Türkçeyi yeniden öğreniyorum. Türkçenin kökleri üzerinde çalıştıkça, dil bilincim de yenilendi.
Türkçenin kökleri deyince iki konu anlaşılabilir.
Birincisi, Türk dilinin doğuşu ve oluşumudur.
İkincisi, Türkçenin kök heceleridir.
Türk dilinin kökü
Türkçenin oluşumunun ilk dönemlerinde bugün Hint-Cermen ailesi, denen dillere şaşırtıcı ortaklıklara rastlanıyor. Bunların basit günlük hayatta ve dillerin ilk kavramlarıyla ilgili olması, çok eski zamanlara işaret ediyor. Bu konuda epeyi okudum. Ancak Prof. Dr. Hamit Zübeyir Koşay’ın “Türkçe ve Hint Avrupa Dillerinin Mukayesesi” adlı çalışmasını kütüphanelerde bile bulamadık. Belki de basılmadı. Bu çalışmanın adresini veya örneğini bilen okuyucularımızın yardımını diliyorum.
Yalçın Küçük arkadaşımız, geçenlerde Türkçede çok sayıda Farsça sözcük bulunduğunu yazıyordu.
Farsçada da tahmin edemeyeceğiniz kadar çok Türkçe sözcük var. Doerfer “Türkische und Mongolische Flemente im Neupersischen” adlı 4 ciltlik önemli eserinde, Yeni Farsçada 2 bine yakın Türkçe sözcük saptıyor.
Kök hecelerimiz
Dil bayramında asıl dikkat çekmek istediğim, Türkçenin kök heceleridir. Dilbilimcileri bu kök hecelerin sayısı konusunda farklı görüşler öne sürüyorlar, önemli değil. Ama birkaç yüz kökü bilmek, dil bilincimize derinlik ve geniş ufuk kazandırıyor.
Köklerin macerası
Her sözcüğümüzün binlerce yıllık bir macerası var. Her sözcüğümüzün dilimizin tarihi içinde ayrı, özel bir tarihi var. Bu tarih bizi hem toplumumuzun tarihinin derinliklerine götürüyor, hem de başka toplumların tarihleriyle buluşturuyor.
Türkçe “bitişgen” denen dillerdendir. Bazı kökler veya sözcükler köklere yapışarak yeni yeni sözcükler türüyor. Her ek kaynaşmış ve kısaltılmış bir sözcüktür. Ünlü Çekosyavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız sözcüğü içinde, saydım 16 ayrı sözcük bulunuyor.
-Mak ile Make’in akrabalığı
Türkçenin master eki olan –mek/-mak ile İngilizcedeki make, Almancadaki machen, Norveççedeki maken (yapmak) eylemlerinin aynı kökten gelmesi sizin dikkatinizi çekmedi mi? 8. Yüzyıl öncesi Türkçede –mak -mek diye bir mastar eki yok, 9. Yüzyılda giriyor; bunu bulmak bana ayrı bir mutluluk verdi. Dil, çok zevkli bir uğraş.
Dille uğraşmanın tadını gençlerimize ve yurttaşlarımıza bir verebilsek, ne büyük mutluluk kaynağı olduğunu herkes anlayacaktır. Dili sevmek, dili tanımakla, dile dokunmakla oluyor.
Belki de dünyada başka dillerle, Türkçe kadar ilişkisi olan ikinci bir dil yok. Bir ayağımız Amerika’da, bir ayağımız Japonya’da.
Her iklimden beslenen bir tarihimiz ve dilimiz var.
Köklere yaslanan sağlamlık ve dilde ustalaşmak
Ama Türkçenin kök heceleri çoğu dilden farklı olarak pek dayanıklı. Türk dilinin bozulmayan mantığı ve türeyen sözcükler arasındaki anlam bağları, dilimizi derinlemesine öğrenmek ve ustaca kullanmak ve geliştirmek açısından bize çok geniş olanaklar sağlıyor. Türkçe aslında o kök hecelerle kendisini koruyor ve geliştiriyor.
Türkçe öğretimi köklerden başlamalı
Kanımca, okullarımızdaki Türkçe öğretimi kök hecelerle başlamalı. Çünkü Türkçenin yapısının temeli o kökler. Dilimizin mantığını ve gelişmesini köklerden hareket ederek kavrayabiliriz.
Örneğin bir ko kökünü alalım, konmak, koymak, koşmak, kopmak, koçmak, komarmak, kovmak, kollamak gibi bir eksenden çevreye doğru bütün eylemler bu kökten türer.
Kol, kom, konak, konuk, kopça, koşu, kopuk, kova, koşma gibi yüzlerce sözcük de dışa doğru hareketle ilgili kavramlardır.
Hint-Cermen dillerindeki go ve kom sözcüklerinin de aynı kökten olması ilginçtir. Komün dahi gelinip toplanılan yer olarak bizim ko kökümüzle açıklanabilmektedir. Komünizm sözcüğünün Türkçe köklerle buluşması, artık 141-142. Maddenin kapsamına girmez.
Köklerin bilgisi, aslında bize, dilde bilinçlenmenin ve ustalaşmanın en önemli yöntemini kazandırır.
Ortaöğretimin en önemli dersi
Ortaöğretimde en önemli ders Türkçedir. En geniş zaman Türkçeye ayrılmalı, en büyük emek Türkçeye verilmelidir. Çünkü insan hayatı, dilin pratiğidir. Yaşamak, kökü eylemde olan dilin eyleme dönüştürülmesidir.
İnsan, tasarım yapan hayvan olduğuna göre insanın zihinsel birikimi, dilin araçlarından oluşur. Dilsizler için de böyledir. Çünkü konuşmaktan değil, dilin kavramlarından söz ediyoruz.
Türkçe, yalnız ekonomici, hukukçu, idareci, sanatçı için değil, dili en az kullandığı sanılan matematikçi, fizikçi, kimyacı için de aynı derecede önemlidir. Üretim, bilim, sanat, siyaset hepsi dille tasarlanır.
Dil bilinci, özgürlük bilincidir
Türkçenin Atlantik sistemine bağlanmasından sonra önemsizleştirilmesi, büyük derstir. Türkiye’nin esir edilmesi, Türkçenin esir edilmesiyle el ele yürütülmüştür.
O nedenle Türkçenin kurtuluşu, Türkiye’nin kurtuluşudur.
Dil bilinci, bu nedenle özgürlük bilincidir ve insanlık bilincidir.
Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden
Dil bayramında, başta dayım Orhan Olcaytu, amcam Sami Perinçek, Veli Devecioğlu ve Fikret Otyam ağabeylerim olmak üzere büyüklerin ellerinden ve üç gün sonra birinci yaşını doldurup Türkçe gülecek Mercan kızla birlikte bütün küçüklerin, Hüseyin Gökalp yiğidimizin çocukları yeğenlerimin gözlerinden öperim.
KİTAP: İsmet Zeki Eyüboğlu, erdemleriyle eşsiz bir aydındı ve dil işçisiydi. Aydınlık’ın 1978-1980 yazarlarındandır. Eyüboğlu ağabeyin Türkçenin kökleri üzerine çalışmalarının değerini anlamak için, demek ki benim onca fırının ekmeğini yemem gerekiyormuş. Güzel ağabeyimin “Türkçe Kökler Sözlüğü”nün başındaki “Birkaç söz” ve “Giriş” bölümleri bugün daha anlamlı. Remzi kitabevi yayınıdır.