Üç gündür bu köşede Öcalan’ın 2000 yılında, Kürt isyanları, Kemalizm, Ordu, 28 Şubat ve silahlı mücadele konularında ne dediğini özetledik. Bugün sıra, dış güçler ve çözüm konusunda söylediklerine geldi. PKK’nin Serxwebun dergisinde Haziran 2000 tarihli 222. sayıda yayımlanan Öcalan’ın açıklamalarından aynen aktarıyoruz:
“ABD’ye bel bağlamak doğru değil”
“HADEP'i dışarıya bağlamak da yanlış bir tutum olur. Çözümü içerde aramak gerekir. ABD temsilcileri ile fazla ilişki kurulması yanlıştır. ılişki olmasın demiyorum, ama ABD'ye bel bağlamak doğru değildir. Örneğin Diyarbakır ile Teksas şehri kardeş ilan ediliyor. Bu doğru değil. Sorun içerde çözülmelidir. Sorunu Türkiye'nin iç meselesi haline getirip kardeşlik ve demokrasi içinde çözmek gerekir. (…) Türk-Kürt meselesinde bu, Türkiye meselesi haline getirilmelidir. ”
“Mahkemedeki savunmama bu kadar kapsamlı yaklaşmamın nedeni, uluslararası komplonun aynı zamanda Türkiye'ye de karşı geliştirilmesidir. Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı'ya sahip çıkılamıyor.”
“Avrupa’nın Kürt kozu olmayalım”
“Avrupa da Kürt kozunu elinden bırakmak istemiyor. Talabani gibiler de bu biçimde kullanılıyor. Biz ölsek de, cezaevinde veya darağacında da olsak, Türkiye'de onurluca ölürüz diyoruz. Ali Sapan ve öteki arkadaşların gelişi bu nedenle onurludur. Onlar Avrupa'da kral gibi yaşıyorlar. Oysa orada gençleri mahvediyorlar. Orada bizden birçok kişi kendisini yaktı. Avrupa Selim'i Lübnan'dan niye aldı? Elbette kullanmak için, çözüm için değil. (…)”
“İngiltere, Kani Yılmaz'ı zorla tutmak istedi. Bana yönelik hesapları vardı. Avrupa bize engeldir. Asıl çözüm içerde gelişecektir. Tutuklanmalar, kayıplar önemli değildir; kardeşçe birlik atağı önemlidir. ”
“Türkiye-Suriye birlikteliği ve Esat rejiminin demokratik özü”
“Barış ve demokrasi için Hafız Esad'ın mirası iyi korunmalı ve kullanılmalıdır. Bundan sonra bu temelde gelişebilir. Biz de bunda olumlu rol oynayabiliriz. Türkiye-Suriye çekişmesine gerek yoktur. Cumhurbaşkanı Sezer'in Suriye'ye gitmesi ve konuşması iyi oldu. Türkiye-Suriye birlikteliği Ortadoğu'ya hizmet eder. (…)”
“Hafız Esad'ın Ortadoğu'da barış ve demokratik bir mirası olduğunu düşünüyorum. Yalnız diktatörlük olarak değerlendirmek eksikliktir, yanlıştır. Halklara yakınlığı, demokrasi özü vardır. (…)”
“Sonuna kadar Türkiye’nin vatan-ulus birliği”
“Kürdistan kavramını aydınlar ve bilim adamları gibi demografik, tarihi ve kültürel anlamda kullanıyoruz.”
“Zorla da olsa ayrılmayız. Türkiye'nin her tarafı bizimdir. Ancak Kürtlerin diline ve kültürlerine sahip çıkılmalıdır. Benim dilimi yasaklayamazsın. Sonuna kadar vatan-ulus birliği diyoruz. Kürtlerin Çanakkale'de payı var. Cumhuriyetin kuruluşunda hepimiz savaştık, payımızı istiyoruz. Genel Kurmay da söyledi; demokrasi gelişirse her şey gelişir; (…)”
“Zorla mı bölücülük yaptıracaksınız? Bölücülüğü başkalarına yaptırtıyorlar. Bu oyuna artık düşmeyeceğiz. Buna fırsat vermeyeceğiz. Biz birlik istiyoruz. Süreç bu temelde işliyor.”
Ulus-vatan birliğinden
Ulus-vatan bölücülüğüne
1999 öncesi biliniyor.
Abdullah Öcalan’ın yakalandıktan sonra 1999 – 2004 yıllarındaki görüş ve çözümleri ile sonrası birbirine taban tabana karşıttır. O dönemde Öcalan, federasyona ve özerkliğe karşı çıkıyor ve tekil (üniter) devleti savunuyordu. Atatürk Cumhuriyetinin Şeyh Sait isyanını bastırmasını haklı buluyordu.
2003 yılı Mart ayında ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra, Öcalan ABD-İsrail-AKP projesine bağlanmıştır.
28 Şubat sürecinde Türkiye’de Ordu güçlüdür; Öcalan da Ordunun yanında ve Kemalistlerle birlikte yürüme yanlısıdır.
ABD ve İsrail hem Ön Asya’da, hem de Türkiye’de silah zoruyla ağırlığını koyunca, Öcalan da emperyalist ve gerici güçlerin çözümlerinde rol üstlenmiştir.
Zor oyunu bozar
Bu 4 günlük dizinin sonucu aslında tek cümledir:
Zor oyunu bozar!
ABD ve İsrail’in Irak’ı bölen zoru ve Türkiye’de Ergenekon/Balyoz zorlaması, bölünme ve dağılma getirdi. Öcalan da, bu bölünme sürecinde kendine verilen görevi yapıyor. TSK’nin ABD operasyonuna teslim olması, burada belirleyici olmuştur. Ergenekon ve Balyoz tertiplerine teslimiyet, bölünmeye teslimiyeti getirmiştir.
Türkiye, ABD karşısında caydırıcı bir tavır alırsa, ABD’nin oyununu bozar. O zaman görülecektir, PKK ve Öcalan, ABD’yi, İsrail’i, Fethullah Gülenleri, TÜSİAD ve TESEV’i terk eder ve Türkiye’nin millet ve vatan bütünlüğü içinde, gönüllü birlik çözümüne gelir. Daha önemlisi, Kürdümüz ABD ve AB’ye bel bağlamaya son verir, Türkiye halkının iktidar mücadelesinde yer alır.
Türkiye’nin oyunu bozacak zoru göstermesi için, önce bir Milli Hükümet kurması gerekiyor.
ABD’nin zoruna boyun eğmemek ve Türkiye’nin büyük gücünü seferber etmek, çözümün anahtarıdır.