Kültürümüzün temel taşlarından
Oktay Yıldırım’ın Mehmetçik kitabı çıktı. Yapılmamış bir iş ve yazılmamış bir kitap!
Hunların o ünlü yay çeken atlıları da Mehmetçik miydi?
Ya Viyana kapılarındaki sipahiler, yeniçeriler, padişahın kapıkulları ve Anadolu’nun azapları? Onlara Mehmetçik diyen var mıydı?
Mehmetçik, ne zaman ve nasıl bilincimizin ortasına geldi kuruldu?
İşte Oktay Yıldırım, bu soruları tam zamanında araştırdı ve sunuyor.
Köşe dönmeyen Mehmetçik
12 Eylül’ün yöneticisi Özal, “Hepimiz köşeyi döneceğiz” muştusunu vermişti. Dönenler döndü ama hepimiz hâlâ Mehmetçiğiz. Diyebilirsiniz ki, hem köşeyi dönsek, hem de Mehmetçik kalsak daha güzel değil mi? Oktay Yıldırım, tartışıyor bu meseleyi.
Bireycilik varsa, bireysel çıkar varsa, düşman kahpe pusuda nişan almış, Mehmetçiği alnından vurmak üzeredir. Çünkü Mehmetçik, biziz. “Biz” yoksa, yalnızca ben varsa, Mehmetçik orada vurulmuştur.
Kapitalizmin liberal bireyci felsefesi, Mehmetçiğe tahammül edemez. İşte AKP iktidarında bu dünya görüşünün nerelere tırmandığına tanık oluyoruz.
Mehmetçikte eşitlenmek
Arsa için ölünmez. Ama vatan için ölünür. O nedenle Mehmetçik kavramını arsa ile, borsa ile, banka hesabı ve pırlanta yüzük ile yan yana düşünemiyoruz. Oktay Yıldırım’ın araştırmasında bunu somut olarak göreceksiniz.
Mehmetçik, bizim toplumsal hayatımıza ve kültürümüze eşitlik davasıyla birlikte girmiştir. Millî demokratik devrimimizin doruğu olan Cumhuriyet, Mehmetçiği ideolojik tahtına oturtmuştur; heykelini dikmiştir. Ankara Ulus Meydanı’ndaki Mehmetçiğe iyi bakınız yanında bomba taşıyan Zeynepçiğe de! Mehmetçik, yalnız askeri eşitlemez; analarımız ve kız kardeşlerimiz dahil bütün milleti eşitler.
Demokrasinin Türkçe adı
Toplumumuzda, hiçbir kavram, Mehmetçik kadar demokrat değildir. O nedenle Mehmetçik ile oynamak, “profesyonel ordu”, “özel ordu” gibi icatlar, yalnız Türk Ordusuyla oynamak değildir; eşitlik ve demokrasi adına kazanılmış her varlığımızın temellerini yıkmaktır.
Mehmetçik, hayatın kendisinde eşitlenmektir. Koğuşta ranzada yatar ve karavana yer; diğer Mehmetçiklerle acıyı ve sevinci paylaşır. Askerde kantinden çok alışveriş yapanlara sıcak gözle bakılmaz. Böylelerine “özel” denir. Bu açıdan Mehmetçik, insanların sınıfsız ve kardeşçe yaşama özlemleriyle buluşma mihrabıdır.
Mehmetçik, bizden bir şey istemez, hep bize verir. Bize ihanet ettiği hiç görülmemiştir. Mehmetçik, sıradan neferdir; ama insanlık ve bütün erdemler, menfaatçiliğin bittiği yerde başlar.
Omuzlarımızdaki Mehmetçik
Caddelerden Albayraklara sarılmış tabutlar geçiyor. Millet olarak koşuyor onları omuzlarımızda taşıyoruz ve ellerimizle toprağa veriyoruz. Omuzlarımızdaki Mehmetçik, bizleri birleştiriyor; kaynaştırıyor. Bu tabloda bir yanda vur patlasın çal oynasın yaşayanlar varsa, onları “biz” olarak göremiyoruz. Böyle dönemler aynı zamanda Mehmetçiğin çağıdır. Gözler ona döner.
Komutanını tanımlayan asker
Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, Türk subayını “Mehmetçiğin komutanı” diye tanımladı. Belki de Mehmetçik, dünya orduları arasında komutanını da tanımlayan tek askerdir.
Mehmetçik bu kadar önemlidir güzel, ama bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin araştırma ve eğitim kurumlarında niçin araştırılmadı? Oktay Yıldırım, bir kapıyı açmıştır.
Mehmetçik devrimi
Hortumcuyu beslerseniz, faizciyi beslerseniz, dolar ve borsa vurguncusunu beslerseniz, Mehmetçiği de vururlar, sınırları da geçerler, Türkiye’yi de bölerler, vatanı da parçalarlar, Atatürk Devrimini de yıkarlar!
Kemalist Devrim programı, aslında Mehmetçik çözümüdür. Biz millette eşitlenmeye, yurttaş olmaya mecburuz. Bağımsız ve başı dik yaşamak için, “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir toplum” kurmak, Zeynepçikler ve Mehmetçikler toplumunu kurmak zorundayız. Önümüzde bir halk devrimi vardır. Buna Mehmetçik Devrimi dersek, çok yakışır.
Son rütbe
Artık kahraman Türk subayının son terfi makamı, Silivri’dir; Hasdal’dır. Herkes Silivri kapısında sıra neferi! Esirliğin rütbe olduğu tuhaf bir tarih yaşıyoruz. Generallerimiz de Mehmetçik oldular. Vardiyayı devralan eşleri yolları kesip, “Sıra sana gelecek” diye eylemler yapıyorlar. Onlar da Zeynepçik oldu.
Oktay Yıldırım da bir Mehmetçiktir. Onyıllarca sırtında çantası, elinde tüfeği dağlara tırmanmış, ateş hatlarında görev yapmış bir komando astsubayımız. Son görev yeri, Fikret Otyam ağabeyin deyişiyle “Silivri’deki 5. Ordu”. Yine cephede, savaşa devam ediyor.
Sözün kısası, Mehmetçiği Mehmetçik’ten okuyacaksınız.