Fransız Kralı 16. Louis’nin eşi Kraliçe Marie Antoinette’e atfedilen o sözü hepimiz biliriz. 18. yüzyıldan bugünlere gelen rivayete göre, Kraliçe, ekmek için yürüyen kadınların sorununa köklü çözüm bulmuş: “Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler” demiş. Tarihçiler, aslı yok diyor, doğrudur. Ancak insanlık tarihinde ekmek sorununa, “Pasta yesinler” türünden çözümler üretildiğini biliyoruz. Bu iki sözcük, o kadar çarpıcı ki, insanlığın ezberine yerleşmiş. Çünkü her krizde insanlığın önüne konuyor.
HALK AVCILARININ VE SAHTE SOLUN 'PASTA YESİNLER' ÇÖZÜMÜ
Ters gelecek ama Halk Avcılarının ve Sahte Solun önerileri de, Marie Antoinette’in siciline yazılan Majeste buluşuna pek benziyor.
Ekmek yerine pasta yemek, ütopik çözümdür; gerçekçi değildir; olanaksızın çözüm diye sunulmasıdır. O yüzden hem acıklıdır, hem de gülünçtür.
Bakıyoruz göğüslerine “Komünist”, “Sosyalist”, “Emekçi”, “İşçi” gibi gazoz kapağından madalyalar takan bazı örgüt ve kişiler, seslerini duyurma telaşı içinde bas bas bağırıyorlar:
Ekmek bulunmuyor, pasta isteriz!
Pasta da yetmez, kremalı olsun!
Kremalı pasta da yetmez, üzerine çilekli dondurma da konsun!
Çilekli dondurmalı kremalı pasta da yetmez, yanında bir fincan da kahve verilsin!
O da yetmez, yanına bir şezlong da konsun, vatandaş mışıl mışıl uyusun!
Yetmez, şezlongu vatandaş nasıl taşıyacak, muhtarlar ve polisler naylon torba içinde götürsün!
Olmaz, Süleyman Soylu’nun polisleri götürürse, PKK’li ve FETÖ’lü vatandaşlar rahatsız olur, NGO’lar götürsün!
Naylon torba doğayı kirletir, bez torba içinde götürsün!
PALAVRA PİSTİNDEKİ YARIŞ
Pasta yesinler korosunun yarışına devam edersek, Aydınlık’ın gerçek taşıyan sayfalarından taşacağız.
Türkiye, ne üretiyor, ne kadar üretebilir, nasıl üretebilir gibi hesap kitapla ilgisi bulunmayan, Ekonomi Politik cahili Halk Avcılarının Palavra Pistindeki yarışını canlı yayınla nakletmeye burada son veriyoruz.
Geliyoruz hakikate...
ZORLUKLARI HESABA KATAN GERÇEKÇİ ÇÖZÜM
Vatan Partisi, Millî Direnme Ekonomisi programıyla Türkiye’nin önüne çözüm koyan tek partidir.
Zorlukları yıllar öncesinden gördük. Türkiye’nin üretim gizilgücünü ve ihtiyaçlarını saptadık. Dünya ve bölge koşullarını da hesaba kattık. Türkiyemizin yirmiden fazla üretim merkezinde Üretici Kurultayları yaptık. Çiftçileri, işçileri, esnafı, çarşılarımızı, sanayici ve tüccarımızı dinledik. Çin ve Rus devlet yöneticileri ve yatırım konseyleriyle işadamlarımızı buluşturduk. Öncelikleri sıraladık.
EKMEK SAĞLIK GÜVENLİK VE EĞİTİM İÇİN TASARUF VE YATIRIM
Ve sözü getirip getirip şuraya bağlıyoruz: Türkiye, bu zorlukları aşmak için, tasarruf oranını üç yıl içinde kademeli olarak yüzde 25’e çıkartmak durumundadır.
Üretim Devrimi, yatırımla yapılır, palavrayla değil. Yatırım ise, ürettiklerimizin bir kısmını tüketmeyip tasarruf etmekle olur. Çiftçinin tohumluğunu ayırması, terzinin gelirinin bir kısmıyla yeni makine alması gibi, Devlet de, ülkenin toplam tasarruf ve yatırım oranını vergilerle, para kredi ve faiz siyasetiyle, ücret ve aylıkları denetleyerek belirler.
Yatarım yapmak, fabrika açmaktır, tarımı desteklemektir; boşta yatan üretim araçlarını ve ekilmeyen toprakları üretim süreçlerine katmaktır. Dahası kaynakları ulaşım iletişim ve ticareti verimli kılmak yanında insan kaynaklarımızı eğitmek için kullanmaktır. Asya ikliminde Paylaşarak Gelişme anlayışıyla doğru ortaklar bularak da yatırım olanaklarımızı büyütürüz.
YARINI DÜŞÜNMEK
Özetlersek: Yatırım, kremalı pasta dağıtarak değil, ekmeği bölüşerek ve kaynaklarımızın ciddî bir bölümünü tasarruf ederek yapılır.
Bugün “Pasta dağıtalım” diye halkı kandıracağını sananlar, yarın işçiye, çiftçiye ve memura yeterli ekmek bulmak diye bir sorumluluk taşımıyorlar. Sırtlarında yumurta küfesi yok ve elleri de ekmek tutmuyor. Bunlar, hayattan haberi olmayan çikolata çocuklarıdır. Eskiden “Muhallebi çocuğu” denirdi.
Ülkeyi eli ekmek tutan, gerçekçi ve uzak görüşlü hükümetler yönetecektir, yoksa hayâl dağıtanlar değil! Halk, onların peşinden gitmez. Emekçiler, zor dönemde Tekalifi Milliye kararı alabilen Atatürk gibi cesur ve otorite sahibi önderleri izler.
Üreticilerin Millî Hükümeti, tasarruf, yatırım ve kaynakları yerinde kullanmak için, hem devlete hem topluma disiplin getirecektir. Elbette plan yapılacaktır!
Halka kremalı pasta vaat eden Halk Avcılarının devri arkada kalmıştır.
Zorlukları paylaştıran ve herkese ekmek, sağlık, güvenlik ve eğitim veren Hükümet dönemi önümüzdedir.
KİTAP