Doğu Perinçek: Yerin üstündeki gerilim

         Bingöl depreminde göçüğün altındaki o ilkokul öğrencisini unutamam. Kendisini kurtarmaya gelenlere “Ağbi gelme, duvarın altında kalırsın” diyordu. Elseverlik (diğerkâmlık), insanı insan yapan erdemdir.

 

Van’daki güzellikler

         Van’da da ekranlara yansıyan güzellikler vardı. Bazı yurttaşların çadır getiren görevlilere, “Daha zor durumda olanlara verin” dediklerini gördük. Bencilliğin kirletmediği yurttaş, Türkiye’nin umududur.

         Üzücü manzaralar da vardı. Çadır kapmak için birbirleriyle kavga edenler, asıl büyük felaketimizi sergiliyorlardı.

 

Her depremde yıkılan

         Çocukluğumuzdan beri depremlerle yaşıyoruz. Her sarsıntıda yerin üstüne çıkan, özel çıkarcılığın perişanlıklarıdır. Her depremde yıkılan, özel çıkar sistemidir.

         Fatura, her demirden çalan müteahhide, rüşvet yiyen denetim görevlilerine çıkarılıyor.

         Peki, o müteahhidi, o denetçiyi yaratan kültür, özel çıkarcılık, bencillik, malı götürme, köşeyi dönme? Bu kültürü on yıllardır beyinlere işleyen, sistem politikacıları, gazeteler, televizyonlar, romanlar, sinemalar?

 

Cumhurun yıkımı

         Cumhuriyet kültürü, cumhuru düşünmeye değer veriyordu. Cumhuriyetin yıkım sürecinde, devrimin yetiştirdiği kuşaklara en çok acı veren, toplum sevgisinin, fedakârlığın aldığı yaralardır. Her deprem, bize yitirdiğimiz değerleri hatırlatıyor.

         İnsanlar, 1,5 milyon yıldır toplum halinde yaşıyor. Her insan, başkaları sayesinde varlığını sürdürebiliyor. Birkaç bin yıllık özel kar toplumunun çıkarcılığı, aslında toplum halinde yaşamanın doğasına aykırıdır ve geçicidir.

 

Özel çıkarın çıkmazı

         Bir süredir ozon tabakasındaki deliğin büyüdüğüne ilişkin haberler ortalıktan çekilmişti. Geçenlerde yeniden alarm zilleri çalan raporlar yayınlandı. Özel çıkarcılık; ormanları, dereleri, ırmakları, kıyıları, özetle insanın içinde yaşadığı doğayı yıkıma uğratmanın ötesinde dünyanın damını delen boyutlara vardı.

 

Toplumda uyum ve doğayla uyum

         Yerin altındaki enerjisi bol olan bir ülkede yaşıyoruz. Her deprem, bizi omuzlarımızdan tutup bir kez daha sarsıyor: Asıl tehlikeli gerilim, yerin altındaki değil, yerin üstündeki gerilimdir. Özel çıkarcılığın bencilleştirdiği ve Orta Çağ ilişkilerinin böldüğü bir toplum 1,5 milyon yıllık insan doğasına ihanet ediyor ve aynı zamanda doğanın içinde zavallılaşıyor.

         Elsevgisi, elbirliği; yalnız toplum içindeki uyumu sağlayan değerler değil, aynı zamanda toplumu doğayla uyumlu kılan değerlerdir.

         Özel çıkarcılık, yerin üstündeki gerilimdir. Yerin altındaki gerilim, yerin üstündeki gerilimin geçerli olduğu bir ortamda bize en derin acıları yaşatıyor.

         İnsanlık, özel çıkarcılığın bittiği yerdedir.