“Demokrasi” dedikleri ABD güdümlü Mafya-Tarikat rejimi içinde oylar, 1991 yılından bu yana etnik, dinsel ve mezhepsel karakter kazanmaktadır. Her seçimin sonunda Türkiye’nin bölünme haritasının daha kalın çizgilerle ortaya çıktığını görüyoruz.
Ve bölünme haritasını çıkaran bu sürece gafillerimiz ve budalalarımız hâlâ “demokrasi” adını vermektedirler.
Bölünme haritası şehirlere indi
Bölünme, Fırat nehrini bir sınır haline getirmenin ötesinde İstanbul’un, Adana’nın, Mersin’in, Ankara’nın birçok büyük şehrimizin mahallelerini de ayırmaktadır.
Böylece bölünme, kırdan şehire inmiştir. Artık iç çatışma barikatları, yalnız yurt ölçekli haritada değil, kentlerin şehir planlarında da oluşturulmaktadır. Yurtta barış ve kentte barış tehdit altındadır.
Bölücü kalkışmalara cesaret hapı
PKK/BDP, bu bölünme manzarasından cesaret kazandığını gizlemiyor. Onlar, bütün siyasetlerini bölünmenin derinleşmesi üzerine kurmuşlardı ve hem AKP’nin hem CHP’nin yardımıyla büyük mesafe aldılar. Abdullah Öcalan’ın 15 Haziran takvimli tehditleri, önümüzdeki dönem daha yüksek perdeden duyulacaktır ve kalkışmaları gündeme getirecektir. Düğme, Washington’un parmağı altındadır ve Suriye’ye müdahale planlarıyla da bağlantılıdır.
“İleri demokrasinin” fetret kapısı
Alın size “demokrasiniz”! Mübarek ve hayırlı olsun! Kemalist Devrim’i yıktığınız zaman, etnik ve mezhepsel çatışmalara giden sürecin adı, “demokrasi” olur.
ABD Ordusu, Irak’a ve Afganistan’a Türkiye’deki “demokrasi” sürecinin daha ilerisini götürmüştür ve Türkiye de hızla o “ileri demokrasi”ye koşuyor.
Biz, bu rejime “CIA demokrasisi” diyoruz. Veya daha kibarca: “Atlantik demokrasisi”!
CIA demokrasisi, Türkiye’de fetret kapısını açmaktadır.
Ergenekon CHP ve MHP operasyonlarının acı meyvası
2011 seçiminde Türkiye, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes, Islak İmza, CHP ve MHP operasyonlarının sonuçlarını yaşamıştır. Bunların hepsi tek bir operasyondur. Birinci aşamada, Türkiye bölünmüştür, AKP iktidarı pekiştirilmiştir ve şimdi hem Suriye’ye savaş tamtamları çalınmaktadır; hem de iç çatışma borazanları öttürülmek üzeredir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin İran’dan önceki kurbanı Türkiye’dir.
AKP milliyetçilik hilesiyle kıyıları geri aldı
Partilerin durumuna gelince, hesabı 2009’a göre yapmak gerekir. AKP, oyunu yüzde 10 gibi çok yüksek oranda artırmıştır. Bunun birinci nedeni, AKP’nin en büyük hileyi yaparak, seçimde “milliyetçilik” satmasıdır. CHP’ye ve MHP’ye yaptığı kaset operasyonlarının da yardımıyla bu yükselişi ele geçirdiği somut olarak il seçim sonuçlarından görülüyor.
Yozgat ve Erzincan gibi MHP’nin eski kalelerinde, muhafazakâr milliyetçi seçmeni “Milliyetçi” söylemlerle kandırmıştır. Kasetler, burada MHP’den AKP’ye oy kayışını kolaylaştırmıştır.
Asıl çarpıcı sonuç, çağdaş Türkiye oylarındadır. Adana’dan başlayarak bütün Akdeniz kıyısında ve Çanakkale ile Balıkesir’e kadar Ege’de AKP oyları CHP’yi geçmiştir. CHP’nin “Yerel özerklik”, “Dersim”, Kürt açılımları, Atatürk’ü ve Atatürk Milliyetçiliğini reddeden Anayasa Projesi, CHP’den MHP’ye ve hatta AKP’ye oy kayışına neden olmuştur. Böylece AKP, 2009 Yerel Yönetim seçimleri ile 2010 Halk Oylamasında kaybettiği kıyıların önemli bir kesimini yeniden fethetmiştir. Sebep: CHP’dir.
AKP’nin oy getiren güç gösterisi
AKP’nin 2009’dan bu yana yüzde 10 oy artırmasının ikinci nedeni, Türk Ordusunu ezerek kazandığı güç gösterisidir. CHP ve MHP, “darbeciler ayıklansın” temasıyla AKP’yi güçlü göstermişlerdir. TSK komuta kademesi de Türk subayını düşman operasyonuna teslim ederek elinden gelen katkıyı yapmıştır.
CHP oyları niçin düştü
CHP oyları, Baykal’a operasyon yapıldığı zaman, yüzde 27’ye yükselmişti ve bu çıkış istikrarlı olarak sürüyordu. Kılıçdaroğlu ekibi, halka bu kadar ağır acılar çektiren ve Türkiye’yi bölen bir iktidara oy kazandırmıştır. Halkın vatan bütünlüğü ve iç barış konusunda olağanüstü duyarlı hale geldiği bir ortamda, Atatürk’ü, vatanı ve milleti terkederek, AKP’nin sahte milliyetçi söylemine olanak sağlanmıştır. CHP’ye verilen oyların büyük bölümü zorakidir. Bu oylar CHP’ye verilen değil, AKP korkusundan kaçan oylardır. CHP, tarikat, cemaat, türban açılımlarıyla AKP’den oy alamamış, ancak kendisini ve Türkiye’yi bölmüştür.
Libya Tezkeresine hayır deselerdi
Her etkeni bir kenara atıyorum, CHP Libya Tezkeresine Hayır dese, oyları kesinlikle yüzde 30’un üzerine çıkardı ve AKP büyük oy kaybederdi.
MHP, Libya Tezkeresine Hayır dese, AKP’ye oy kaybetmez, AKP’den oy alırdı.
İkisi birden hayır dese, AKP oyları yüzde 40 civarında kalırdı.
MHP AKP’ye oy kaptırdı
CHP’den oy aldı
MHP, Orta Anadolu ve Doğu’da muhafazakâr milliyetçi seçmeni AKP’ye kaptırırken, özellikle çağdaş Türkiye’de CHP’den oy aldı. Çağdaş Türkiye’nin yurtsever seçmeni, CHP’nin bölünmeye zemin yaratan siyasetleri karşısında çok gönülden olmasa da MHP’ye yöneldi.
Cuma Dal ne diyor
Gaziantep’ten Cuma Dal’ın mektubunu bugünler için saklamıştım. Şöyle diyor:
“Sevgili Başkan, İslam kültüründe bir kesik baş masalı vardır. Bu dünyaya hükmettiğini zanneden küresel Amerikan mafyası dünyanın başını Türkiye’de kesmiştir. Türkiye’nin devleti, Cumhuriyeti, anayasası, babayasası ilga edilmiştir. İnsanlık Türkiye’de çırpınmaktadır. O İslam kültüründeki kesik baş gibi. O masalı anlayamayanlar, o kesik başın yedi dipsiz kuyuda yedi başlı canavarı yenerek; kızını, karısını, oğlunu kurtardığını görecektir. Yaklaşık altı-yedi milyar insan nüfusunu birkaç bin haydut alt edemeyecektir. “
YARIN: Anayasa savaşları