O partinin militarizm açılımı
O gün o parti, militarizm açılımını açıkladı. Artık kışlalarda “Annem beni yetiştirdi” diye marş söylenmeyecekti. Çünkü bu marş annelerin çocuklarını birey olarak yetiştirmelerine engel oluyordu. Gençliğin, borsa oynasın, bahis oynasın diye yetiştirildiği bir ülkede, bu tür marşlar ahlak bozuyor ve militarizmi güçlendiriyordu.
Çanakkale’ye demokrasi açılımı
Öbür parti, geri kalamazdı; derhal kendi açılımını kamuoyuna ilan etti. Asıl militarist olan “Çanakkale içinde vurdular beni” türküsüydü. Kahraman çocuklarımız, Amerikan ordularında çarpışıp Müslüman kardeşlerimizi vurmak varken, niçin Çanakkale içinde vurulsundu! Ayrıca bu türkü, bir tarihte Çanakkale’ye “demokrasi” için gelen müttefiklerimize karşı saygısızlık değil de neydi. Belgesi bile vardı; işte Çanakkale’de yatan İngiliz ve Fransız askerlerinin mezar taşlarında “Died for democracy”(Demokrasi için öldüler) yazmıyor muydu?
Demokrasi için gelenleri vuranların, bir de “vurulduk” diye türkü söylemeleri, ayıp değil miydi? Tarihle böyle mi yüzleşecektik? Türkiye, Çanakkale’de ayağına gelen fırsatı teperek, demokratlaşma ve Avrupa Birliği ile bütünleşme şansını yitirmişti.
Son fırsat
İşte şimdi yeni bir fırsat çıkmıştı. Libya Militarizmine karşı demokrasi için şaha kalkmanın tam zamanıydı. Türk Ordusu darbe yapacağına, Libya’ya sefer yapmalıydı. O zaman Amerika’nın kurşun askeri olarak militarizmden kurtulurduk. Piyasalar da Türk Ordusunun şerrinden kurtulurdu. NATO, bütün Müslüman âlemine uçak gemilerini, zırhlılarını, uçak filolarını seferber ederek, bunca fedakârlıkla demokrasi götürürken, Türkiye masanın dışına mı oturacaktı. Allah dualarımızı duymuş ve zaten kendisi de Müslüman olan Barak Obama’nın gözüne girmemiz için bize bu fırsatı lütfetmişti.
Türk açılımı
O parti ve öbür partiden sonra en büyük açılımı öteki parti yaptı. Tokyo Borsası bile açılımın şiddetinden zangır zangır sallandı. Öteki Parti’nin lideri, bütün oyları toplayacak formülü bulmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adındaki Türk sözcüğü derhal kaldırılmalıydı. Bunun için Anayasa değişikliği beklenemezdi. Türk sözcüğü kalkınca, askerimiz paralı olacak, herkesin cebi dolacaktı. O zaman NATO görevini çok daha büyük bir şevkle yapacaktı.
Ayrıca bir taşla kaç kuş vuracaktık.
Birincisi, Türk Ordusundan kurtulacaktık; darbe tehlikesi kökünden kalkacaktı. İkinci kuş, büyük müttefikimizin takdirini kazanacaktık. Sıcak para akışı, Gulfstream akımı gibi ülkemizi kaplayacaktı. Sıcak para komisyoncularımızın İsviçre’deki hesapları 8 iken 88 olacaktı.
Genel Ev kapısındaki açılım
Militarizmden kurtulmak için buluşlar birbirini kovalıyordu. Feşmekan Parti, “Savaşma seviş” sloganıyla bütün pavyonları dolaşıyor ve orda çalışan sex işçilerinden müfrezeler örgütlüyordu. Herkes parmaklarını ısırırken, Genel Başkan basın toplantısını Genel evin kapısında yaptı. “Türkiye çağ atladı” diye başladı söze ve devam etti: “Eskiden 6. Filo İstanbul’u ziyaret ettiği zaman, genel evi badana ettirerek ağırlıyorduk. Artık Özal, Çiller ve Tayyip Erdoğan sayesinde dışa açıldık ve küreselleştik. Türk girişimcisi, kapalı çarşı esnafı gibi oturduğu yerde müşteri beklemiyor; müşterinin bulunduğu piyasaya gidiyor.”
