Doğu Perinçek: Türkiye’nin bölünmesi planında gelinen aşama

Şu anda ABD’nin başarıyla ilerleyen belki de tek politikası, Türkiye’nin bölünmesidir.

 

Türkiye fiilen bölünmüştür. Irak’ın kuzeyinden sonra, Türkiye’nin güneydoğusunda da, ABD-İsrail ittifakına mecbur olan bir fiili yönetim oluşturulmuştur. Artık ABD ve BOP Eşbaşkanlığı için bütün mesele, bölünmeye Türkiye halkını razı etmektir. Yalnız Güneydoğuda fiili yönetim kurmak yetmez, Türkiye’nin bütününe bu olgunun kabul ettirilmesi gerekiyor.

 

“Silahla olmuyor” yargısına ispat harekâtı

Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin birden bire şiddet yanlısı kesilmesi, TSK’yi başarısız olacağı bir planın içine çekmek, arkasından bu işin “silahla olmadığını” ispatlayarak bölünmenin hukukî biçimini Türkiye’ye kabul ettirmektir. Silaha yönelirken, silahla olmayacağı teraneleri de piyasaya sürülmektedir. Birincisi ikincisine dönüşecektir. Kılıçdaroğlu, bu planın kamuoyu yapıcılarından olarak hep öne atılan görevler üstlenmektedir.

Şu anda Tayyip Erdoğan, “Silahla çözeceğim” diyor. Kılıçdaroğlu ise “silahla çözülmez, öneri getir silahsız çözelim” görüşünü seslendiriyor.

Bir süre sonra, ikisi birden faturayı TSK’ye çıkararak ABD’nin bölünme anayasasını getireceklerdir.

 

Komutanlar ne yapıyor

         Komutanlar ise, Vahdettin’in sultanlığı ve Damat Ferit Paşa’nın yönetimi altında, ABD ile işbirliği hayalleri içinde, Türkiye’yi ABD’nin bölünme tertibinden “kurtarma” harekâtlarının hazırlıklarıyla meşgul.

TSK’nin komuta kademesi, çöken iç cephenin yeniden kurulması zorunluluğunu saptamadan, içine itildiği bütün görevlerden milletine büyük acılar vererek çıkar. Türkiye, bir millî hükümeti olmadan yeniden birleştirilemeyecek eşiklere gelmiştir. Devletin yaptırım gücü, ancak bir milli hükümetle sonuca ulaşabilir. Eğer komutanlar bunu göremiyorlarsa, zaten çok yıpratılmış olan TSK’nin tasfiye edilmesi ve paralı bir silahlı gücün kurulması planlarında utanç verici roller oynarlar. Boyun eğmek ile ihanet arasındaki sınır çok kırılgandır.

 

Türkiye ne yapacak

Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül Eşbaşkanlığından söz etmiyorum, Türkiye’den söz ediyorum, iktidarsız ve sahipsiz Türkiye’den!

İktidarsız ve sahipsiz Türkiye’nin ne yapacağı sorusu, iktidarlı ve sahipli olmasına bağlıdır.

Dün de belirttik, tek bir çözüm bulunmaktadır: Örgütlü milletin ve Ordunun ülkenin geleceğine sahip çıkmak için bir kuvvet ekseni oluşturması ve millî hükümetin kurulması.

Örgütlü halktan, örgütlü milletten söz ediyoruz. Öyle derneklerde ve sendikalarda değil yalnızca, siyasal örgütlü halk; yani siyasal partide örgütlenme!

 

Teslimiyet için bahane arayanlar!

Bu görevi anlamak istemeyenler veya binbir bahane üretenler, vatan millet nutukları atıp durmasınlar. Bir süre sonra Türkiye’nin en ikiyüzlü tayfası onlar olacaktır.

Genelkurmay Başkanı’nın hallerine bakarak sürekli karamsar görüşler üretmek de, bugün iş yapmak istemeyenlerin tavrıdır. Bunlar kendi teslimiyetleri için gerekçe arayanlardır.

Milletin örgütlenmesi, Türk Ordusunu da ayağa kaldıracaktır. Ayağa kalkmak istemeyenler ve hatta düşman tarafına geçenler, her zaman, her kavmin tarihinde olmuştur. Tarihi onlar yazmaz. O nedenle sürekli teslimiyete ve ihanete gönderme yapmayı bırakalım; kendimiz adam olalım. Başkalarının teslimiyetini ve ihanetini anlatmayı tarihsel görev sayanlara bakıyorum; ne kadar vatanseverlik satarlarsa satsınlar, sürekli teslimiyet ve ihanete gönderme yapanlar, en sonunda kendileri de teslimiyetçi ve hain olur.

 

İşe başlamak

Görevin zorluğu karşısında çaresiz durarak hiçbir çözüme ulaşılamaz.

Görevi yapmak için kafa yormaya çağırıyorum bu ülkenin geleceği için yüreği titreyenleri.

Ve en önemlisi işe başlamaya.

Bir iş, başlanarak yapılır. Zaten bu işe başlanmıştır.

Kim ne derse desin, Türkiye’de milleti örgütleyecek iş, İşçi Partisi’ni çekirdek alarak ilerletilecektir.

         Veya bir seçenek gösterilmelidir.