu Gizli Planını karanlıkta bırakamaz. Seçimin sağlıklı yapılması için Gizli Planın aydınlığa kavuşturulması şarttır.
Tayyip Erdoğan, seçime kendi sorumluluğu konusunda hesap vererek gitmelidir.
Vatan Partisi, Gizli Planın takipçisi olmaya devam edecektir.
AKP dahil bütün siyasal partileri ve kamuoyunu, Türkiye’nin gerçek gündemiyle ilgilenmeye ve güvenliğimiz açısından büyük önem taşıyan bu konuda duyarlılığa çağırıyoruz.