"Bölgemizin güvenliği, ABD emperyalizmi ve İsrail’in tecrit edilmesine bağlıdır"

Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Semih Koray, Suriye'nin ABD emperyalizmine ve İsrail'e karşı mücadelenin ön cephesi olduğunu vurguladı

Tarih:

Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Prof. Dr. Semih Koray, bugün genel merkezimizde bir basın toplantısı gerçekleştirerek İdlip'te yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

 

Prof. Dr. Semih Koray'ın açıklamaları şu şekilde:

 

İdlip’te şehit olan Mehmetçiklerimizin acısını milletçe paylaşıyoruz. Bütün milletimize ve şehit yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar dileriz. Her nereden ve hangi nedenle gerçekleşmiş olursa olsun, askeri konvoyumuza yapılmış olan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bugün Suriye, dünyada ABD emperyalizmine ve İsrail’e karşı mücadelenin ön cephesidir. Türk askerinin Suriye’deki varlığının nedeni de, yalnızca ülkemizin değil, bölgenin ve dünyanın güvenliğinin emperyalizme karşı savunulmasıdır.  

 


TERTİP VE KIŞKIRTMALARA KARŞI EN ÖNEMLİ DAYANAĞIMIZ DEVLET AKLIMIZDIR


Benzer durumların yeniden yaşanmasının önüne geçmek için, olayın açıklığa kavuşturulması, gerekli önlemlerin alınıp düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin Suriye, İran ve Rusya ile olan işbirliği, bölgeye barış ve istikrar getirmede adım adım kazanımlar elde etmiştir. ABD ve İsrail, bu yüzden güç durumdadır. Bölgede tutunabilmek için tek çareleri, bu işbirliğini baltalamaktır. Kendi deyimleriyle “Astana’nın fişini çekmek” için, önlerinde bu ülkeler arasına fitne sokmayı amaçlayan kışkırtmalarda bulunmaktan başka yol kalmamıştır. Onun için kritik bir süreç yaşamaktayız. Tertipleri ve kışkırtma girişimlerini boşa çıkartmak için sahip olduğumuz en önemli dayanak, Türkiye’nin devlet aklı ve birikimidir. En büyük tehlike de, devlet aklının yerine duygusal tepkilerin geçirilmesidir.  

 


TEHDİTLERİN ORTAK KAYNAĞI ABD EMPERYALİZMİ VE İSRAİL’DİR


Bugün ülkemize yöneltilen tehditlerin merkezinde ABD emperyalizmi ve İsrail vardır. Bu tehditler, ister Güneydoğu Bölgemiz, ister Suriye ve Irak’ın kuzeyi, ister Doğu Akdeniz, ister Karadeniz, ister İran Körfezi, ister Kudüs üstünden Türkiye’ye yöneltiliyor olsun, tehdidin kaynağı aynıdır. Türkiye’nin Suriye, İran, Rusya ve aynı tehdide maruz diğer ülkelerle olan birlikteliğinin stratejik zeminini oluşturan, bu ülkelerin de aynı merkezden kaynaklanan tehditlerle karşı karşıya bulunmalarıdır.  

 


BÜTÜNSEL CEPHE STRATEJİSİ


Başarı, Amerika’nın bölgemizdeki varlık ve etkisinin sınırlandırılması ve giderek ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Ülkemizin bu hedefi gözeten bütünsel bir strateji izlemesi şarttır. Farklı alanlarda farklı ittifaklar arayarak stratejiyi parçalamak, ülkemizi güçlendirmez. Bu tutum, ABD ve İsrail’e karşı olan cepheyi parçalamaktan başka sonuç vermez.


Hele ABD’yi, NATO’yu ya da Avrupa Birliği’ni doğrudan ya da dolaylı olarak sürece dahil etme girişimleri, ülkemizin güvenliğine yönelik tehditleri bertaraf etmez, tam tersine o tehditlerin kaynağını güçlendirir. Bu konuda şaşmaz bir mihenk taşı vardır. Türkiye’nin aldığı bir tutum, Amerika’yı, İsrail’i, FETÖ’yü, PKK’yı sevindiriyorsa, yanlış; endişe ve telaşa yöneltiyorsa doğrudur. Avrupa’yı ülkemiz açısından olumlu bir tutuma doğru yönlendirecek olan tek etken de, bölgemizde ABD ve İsrail’i tecride yönelik stratejik ittifakın güçlenmesidir.  

 


SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ SURİYE SAĞLAR   


Tarih, bölgemizdeki ülkelerin kaderinin bugünkü kadar ortaklaştığı başka hiçbir döneme tanık olmamıştır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması, bizim için de yaşamsal bir öneme sahiptir. Bugün Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayacak güç olarak, Suriye Devleti ve Ordusu’ndan başka bir seçenek yoktur. Türkiye, Rusya ve İran’a düşen, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olmaktır. Türkiye ile işbirliği yapmış olan Suriyeli örgüt mensuplarının af yoluyla Suriye’nin bütünlüğüne kazandırılması yoluna gidilmelidir.  

 


ANKARA VE ŞAM ARASINDA DOĞRUDAN İLİŞKİ ABD VE İSRAİL’İN KARABASANIDIR


Suriye ile başka ülkeler üzerinden değil, doğrudan ilişki kurmak artık zorunlu ve kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu, sahada eşgüdüm sağlanması, ama daha da önemlisi en başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin bitirilmesi açısından belirleyici bir rol oynayacaktır. Ankara ve Şam arasında kurulacak doğrudan ilişki, Amerika ve İsrail’in karabasanıdır. Çünkü böyle bir ilişki, ABD ve İsrail’in paralı askerleri durumundaki PKK-PYD’yi köşeye sıkıştıracak, Filistin’i tasfiye planlarını başlamadan bitirecek, Doğu Akdeniz’deki dengeleri Türkiye lehine çevirecek, İran’a saldırı ve Rusya’yı kuşatma planlarını etkisizleştirerek Türkiye’yi mevcut stratejik ittifakın merkezine yerleştirecek ve içinden geçmekte olduğumuz kritik süreçte ABD ve İsrail’in her türlü fitne ve kışkırtma girişimlerinin önünü tıkayacaktır.


Türk Milletine ve Hükümetimizin dikkatine saygı ile duyururuz.