Emperyalist mafya sisteminin sahipleri, yaşanan toplumsal-ekonomik-siyasal krizin nedenini, koronavirüs salgınına bağlamak için özel bir gayret içindeler. Sistem zaten derin bir krizin içindeydi ve çıkmazdaydı. Bir de sağlık krizi geldi. Artık ekonomik yıkım, korona salgınından daha ağır tehditleri gündeme getiriyor. Büyümeye ilişkin beklentiler zaten karamsardı. Salgından sonra üretimde ve istihdamda daralmanın ciddî boyutlarda olacağı sayılarla açıklanmaya başladı.
2008 krizinden bu yana en başta sistemin efendisi olan Amerikalılar, şişen balonun ne zaman patlayacağını tartışıyordu. Sistemin bütün müneccimleri, büyük çöküşün zamanlaması üzerine kehânetlerde bulunuyordu. National Geographic türünden dergiler, sistemin beyleri için merkezlerden uzak coğrafyalarda, örneğin Afrikalarda sığınaklar hazırlandığına dair haberler yapıyorlardı. Yoksulların hışmından kaçmayı planlayanlar, yazılanlara göre sığınaklarını korumak için etkin şiddet önlemleri planlamaktaydılar.
MAFYA SİSTEMİNİN ÇARESİ: BALONU DAHA DA ŞİŞİRMEK
Hakan Topkurulu arkadaşımızın Aydınlık’ta çıkan yazılarında verdiği grafikler, geldiğimiz kritik durağı gözler önüne seriyor. Üretmekte zorlanan sistem, para arzını olağanüstü boyutlarda şişirmişti. Bütün ekonomik kurumlar birbirine borçlanmış haldeydi. Ve bütün borçlananlar birbirinin üzerine yıkılıyordu. Balonun patlaması kaçınılmazdı.
Şimdi koronavirüs, üretimde krizi daha derinleştiren bir etken olarak sahne almış bulunuyor. Bulunan çare, balonu daha da şişirmek oldu. Trump’ın açıkladığı üzere, ABD büyük çapta dolar ihracına yöneliyor.
2008 yılına kadar basılan doların miktarı 800-900 milyar çevresindeydi, başka deyişle 1 trilyon dolara yakındı. 2008 krizinden sonra basılan dolar dört kat büyüyerek 4 trilyona çıktı. İlan edilen ekonomik paketle birlikte piyasaya sürülen dolar miktarının 5-6 trilyona, belki daha yükseklere fırlayacağı görülüyor. Yalnız ABD değil, Atlantik sisteminin bütün önde gelen devletleri çözümü milyarlarca para basmakta bulmuşlardır. Dünya ekonomisi, bu ağırlığı taşıyabilecek mi, soru budur.
Para arzındaki çılgınlık ile üretimdeki durgunlaşma arasındaki çelişme, çözümsüzlüğü dayatıyor. Koronavirüsün iğne dokunuşu karşısında beklenen olay, şişen balonun patlamasıdır.
Emperyalist kapitalist sistemin çözümü yok. Ancak Çin gibi kamucu ekonomilerin durumu faklı. Çin, krizin altında kalan ülke konumunda değil, küresel krize çözüm üretiyor.
MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİMLER ÇAĞINDA YENİ DEVRİM DALGASI
Dünya, yeni bir devrim dalgasının eşiğine gelmiştir.
20. yüzyılın başından beri Mazlumlar Dünyasının gündeminde olan çözümün, şimdi emperyalist merkezleri de etkisine alarak büyük bir atılım yapacağı görülüyor.
20. yüzyıl insanlık için daha dün gibidir: Birinci dalga, Asya’nın eski imparatorluk coğrafyalarında başlamıştı: 1905 Rus Devrimi, 1908 Genç Türk Devrimi, 1907-1909 İran Devrimi, 1911 Çin Devrimi ve Latin Amerika’da 1910 Meksika Devrimi.
İkinci dalga da yine Asya’nın imparatorluk mirası olan ülkelerden geldi: 1914-1922 Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı ve devamında Kemalist Devrim, 1917 Sovyet Devrimi, 1920’lerin Hindistan kurtuluş mücadelesi, 1927-1949 Çin’in Millî Demokratik Devrimi ve sosyalizmi inşası... Devamında Asya, Afrika ve Latin Amerika, devrimlerle ayağa kalktı.
Mazlumlar Dünyasının devrimleri, Hollanda, İngiltere, Fransa ve Kuzey Amerika’nın burjuva demokratik devimlerinden farklı olarak emperyalizme karşı ve kamucu yönelişleri olan Millî Demokratik Devrimlerdi.
Şimdi 21. yüzyılın büyük devrim dalgası gündemdedir.
KİTAPLAR
Doğu Perinçek, Asya Çağının Öncüleri, Kaynak Yayınları - Erkan Öz, Büyük Finansal Tufan, Şira Yayınları