Doğu Perinçek: Muhalifçilik ve yapıcılık

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Esed’in hükümdarlığına son vermek için oraya girdik” açıklamasını düzeltti. Bu, çok olumlu bir gelişme. Kendisini de kutluyoruz. Şimdi Suriye ile ilişkilerimizi düzeltmek için bu açıklama öncesinden daha elverişli olanaklara sahibiz.

 

 

VATANSIZ MUHALEFET VE VATAN İÇİN YAPICI MUHALEFET

 

Cumhurbaşkanının o sözlerinden sonra kimileri sevinçten ne yapacaklarını şaşırdılar. Yine muhalifçilik için bir fırsat doğmuştu. Çoğu zaman Suriye düşmanı konumları paylaşan bu muhalifçiler, birden Suriye dostu kesildiler.

 

Vatan Partisi ise, bu yanlışın düzeltilmesine odaklandı. “Devletin ve Ordunun Esad’ı yıkma hedefi yok” başlığıyla yayınladığımız bildiride ve Rota köşesinde, eleştiriyle yetinmedik, çözüm yolu gösterdik:

 

“Şu anda yalnız Türkiye için değil, AKP yönetimi açısından da düzeltilmesi gereken bir durum ortaya çıkmıştır. Emin olun şu satırların yazıldığı sırada Hükümet yöneticileri, TSK komutanları ve Dışişleri yöneticileri de bu işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünüyor ve konuşuyorlar. Ama bu görüşlerini söyleme cesaretine sahipler mi, bilemiyoruz, ancak umut ediyoruz. Vatan Partisi’nin farkı buradadır.

 

“Rus uçağının düşürülmesinden sonraki sorumsuz davranışların sonuçlarını düzeltebildik, bakalım bu sorumsuzluğu nasıl düzelteceğiz?” (Vatan Partisi Genel Başkanı’nın Basın Bildirisi, 30 Kasım 2016)

 

Bu bildiriden 24 saat geçmeden düzeltme yapıldı, hem de ayrı ayrı Millî Güvenlik Kurulu, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı makamlarından.

 

 

KÖTÜLÜKTEN SEVİNDİRİK OLANLAR VE İYİLİKTEN SEVİNENLER

 

Vatan Partisi’nin düzeltme olanağını gösteren bildirisi, Türkiye kamuoyunun ve devlet kurumlarının ötesinde, uluslararası düzlemde de geniş yankı yaptı. Rusya ve Batı Asya ülkelerinin televizyonları bu bildiriyi yayınladılar. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının düzeltilmesi, yalnız Türkiye’nin değil, Batı Asya ve Avrasya ülkelerinin de sorunu olmuştu. Ve düzeltme, Türkiye’de olsun Türkiye dostları arasında olsun sevinçle karşılandı.

 

Ama muhalifçiler üzüldüler. Çünkü muhalifçilik yapma olanağını kaybettiler.

 

Bir vatansız ve emeksiz muhalefet var, bir de Vatan Partisi’nin vatan ve emek odaklı yapıcı muhalefeti var. Geçende değerli dostum Hıncal Uluç'un bu konuda Sabah gazetesinde öğretici bir yazısı yayımlandı. Herkese okumasını salık veririm.

 

 

MUHALİFÇİLERİN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ YAPICILARIN ÇÖZÜM OLANAĞI

 

Aslında AKP’nin her yanlış uygulama ve açıklamasında rastlıyoruz bu tutumlara. Bir muhalifçilik var, bir de yapıcılık.

 

Hemen belirtelim: Muhalifçiler hiçbir zaman iktidar olamazlar. Muhalifçilerin iktidar olduğu hiçbir zaman ve iklimde görülmemiştir. Çünkü toplum için çarkın çevrilmesi gereği var. Yanlışın yerine doğrunun konması ihtiyacı vardır. Çözüm olmalıdır, çözüm gösterilmelidir.

