Çürüyen sistemin efendileri, ahlâki yozlaşmayla yüz yüze gelen yoksul halka, kendi tanımladıkları bir dinciliği sığınak olarak gösterdiler. Dahası çürümenin sorumlusu olarak Atatürk Cumhuriyetini suçladılar. Aslında mahkûm ettikleri, kadın-erkek eşitliğiydi. Aydınlanmış, başıdik, kendine güvenen ve kişilikli kadına tahammülleri yoktu. Namus kavramını, neredeyse tesettürle özdeşleştirdiler. Tesettürü, büyük suçlarının örtüsü yaptılar.
Sıcak para komisyonculuğu ve ahlâk
Bugün karşılaştığımız manzara, çok çarpıcıdır. ABD’nin dayattığı sıcak para faizciliğiyle saltanat kuran tarikat ideolojisinin ahlâk için bir güvence olmadığı, her gün yeni örneklerle kanıtlanıyor.
Organize ekibin 20 yıllık sicili
Son örnek, Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Bakanlar Kurulu’dur. İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde oluşan bir ekip, bugün hükümetin çekirdeğidir. 20 yıldır birbirine kenetlenmiş bir organize örgüt, bugün ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı kadrosudur.
Ulusal Kanal, 7 Temmuz Perşembe günü bu kadronun sicilini sergileyen emekle ve dikkatle hazırlanmış bir yayın yaptı. Anayasa Mahkemesi tarafından Cumhuriyet yıkıcısı faaliyetlerin odağı haline geldiği hükme bağlanmış olan bu organize ekip, yargının elinden dokunulmazlık sayesinde kurtulmuş. Hepsinin yolsuzluk dosyaları yığılmış. Servetler de dosyaların boylarıyla orantılı olarak yığılmış. Organize ekip, Türkiye’yi pazarladığını açıkça söylüyor ve “Üçe kapatma”da uzmanlaşmış. İsviçre bankalarındaki hesaplar, ABD Dışişleri Bakanlığı kriptolarında anılıyor.
Servetleriyle kanıtladılar
Bunların hepsi 20-25 yıl önce serveti olmayan insanlardı. Şimdi saltanat içinde yaşamaktadırlar.
Bu saltanat sahipleri, dinciliği bir ahlâk sigortası olarak topluma sattılar. Ama o dinciliğin, bir namus güvencesi olmadığını, kendi hayatlarıyla kanıtlamaktadırlar.
Tarikatlar ahlâk sığınağı mı?
Onların cemaat ve tarikat ağı, diyelim ki bu saltanat ricalinin ahlâkını korumuyor ama sıradan halk için bir namus sığınağı değil mi?
İktidara geldikleri günden beri Haçlı seferlerinde görev yaparak ve servet yığarak kurdukları ahlâk modeli, yalnız kendileri için değil, toplum için de, en büyük çürüme etkeni olmuştur. Bunlar Cumhuriyetle kazandığımız değerleri İnsanlık Anıtı’nı yıktıkları gibi yıkmışlardır. Bu kamu değerlerinin yerine, vahşi bir para hırsını, soygunu ve vurgunu getirmişlerdir. Faizi kesinlikle haram sayan İslamiyet bayrağı altında, Cumhuriyet tarihinin en dizginsiz sıcak para komisyonculuğunu yapmış, bir Mafya-Tarikat rejimi kurmuşlardır.
Bunların dayattığı dincilikte, Almanya’da kan ter içinde birikim yapan emekçilerin 50 Milyar Avrosunu iç etmek, caizdir. Deni Feneri dolandırıcılığı caizdir. Şike parası almak, hoca fetvasıyla caizdir. Devlet ihalelerini “Üçe kapatıp” komisyonu (rüşvet) ekip içinde paylaşmak caizdir.
Bu tecrübe bize kanıtlamıştır ki, büyük servet sahiplerinin dinciliği, bir ahlâk güvencesi değil, fakat ahlâki çöküş etkenidir. Ahlâkı koruyacakları masalıyla halkı kandıran ABD işbirlikçileri, ahlâkı batırmış, Anadolu’nun temiz Müslümanlığını da ezmiş ve kenarlara sürmüşlerdir.
Halk namusunun temel kavramı
Yaşadığımız olayı çok iyi tahlil etmeliyiz. ABD’nin “Ilımlı İslam” adını verdiği ideoloji ile Anadolu’nun temiz Müslümanlığı arasındaki karşıtlığın özünü çok iyi anlamalıyız.
Hangi ideolojik araçlarla meşrulaştırıldığı bir yana, halk namusunun temel kavramı emektir. İnsan emeğine saygı, dürüstlük, doğru sözlü olmak, sadakat, vefa, adalet gibi bütün namus değerlerinin temelindeki ilkedir.
Namusun temelinde emek vardır.
Cumhuriyet, Arapçası toplum, Latincesi “Respublica”, kamu malı, yani kamu emeğidir.
Vatan, taş ve toprak değildir; emekle yapılır.
Mafya-Tarikat ideolojisinde dikkat ediniz, ne Cumhuriyet var, ne kamu var, ne vatan var, ne millet var. O nedenle her türlü ahlâksızlığı caiz kılacak bir fetvaları mutlaka bulunuyor.
İLGİ ÇEKEN PROGRAM: Bugün (Her Pazar) Ulusal Kanal’da saat 11.15’te “İslamiyet ve Kapitalizm” izlencesi var. Sayın Yılmaz Yunak ve Sayın Eren Erdem’in katıldığı tartışmayı Sayın Merdan Arslan yönetiyor. Tahakküm amacıyla servet yığmak İslamiyet’te caiz mi bu konu aydınlatılıyor.