Doğu Perinçek: “Yargı çözer”in sonu

Siz “yargı çözer” demiyor muydunuz, hepinizedir bu hatırlatma, elbette Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye de: İşte yargı “çözmüştür”!
“Darbeciler ayıklansın” çağrılarını siz yapmıyor muydunuz, işte yargı “darbecileri ayıklamaya” devam ediyor! Cellât, “Büyük suç şüphesi” satırını çalıştırıyor.

 

Beşiktaş’ta ne var ne yok
Beşiktaş’ta yargı yoktur.
Beşiktaş’ta hukuk yoktur.
Beşiktaş’ta bir tertip vardır.
Beşiktaş’ta, en son E. Korg. Metin Yavuz Yalçın’ın belirttiği gibi, “Çok büyük gizli servis oyunu vardır.” (gazeteler, 21 Haziran 2011) Olay, generalin de vurguladığı gibi, cemaat ve çete işinin çok ötesindedir; yabancı bir devlet operasyonudur. Adını da koyalım, bir ABD operasyonudur ve elbette BOP Eşbaşkanlığının gizli örgütü eliyle yürütülmektedir. Kadrolar, cemaatten toplanmıştır.
Kararlar mahkemelerde alınmıyor, yukardan geliyor. O nedenle hukukçuların tartışmaları tertibi örtbas etmekten ve milleti kandırmaktan başka bir şeye yaramıyor.

 

Hukuk hukuk diye hukuk çiğnenmektedir.
Efendim deliller karartılmazmış falan filan. Deliller karartılsa ne, beyazlatılsa ne! Delillerin hepsi çöplükten toplanmaktadır. Hepsi çürümüştür ve kokmaktadır. Tartışılması gereken budur!

 

Namuslu ve sonuç alacak tavır
Ergenekon tertibi, en baştan amacını ortaya koymuştur. Bu tertip, Türkiye’nin bölünmesine ve Cumhuriyetin yıkılmasına karşı koyacak güçleri etkisiz kılmak için düzenlenmiştir ve amacına ilerliyor.
Bu olayda yangından kıymetli eşyamı kurtarayım telaşı yerine, hep birlikte yangını söndürmek gerekir.
Beklenirdi ki, CHP ve MHP, TSK komutanları, parti yöneticileri, yurtsever aydınlar birer birer içeri atılırken MYK’lerini, MKK’lerini toplasınlar, tertibin karşısına dikilsinler. Yapmamışlardır; çünkü bu tertibin arkasında ABD olduğunu biliyorlar. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, “Bize dokunmayın, bildiğinize devam edin” tavrı içinde olmuşlardır.
Ergenekon tertibine karşı namuslu tavır, devrimci aydınlarımızdan ve İşçi Partisi’nden gelmiştir. Halit Refiğ ve Demirtaş Ceyhun gibi büyük aydınlar, mahkemenin kapısına dayanmış ve “Beni de alın” demişlerdir.

 

Baştan aşağı utanç!
Haberal, Alan ve Balbay hakkında alınan kararlar hukuk adına utanç vericidir. Ama bize bir tane Beşiktaş kararı gösterebilir misiniz ki, utanç verici olmasın! Beşiktaş’tan söz ediyorum, Beşiktaş’tan kovulan yargıçlar, Beşiktaş’a dahil değildir.

 

Çıldıran Ergenekon’dan Suriye operasyonuna
Bu kararlar, Beşiktaş ölçüleri açısından da çok gariptir. Hukuk gevezeliklerini bırakıp, düşmanın amacını saptamalıyız.
Bir açıklamaya göre, PKK için çıkarılacak Genel Af için toplumun her kesiminde güçlü bir talep ve destek oluşturulmaktadır.
Ancak yalnız bu mu?
Tutuklu bulunan milletvekili seçilmiş BDP’lileri de dikkate alırsanız, bir kışkırtmanın planlandığı olasılığı su yüzüne çıkıyor. Tayyip Erdoğan, “Ergenekon tutukluları seçilirse, tahliye olacaklarını nerden biliyorsunuz” demişti. Bu kararın alınacağını biliyordu.
Bu durumda kim, niçin kaos istiyor?
Ergenekon operasyonu çıldırdıkça, Suriye operasyonuna dönüşüyor.

 

Tertibi cepheden bozguna uğratmak zorundayız
Beyler, paşalar, Ergenekon tertibiyle Türkiye gidiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri esir alınıyor.
Bugüne kadar “yargıya karışmayın” deyip durdunuz; bakın “yargı” size karışıyor.
Artık kişi çıkarının, parti çıkarının, meslektaş dayanışmasının ötesine geçmek zamanıdır. “Sıra sana gelecek”, “Sıra bana geldi” laflarını bırakalım, sıra Türkiye’ye çoktan gelmiştir. Türkiye için cephe tutalım.
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Islak İmza, Kafes vb. tertiplerini bozmazsak, Türkiye’de ne demokrasi olur, ne özgürlük, ne kardeşlik ne de hukuk devleti.