Doğu Perinçek: “Sivil Anayasa”nın 9. yılı mübarek olsun!

Yıllardan beri bir “sivil anayasa” lafıdır gidiyor. Tayyip Erdoğan, TÜSİAD, hepsi “sivil anayasa” mimarları olarak sahne aldılar. Çankaya’yı işgal eden Abdullah Gül, 1 Ekim 2010 günü Mecliste yaptığı konuşmada “Bugünün Türkiyesi sivil bir anayasaya ihtiyaç duymaktadır” dediği zaman, çevresinde anayasa kavramından haberi olan kimse yok mu diye şaşırmıştık.


Dünyada her şeyin sivili olabilirdi; ama devletin ve anayasanın sivili olmazdı.


Hiçbir anayasa, hiçbir yasa sivil olamazdı, sivil olan herhangi bir şey de, anayasa olamazdı.

 

 

Ius Civile ve Ius Publica


Sivil (civil) kavramının kent (medine) ve yurttaş anlamına uzanan köklerine şimdi girmeyelim.


Roma’dan beri hukuk, kamu hukuku ve özel hukuk olmak üzere iki dala ayrılmıştır. Romalıların “Ius Civile” (Yus Kivile okunuyor) dedikleri Medenî Hukuk, özel hukukun esasıdır. Ius Civile, yani Sivil Hukuk, kişiler arasındaki ilişkileri düzenler. Devletin, bir tüzel kişi olarak yurttaşlar ile özel ilişkileri de özel hukuka bağlıdır.

 

Kamu hukuku (Ius Publica) ise, devleti düzenleyen hukuktur. Devletin halk ile kamu otoritesi olarak ilişkileri ve kamu özgürlükleri de, bu alanın içindedir. Anayasa Hukuku, kamu hukukunun, yani sivil olmayan hukukun merkezindedir; devletin temel hukukudur; devletin esas örgütlenmesini düzenler ve devletin temel ilkelerini belirler. Bu nedenle anayasa, hiçbir zaman ve hiçbir yerde sivil olamaz. Ama bilgisizliğin sivili de oluyor, resmisi de.



Politik toplum-sivil toplum


Siyaset bilimine gelince, sivil toplum kavramı, devlet dışı alanı ifade eder. Devletin dışındaki toplumsal ve ekonomik ilişkiler bu alanın içindedir. Politik toplum ise, devletle ilgili alandaki bütün kurum ve ilişkileri içermektedir.

 

Devlet, politik alanın merkezindeki ve eksenindeki kurumdur. Sivil olan, devlete ait değildir. Devlete ait olan da sivil değildir. Anayasa, dendiği zaman devlet ve siyaset vardır. Sivil dendiği zaman da, devlet dışılık vardır.

 

Bir holdingin, bir ticaret şirketinin anatüzüğü “sivil”dir. Kanarya Sevenler Derneği’nin tüzüğü de “sivil”dir. Devletin anayasası ise, ancak ve ancak kamusaldır.

 

 

Nerden çıktı bu “sivil anayasa”


“Sivil anayasa” lafları, millî devletin tasfiyesi sürecinde ortaya çıktı. Emperyalist merkezlerin ideologları, daha 1980’li yıllarda “Sivil toplum” teranesine başlamışlardı. Kavrama yüklenen görev, devrim ve devlet yıkıcılığı idi. Ekonominin tepesindeki mafyayı ve tarikatları ise, “sivil toplum” adı altında baş tacı yaptılar. Demokratik kitle örgütlerinin adını bile, “sivil toplum kuruluşları” diye değiştirdiler.



Devlet olmayan devlet ve ordu olmayan ordu


Bu süreçte, Türkiye Cumhuriyeti, devlet olmayan devlet haline getirildi. Hani bir zamanlar ÖDP liderinin “Parti olmayan partisi” vardı ya, onun gibi.

 

Artık Türk Ordusu da, ordu olmayan ordu haline getirilmektedir. Kılıçdaroğlu’nun bu konuda Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisine katkısı, “boynuz kulağı geçti” diye açıklanıyor.


Yaşadığımız sürece bakınca, “sivil anayasa” kavramı, zırcahilliğin ötesinde bir değer kazanıyor. Devlet olmayan devletin anayasası, ancak ve ancak “sivil” olabilir.

 

 

“Sivil anayasa”mız bugün 9. yılına girdi

 

Zaten bizim 8 yıldır “sivil anayasa”mız var; bugün 9. yılına girdi. Başta sıcak para mafyası olmak üzere bütün cemaatlere, tarikatlara, ağalara, şeyhlere, aşiretlere, etnik topluluklara mübarek olsun.

 

Abdullah Gül’ün 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile yaptığı, “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” gerçekten de sivildir. Çünkü Devletler Hukuku alanına girmez; Borçlar Hukuku kapsamına giren bir hizmet sözleşmesidir (A. Gül’ün itirafı için bkz. Vatan, 24 Mayıs 2003).

 

 

Sivil cemaat başkanı


Yeni sivil anayasamızın esaslarına gelince: Anayasanın yerini hizmet sözleşmesi alınca, eski devlet organlarının özelleşmesi de kendiliğinden oluyor. Bu durumda kamu organlarının yerine sözleşmeli personelin yönettiği sivil organlar geçiyor. Resbublica (Cumhuriyet)’nın, yani “kamu malı”nın başı olan cumhurbaşkanının yerini sivil bir cemaat başkanının alması sürecin doğasına yakışıyor.

 

GÜNÜN KİTABI: Politik toplum ve sivil toplum kavramları ve Sivil Toplumculuğun eleştirisi için bkz. Doğu Perinçek, Osmanlı’dan Bugüne Toplum ve Devlet, Kaynak Yayınları.