Doğu Perinçek: Merhaba Kamuculuk-20

İki dünya var

İki dünya var.

 

Biri sevenlerin dünyası, öbürü sevgisizlerin dünyası.

 

Biri birbirine sarılanların dünyası, diğeri sarılmayı bilmeyenlerin dünyası.

 

 

HASRETİ BİLENLER VE BİLMEYENLER


Biri aynı evde birbirini özleyenlerin, “ben senin yanında dahi hasretim sana” diyenlerin dünyası, Van türküsündeki gibi, “Diz be diz otururken, hasret kaldım yâr yüzüne” diye türkü söyleyenlerin dünyasıdır. Diğer dünyaya gelince, hasret nedir bilmeyenlerin dünyası, yalnızlığa bir iskelete sarılır gibi sarılanların dünyası.

 

 

KONUĞU GELEN GÜZELİM EVLER


Biri “Konuğu gelmeyen kara evler yıkılası yeğdir” diyen Dede Korkutların dünyasıdır. Diğeri kapılarında tokmak bulunmayan kara evlilerin dünyası.

 

Biri sofralarında herkese yer olanların dünyasıdır, diğeri kendisi pişirip kendisi yiyenlerin dünyası.

 

Bir ekmeği paylaşarak yaşayanların dünyası var. Onların dünyasında ekmek herkese yetiyor. Öbür yanda çil altınları paylaşamayanların dünyası var, kan revan içindeki dünya. 

 

Bir dünya, iki öküzünün birini, hatta canını kamuya verenlerin dünyasıdır. Öbür dünya, halkın öküzleriyle kendisine kervan yapanların dünyası.

 

 

İNSANLARLA DÜŞEN KALKAN ERDEMLİLER


Bir dünya var, okyanuslara dar gelen dünya: Erdemli olmanın sırrını insanlarla düşüp kalkmakta bulan Firdevsîlerin dünyası. Bir de insandan kaçarak kendi uçurumlarında yaşayanların dünyası.

 

Bir “Hayatından vazgeçebilen, ama arkadaşlıktan asla vazgeçmeyenlerin” dünyası vardır. Bir de arkadaşsızlığın melankolisinde ölümü bekleyenlerin dünyası.

 

 

GÜL İLE GÜLÜ TARTANLAR


Bir “Gül ile gülü tartanların” dünyası vardır. Karşıda batman batman fitnenin ve fesadın altında kalanların dünyası.

 

Biri alçak gönüllülerin dünyasıdır. Öbürü Şah Hataî’nin dediği gibi “kibirden yorulup yollarda kalanların” dünyası.

 

Bir dünya dün İsmet Özçelik’ten öğrendiğimize göre, evde kitap okumaktan sıkılanların dünyasıdır. Diğeri Yunusleyin “Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır” diyenlerin dünyası.

 

Bir dünyada insanlar el ele, gönül gönüledir. Öbür dünyada kişi, elindeki telefon kulübesinde hapistedir. 

 

Bir dünya, evde kalmak ile evde kavga etmek, kadın ve çocuk dövmek arasında ilişki kuranların dünyasıdır. Bizlerin dünyası, evde ve sahada, denizde ve karada, kuyuda ve havada sevenlerin ve sevişenlerin dünyasıdır. 

Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron’un Roma filminden bir sahne
Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron’un Roma filminden bir sahne

SON HASTA İYİLEŞENE KADAR SEVİNMEYENLER


Bir dünya var, son hasta iyileşene kadar sevinmeyenlerin dünyası. Eli hastanın nabzında olan Prof. Cemil Taşçıoğluların, Hemşire Dilek Tahtalıların dünyası. Çok uzaklarda ise, ‘bana hastalık değmedi’ diye sevinenlerin dünyası var. Ordan bizlere biraz şaşkınlıkla ve biraz da yukardan bir edâyla bakıyorlar. Baksınlar, bizim dünyamız güneşin çevresinde dönmeye devam ediyor.

 

 

YUNUS’UN MİRASÇILARI


Ölümlü kalımlı dünyada, bakın 

 

Yunus’tan kalan nedir:

 

Gelin tanış olalım,

İşin kolayın tutalım

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz.

 

 

KİTAP

FİLM


Çin sinemasından Lulu Wang’ın yönettiği bir eser: The Farewell (Elvedâ). Film, Atlantik dünyasında aile içi ilişkilerde bile geçerli olan bireycilik ve çıkarcılık ile, Asya’nın paylaşmacı aile sevgisi arasındaki çelişmeyi duygulu bir dille canlandırıyor.