“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yayınladığı 10 maddelik Tekalif-i Milliye emirleriyle, milletimizin elinde bulunan silahtan cephaneye, giysiden yiyecek içeceğe, makineden binek hayvanlarına kadar savaşta ihtiyaç duyulan hemen her malzemenin belirli bir oranı talep edilmiştir. Milletimiz bu dayanışma çağrısına mecburiyetin ötesinde bir gönüllülükle iştirak ederek, kendisinin ve evlatlarının geleceği için varını yoğunu devletine vermekten çekinmemiştir. Kendi tarihlerini bilmeyenler, bugün devletimizin yürüttüğü yardım kampanyasını dahi sabote etmeye çalışarak milletten ne kadar uzak olduklarını bir kez daha göstermişlerdir."
“Atatürk, Sakarya Savaşı öncesinde çıkardığı Tekâlifi Milliye Kararlarıyla, iki öküzü olanın bir öküzünü alarak savaşı kazandı. Savaşta alınan bir öküz, insanlarımıza iki öküz olarak geri verildi. Oysa Türkiye, düşmanın eline geçse, bütün öküzler düşmanın olacaktı.”
“Tasarruf oranını kapsamlı devlet uygulamalarıyla kademeli olarak üç yıl içinde yüzde 25’e çıkarmak durumundayız. İşsizliğe son vermek, dış ödemeler açığını kapatmak, üretim ekonomisini kurmak için başka bir yol yok. Tasarrufun ve yatırımın artırılması için, her vatandaşın serveti ve geliri ile orantılı özveride bulunacağı sistemler oluşturulacaktır.”
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, 3 Nisan 2020 günü yaptığı konuşmada, tarihimizdeki Millî Dayanışma örneklerine değindi ve özellikle “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yayınladığı 10 maddelik Tekalif-i Milliye emirlerini” hatırlattı. Devamında şöyle diyordu:
“Bu emirle milletimizin elinde bulunan silahtan cephaneye, giysiden yiyecek içeceğe, makineden binek hayvanlarına kadar savaşta ihtiyaç duyulan hemen her malzemenin belirli bir oranı talep edilmiştir. Milletimiz bu dayanışma çağrısına mecburiyetin ötesinde bir gönüllülükle iştirak ederek, kendisinin ve evlatlarının geleceği için varını yoğunu devletine vermekten çekinmemiştir. Kendi tarihlerini bilmeyenler, bugün devletimizin yürüttüğü yardım kampanyasını dahi sabote etmeye çalışarak milletten ne kadar uzak olduklarını bir kez daha göstermişlerdir."
ÇÖZÜMÜN ESASI: İKİ ÖKÜZÜN BİRİ
Bu köşede iki gün önce Savaş Ekonomisi yazısında Mustafa Kemal Paşa’nın Millî Mükellefiyetler Kanunu’nu bir kez daha gündeme getirdik. Atatürk, çiftçinin elinden iki öküzün birini alıyordu. Savaş koşullarında çözüm, çiftçiye öküz vermek değil, elindeki öküzü almaktı. Savaş, ancak halkın fedakârlığıyla kazanılabilirdi. Savaşta canını veren halk, öküzünü de verecekti.
Niçin? Savaşı kazanmak ve ülke ekonomisini geliştirmek için! Cumhuriyet yönetimi bu anlayışla dışa borçlanarak kaynak yaratma dönemine son verdi. Millî kalkınmanın kaynağı halktan sağlandı. O kaynaklarla tarımı destekledi, sanayisini inşa edebildi, dış ticarette fazla veren bir ülke oldu.
1930’larda Türkiye on yıl boyunca dünyanın en hızlı gelişen iki ekonomisinden biri haline geldi. Bu başarının sırrı, halkın fedakârlığını örgütlemekti, başka deyişle halkın kaynaklarını halk için kullanmak ve plan yapmaktı.
GÜNÜMÜZDE İKİ ÇÖZÜM ÖNERİSİ: DAĞITMAK MI TOPLAMAK MI
Bugün Türkiye’nin borç batağındaki ekonomik krizine bir de Koronavirüs salgını eklendi. İki çözüm öneriliyor.
Bir çözümü dağıtmak diye özetleyebiliriz. “Muhalefet” olduklarını söyleyen CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Patisi gibi partiler, yarışa girdiler. Bol keseden dağıtalım kampanyası yürütüyorlar. Muhalefetçiliği, çıkmazlarda çırpınmak olarak anlıyorlar. Halkla birleşemiyorlar, halk dalkavukluğu yapıyorlar.
