Silopi’nin kişilikli aydınlarından, değerli arkadaşım, Berber Guri Benzer, 5 Ekim 2011 günü bana “Kürt sorununa çözüm” başlığı altında görüşlerini yazıp göndermiş.
Guri Benzer, 40 yıla yakın süredir, Silopi’de Türkiye halkının birlikte hükümet olmasını savunur. Başı her zaman diktir. Mektubunu virgülüne bile dokunmadan yayımlıyoruz. Ara başlıklar bana aittir. Söz Guri Benzer’in:
Tek kurtarıcı
Türkiye’deki Kürt sorunu olsun veya diğer bütün sorunlar olsun, tek kurtarıcısı Türkiye’deki halk ve halklarıdır. Bu doğrudur. Bu halkı bir arada örgütleyebilmek ve bir arada tutabilmek için, en başta güven sağlamak, yüzeysel vaatler yerine sağlam ve esaslı projeler sunmaktır. Projelerde özgürlük, eşitlik ve gönüllülük temelinde birlik sağlanmalı.
Bu nasıl sağlanacak? Örneğin; her halkın bir milleti vardır ve bu millettin bir de devleti vardır. Bu devletin adı da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Bu devletin kendi Türk halkına (zamanında) bütün olanakları sağlamıştır. Bugün her ne kadar kısıtlamalar varsa da; ama yine de Milli marşları, İstiklal Marşı, milli destanları ve hatta “Ne Mutlu Türküm Diyene” cümlesi, Türk’ün milli duygusuna hitap etmektedir.
Anadil ve ana sütü
Kürt halkına gelince; yukarıda Türk halkını örnek gösterdiğimiz gibi her halkın bir milleti vardır ve Türk halkının bir milleti vardır ve bu milletin bir de Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardır demişiz ya doğru olarak. Demek ki Kürt halkının da en doğal ve haklı olarak bir milleti vardır. Ama devletleri yoktur. Kürtlerin devleti olmayışının dünya kadar sebepleri vardır. Bu konuya şimdi değinmeyeceğim. Ancak Kürt halkının da Türk halkı ve dünya halkları gibi, anadili ana sütü gibi hakkıdır ve haklı olarak her şekilde kullanma hakkıdır. Resmen eğitimde ve resmi kurumlarda da kullanabildikleri ve kullanılabileceği kadarı en doğal hakkıdır.
Emperyalist güçlerin destek ve kışkırtması
Kürtlerin anadili hakkını resmi eğitim ve öğretim hakkını kabul etmeyen kuvvet, ne Türk ve Kürt halklarını bir arada tutabilir ne de örgütleyebilir. Çünkü bugün Kürt halkının yüzde 20 - 30, doğru veya yanlış, beğensek de beğenmesek de ki, ben beğenmiyorum; emperyalist güçlerin desteği ve kışkırtmasıyla ayaktadır. ABD’nin en büyük silahı olan AKP’nin de arkasında olan yüzde 50’si bilinçsiz Türk halkından destek almaktadır. Bu kuvvet, Türk ve Kürt halklarını birbirine düşürmeye çalışmaktadır. Tek gayeleri Türkiye Cumhuriyeti (Devletini) yıkmak ve Ortadoğu’daki çıkarlarına kavuşmaktır.
Kürt halkını kazanma zorunluluğu
Bu nedenle; Kürt halkını kazanmak zorunluluğu vardır. Kürtlere dil eğitimi hakkı verilirse ileride “Türkiye bölünür” kuşkusu tamamen yersiz bir kuşku ve korku olur. Herkes Batıdan örnek verirken ben Doğudan örnek vereceğim. Örneğin; Hindistan. Hindistan’da dört tane resmi anadil mevcut olup, eyaletler arasında ise 17 resmi dil vardır. Bu nedenle kâğıt paraların üzerinde 17 kere paranın değeri yazılmaktadır. Hatta halkın arasında resmen konuşulan ve eğitim görülen yüzlerce dil vardır. Hindistan bu kadar büyük nüfusla, büyük yüzölçümü ve güçlü ekonomisiyle ve gittikçe daha güçlenen bir yapıya sahiptir. Endişe duymayalım. Kürtlere doğal hakları verilirse ancak gönüllü birlik sağlanır.
Halk Hükümeti
Türkiye’de halk hükümeti kurulursa, bu devrimin ilk aşaması olur. Tabii ki halk hükümetine katılacak diğer katmanları da olur. En başta yurtseverler ve kendilerini antiemperyalist gören milli veya milliyetçi herkes katılabilir.
Milli hükümet denilince, Türkiye’de yaşayan bütün halkın (özellikle solcuların) bilinçaltında milliyetçi ve ırkçı bir çağrışım yapmaktadır. Türkiye’deki halk ve Kürtler ile beraber, milliyetçilikten ve ırkçılıktan çok çekmiş ve çekmektedir.
Ordu’ya Gelince
Türk ordusu halkın arzuladığı seviyesine-safına geldiyse, bu benim açımdan çok çok sevindiricidir. Ama bu henüz dışa yansıtılmamaktadır.
Ordu bugün ön vitrinde tutulmamalı. Çünkü ordunun 1970’lerden sonra halka karşı uyguladığı antidemokratik uygulamalar, halkın nazarında çok kötü bir izlenim bırakmıştır. Bu durumda ağır bir vebal altına girmiştir. Ordu, Türkiye’de solun bitmesine sebep olmuştur. Ordu, 1970’lerde Batıda hep sağ görüşlü partileri ve kişileri korumuş ve kollamıştır. Doğuda ise yine hep sağ partileri, aşiretleri ve ağaları korumuştur. Ordu, tarihsel olarak Kürt halkına düşmanlık etmiş, öldürmüş ve hatta dışkı yedirmiştir. İşte bu sebeple Orduya ön vitrinde yer verilmemeli diyorum. Ordudan emekli olmuş veya olmamış general, subay ve astsubaylar; gerek devrimci, gerekse yurtsever ve gerekse milli-milliyetçi (antiemperyalist) olsun. Partiye alınır ve halk hükümetine de girebilir. Tabii ki niteliklerine göre ve verimliliklerine göre konumlara-makamlara atanır. En doğrusu ve gerçek şu ki; herkes bu mücadeleye birlik ve beraberliğe gönülden katılmak ve birer nefer olarak çalışmak olacaktır.
Unutulmamalıdır ki istisnaların dışında tarihi olarak ordular sınıfların bastonu olarak kullanılmıştır ve halen de kullanılmaktadır. Ancak halkların da ordusu yoksa hiçbir şeyi de aslında yoktur.
Silopi, 05.10.2011
Guri BENZER
YARIN: Öcalan Silopi mitinginde kürsüye çıksa, hangi dille konuşur?