Son sanığın sorgusu en erken 2019 yılında
Yarın Balyoz davası görülecek.
196 “sanık” var. Diğer Ergenekon davalı tecrübesine bakıp bir hesap yapıyorum. Son sanık durumundaki komutana sorgu sırası 2019 yılında gelecek. Aslında en iyimser hesap bu. Çünkü artık aynı salonda birden fazla yargılama yapıldığını dikkate alırsak sorguların bitmesi, Cumhuriyet’in ilanının 100. yılına yetişir. Abartma yok!
Devlet Bahçeli’nin sabır çağrısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sağolsun “sabredin” çağrısı yaptı. Herkesin üstüne alınmasına gerek yok, sanıyorum bu çağrı, E. Korg. Engin Alan’a! Sayın Komutanımızın üç ay dişini sıkması yetiyor. 13 Haziran 2011 günü hoop Silivri’den Meclis’e. Öyle tabutun kapağını falan kaldırmasına gerek yok. Devlet Bahçeli artık siyah renkli bir araba gönderir.
Eyüp Sultan’a çaput bağlayın
Geriye kalıyor 195 sanık!
Aileleri Eyüp Sultan Türbesi’ne çaput bağlar ve sabır duası okurlarsa, onların da sorunu çözülecektir. Bu da İşçi Partisi Genel Başkanı olarak bizim çağrımız. Zamana da uyan, en etkin çözüm, sanıyorum bu.
Yargıyı hızlandırın
Teslim etmeliyiz, parti genel başkanları içinde en insaflısı, yine de Recep Tayyip Erdoğan. “Bırakın yargıyı hızla suçluyu suçsuzla ayırsın” diyor. (Gazeteler, 5 Mart 2011).
Hızla sözcüğünün altını çizdiğimi herhalde fark ettiniz.
21. yüzyılın en haşmetli safsatası
Bu “sabredin” çağrıları, “hızlandırın” temennileri, 21. yüzyılın en haşmetli safsatasıdır.
Bu davalar, “yargı çözemesin” ekseninde kurgulanmıştır. Ucu açık soruşturma, yüzlerce sanık, binlerce klasör ve Silivri’de bir çadır!
Özel yargı
Bizzat Tayyip Erdoğan kendi imzasıyla yayımlanan AKP kitapçığında, Silivri’de “özel yargı” kurduklarını açıklamıştır. ( Soruları ve Cevaplarıyla Demokratik Açılım Süreci, Ocak 2010).
Bu soruşturmaların
Polisi,
Savcısı,
Yargıcı,
İnfaz Memuru,
Hepsi Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’dür, kendi ağızlarıyla itiraf etmişlerdir. Başka bir yazıda suç kanıtlarını sıralarız.
Silivri’deki yargılamaların Cumhuriyet yargısıyla bir ilgisi yoktur. Bu yargılamalar Cumhuriyet yargıçlarını da hedef almıştır.
“Adil yargılama” istiyorlar
Balyoz davası sanıklarının yakınları, “Bizim başka bir şey istediğimiz yok, adil yargılama istiyoruz” diyorlar.
Bu “Adil yargılama” isteğindeki iyimserliğe ve saf yürekliliğe hayran olmamak elde değil.
Adil yargılama, bugün Türkiye’de bir “suç teşebbüsü”dür; hatta taammüden adam öldürmekten daha ağır bir suçtur.
En çarpıcı örneği, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Adli Müşaviri ve Baş Savcısı Alb. Zeki Üçok’tur. Bir iddianame yazıyor ve tam davayı açacağı sırada, gel içeri! Şimdi Hasdal’da! Çünkü az kalsın “Adil yargılama sürecini” başlatıyordu.
Adil yargılamaya tam teşebbüs
Adil yargılama konusunda daha ileri adımlar atmaya kalkan yargıçlar da var. Onların ellerine Atatürk posterlerini verip Beşiktaş’tan postalıyorlar. Böylece Beşiktaş’taki yargı süreci de “çürüklerden temizleniyor.” Yanlış yargıçlarla birlikte Atatürk’ten de arınıyor.
Artık devrim çözer
“Yargı çözer” safsatası, bugün Cumhuriyeti yıkan tertibin ilerlemesinde en etkin uydurmadır.
Ayağımızı yere basalım!
Son sanık, en erken 2019 veya en geç 2023 yılında sorgu vermeyecek!
Çünkü Türkiye devrime gidiyor!
Yargının çözemediği ve çözemeyeceği bu kadar meselenin yığılması, aslında devrimin habercisidir.
Bir toplumda yargı hiçbir şeyi çözemez hale getirildiyse, devrimin büyük çözümü geliyor demektir.
Yalnız Balyoz davası, Ergenekon, Poyrazköy, Kafes vb. davalar değil, artık yargı alacak – verecek ve icra yükünü dahi taşıyamıyor. Yargı, baskılar ve dosya yığınları altında boğulmaktadır.
Merak etmeyin, devrim çözer!