Televizyon tartışmalarında ve gazetelerin köşe yazılarında sizin de dikkatinizi çekmiş olmalı, bir tekerleme var: “Savaşlar dönemi bitti” deniyor. Bir “masa” lafıdır, “müzakere” lafıdır gidiyor. Masa aşağı masa yukarı, müzakere aşağı müzakere yukarı!
MİLYONLAR KOLERA SALGINLARINDA MI CAN VERDİ
Savaşlar dönemi bitmiş!
Peki daha dün Irak’ta bir buçuk milyon insan tifo salgınında mı can verdi?
Suriye’de tifüs salgını mı toprağa gömdü yüzbinlerce canı?
Ya Libya’da hayatını kaybedenler, kolera salgınının kurbanları mı?
Bugüne kadar hangi millet masaya oturarak işgalden kurtulmuş?
Azerbaycan’ın vatan savaşı, yoksa bir sinema şöleni miydi?
Peki bugün Akdeniz’de dolaşan uçak gemileri, zırhlılar, denizaltılar, fırkateynler namlularını Türkiye’ye çevirmişler, yoksa geçit töreni mi yapıyorlar?
Kuzey Buz Denizi’nde Rusya ile ABD uçaklarının kuyrukları birbirine ha değdi ha değecek, gösteri marifetleri mi bunlar?
Ya Çin Denizi’ne yığılan donanmalar, kağıttan gemilerden mi oluşuyor?
Nükleer silahlar, bayramlarda maytap yakmak için mi depolanıyor?
Yedi iklime göz atıyoruz, savaş sanayileri harıl harıl bomba üretiyor, mayın üretiyor, tank üretiyor, SİHA üretiyor, çöpe atmak için mi dersiniz?
Anton Çehov’u unutmayınız, bir tiyatro tecrübesini değil, tarih dersini dile getirmiştir: Bir oyunun ilk sahnelerinde duvarda asılı duran bir silah varsa, o silah final perdesinde patlayacaktır!
ATLANTİK MERKEZLİ UYGULAMALAR
Bugün “Savaşlar dönemi bitti, uluslararası sorunlar masada çözülüyor” iddiası kadar kuyruklu bir palavra bulamazsınız.
Aslında bu hayallerin yayılması da bir savaş uygulamasıdır. Atlantik merkezlerinden yayılan bu sanrılara kapılanlar, savaş yenilgilerine hazırlanırlar. Onların masada oturacak bir kırık iskemleleri bile yoktur.
Zaten bu sanal iklimi yayanlara dikkat ediniz, genellikle Atlantik cephesinin adamları… Onlara kanacak olsalar, ne Türkiye PKK ve FETÖ belâlarından kurtulurdu, ne Azerbaycan vatan bütünlüğüne kavuşurdu, ne Suriye direnirdi, ne Irak ABD işgaline son vermek için mücadele ederdi, Ne Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti başını dik tutabilirdi ve ne de Libya vatan bütünlüğü için savaşır.
HDP’NİN MECLİSTEKİ SAVAŞ GÖREVİ
Meclis’teki bütçe görüşmelerine de yansıdı. Başta HDP’liler ve aynı cephede mevzilenenler, Türkiye’nin tank yapmasına, SİHA üretmesine, savunma sanayisini geliştirmesine karşı yaygara koparıyorlar. Bu da bir savaş görevi. Çünkü o SİHA'lar, Kafkaslarda ABD emperyalizmine ayağını basacağı toprak bırakmadı. Türkiye tersanelerinde üretilen o denizaltılar, ABD ve İsrail eksenli tehditleri caydırıyor. O tüfekler, PKK terör örgütünü temizliyor. O tanklar, namlularını emperyalist saldırganlığa döndürmüş, barışı koruyor.
MASA EDEBİYATI
Sürekli masa ve müzakere edebiyatının da bir anlamı, bir amacı var. Ordun olmayacak, Mehmetçiğin olmayacak, silahın olmayacak, aklın fikrin masada olacak! Kafayı masanın çevresindeki iskemlelere takacaksın. Masanın örtüsünün rengini ve desenini sabahlara kadar tartışacaksın. Masanın üzerine konacak kahve fincanları üzerine sıkı müzakereler yapacaksın!
İyi de tehdit eden ülkeler, bu masa gevezelikleriyle zaman kaybetmiyorlar, bıçaklarını biliyorlar.
Şu masa ve müzakere tekerlemeleri eşi az rastlanır bir kandırmaca!
YUMRUKLANAN MASA!
Bakınız, teröre karşı mücadele masada kazanılmıyor.
Terör örgütü, masadaki müzakerelerle değil, Mehmetçiğin mücadelesiyle bitiriliyor.
Eğer PKK terör örgütünün adamlarını Meclise alır ve önlerine masa koyarsanız, o masanın yumruklandığını görür ve masanın savaştaki konumunu öğrenirsiniz.
Masa, terör örgütü için yumruklanacak bir tahta parçasıdır.
SİLAHLA KAZANILANIN İMZALANDIĞI MOBİLYA
Dünyada masada kazanılmış bir bağımsızlık ve bir vatan gösterilemez!
Uluslararası sorunların çözümünde masa, hiçbir zaman silahın yerini tutmaz.
Barış da masa da kazanılmaz. Eğer istersen sulh ve selamet, savaşa hazır olacaksın!
Masa, silahla kazanılan bağımsızlığın imzalandığı mobilyadır.
Barış, masanın dört ayağıyla değil, silahla korunur.
14 Aralık 2020 Pazartesi / Aydınlık