Doğu Perinçek: Kuvvet nerede Öcalan orada

Abdullah Öcalan, 1999 yılında İmralı’ya getirildiği zaman subaylarla görüşmeler yapmış. Bu konuda Ergenekon operasyonlarından sonra dikkate değer açıklamalarda bulunmuştu. PKK’nin Fırat Haber Ajansı, Öcalan’ın anlattıklarını kamuoyu şöyle aktardı:

 

Öcalan subaylarla 1999 görüşmesini anlatıyor
“Buraya getirildiğimde Kıvrıkoğlu’nu temsilen gelenler vardı. O zaman dikkatimi çekmişti, çok ürkeklerdi, adeta kısık sesle konuşuyorlardı. Ben şaşırıyordum, bir genelkurmay başkanını temsilen gelenler nasıl böyle korkar diye. Sonradan farkettim ki, Kıvrıkoğlu NATO’dan habersiz olarak birşeyler yapmak istedi. Kıvrıkoğlu, gerçekten kıvrak zekâlıymış, tehlikeyi görmüştü, birlikte çözümden yanaydı ama izin vermediler, o ekibi tasfiye ettiler. O zaman Ecevit de dürüstü; bir şeyler yapmak istiyordu. Ama etkisizleştirdiler. Ecevit’e yapılanlar ortada.” (Fırat Haber Ajansı’ndan Oda Tv aktarıyor, 19 Mart 2010)

 

Öcalan, açıklamasının devamında, Deniz Kuvvetleri’ndeki subay intiharları üzerinde duruyor ve Ergenekon operasyonuyla tasfiye edilen subayların içinde, Kürt meselesini birlik yönünde çözmek isteyenlerin bulunduğunu belirtiyor.

 

Bu açıklamada, Türkiye’yi bugünkü dağılmaya getiren sürecin önemli gerçeklerini bulabiliriz. Öcalan’ın anlattıkları, “Millenium Challenge2002/Binyılın Meydan Okuması 2002” başlıklı ABD tarihinin en büyük askeri tatbikatı ve Ergenekon Tertibi konusunda da önemli ipuçları veriyor. 1999 sonrasında yaşanan sürecin bu açıklamaya da yansıyan kilometre taşları şöyle sıralanıyor:

 

TSK “kısık sesle” konuşuyor
- 1999 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri, Kürt sorununu çözme planına Abdullah Öcalan’ı da katmak için girişimde bulunuyor. Bu girişim, ABD ve NATO’yu devre dışı bırakarak, sorunu Türkiye içinde çözmeye yöneliktir. TSK, kendi vatanında ABD istihbaratı duymasın diye “kısık sesle” konuşmakta ve gizli çalışmaktadır.
- Ancak “kısık ses” bir işe yaramıyor, ABD’nin kulakları, bu sesleri duyuyor.

 

28 Şubat’ın “binyılına”
ABD’nin “Binyıllık Meydan Okuması”
- Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, “Batı destekli irticaya karşı” olduğu resmen açıklanan 28 Şubat Hareketini “Bin yıl sürdürme” kararlılığını 1999 yılı Eylül ayında dile getiriyor. Aynı anda, ABD Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’yi işgal tatbikatını hazırlama kararı alıyor. Tatbikat, ABD’nin resmi açıklamalarına göre, üç yılda hazırlanıyor ve 2002 yılı 24 Temmuz günü, Lozan yıldönümünde başlatılıyor ve Sakarya Savaşı kadar (22 gün) sürdürülüyor. Tatbikatın adı, Kıvrıkoğlu’nun “binyılına” cevaptır: “Binyılın Meydan Okuması”. Binyıla binyıl!