DAĞITICILARIN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ
Peki elde olan ve olmayan kaynakları dağıttığınız zaman, yatırım ve üretim için nereden kaynak bulacaksınız?
Sırtlarında yumurta küfesi olmadığı için, bu sorunun yanıtı yok.
Dağıtalım diyenlerin ellerinde dağıtacakları bir kaynak yok. Dışarıya borçlanarak iflas etmiş programı sürdürmeyi öneriyorlar. Borç çıkmazında debelenelim diyorlar.
Bugün Türkiye, hem Koronavirüsle savaşabilmek hem de Üretim Ekonomisi inşa etmek için tasarruf yapmak, başka deyişle yatırım yapmak durumundadır. O nedenle zaman, Atatürk’ün milletin kaynaklarıyla çözüm anlayışını ayağa kaldırma zamanıdır.
BİRİCİK SEÇENEK: TASARRUF VE YATIRIM
Çözüm, tasarrufu, dolayısıyla yatırımı artırmaktadır.
Vatan Partisi, Üretim Devrimi Programı’nın “Yatırım için tasarruf” başlıklı 3. Maddesiyle, Atatürk’ün Millî Mükellefiyetler Kanunu’ndaki çözümü bugüne taşıyor:
“Atatürk, Sakarya Savaşı öncesinde çıkardığı Tekâlifi Milliye Kararlarıyla, iki öküzü olanın bir öküzünü alarak savaşı kazandı. O sayede 1925 yılında Âşar Vergisini kaldırarak köylüye bir anlamda ikişer öküz vermiş oldu. Savaşı kazanmak için alınan bir öküz, insanlarımıza iki öküz olarak geri verildi. Oysa Türkiye, düşmanın eline geçse, bütün öküzler düşmanın olacaktı.
“Köylü, gelecek yıl üretebilmek için nasıl ürettiği ürünün içinden tohumluk ayırıyorsa, ülkeler de ürettiği değerin bir bölümünü yatırıma ayırmak durumundadır. Türkiye’nin önünde üretilenleri dağıtmak ile yatırıma yöneltip iş sahası açmak seçenekleri vardır. Türkiye büyük sarsıntılardan çıkmak için, tasarruf oranını artırmak ve yatırıma yönelmek zorundadır. 1990’lı yıllarda ve 2000’lerin başında yüzde 21 olan tasarruf oranı, 2019 yılında yüzde 13’e düşmüş bulunuyor.
“Tasarruf oranını kapsamlı devlet uygulamalarıyla kademeli olarak üç yıl içinde yüzde 25’e çıkarmak durumundayız. İşsizliğe son vermenin, dış ödemeler açığını kapatmanın, üretim ekonomisini kurmanın başka bir yolu bulunmuyor. Tasarrufun ve yatırımın artırılmasında, her vatandaşın serveti ve geliri ile orantılı özveride bulunacağı sistemler oluşturulacaktır.” (Doğu Perinçek, Üretim Devrimi, s.39 vd.)
EKMEK TEKNESİNİ KORUMAK VE GELİŞTİRMEK
Koronavirüsün dayattığı sağlık sorunlarını karşılamak için, kaynak yaratmak durumundayız.
İflasları önlemek, üretim çarkını çevirmek için kaynak bulmak zorundayız.
Ekmek teknesini korumak ve geliştirmek için, tasarruf oranını yükseltmek, yani kaynakları kamu kaynağına çevirmek zorundayız.
İşsizliğe son vermek, daha çok insanı üretim sürecine sokmak için kamu kaynaklarını büyütmek zorundayız.
Dünyanın bütün ekonomik kalkınmaları, en sonunda emekçinin ürettiği değerlerden tasarruf edilerek gerçekleştirilmiştir. Dış kaynak, en konunda emekçinin sırtına faiziyle birlikte yüklenir. O devir arkada kaldı.
Bir ülkenin kaynakları, son tahlilde emekçinin ürettiği değerlerdir. O değerlerin bugün yüzde 25’ini yatırıma ayırmazsak, ne Koronavirüsün hakkından gelebiliriz, ne de ülke ekonomisini kurtarabiliriz. Ekonomi politiğin matematiğinden anlayanlar için başka çözüm yoktur.
TEKALİFİ MİLLİYE EMİRLERİ
1. Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
2. Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
3. Her aile bir askeri giydirecek.
4. Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
5. Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
6. Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.
7. Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.
8. Sahipsiz bütün mallara el konacak.
9. Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
10. Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.