Doğu Perinçek: "AKP iktidarı artık Türkiye'yi yönetemez"

Genel Başkanımız Doğu Perinçek, referandum sonuçlarını değerlendirdi.

Tarih:

Genel Başkanımız Doğu Perinçek şunları belirtti:

 

Yüksek Seçim Kurulu başkanı kanunu çiğnediklerini apaçık kendi ağzıyla itiraf etti. Burada YSK’ya kanunla herhangi bir değerlendirme, bir takdir yetkisi bırakmıyor. Seçim kanununun 98. ve 101. maddesi çok açık. Hem oy pusulaları hem de zarflar mühürlü olacak. Mühürsüz pusula da zarf da o oyun geçersiz olmasını gerektiriyor. Bu konuda amir hüküm var. Yani hukukta buna amir hüküm deniyor. Amir hüküm olduğu zaman herhangi bir makamın, yetkilinin, mahkeme dâhil, bütün yargı makamlarının ve YSK’nın böyle bir değerlendirme yapmaya hakkı yok. Yani burada kanun amirliğine uymak zorunda. Şu veya bu nedenle “efendim milli iradeyi geçerli saymak için şu veya bu gerekçeyle”, “falanca yapmadı o yaptı falan” böyle bir şey yok. YSK kendi ağzıyla kanuna aykırı bir uygulama yaptığını itiraf etmiş bulunmaktadır. O nedenle, bu uygulama bu seçimde kanunun çiğnendiğini açıkça ortaya koyuyor ve artık bu birinin şikâyetine falan filan da bağlı değil. Çünkü ortada YSK’nın kararı var. 'Evet' ile 'hayır' arasındaki fark yaklaşık bir buçuk milyon deniyor ama bunun önemli yok. Şimdi bakın, pusula ve zarf mühürlenmeden kullanılan oyun ne kadar olduğunu şu anda bilmiyoruz. Bundan sonra onu saptamak da mümkün değil, çünkü şu ana kadar onlar da mühürlendi. Ne kadar oy sonradan mühürlü hale getirildi bunu bundan sonra tespit etmek mümkün değil. O bakımdan burada rakamların sayıların hiçbir önemi kalmamış bulunuyor.

 

 

'YSK'YA BAŞVURUDA BULUNACAĞIZ'


YSK’ya tabi ki tekrardan bu tür itirazlar yapılacak. Burada biz, vatandaşlarımıza, partili arkadaşlarımıza ve her partiden arkadaşlarımıza bu konuda karşılaştıkları uygulamaları genel merkezimize derhal bildirmelerini rica ediyoruz. YSK’ya gerekli başvuruları biz de Vatan Partisi olarak yapacağız.

 

 

'AKP İKTİDARININ SONU GELDİ'


Referandum sonucu yaklaşık %50-%50 yani burada 50, 51, 52 bu oylar arasında önemli farklar yok. Herkesin tahmini üç aşağı beş yukarı tuttu. Yani yarı yarıya olduğu belli, fakat yanlış bir nokta üzerinde duruyoruz. Halk oylamasının bu sonuçları şunu gösterdi, AKP iktidarının sonu gözükmüş bulunuyor. Artık AKP iktidarının sonuna gelmiş bulunuyoruz. Neden? Bakınız AKP son seçimde %50 oy almıştı, buna %11 küsur MHP oylarını ekleyince %61-62 oyları vardı, şimdi o oylar %51’e düştü ve ilk yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini artık AKP’nin kazanmayacağı gözüktü. Tayyip Erdoğan bu seçimi kazanamayacak. Meclis'te de çoğunluğu kazanamayacak. O nedenle şu anda getirdikleri halk oylamasında kabul edildiği söylenen anayasa değişikliğini de Tayyip Erdoğan ya da AKP’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı adayı uygulayamayacak. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı bu anayasayı bu anayasadaki anayasa sistemini uygulayacak bu bir. İkincisi, mecliste çoğunluğu alamayacaklar. En büyük en önemli gerçek budur. AKP iktidarı artık Türkiye’yi yönetemez. Rakamlar ortada, İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i kaybettiler, Antalya’yı, Adana’yı kaybettiler. Yani Türkiye’nin bütün büyük kentlerini. Bursa’da da oyları çok aşağılara düştü. Bakın, Türkiye’nin çağdaşlığını ve üretkenliğini temsil eden emekçilerin, çalışanların, sanayicilerin, tüccarların, çarşıların bulunduğu bütün büyük kentleri AKP kaybetti. Peki AKP buraları kaybederek Türkiye’yi nasıl yönetecek?

