Doğu Perinçek: Uyarılmaya muhtaç olan güç: TSK

         Değerli Yıldırım Koç arkadaşımızın 3 Temmuz 2011 günü Aydınlık’ta çıkan yazısı, önümüzdeki döneme ilişkin bazı ipuçlarına dikkat çekiyordu:

         Birincisi, “ABD’nin PKK’ya verdiği destekte bir azalma söz konusu.”

         İkincisi, Cumhuriyet’te Orhan Bursalı’ya gönderme yaparak belirtiyor, “Bizim askerler sonunda ABD’nin hizasına geldi gibi.”

         Üçüncüsü, “1925 yılındaki Şeyh Sait ayaklanmasının isyancıların iradesi dışında erken başlamıştı.” saptamasından hareketle, üstü kapalı bugün de bir “erken başlama”ya işaret ediliyor.

         Yıldırım Koç, yazısını “Osmanlı’da oyun çoktur; genellikle sanıldığından da çoktur.” diye bitiriyor ve “Bugün veya hiçbir zaman” şarkısını söyleyenlerin Kürt halk kitlesine “büyük zarar vereceklerini” vurgulayarak noktayı koyuyor.

 

ABD PKK’den vazgeçer mi?

         ABD’nin PKK’ye desteğinde şu anda bir azalma göremiyoruz. Abdullah Gül, TÜSİAD, TESEV, basındaki Atlantik güçleri, PKK’yi tam gaz desteklemeye devam ediyorlar. Tayyip Erdoğan da, Anayasa ve Genel Af planlarını, PKK’nin Güneydoğu’daki kalkışmalarını kullanarak yürütüyor. Kamuoyu, PKK marifetiyle  “Başka çare kalmadı” çözümüne getirilecek, istediği bu!

         ABD, PKK’den stratejik olarak kesinlikle vazgeçmez. Washington yönetiminin, İkinci İsrail’in (Kürdistan) başına geçirmeyi planladığı örgüt, Barzani-Talabani değil, PKK’dir. Bu stratejik tercih değişmez. Ama zaman zaman dalgalanmalar olur; değişik taktik ve oyunlar devreye sokulur.

 

TSK Türkiye’den vazgeçer mi?

         Komuta kademesinin bugün ABD’nin istediği hizada durduğu ortadadır. 2003 yılından beri böyle. Ordunun Atatürkçü geleneği, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla büyük ölçüde bastırılmıştır. TSK’nin, kırılan onurunu görüntüde kurtaracak işbirliklerine yatkın olduğu da söylenebilir. ABD, böyle bir seçeneği elinde tutmaktadır. Hem Suriye ve İran planları, hem de Türkiye’nin önündeki derin ekonomik krizde, ABD’nin TSK’ya ihtiyacı var. Yakın gelecekteki ekonomik sarsıntılarda, AKP’nin TSK’ye kumanda yeteneği zaafa uğrayacaktır. ABD’nin Türk Ordusuna AKP aracılığıyla kumanda etmesi zorluklarla karşılaşabilir. Türk Ordusuna Türk komutanları aracılığıyla kumanda, ABD için bir seçenektir.

         Ancak, bu olasılık, PKK’nin tasfiyesini hiçbir zaman gündeme getirmeyecektir. Çünkü ABD’nin İkinci İsrail planı, PKK’siz yürümez.

         Ancak TSK’de bu yönde umutlar yaratmak, ABD’nin geçici taktiği olarak gündeme gelir. Ve en sonunda ABD’nin Türk Ordusunu kendi tecrübesiyle “olmuyor” noktasına getirmek istediği ortadadır. Bu nedenle “PKK’yi ABD ile temizleme” formülü, en olmayacak seçenektir. Çünkü Türkiye’yi PKK değil, ABD bölmektedir. “Kürdistan” adı verilen İkinci İsrail planı, PKK’nin başarabileceği bir iş değildir. Bu plan, ABD ve İsrail’in planıdır. PKK de kendisini bu plana teslim etmiştir.

         Bütün bu nedenlerle, şu anda uyarılmaya muhtaç olan güç, PKK değil, TSK’dir.

         PKK’nin herhangi bir uyarıya gözlerinin ve kulaklarının kapalı olduğu gözüküyor. ABD-İsrail planına çok kötü bağlanmış.

         TSK’ye uyarı ise çok önemli ve tarihseldir. TSK, ABD’nin Suriye ve İran planlarında eylemli olarak rol alırsa, İkinci İsrail’in (sözde Kürdistan) kurulması kaçınılmaz olur. Daha açık söyleyelim, o zaman TSK, Türkiye’yi de bölen projede profesyonel askerlik hizmeti yapar. Çünkü İkinci İsrail’i önleyecek kuvvet, bölgede Türkiye + Suriye + Irak + İran ittifakıdır. Dünya ölçeğindeki müttefikler ise, Rusya’dan Çin’e kadar uzanan Avrasya güçleridir.

 

ABD’de oyun çok

         Görünen manzara şudur; ABD ve İsrail, TSK’yi kandırıyor. Nasıl kandırıyor: “Gel benim projemde görev al, PKK’yi de halletmiş olursun, üstelik itibarını da iade ederiz.”

         “Osmanlı’da oyun çok” doğru. Ama emperyalistlerde de oyun çok, Osmanlıdan daha çok!

         Suriye ve İran’la cephe cepheye gelen bir TSK, PKK’nin amacına ilerlemesine en büyük katkıyı yapar. AKP’nin eliyle sahnelenen Türkiye’yi bölme harekâtı, TSK marifetiyle yürütülür. Dahası, önümüzdeki ağır ekonomik krizin faturası da TSK’ye çıkarılır.

         TSK çok yaralandı, çok olumsuz bir sınav verdi, ama herhalde vatan görevini ve aklını yitirmemiştir.

 

Türkiye’den vazgeçmeyenlerin çözümü tek

         Türkiye yurtseverliğinin ve Türk Ordusunun önünde tek bir çözüm vardır: Bir Milli Hükümet kurarak, vatan bütünlüğü ve halkçı bir ekonomi için Türkiye’nin bütün imkân ve kabiliyetini seferber etmek yanında Suriye, Irak ve İran ile ittifak yaparak, ABD’nin Büyük İsrail planını bozmak. ABD ve İsrail’i caydıracak güç buradadır.

         Bu seçenek Türkiye’yi kaçınılmaz olarak Kemalist Devrimi tamamlama programına yöneltir ve emekçi halkın merkezde bulunduğu bir barış ve kardeşlik Türkiyesi kurulur.