Soros’un ağzından Türkiye’nin ihracat patlaması
Bu açıklama, Soros’u bile hayran bıraktı. Ajanslar, Soros’un şu beyanatını, “Flash, flash” diye geçiyorlardı:
“Ben Türkiye’nin biricik ihraç malının Türk ordusu olduğunu sanıyordum. Ancak Türk girişimcisinin zekâsı, Doğu Akdeniz piyasalarını altüst etmiş bulunuyor. Altıncı Filo personelinin Ortadoğu’daki talep patlaması, Türkiye’nin ihracatında olağanüstü bir patlama yarattı.”
Sivil hava seferleri
Uçak şirketleri, dünya piyasalarının bütün Airbus’larını falan toplamıştı. Dünyanın bütün uçak fabrikaları tesislerini genişletiyor ve eskiden Türkiye denen ülkenin ısmarladığı uçakları yetiştirmek için harıl harıl üretim yapıyordu.
6. Filoya moral servisi
Hava meydanları uçak kalkışlarına yetişemiyordu. 6. Filo askerlerinin moral gecelerine moral servisi yapacak iş gücü, Doğu Akdeniz semalarını şenlendirmişti.
Pensilvanya’dan gelen fetva
Bu arada aşırı İslamcı kesimlerden “Ahlâk elden gidiyor” türünden çatlak sesler yükselir gibi oldu. 999. Ergenekon dalgası sayesinde bu sorun da kısa zamanda çözüldü. Zaten Pensilvanya’dan fetva da gelmişti. Çok şükür, Amerikalı dostlarımız sayesinde Ilımlı İslam ülkesiydik. Cihad uğruna moral seferberliği, dinler arası diyaloğu güçlendiriyor ve Tevrat ittifakını pekiştiriyordu.
Papa ve Ekümenik Patriğin mesajları
Papa ve Ekümenik Patrik, Pensilvanya’ya takdir mesajları gönderiyorlardı. “Pensilvanya” deyince yanlış anlaşılmasın, Pensilvanya artık Konstantinopolis’teydi. Hilafet makamına böyle üniversal bir ad verilmişti.
Laiklik, türban ve Kürt sorunları da çözülüyor
Eskiden Türkiye diye anılan ülke, 6. Filonun moral geceleri ihalesini alarak, dünya piyasalarını altüst etmenin ötesinde, laiklik ve türban sorunlarını da kökten çözmüştü. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da 2012 yılı için öngördüğü üzere, 6. Filo sayesinde Türk ve Kürt herkes eşit muameleye kavuşmuştu.
Ülke nurlu ufuklara uçuyordu.
Asma yapraklı heykel açılımı
Bu sırada yeni bir sektör çıktı; hatta patlama yaptı. Vinç fabrikaları kuruluyor ve durmadan vinç üretiyordu. Ülkedeki militarist heykeller birer birer devriliyor, yerlerine 6. Filo askerlerinin silahlı heykelleri dikiliyordu. Ülke ahlakına bir zarar gelmesin diye, askerlerin silahları asma yapraklarıyla örtülmüştü.
Heykellerin açılış törenlerinde halk, BOP Eşbaşkanını çılgınca alkışlıyordu. Törenlere katılmak isteyen TGB üyelerinin gözaltına alınması sayesinde huzur ve emniyet yerindeydi.
“Süngümüz” şiirleri özgürce okunuyor
BOP Eşbaşkanı heykellerin üzerindeki kırmızı perdeyi kaldırırken “Süngümüz 6. Filo erlerinin süngüsüdür” diye o meşhur şiiri okuyordu.
Ülke o kadar özgürdü ki, kimse bu şiir yüzünden O’nu hapse atmadı. Çünkü HSYK, yoğun çalışmalar sonucu yargı sistemini 6. Filonun kucağına oturtmuştu ve adalet cihazı okyanus enerjisi ile tıkır tıkır işliyordu.
Özgür ve korkusuz yaşam
Basın özgürlüğüne gelince: Altan kardeşler, “Gördünüz mü dış dinamiği, ülkeyi militarizmden ve darbe tehlikesinden nasıl kurtardı. “Vatanı kız memesine satacağız” demiştik, artık yalnız vatanı değil, kız memesini de satıyoruz.” diye ülke ekonomisindeki gelişmeler konusunda halkı aydınlatıyorlardı.
Özgürlük almış yürümüştü. Yasaklar kalkmıştı. Herkes niyet tutuyor ve 6. Filo heykellerine çaput bağlıyordu. Artık korkulacak ve utanılacak hiçbir şey kalmamıştı.