 


AKP KAYBETTİ

 

Üreten Türkiye, Çağdaş Türkiye AKP’nin yanında değil. AKP ile MHP beraberliği dahi bu seçime önümüzdeki seçimi kaybetmiş gözüküyor. O yüzden buna pürüz zaferi diyorlar. Yani kazananın kaybettiği daha büyük. Kazandı ama kaybetti ve kaybedecekleri daha büyük. Yani AKP burada kazanmış gibi gözüküyor ama önümüzdeki seçimlerde kaybedeceklerine baktığımız zaman AKP kaybetti.

 

 

ÖNÜMÜZE BAKALIM


Tabi hayır çıksa, Türkiye’nin önü daha açık, ufkumuz daha aydınlanmış olacaktı. Ama buna rağmen ne gözüktü? Gidişat gözüktü. Yani AKP oyları baş aşşağı gidiyor, 1 Kasım 2015’de %50 çevresinde olan AKP oylarının bugün çok aşağıda olduğu bu seçimde gözüktü. Direk önümüze bakalım, Türkiye’nin önündeki sorunları AKP çözecek gibi gözükmüyor. Üretim ekonomisine geçmesi lazım, Borçlanma ekonomisi içinde çırpınarak Türkiye’nin hiç bir sorunu çözülemez, ikincisi Yahudi lobisine sığınmış durumda AKP iktidarı ve ABD bombardımanını destekliyor. Komşularımızla bizi kavgalı hale getiriyor. O zaman da Türkiye’nin sorunlarını çözme şansı yok. O nedenle Cumhurbaşkanının biraz evvel söylediği 3 kasım 2019 tarihinde yapılacak seçimleri AKP bugünden kaybetti, Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaybetti, meclis seçimini de kaybetti. Tayyip Erdoğan’ın bu son cumhurbaşkanlığıdır. AKP’nin de meclisteki çoğunluğa sahip olduğu son meclistir. Önümüzdeki mecliste AKP çoğunluğu gözükmüyor. Bu bakımdan bu halk oylamasının asıl kazananı Türkiye olacaktır. Türkiye’nin milli güçleri olacaktır. Gidiş bu yöndedir. Bu çok önemli.


Bakın sevinemiyor bile. Beraber yürüdük, ıslandık falan filan hep yağmurlarda ıslanma edebiyatı. Önümüzdeki dönemle ilgili de budur ve rejim değiştireceklermiş falan filan bu iddialar da artık geçerli değildir. Çünkü siz %51’e 49 -o da şüpheli, meşruluğu şimdiden tartışılan bir seçim- ile Türkiye’nin rejimini, sistemini değiştiremezsiniz. İki yüz yıllık bir rejimi %51’e 49 ile üstelik tartışmalı oylamalarla dünyada hiç kimse değiştirememiştir. AKP’nin de değiştirme şansı yoktur. Çünkü anayasalar milletin büyük çoğunluğunu kucaklar, Toplumun büyük kesiminin rızasını gerektirir, uzlaşma gerektirir. Onun için anayasalar nitelikli çoğunluklarla kararlaştırılır. Şimdi halk oylamasında bu bir oy fazla olduğu zaman kabul ediliyor ama bu başka bir şeye benzemez. Milletin yarısı anayasaya itiraz ediyorsa, o anayasa zor yürür. Bakın şimdiden tavalar tencereler çalınmaya başladı. Ve efendim şimdi haber alıyoruz Pendik mesela, oralarda sevinçten bazı AKP militanlarının havaya ateş açtıklarını öğreniyoruz. Kamplaştırdılar. Bu anayasayla milleti kucaklamak, birleştirmek yerine bir kamplaşma sürecini başlattılar ve o süreçte maalesef daha olumsuz adımlar atılıyor.

 


TERÖRLE MÜCADELEDE BİRLİĞE İHTİYACIMIZ VAR


Türkiye'nin sorunlarını çözmek açısından bu tür anayasal değişiklikleri değerlendirmek gerekirdi. Vatan Partisi böyle yaptı. Türkiye'nin birliğe ihtiyacı var. Hem ekonomik sorunları çözmek için, üretim ekonomisini kurmak için, sanayici ve tüccardan, işçisine köylüsüne kadar birliğe ihtiyacı var. Teröre karşı mücadelede de birliğe ihtiyacı var. Ama şimdi görüyoruz o birleşme değil kamplaşma getirildi. Cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmaları da birleştirici konuşmalar değildi onu görüyoruz.. Onun için Türkiye bu sorunları öncelikle birleşmeyi sağlayacak bir hükümetle çözmek zorunda. Tabii Türkiye bölünmeyeceğine göre, vatan bütünlüğünü sağlayacağına göre, üretim ekonomisine geçeceğine göre bunun çözümleri gelecek. Belki erken seçim. Bakın erken seçim yapacaklar filan deniliyordu. Hiç erken seçim gözükmüyorlar, gözükemezler. Bu tablo karşısında bir erken seçimde AKP iktidarı yuvarlanır gider ve Cumhurbaşkanlığı koltuğunu da sayın Tayyip Erdoğan bırakıp Beştepe'den ayrılıp kendi ikametgahına taşınmak zorunda kalır. bu seçimin en önemli sonucu budur.