 

Muhalifçi, çözüm göstermiyor ve her uygulamanın daha kötü olmasından sevinç duyuyor. Türkiye’yi bölmek ve ekonomiyi çökertmek isteyenlerin sevinçlerini paylaşıyor. Pusuya yatmış, kötülüklerin özlemi içinde. Türkiye pusuya düştüğü zaman ise bir tek çözümü var: Tuzağa düşen Türkiye’de muhalefete devam etmek.

 

 

MUHALİFÇİLİĞE KİLİTLENENLERİN YUVARLANDIĞI MEVZİLER

 

Muhalifçi, muhalefetçiliğe kilitlendiği için, düşmanın mevzilerine yuvarlanıyor.

 

Örneğin AKP iktidarı 24 Temmuz 2015’te PKK’nın üzerine silahla yürüme kararı alıyor. Muhalifçiler, AKP iktidarını HDP/PKK’yı Meclise sokarak devirme planına geçiyorlar.

 

AKP iktidarı, FETÖ’nün üzerine yürüyor, muhlalifçiler sözümona FETÖ “mağdurlarının” elinden tutarak iktidara yürüme tazgâhına düşüyorlar.

 

AKP, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne yöneliyor, muhalifçiler ABD işbirliğinin faziletlerini döktürüyorlar ve AB kapısına bağlı kalmamız için çırpınıyorlar. Muhalifçi, “Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmaya karşı son adam kalıncaya kadar savaşacağız” diyor. ABD emperayalistleri bile bu kadar iddialı değil.

 

Muhalifçilerin bağımsız ve üreten Türkiye diye bir programları yok. Varsa bile o programa sadakatları yok. Yalnızca bozgunculuk var.

 

Yapıcı muhalefet ise, bozguncu değildir. Her durumda Türkiye mevzisindedir, milletin mevzisindedir, bağımsızlığın ve halkçılığın mevzisindedir. Her durumda çıkış yoluna sahiptir ve o yolda ilerler.

 

 

MUHALİFÇİLERİN İKTİDARSIZLIĞI YAPICILARIN İKTİDAR OLANAĞI

 

Bozgunculukla iktidar olunamıyor, muhalefet bile yapılamıyor. Çünkü halk için sorun, doğru programla doğru yönetilmektir.

 

Muhalefet, sürecin başarı vaat ettiği programa kilitlenerek iktidar olabilir. Başarıya ulaşacak program, hayallere değil, Türkiye’nin mecburiyetlerine dayanır. 19. Yüzyılın bilimsel devrimcileri ile ütopistleri ya da anarşistleri işte burada ayrılmışlardır. Bilimseller, ütopyacıların ve yıkıcıların en sonunda saray soytarısı haline geldiklerini saptamışlardır.

 

Bilimsel devrimci, tarihin mecburiyetlerini izler. Toplumun çıkarlarına göre “doğruya doğru, eğriye eğri” der. Böylece toplumla birleşme yolunda ilerler, güç toplar.

 

Anarşist yıkıcıdır. Yıkıcı olduğu için, toplumla birleşme şansı yoktur. Çünkü toplum için en olumsuz durum, yıkımdır ve çözümsüzlüktür. O nedenle muhalifçi, toplum içinde güç toplayamaz. Nasıl toplasın? Türk milleti, AKP’ye muhalefet edeceğim diye kötülüklerden fırsat umanları, kaderini kötülüklerle birleştirenleri, kötülüklerden sevinç duyanları tutmaz, onlara güvenmez, onların yolundan gitmez.

 

Muhalifçilik, sonsuza kadar muhalif kalır, muhalif olarak ölür. Muhalifçi, kendisini mübbeden iktidarsızlığa mahkûm etmiştir.

 

Yapıcılar ise, her durumda toplumun çıkarını savundukları için, tutarlılıkları ve kararlılıkları nedeniyle iktidar olurlar.

 

 

Doğu Perinçek / 3 Aralık 2016, Aydınlık