 

ABD ve İsrail’in 2002 darbesi
- 28 Şubat süreci, Ecevit’i iktidar yapmıştı. ABD, 28 Şubat’a siyasal cevap olarak, AKP iktidarını tezgâhladı. 2002 yılında, Kıvrıkoğlu’nun genelkurmay başkanlığının bir yıl uzatılması, Ergenekon şemalarıyla önlendi. MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, ABD’nin planladığı darbenin gereği olarak, kendisinin 2009 yılında “uydurma” olduğunu itiraf ettiği Ergenekon şemalarını Ahmet Necdat Sezer’e verdi. Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz yönlendirilerek Org. Hilmi Özkök genelkurmay başkanı yapıldı. Ecevit hükümeti bertaraf edildi ve Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi bir “ereken seçim” tertibiyle BOP Eşbaşkanlığı koltuklarına oturtuluyor.
- Böylece Türkiye, ABD’nin Irak’ı işgal takvimiyle uyumlu hale getirildi.

 

Öcalan “Lozan’ı güncellemek”ten
Sevr tezgâhına
- Yakalandıktan sonar 2003 yılına kadar, “Sevr tehlikesine karşı, Lozan’ı güncelleyelim” diyen Abdullah Öcalan, ABD-İsrail-AKP kutsal üçlüsünün denetimine geçiyor ve kaos planı yürürlüğe sokuluyor.
- Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, İşçi Partisi’ne ve Türkiye’nin diğer yurtsever güçlerine karşı yürütülen Ergenekon operasyonuyla, ABD-İsrail-AKP üçlüsünün “Kürt Açılımı”nı önleyecek güçler etkisizleştiriliyor.

 

ABD-İSRAİL-AKP-TESEV-TÜSİAD-PKK/BDP
işbirliğiyle nereye
- Türkiye ABD-İsrail güdümünde TÜSİAD-TESEV mafia sermayesi ve AKP-PKK işbirliğiyle uygulanan millî devletin dağıtılması, Kemalist Devrimin bütünüyle tasfiyesi, milletin dağılması, vatanın parçalanması ve toplumun iç çatışmalarda çırpınması aşamasına getiriliyor.
- Libya’ya Haçlı seferinden sonra, Suriye’ye karşı savaş tamtamları, artık yalnız Atlantik’in karşı kıyısında değil, en son MGK bildirilerinde bile çalınıyor.

 

ABD ve İsrail’in zoru
ve Türkiye’nin zoru
Türkiye’nin 1999 yılından beri yaşadıkları, Kürt sorununu Türkiye kendi içinde Kürdünü kucaklayarak mı çözecek, yoksa ABD-İsrail planı uygulanakarak Fırat ırmağına kadar dayanan Büyük İsrail mi kurulacak sorusuna verilen cevapla ilgilidir. Abdullah Öcalan, Türkiye’nin millî kuvvetleri ile ABD-İsrail kuvvetleri arasında gidip gelmektedir; tarafını kuvvete göre belirlemektedir.
Şu anda ABD-İsrail’in zoru, Türkiye’yi dağıtmakta ve iç çatışmalara sürüklemektedir.
Türkiye’nin zoru, ABD’nin oyununu bozar. Yeter ki, ABD-İsrail işbirlikçisi AKP iktidarı devrilsin ve bir millî hükümet kurulsun. Türkiye’nin birliğinden yana olan Kürdümüz, Türkiye’nin zoru içindedir. ABD ve İsrail zoru içinde rol üstlenenler, tarihsel bir ihanete gözü kapalı koşuyorlar.

 

YARIN: Konuya, Abdullah Öcalan’ın 2000 yılında, Kürt isyanları, Kemalizm, Türk Ordusu, ABD ve AB, Suriye, silahlı mücadele ve çözüm konusunda söylediklerini değerlendirerek devam edeceğiz ve arada geçen 11 yılda ne oldu da buraya geldik, sorusunu tartışmaya devam edeceğiz. Bu konu, 2, 3, 4 Temmuz günleri üç gün daha sürecek. O zaman İki Abdullah’ın Raporu iyi anlaşılacak. “İki Abdullah’ın Raporu” ne diyeceksiniz, yarın anlatılacak.