Doğu Perinçek: Türkiyemin Çürükleri

Polisin Ağzından 2007 Kodları

 

Ergenekon’u iyi anlayalım.

 

2001-2003 sürecini bir kenara bırakıyoruz.

 

Tarih: 12 Haziran 2007.

 

Ümraniye Karakolu’nda masaya bombaları dizen polis memuru kamera önünde şifre anahtarını veriyor:

 

- Soruşturma Ergenekon olduktan sonra sinkaf ederim hakimini de savcısını da

- Genelkurmay Başkanı yapıyor bunları, o.çocuğu.

 

Türkiye’yi “Gladyo’dan kurtaracağı” söylenen operasyonun yol göstericilerini bu işaretler belirlemiştir.

 

 

Ergenekon’un düğümleri ve düğmeleri

 

Ergenekon’un düğümlerini sorular ve cevaplarla birlikte çözelim:

 

- Daha kapsamlı harekâtın düğmesine kim nerde bastı?

- Oval Ofis’te Bush!

- Düğmesine basılan kimdi?

- BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan

- Tarih?

- 5 Kasım 2007

- Bilginin Kaynağı?

- A. Gül ve Tayyip beyin yakın silah arkadaşları Fehmi Koru (Kanal 7, 28 Ocak 2008 ve Yeni Şafak, 1 Şubat 2008).

- Mehmet Altan bu operasyonun karakterini nasıl açıkladı?

- Amerikan operasyonu!

 

 

NATO Gladyosunu NATO tasfiye eder mi?

 

Burada, herkese soruyoruz: Düğmesine ABD’nin bastığı bir operasyonla NATO’nun Gladyosu tasfiye edilebilir mi?

 

İkinci bir soru:

 

ABD planıyla iktidara getirilen ve tarikatlara, cemaatlere, mafya ekonomisine dayanan Tayyip Erdoğanlardan NATO Gladyosunu temizlemesi beklenebilir mi?

 

Bu iki sorunun cevabı, Ergenekon tertibini anlamaya yetiyor.

 

 

İlk dalganın ve son dalganın kodları

 

Ergenekon’un ilk dalgası ile son dalgasının şifreleri aynıdır.

 

Ümraniye’de Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş ve Muzaffer Tekin’in tutuklanması hangi planın parçası ise, en son Soner Yalçın ve Yalçın Küçük, hatta Nedim Şener’in tutuklanması da aynı plan içindedir.

 

Ümraniye’deki gecekondu çatısında bomba bulduk diyenler, Soner Yalçın’ın bilgisayarında da kendi yazdıkları Ulusal Medya 2011 belgesini bulmuşlardır! Zaten ikisi, şimdi aynı koğuşta! Bu olay dahi sizin aklınızı başınıza getirmeyecek mi? Seni itirafçı yaparlar!

 

 

İlhan Selçuk ve Veli Küçük

Muzaffer Tekin ve Mustafa Balbay

 

Birbiri ardı sıra gelen dalgalarda E. Tuğg. Veli Küçük ve İlhan Selçuk hangi güçlerin hedefi olduysa, daha sonraki dalgalarda E. Org. Şener Eruygur, Yeni Parti Genel Başkanı Tuncay Özkan, Gazeteci Mustafa Balbay, Türk Metal Genel Başkanı Mustafa Özbek, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Dz. Kur. Alb. Dursun Çiçek, E. Org. Çetin Doğan, Kuvvet Komutanlarımız İbrahim Fırtına ve Özden Örnek’ten Astsubay Ergin Geldikaya ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye kadar hepsi aynı güçlerin hedefi olmuştur.

 

Birkaç kışkırtıcı ajan ve gizli tanık dışında, bütün Ergenekon sanıkları Türkiye cephesinin insanlarıdır.

 

 

Tek bir Faili meçhul vb. suçlaması yok

 

Bu davaların iddianamelerinde, eski Gladyo cinayetleri ve tertipleriyle ilgili tek bir suçlama yer almıyor. O nedenle Ergenekon soruşturmalarının hiçbiri, yakın tarihimizdeki faili meçhuller ve tertiplerle ilgili değildir.

 

Danıştay cinayeti terör örgütü suçlaması ve psikolojik savaş amacıyla getirilmiş Ergenekon torbasına atılmıştır. Burdaki amaçları da yüzlerce kesin kanıtla apaçık ortaya çıkmıştır.

 

Ergenekon tertibinin hedefi, NATO’nun kurduğu Gladyo / Kontrgerilla değildir. Tertibi işte o NATO Gladyosu tezgahlamıştır ve hedefte Türkiye’nin milli ve emek güçleri vardır.

 

Kesinlikle belirtiyorum. On yıl sonra da, yüzyıl sonra da mahçup olmayacağımı biliyorum. Bu davada Oktay Yıldırım ve Muzaffer Tekin, en az Mustafa Balbay kadar suçsuzdur. Yine bu davanın iddianamesi ve kanıtlarına bakarsanız, E. Tuğg. Veli Küçük en az İlhan Selçuk kadar suçsuzdur.

 

Ergenekon tutukluları arasında yaş – kuru ayrımı yapanlar, dava dosyasını ve yargılamada ortaya çıkan kanıtları bilmiyorlar. Veya tertipçilerin psikolojik savaşında rol üstleniyorlar. Bu rolü, kendini kurtarmanın bir yolu olarak gören zayıf karakterlilerde bulunmaktadır.

 

 

Obama ve Tayyip Erdoğan çürükleri ayıklasın!

 

Geldiğimiz noktada holding medyasından yükselen ses şudur:

 

“Çürükler ayıklansın!”

 

Dikkat ediniz, çürükleri ayıklayın talebinin muhatapları, ABD, AB, Tayyip Erdoğan ve ünlü Beşiktaş savcılığıdır.

 

Talepte bulunanlar, İshak Alaton’dan Ahmet Altan’a ve CHP’nin yeni yıldızlarına kadar Batı kulubü mensuplarıdır.

 

Talep zaten ısmarlanmış, hemen yankısını buluyor. Atlantik’in her iki kıyısından gelen seslere kulak veriyoruz, “Çürükleri ayıklayın” talimatını veriyorlar.

 

ABD, AB, Tayyip Erdoğan, Fethullah Hoca, İshak Alaton, Ahmet Altan hepsi birlikte, “Çürükleri ayıklayın” diyor.

 

Bu listeye bakıyoruz, HEPSİ ÇÜRÜK. Uluslararası büyük çürükler ve işbirlikçileri olan küçük çürükler.

 

Asıl ayıklanması gerekenler, “Çürükleri ayıklayın” diyenlerdir.

 

Bu koroya bilgisizlik yüzünden katılanlar, ya çürüklerin içinde çürüyeceklerdir; veya o çürüme ortamından ayrışacaklardır.

 

Bir süre sonra şunu söyleyebileceğiz:

 

Kim “Çürükleri ayıklayın” diyorsa, hepsi istisnasız çürüktür.

 

 

Çürükler içindesin Türkiyem

 

Büyük yazarımız İrfan Yalçın, 2008 yılında daha bu sürecin başında Ergenekon döneminin şiirini yazdı:

 

“Çürükler içindesin Türkiyem”

 

Ben o büyük şiire bir cümle ekliyorum. Şairane olmasa bile, hakikat: Çürüklerinden kurtulacaksın Türkiyem!