Sayın Meral Akşener’in yönettiği İyi Parti’nin TBMM Grup Başkanvekilliği, 8 Mayıs’ın ‘Cezayir Soykırımı Anma Günü’ olarak kabul edilmesi için kanun önergesi verdi.
KANUNLAR GENELDİR
Birincisi, İyi Parti Meclis’e girmiş fakat kanun nedir bilmiyor. Kanunlar geneldir. Herhangi bir kişi veya olay hakkında kanun çıkarılamaz. Bu durumlarda yapılan düzenlemelere kanun değil, Anayasa Hukuku’nda “TBMM Kararı” denir.
Fransa’nın Cezayir’de Ermeni Soykırımı yaptığı konusunda kanun olmaz. Olsa olsa TBMM Kararı olabilir. Ancak öyle bir karar da, diğer ülkelerin parlamentolarında alınan soykırım kararları gibi hukuka aykırı olur.
SOYKIRIM SUÇUNU BİREYLER İŞLER DEVLETLER İŞLEMEZ
Ceza Hukuku’nun temel ilkesidir: Suç ve ceza bireyseldir. Suçu özel kişiler işler, bireyler işler, tüzel kişiler ve devletler suç işlemez. Vergi Hukuku’nun kurumlara uyguladığı yaptırımlar, Ceza Hukuku’nun suç ve ceza kavramlarından farklıdır.
Uluslararası hukuk doktrininde, soykırım suçunu belli bir devletin yöneticilerinin işlemesi durumunda, o devletin de sorumlu olacağı yönünde görüşler vardır. Ancak dikkat buyurulsun, buradaki sorumluluk, ceza sorumluluğu değildir, siyasal sorumluluktur. Bu nedenle devletler soykırım suçu işlemez.
PARLAMENTOLAR SOYKIRIMA HÜKMEDEMEZ
Daha önemlisi, parlamentoların soykırıma hükmetme yetkisi yoktur.
1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi, soykırım suçunu tanımlamıştır. Soykırım bir suçtur.
Dolayısıyla soykırım suçu, bir tarih konusu veya siyaset konusu değil, Ceza Hukuku konusudur.
Her suçta olduğu gibi soykırım suçunun varlığına da yetkili mahkeme karar verir.
Yine BM Sözleşmesi’nde öngörüldüğü üzere, yetkili mahkeme, soykırım suçunun işlendiği ülkenin yerel mahkemesi veya Uluslararası Ceza Mahkemesi’dir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Dairesi ve Büyük Daire, Perinçek-İsviçre Davası’nda, 13 Aralık 2013 günü ve 15 Ekim 2015 günü aldığı kararlarda, parlamentoların, devlet başkanlarının, belediyelerin, üniversitelerin vb soykırım suçuna hükmedemeyeceklerini bir kez daha saptamıştır. Yine AİHM, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Mercan ile İsviçre Devleti arasındaki davada 30 Kasım 2017 günü aldığı kararla aynı saptamasını yinelemiştir. AİHM bu kez kararını oybirliğiyle almıştır. Bizim tezlerimiz karşısındaki hukuk dışı tavır, yerle bir olmuştur.
AİHM kararları, 1915 Olayları ile Holokost arasında tarihsel ve hukuki benzerlik olmadığı yönündeki artık perçinlenmiş olan içtihadıyla, 1915’te soykırım suçunun işlenmediğini de kabul etmiştir. Mahkeme kararı yok, soykırım yok! Aynı içtihat, Cezayir olayları için de geçerlidir.
Bizim Vatan Partisi olarak, çeşitli ülkelerin parlamentolarında alınan Ermeni Soykırımı kararlarına karşı mücadelede, temel görüşümüz, parlamentoların soykırım kararı almaya yetkili olmadığı esasına dayanmaktadır. Bu görüşün hukuken tartışılması bile mümkün değildir. Çünkü Sözleşme, yetkili mahkemeyi açıkça belirlemiş. AİHM kararlarında ve hukuk doktrininde ittifakla kabul edilen görüş budur.
BİLGİSİZ MİLLİYETÇİLİK OLUR MU
Şimdi İyi Parti, kalkıyor, TBMM’nin Fransa’nın Cezayir’de soykırım suçu işlediğine dair bir “kanun” çıkartmasını öneriyor. Oysa konu, kanun konusu değildir, olsa olsa TBMM Kararı’na konu olabilir. Ancak o da hukuk dışı olur. Çünkü TBMM yetkisiz. Ayrıca devletler soykırım suçunun öznesi değildir, ancak siyasal sorumluluk taşırlar.
Görüldüğü gibi bu tür ciddî davalar, hamasetle yürütülmüyor. 2005 yılında “Ermeni Soykırımı Emperyalist Bir Yalandır” parolasıyla mücadeleye başladığımız ve AİHM’de dava açtığımız zaman, çağırdığımız halde lütfedip mücadeleye katılmayanlar, şimdi Türk Milleti’nin oylarını avlamak için sahne alıyorlar. Ancak bu davalar, bilgiyle kazanılıyor.
KANUNİ SÜLEYMAN’A UZANAN TARİH KAVGASI
Bir Hukuk meselesi olan soykırım suçunu Hukuk dışı alana taşırma gayretini, İyi Parti’nin Meclis’e verdiği sözde Kanun Önergesi yanında, Genel Başkanı Akşener’in sosyal paylaşım hesaplarında da görüyoruz:
“Mesele tarih ise Kanuni’nin, Fransuva’ya yazdığı mektubu mu okuyalım? Kendi tarihinin hesabını veremeyen Fransa’nın, Türk tarihine leke sürmeye kalkışan kararı, hem fikrimizde, hem de vicdanımızda hükümsüzdür.”
Oysa soykırım suçu, bir tarih konusu değil, fakat hukuk konusudur. Tarih boyutu, hukuk boyutundan ayrıdır. Fransa Devlet Başkanı Macron’un aldığı kararın içeriği, Fransa Anayasa Konseyi tarafından defalarca iptal edilmiştir. Fransa üniversitelerinde okutulan AİHM Perinçek-İsviçre Davası derslerinde ve doktora çalışmalarında Perinçek’in hukukî görüşleri kabul edilmiştir.
Bu mücadelede, AİHM Kararlarına ve Hukuk Doktrinine değil de Kanunî Sultan Süleyman’ın mektubuna dayanmaya kalkmak, Türkiye’nin hakim sınıflar düzlemindeki siyasetinin seviyesizliğini kanıtlama çabasından başka bir anlam taşımıyor. Türkiye’nin soykırım konusunda karşılaştığı sorunlar, Kanunî Süleyman’la çözülmez. AİHM’nin Perinçek-İsviçre Davası’nda aldığı kararları bilmek yeterlidir.
Düzeltme:
Sağolsun, Eskişehir’den Prof. Dr. Can Ayday arkadaşım düzeltmiş, Eskişehir’in suyu kaplan suyu değil kalabak suyu.
Çocukluğumuzda Ankara-İsrtanbul treni Eskişehir İstasyonu’nda durunca, koşar çeşmeden su içerdik. Suyun tadı dilimizde kalmış, ama ismini yanlış hatırlıyotuz.