Doğu Perinçek: Vardiya Amazonlarda

HANİ NERDE O FEMİNİSTLERİMİZ?


Bir zamanlar bir Feminizm modası çıkmıştı.


Hani nerde o Feministlerimiz?


Eteklerini savurarak koştururlardı, gözler onları arıyor, zamanı değil mi?


Onların muradı başkaydı. 12 Eylül zorbalığının morarttığı ortamda çıktılar piyasaya. Maksat üzüm yemek değil, solu dövmekti. Düşman, emperyalizm ve Ortaçağ zorbalığı değil, erkek milletiydi. Feminizm de, Yeşilcilik gibi, sosyalist ve devrimci hareketleri tasfiye için piyasaya sürüldü. Dünyanın yedi ikliminde Soldan devşirildiler. Ekranlarda görüyoruz şimdi, tarikatlarla cemaatlerle al gülüm ver gülüm, yani piyasa! Feminizm, bir piyasa akımıdır ve değeri de piyasa da belirleniyor.


Piyasa, en başta kadınların düşmanıdır. Değişim ekonomisi boy verip para ortaya çıkınca, ilk alınan satılanlar onlar oldu. Orhun Yazıtları’nı okumadınız mı, Kültigin beyimiz, “Dokuz Oğuz bodununu bastım, kadınını cariyesini çevirdim getirdim” diyor. Ama her kadın Hürrem Sultan olamıyor. Buradan bakarsanız, Dünya Süleyman’a kalmıyor.

 

 

HAC ZİYARETİNDEKİ DEKOLTE


Bugün kadınının en çok itildiği kakıldığı dönemi yaşıyoruz. 1908 Devrimi’nin arkasına düştük. İlahiyatçı Yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, “Kadınlara Hac ziyaretinde bile tacizler oluyor” diye özetliyor vaziyeti. Ortaçağın gözünde “kadının dekoltesi” her yerde ve her zaman meydandadır. Onun için cenaze namazında bile saflara almıyorlar; belki bir fenalık olur! BOP Eşbaşkanı, “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” diye ferman buyurdu. Mısır’dan bile duymuşlardır. Bir tek Feministler duymadı.

 

 

CUMHURİYET RÜZGÂRI KADIN RÜZGÂRIDIR


Hani nerede o Feministlerimiz, ellerine süpürgelerini alsalar, mor bayraklarını dalgalandırsalar ya. Hayır çünkü rüzgârları kalmadı, rüzgârı estiren artık küresel merkezler değil. Şimdi Cumhuriyet rüzgârı esiyor.

 

Meşrutiyet ve Cumhuriyet rüzgârı her zaman kadın rüzgârıdır. Fransız Devriminin simgesi olan o kadının resmine şöyle bir daha bakın; hepimizin aşık olduğu kadındır o. Çünkü Amazondur.


Cumhuriyet kadını düştüğü yerden ayağa kalkmaktadır; tıpkı Yer Tanrısı Anteus’un elini toprağa vurup kalkması gibi. Kamalı Zeybek de öyledir.

 


BUNDAN SONRA ERKEKLER DE AMAZONDUR


Başı Tekel kadınları çekti. Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel kardaşımızın yüreğini kaldıran onlardı. Ne güzeldi o Tekel kadınları. Yiene o günler geliyor.


Cumhuriyet kadını “Vardiya bizde” dedi.


Devrim nöbetidir bu.


Hayır, devrimin hücum borusu!


Nöbeti sarayları bekleyenler tutsun!


Vardiya kadınlardaysa, Cumhuriyet ayağa kalkıyor demektir.


BOP Eşbaşkanları titresin artık. Sözleşmeli Personelin konağını Çakırcalı Mehmet Efe değil, Cumhuriyet kadını yıkacak!


Davullar eşitlik için vursun, zurnalar eşler ve eşsizler için çalsın!


Eşsiz devrim, herkese bir eş getirecek!


“Hoş bileziğe” kalkın, “İşveli kızlar dizilsin”,“Etek içinde naz eden dizden bu deli gönül üzülsün.” (Üzülecek bir şey yok, burada başka mânâda)


Kalkın halaya! Kaldırın milleti ayağa!


Bundan sonra erkekler de Amazondur.

 

 

SENİ SEVMEYEN ÖLSÜN


Hepimiz limanda sevgilisini bekleyen kadın gibi devrimi gözlüyoruz.


Yanlış söyledim, beklemiyoruz, kanter içinde çalışıyoruz artık.


Tribünde kimse kalmasın, herkes sahaya insin!


Cumhuriyet kadınını sevmeyen ölsün!