 

 

EVET CEPHESİ DAĞILIYOR


Bu partiler zaten dağalıyor. MHP zaten dağalıyor. BBP dağalıyor. bu partiler AKP'nin kuyruğuna takılarak ve AKP'nin bu anayasa değişikliğine oy vererek bu partiler dağalıyor. Hele en son geldiğimiz ne? AKP iktidarı ABD'nin Suriyeyi bombalamasını destekledi. Tomahawk füzelerinden önce Tayyip Erdoğan atıldı. ne biçim milliyetçilik bu. şimdi herkes Devlet Bahçeli'ye gittiği yerde sormuyor mu? BBP'ye sormuyor mu? Siz Amerikan bombasını destekleyen bir bloğun içerisindesiniz, bu nasıl milliyetçilik? Sormuyor mu insanlarımız siz nasıl Yahudi lobisiyle iş birliği yapan, Yahudi lobisine sığınan bir Tayyip Erdoğan'ı destekliyorsunuz? Bakın son yaşadığımız olay nedir; açıkça Curyani, Mukasey gibi Yahudi lobisi liderleri Türkiye'ye geldiler, şubat sonunda Tayyip Erdoğan'la görüştüler ve bir takım pazarlıklar ve anlaşmalar yapıldı. Zarrab tehdidi üzerinden. Şimdi nasıl bir milliyetçilik bu? Yahudi lobisine sığınan bir milliyetçilik ve Amerika'nın dayatmaları karşısında acz içinde olan bir milliyetçilik. MHP, BBP böyle bir ittifakın içinde ayakta kalabilir mi? Kalmayacağı gözüktü. Zaten Devlet Bahçeli'nin son çıkışı da tabandan gelen baskılar karşısında bir zavallılığı, aczi ifade ediyordu. Onun için MHP,BBP ve AKP istediğiniz kadar birbirine yapıştırın, tekrar vurgulayarak söylüyorum hadi buyurun erken seçim yapalım Türkiye'de, bu ister erken seçim ,ister 2019 seçimleri olsun artık AKP'nin Türkiye'de tek başına iktidara gelme şansı yoktur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazanma şansı yoktur. bu halk oylamasının en önemli sonucu budur.

 

Türkiye önümüzdeki dönem hükümetini bir milli hükümeti arayacak. Türkiye'yi birleştiren kucaklayan, eveti de hayırı da kucaklayan bir hükümet arayacak. Şimdi mevcut Tayyip Erdoğan yönetimi evet ve hayıra böldü Türkiye'yi, kamplaştırdı. Hangi ortamda kamplaştırdı? TSK Fırat Kalkanı harekatı yaparken. Polisimiz bombaların üzerine atlarken. bütün millet polisimizin ve silahlı kuvvetlerin arkasındaydı. İnsanlarımızın ve yurttaşlarımızın kalbi silahlı kuvvetlerle Mehmetçikle birlikte çarpıyordu. birden bire herkes birbirine döndü ve %50'ye %50. 51-49 neyse. Türkiye'de 2 kişiden biri bir tarafta öbürü bir tarafta. böyle bir tablo yarattılar. bu tabloyu yaratanlar zaten o anda iflas etmişlerdir. biz Türkiye'nin sorunlarını çözecek kabiliyete sahip değiliz. devlet adamı değiliz demişlerdir. Bakın şu anki manzaralarda tencere tava gürültüleri havaya sıkılan silahlar vs. bunlar öngörülen şeyler. buna yol açmışlardır. ve önümüzdeki dönemde göreceksiniz daha yürürlükte olmayan bir anayasanın meşruluğu tartışılacak. bu anayasanın cumhurbaşkanlığı sistemine, hükümet sitemine ilişkin hükümleri 2 yıl sonra girecektir. Yani 2019 kasım seçimleriyle. 2.5 yıl sonra yürürlüğe girecek bir sistem meşru mu, meşru değil mi bunun tartışmasını yapacak Türkiye. Herkes birbirinin yakasına yapışacak. Bu mu şimdi Türkiye'nin önündeki sorun? yani bu neye benziyor? Çin'de bir tarihte sarı ırmak bizim bulunduğumuz yere taşar mı taşmaz mı diye tartışıyorlarmış; ondan sonra bu tartışmayı bitirmeden sarı ırmak o tartışanların bulunduğu saraya taşmış ve ezmiş geçmiş. bunu tartışmak yerine sarı ırmağın önüne bent çekmek lazım Türkiye karşılaştığı sorunları çözecek bir tartışmanın içine girmiyor. bu tartışmalardan kopan tartışmalara giriyor. Bu düşmanın istediği bir şeydir.