Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül’lerin düzeninde topraksızın toprağa kavuşması, demek böyle oluyormuş. Diyarbakır Bismil Arslanoğlu köyünden Mehmet Tangüner Hakkâri Çukurca’da askerliğini yaparken, bölücü mayına bastı ve toprağa kavuştu.
Ağabeyi Çetin Tangüner de 9 kurşun yemiş ve felç olmuştu.
Bu nasıl Cumhuriyet
Mehmet Tangüner askerliğini komando olarak yapıyordu. 15 yaşından beri ağalara karşı toprak mücadelesinin içindeydi.
Bu nasıl cumhuriyetti? Cumhuriyeti cumhuriyet yapmak için ağalığa karşı mücadeleye girmişler ve 4 şehit vermişlerdi. Beşinci şehit de vatan bütünlüğü cephesinde toprağa düştü.
Cumhuriyetin kürdü varsa
Kürt meselesinin çözümünü belirleyecek soru şudur:
Cumhuriyetin Kürdü var mı?
Cumhuriyetin Kürdü yoksa ve olmayacaksa, hiç kimse bu ülkeyi birleştiremez. Olumlu tarafından koyalım: Bu ülke Cumhuriyetin Türkü ve Kürdüyle birleştirilir.
Ağalar ve şeyhler ülke bütünlüğünden değerli olunca
Türkiye, 2002 yılından bu yana BOP Eşbaşkanlığı yönetimi altında fiilen bölünmüştür.
Bu bölünme sürecinde Diyarbakır’ın Bismil ve merkez köylerinde, Urfa köylerinde, Erzurum Çat köylerinde “köylüye toprak, vatana bütünlük” sloganıyla yoksul köylü mücadeleleri boy verdi. Cumhuriyetin Kürdü ayağa kalkıyordu. Sistem Cumhuriyetin Kürdünü ezdi. Cumhuriyetin Kürdünü ağalar vurdu; jandarma ağaları korudu.
Cumhuriyet güçlerini vura vura
1990’lardan bu yana sistem, Güneydoğu’da birlik ve bütünlükten yana olan özgürlük güçlerini vurmuş, kırmış ve alanı bölücülüğe açmıştır.
İşçi Partisi’nin Diyarbakır, Cizre, Şırnak, İdil, Nusaybin, Van yöneticileri 1990-1993 arasında Gladyo tarafından birer birer katledilmiştir.
Cumhuriyetin Kürdü iki ateş arasında kalmıştır. Mehmet Tangüner, Cumhuriyet Kürdünün son şehididir.
1970 öncesinde Kürdümüz özgürlük ve refah özlemini, bölünmede değil, solda arıyordu. ABD işbirlikçisi yönetimler, solu ezerek, bölünmenin önünü açtılar. Sol, Güneydoğu’da Türkiye’nin birliğini koruyan kuvvetti. 2000’li yıllarda Türkiye’nin birliği için ikinci bir şans doğdu. Cumhuriyet bayrağı açan köylü bölgede, vatan bütünlüğünün dayanağı olabilirdi. Ağalara ve şeyhlere dayanan AKP iktidarı Cumhuriyetin Kürdünü ezdi.
Etnik bölünme mi tarikatlara bölünme mi
En sonunda sistemin geldiği nokta, Güneydoğu’nun etnik bölücülük ile tarikat bölücülüğü arasında paylaşılmasıdır. İkisi de Ortaçağlıdır ve ikisi de bölücüdür.
21. yüzyılda hiçbir güç, Ortaçağa dayanarak savaş kazanamaz. Ankara’yı ele geçiren Amerikancı ve gerici güçler, Cumhuriyeti yıkarken, en başta Cumhuriyet Kürdünü vurmuş ve kırmışlardır. Bölücünün mayınına basan da, yine o Cumhuriyetin Kürdüdür.
Birlik davasının adamı olmak
Kürt sorununa çözüm aranıyor.
Türkiye’yi bundan sonra yalnız ve yalnız devrim birleştirir.
ABD, hem Ankara’yı ele geçirmiştir; hem de PKK’yi avucunun içine almıştır. Bölünen Türkiye’nin bölünme anayasasını AKP ve PKK işbirliğiyle kotarıyorlar.
Bu oyunu Cumhuriyet güçleri bozabilir. Cumhuriyetin Kürdü, o Cumhuriyet güçlerinin olmazsa olmazıdır.
Türkiye’nin birliğini savunma iddiasındaki güçler, Güneydoğu’nun topraksızını, ezilenini, emekçisini anladıkları gün, o iddianın adamı olurlar.
Cumhuriyet, ancak kimsesizlerin kimsesi olarak yaşayabilir. Vatan da, topraklı ve özgür köylüyle birleştirilebilir.
Topraksızlar toprağa düşüyor.
Ciğeri yanmayanlar donuk gözlerle seyrediyor.
Türkiyem nereye sürüklüyorlar seni?
ADRES YAZMAYAN DOSTLARA SELAMLAR: Sayın Aynur Yüksel, Sayın Uçar Eğer (Karşıyaka-İzmir), Sayın Baturhan Yasin Ergin, Sayın Yusuf Dülger, Sayın H. Çetin Kayaoğlu, Sayın Tayfun Eray (Gaziantep), Sayın N. Kemal Erbis (Aliağa-İzmir), mektuplarınıza teşekkürler. Adres yazmadığınız için buradan cevaplıyorum. Hepinize selamlar, dostluklar.